Oded Yinon Planı

ihvanistanbul

AkhenAton
Katılım
4 Eki 2009
Mesajlar
7,666
Tepkime puanı
2,340
Puanları
113
Konum
istanbul
“Büyük İsrail”: Orta Doğu için Siyonist Plan


Kanlı “Oded Yinon Planı” Tam Metni


Yazar: Oded Yinon, Kudüs, Şubat 1982


Önsöz: Michael Chossudovsky, 6 Eylül 2015


Yayıncı: Khalil Nakhleh, Belmont, Massachusetts, 23 Temmuz 1982


İbranice-İngilizce Çeviri: Israel Shahak, 13 Haziran 1982


İngilizce-Türkçe Çeviri: Ercan Caner, Ankara-Türkiye, 28 Ocak 2017





Önsöz


Aşağıda sunulan ‘‘Büyük İsrail’’ devletinin oluşturulmasıyla ilgili doküman, Netanyahu hükümeti içindeki güçlü Siyonist hizipler ile Likud partisinin olduğu kadar, İsrail ordusu ve istihbarat teşkilatının da temel politikasıdır.


Son zamanlarda meydana gelen gelişmelerde Donald Trump, İsrail tarafından inşa edilen illegal yerleşim yerlerine olan desteğini ve işgal altındaki Batı Şeria’da, İsrail yerleşim birimlerinin yasa dışı olduğunu teyit eden Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2324 nolu kararına karşı çıktığını doğrulamıştır.


Siyonizm’in kurucu babası olan Theodore Herzl’e göre Yahudi Devletinin toprakları; Mısır Nehrinden Fırat Nehrine kadar uzanmaktadır. Rabbi Fischmann’a göre ise ‘‘Vadedilmiş Topraklar’’ Mısır Nehrinden Fırat Nehrine kadar uzanmakta ve bir kısım Suriye ve Lübnan topraklarını da içermektedir.


Mevcut bağlamda bakıldığında Irak savaşı, 2006 yılı Lübnan savaşı, 2011 yılı Libya savaşı, Suriye ve Irak’ta halen süren savaşlar, Yemen savaşı ve Mısır’daki rejim değişikliğinin nedenleri, Orta Doğu Siyonist Planıyla ilişkilendirilerek okunmalı ve anlaşılmalıdır.


Bu plan, İsrail’in yayılmacı projesi kapsamında, komşu Arap ülkelerinin zayıflatılması ve sonunda parçalanmasını öngörmektedir. Stephen Lendman’a göre ‘‘Büyük İsrail’’ Nil vadisinden Fırat Nehrine kadar olan topraklardan ibarettir. Yaklaşık bir asır kadar önce, Dünya Siyonist Organizasyonunun Yahudi Devleti için planladığı topraklar aşağıda sunulmuştur:





  • Eski Filistin toprakları,
  • Sayda ve Litani Nehrine kadar olan Güney Lübnan,
  • Suriye’nin Golan Tepeleri, Hauran Platosu ve Dera Kenti ile
  • Dera-Amman arasındaki Hicaz demiryolunun kontrolü, Ürdün ve Akabe Körfezidir.

Bazı Siyonistler ise daha fazlasını talep etmektedirler; Batıda Nil Nehri ile Doğuda Fırat Nehri arasında kalan ve Filistin, Lübnan, Batı Suriye ve Güney Türkiye’yi de kapsayan toprakları istemektedirler.




Siyonist proje, Yahudi yerleşim birimlerinin genişletilmesini desteklemektedir. Daha geniş anlamda, Filistinlileri, Filistin topraklarından sürerek sonunda, Batı Şeria ve Gazze’yi İsrail devletine katmayı öngörmektedir.


Büyük İsrail birçok ‘‘Uydu Devlet’’ ortaya çıkaracaktır. Lübnan, Ürdün, Suriye ve Sina Yarımadasının yanı sıra Irak ile Suudi Arabistan’ın topraklarının bir kısmını içine alacaktır.


Mahdi Darius Nazemroaya’nın 2011 yılında Global Research’de yayımlanan makalesine göre Yinon Planı İngiltere’nin Orta Doğu’yu sömürgeleştiren planının bir devamıdır:


Yinon Planı, İsrail’in bölgesel üstünlüğünü garanti altına almayı hedefleyen stratejik bir İsrail planıdır. Bu plan, İsrail’in, çevresindeki Arap devletlerini daha küçük ve daha zayıf devletlere bölerek, kendi jeopolitik ortamını yeniden şekillendirmesini dayatmakta ve şart koşmaktadır.


İsrailli strateji uzmanları, bir Arap devletinden gelebilecek en büyük stratejik tehdit olarak Irak devletini görmüşlerdir. Irak’ın Orta Doğu ve Arap Dünyasının Balkanlaştırılmasında merkez olarak seçilmesinin nedeni budur. İsrailli strateji uzmanları Irak’ta, Yinon Planının konseptleri esas alınarak ülkenin, bir Kürt devleti ile biri Şii Müslüman, diğeri Sünni Müslüman olan iki Arap devletine bölünmesini talep etmişlerdir. Bu amaca ulaşmak için atılan ilk adım, Yinon Planının bahsettiği Irak ile İran arasındaki savaş olmuştur.


2008 yılında ‘‘The Atlantic’’ dergisi, ABD ordusuna ait ‘‘Armed Forces Journal’’ dergisi de 2006 yılında Yinon Planındakilere çok benzeyen ve ortalıkta dolaşan haritalar yayınlamışlardır. Biden Planının da talep ettiği bölünmüş bir Irak’ın dışında Yinon Planı; Lübnan, Mısır ve Suriye’nin de bölünerek parçalanmalarını içermektedir. İran, Türkiye, Somali ve Pakistan’ın bölünmeleri de bu görüşler ile örtüşmektedir. Yinon Planı aynı zamanda, Kuzey Afrika’nın da dağılmasını talep etmekte ve bu çözülmenin Mısır’dan başlayarak Sudan, Libya ve bölgenin geri kalan kısımlarına yayılmasını öngörmektedir.


Büyük İsrail, mevcut Arap devletlerinin parçalanarak daha küçük devletlere dönüşmesini gerektirmektedir. Plan, iki ana temel üzerine oturtulmuştur. İsrail hayatta kalabilmek için 1) bölgesel bir imparatorluk olmak ve 2) bütün mevcut Arap devletlerinin dağılarak küçük devletlere dönüşmesi için bütün bölgenin bölünmesini etkilemelidir. Buradaki ‘‘Küçük’’ kelimesi her bir devletin etnik ve mezhepsel kompozisyonuna bağlı olacaktır. Sonuç olarak, Siyonist beklenti; mezhepsel ayrılıkları olan devletlerin, İsrail’in uydusu ve ironik bir şekilde ahlaki meşruiyetinin kaynağı olmalarıdır. Bu, ne yeni bir fikirdir, ne de Siyonist stratejik düşünce sisteminde ilk kez ortaya çıkmaktadır. Aslında, bütün Arap devletlerini daha küçük parçalara bölmek yıllardır sürekli yinelenen bir temadır.


Bu açıdan bakıldığında Suriye ve Irak savaşları, İsrail’in bölgesel yayılmacılığının bir parçasıdır.


Michel Chossudovsky, Global Research, 06 Eylül 2015, 28 Aralık 2016 tarihinde güncellenmiştir.


Çevirenin Notları


İnternette yaptığım incelemede, 1982 yılında yayımlanan Büyük İsrail – Orta Doğu için Siyonist Plan isimli dokümanın tam Türkçe çevirisine ulaşamadım. Yıllardır, Türkiye dâhil, bölgede meydana gelen olaylara bu plan penceresinden de bakılmamasını büyük bir eksiklik olarak gördüğümden, yabancı dil bilmeyen okurlar için planı Türkçeye çevirmeye karar verdim.


Planın ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile olan ilgisinin anlaşılabilmesi için özet olarak bu plandan bahsetmenin uygun olacağı kanaatindeyim.


Türkiye dâhil 22 ülkede sınırların değişmesini öngören Büyük Ortadoğu Projesinin sözde hedefleri; bölgeye demokrasinin getirilmesi, terörün ortadan kaldırılması, ekonomik ilişkilerin artırılması ve bölgede istikrarın sağlanması olarak ilan edilmiştir. Dünyadaki doğal gaz rezervinin % 34’ü, petrol rezervinin ise % 65’i Orta Doğudadır. Mısır, Cezayir, Libya ve Tunus petrol rezervleri de eklendiğinde bu oran neredeyse % 70’e ulaşmaktadır.


Bu kaynaklara ulaşmak ABD’nin stratejik hedefleri arasındadır. ABD’nin diğer hedefleri ise kendine rakip olabilecek güçlerin oluşmasını engellemek, doğal kaynakların denetimini ele geçirmek, İsrail’i emniyete almak ve rakip olarak gördüğü ülkeleri bölgeden uzak tutmaktır.


İsrail 1948 yılında David Ben-Gurion tarafından bağımsızlığı ilan edilen bir devlettir. 1866-1973 yılları arasında yaşayan Gurion, İsrail’in kurucu babası olarak tanınmaktadır. Gençliğinde sosyalizm ve Siyonizme tutku duyan Gurion 1906 yılında Filistin’e göç etmiştir. 1935 yılında Yahudi Ajansı başkanlığına seçilmiş ve 1948 yılına kadar bu görevi sürdürmüştür. 1948 yılından, 1950 yılının başlarında kısa bir dönem hariç olmak üzere, emekli olduğu 1963 yılına kadar İsrail başbakanlığı ve savunma bakanlığı görevlerini yürütmüştür. Lisan öğrenmede büyük becerisi olan Gurion anadili olan İbranicenin yanı sıra, Türkçe, İngilizce, Rusça, Fransızca, Almanca ve hayatının son dönemlerinde İspanyolca ve antik Yunanca öğrenmiş fakat ironik bir şekilde neredeyse bütün hayatını aralarında geçirdiği Arapların dilini öğrenmemiştir. Filistinliler Gurion’u zalim, duygusuz ve ırkçı bir sima olarak görürlerken birçok Yahudi, Siyonist ve Batı halkı onu Yahudi halkının ‘‘kurtarıcısı’’ olarak görmektedirler.





Siyonizm, Kudüs’te bulunan ‘‘Zion’’ isimli bir dağdan gelmektedir. Zion kelimesi ‘‘işaret’’ veya ‘‘anma’’ anlamına gelmektedir. ‘‘Shivat Zion’’ İbranicede, Yahudi sürgünlerin Zion’a Dönüşü anlamına gelmektedir. Siyonist düşünce akımları zaman içerisinde evrimleşmiş, Avrupa’da meydana gelen olayların yanı sıra, sosyalizm, milliyetçilik ve sömürgecilik gibi sosyal ve kültürel hareketlerden de etkilenmiştir. Arapların Siyonizme karşı çıkması sadece ekonomik, sosyal ve politik nedenlerden ötürü değildir. Geleneksel Müslüman inancına göre Yahudiler ikinci sınıf insandırlar.


İkinci Dünya Savaşı sonrasında uygulanma safhasına geçilen Siyonizme büyük katkıları olan Gurion, her zaman Yahudilerin karşı koymadan ve savaşmadan gaz odalarına gitmesinin acısını yaşamış ve kendisini de bir anlamda sorumlu hissetmiştir. Bu gerçek onu kökten değiştirmiş ve zalim, duygusuz, katı, diplomatik olmayan ve özellikle komşu Arap devletlerine bir mesaj vermek istediğinde süratle güç kullanan birisi haline getirmiştir.
 
Üst