Nureddin Yildiz Açıklama Sehzadebasi cami

PUTKIRAN

Kıdemli Üye
Katılım
21 Eki 2009
Mesajlar
3,228
Tepkime puanı
189
Puanları
0
Konum
Ankara
660 bin çocuğa taciz

Türkiye’de çocuğa yönelik cinsel saldırı son 5 yılda yüzde 400 oranında arttı.


20COCUKYENiBRDYUK7RNKDEKU.jpg
20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü, Türkiye’nin korkutan gerçeklerini gündeme getiriyor. Adalet Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de çocuğa karşı işlenen cinsel taciz, saldırı ve istismar suçları ile ilgili davaların sayısında 2008’den 2013’e kadar olan 5 yıllık süreçte yüzde 400 oranında artış yaşandı. Uzmanlar, adli mercilere yansımayan olaylar da göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’de 2012’de en az 660 bin cocuğun cinsel taciz ve tecavüze maruz kaldığını belirtti. Şefkat-Der’in raporunda, Adalet Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de çocuğa karşı işlenen cinsel taciz, saldırı ve istismar suçlarının 2008’de 7 bin 500, 2009’da 13 bin 812 iken; 2011’de 18 bin 334, 2012’de ise 33 bin 992 olduğuna dikkat çekildi. Raporda, bu rakamın tamamen gerçeği yansıtmadığı da belirtilerek “Buradan yola çıkarak bir oranlama yaptığımızda, adli mercilere yansımayan durumları da göz önüne alarak 2012 için Türkiye’de en az 660 bin cocugun cinsel taciz ve tecavüze maruz kaldiğini söyleyebiliriz” denildi. ‘Eğitim kadar ruhsal gelişim de önemli’ Biz de, bu veriden yola çıkarak “Nasıl oluyor da giderek muhafazakârlaşan bir ülkede, pedofili davalarında yüzde 400 oranında artış yaşanıyor” sorusunu uzmanlara yönelttik. Türkiye Çocuk ve Gençlik Psikiyatrisi Derneği Adli Tıp Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Ayşen Coşkun, çocuğa karşı işlenen cinsel suçların artmasının tek bir nedene bağlanamayacağını belirterek “Benim en çok dikkatimi çeken konu, son dönemlerde özellikle 12- 16 yaş arası çocukların internet üzerinden giderek daha fazla istismara uğraması. Aileler, çocuklarının ruhsal gelişimini takip etmiyor, gün içeresinde internette kiminle ne yaptığını bilmiyor. Aileler başarıyı yalnızca eğitimde arıyor, ancak çocuğun ruhsal gelişiminden habersizler” dedi. ‘Kız-erkek ayrımı sağlıksız’ Coşkun, cinselliğin rahat konuşulamadığı, kapalı toplumlarda cinselliğin sağlıksız bir yöne doğru kaydığına dikkat çekerek şöyle devam etti: “Örneğin, kız ve erkeği ilköğretimden itibaren ayırmak, sağlıksızlığı başlatıyor. Çocuğun normal gelişimi karşı cinsiyle bir arada büyümesini gerektirir. Ergenlik
döneminde de kız ve erkek aynı toplumda olmalı, bu şekilde psikoljik, sosyal gelişimini tamamlamalı. Aksi halde karşı cinsi cinsel obje olarak görecektir.” ‘Çocuğun beyanı delil sayılmıyor’ İstanbul Barosu Çocuk İstismarını Önleme Komisyonu üyesi avukat Aşkın Yaşar Topuzoğlu da, yargılamadaki en önemli yanlışın ise çocuğun beyanına itibar edilmemesi olduğuna dikkat çekerek: “Çocuğa yönelik cinsel suçların genellikle bir tanığı olmuyor. Yargı aşamasında, sanıklar genellikle tahliye oluyor. Burada yapılması gereken, uzmanların çocuğun beyanınıdan yola çıkarak, manevi bulguları göz önünde bulundurarak hazırladıkları rapor delil sayılmalıdır.”


“Nasıl oluyor da giderek muhafazakârlaşan bir ülkede, pedofili davalarında yüzde 400 oranında artış yaşanıyor”





 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Nureddin Yıldız: Bizi tükürüğe boğmak isteyenler...

Münfıklara ve münafıkların sözü ile gaza gelen Sağlık Bakanına cevaptır:


Bizim sözümüz de, hepsine "yazıklar olsun"dur.
 

menzil5453

Doçent
Katılım
11 Eyl 2014
Mesajlar
579
Tepkime puanı
12
Puanları
0
İnsanları bu devirde hemen münafık diye tekfir etmek ne kadar kolay olmuş. Adama sormazlarmı "Açıp kalbine mi baktın? "
 

İlim Talebesi

Yasaklı
Katılım
18 Ağu 2014
Mesajlar
1,630
Tepkime puanı
28
Puanları
0
Nureddin Hoca aslen iyi bir hocadır.İftira edenler zaten iftira günahını yüklenmişlerdir.Bu günah ağır bir günahtır.Kul hakkıdır.
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Kadınları kızları resmi evraklı falancalara peşkeş çekenler, yanlarına bizim bahçeden bazı müslümanları da alarak, "namus" satabildiler ya...
Onları tebrik etmekten başka çaremiz yoktur...
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Nureddin Yıldız Hocaefendi:

"Hakkımızda iftira olarak yürütülen itibarsızlaştırma ve tahkir kampanyasını ağırlaştıran sağlık bakanının ilk açıklaması ve ardından da aynı açıklamayı derinleştirmesi, özel odakların iftirasını kamulaştırmıştır."

Sağlık Bakanı tükürüğü ile hocaefendiyi boğamadı ama ümmet hocalarına sahip çıkarak, birilerinin koltuk verdiği insanlara gerekli cevabı vermiştir.
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Nureddin Yıldız Hocaefendi:

"Hakkımızda iftira olarak yürütülen itibarsızlaştırma ve tahkir kampanyasını ağırlaştıran sağlık bakanının ilk açıklaması ve ardından da aynı açıklamayı derinleştirmesi, özel odakların iftirasını kamulaştırmıştır."

Sağlık Bakanı tükürüğü ile hocaefendiyi boğamadı ama ümmet hocalarına sahip çıkarak, birilerinin koltuk verdiği insanlara gerekli cevabı vermiştir.

Bence sağlık bakanının da günahını alıyorsunuz. 3 gündür bu konuyu burada konuşuyoruz, meselenin üzerinden 3, 4 gün geçti, ama halan buradakiler de anlamadı,
Ve beni, "8 yaşındaki bir kızın evliliğini mi savunuyorsun? şeklinde azarladılar ve neredeyse şahsımızı "sübyancı" yapacaklardı.
Aslında ortada böyle bir şey yoktu ama halan 8 yaşındaki kızların evliliğini ifade ediyorlar. Şunu diyeceğim:
Sağlık Bakanı, sanırım aynı gün, şunu dedi, "Meseleyi bilmiyorum ama mesele 8 yaşındaki çocuklar da evlendirilir, nikahlandırılır şeklinde ise, bu söz tükürükle boğulmalıdır" manasında söz söyledi. Ama altını çizerek o hususu ifade etti. Dolayısıyla, YILDIZ Hocaefendi öyle bir şey söylemediğini de ifade ediyor, dolayısıyla da Sağlık Bakanı'na kızmanın bir anlamı yoktur...
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,164
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
ne oldu ne bitti bilmiyorum ama nureddin hocanın istençli islamdan başkasını anlatmayacağına inanıyorum.
sağlık bakanı laik bir devletin bakanı, fazlasını beklemek doğru değil.
islam hukukunu laik temelli ülkede anlatmaya kalkarsanız böyle çıkmazların olması beklenmedik olmamalı.

Nass lar mümeyyiz bir erkek ya da kızın evlenmesini teorik olarak engellemiyorsa, sağlık bakanı buna saygı duymalı.
ancak çağdaş algı ve şartlar buna uyumsuzsa ancak bunları belirtir.


Evlenme Ehliyeti ve Evlenme Yaşı Konusu


Prof. Dr. Ahmet Akgündüz konu ile alakalı sosyal medya hesabından şu açıklamaları yaptı.

Evlenme ehliyeti ile ilgili hükümleri, HAK' (1917 tarihli Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnamesi) dan önceki dönem ve HAK dönemi olmak üzere iki başlık altında incelemek gerekir.

aa) 1917 tarihine kadar Türk devletlerinde tatbik edilen hükümler, Hanefi mezhebinin görüşleridir. Evlenme ehliyeti, başkalarının izin ve icazetine ihtiyaç duyul-maksızın evlenebilme ehliyeti demektir. Bunun için tam eda ehliyeti, yani akıl, baliğ ve hür olma şartı aranır. Bu şartlara sahip olmayanlar, ilerde göreceğimiz gibi, ancak ya başkaları tarafından veya başkalarının izin ve icazeti ile evlenebilirler; yani dolaylı olarak evlenme ehliyetini kazanabilirler.

Evlenme ehliyeti açısından insanları üç guruba ayırabiliriz:

Birincisi, tam eda ehliyetine sahip olanlardır. Hanefilere göre tam ehliyetli kadın ve erkek, nikah akdedebilirler. Diğer mezhepler, tam ehliyetli de olsa, kızların ancak velileri vasıtasıyla evlenebileceklerini kabul etmektedirler. Evlenme ehliyeti açısından tam ehliyetli olmanın şartları arasında rüşd yoktur; sefih de tam evlenme ehliyetine sahiptir. Evlenme ehliyetinin alt yaş sınırı kızlarda 9, erkeklerde 12; üst sınırı ise, İmameyn'e göre 15, Ebu Hanefi'ye göre ise kızlarda 17, erkeklerde 18 yaşdır.

İkincisi, eksik ehliyetliler, yani mümeyyiz küçükler, ma'tuhlar ve kölelerdir. Hanefilere göre, bunlar da nikah akdi yapabilirler. Ancak bunların akidleri, velilerinin izin yahut icazeti olmadan geçerli değildir. Bunlar, velileri tarafından da evlen-dirilebilirler.

Üçüncüsü, eda ehliyeti bulunmayanlar, yani gayr-ı mümeyyiz küçükler ve akıl hastalarıdır. Bunların evlenme ehliyetleri yoktur. Bunlar, velilerinin izin ve icazetiyle de olsa evlenemezler; ancak velileri tarafından evlendirilebilirler. Bir kısım İslam hukukçuları, bunların velileri tarafından da evlendirilemeyeceğini kabul et-mişlerdir ki, HAK bu görüşü kanunlaştırmıştır.

bb) 1917 tarihli HAK'ın getirdiği yenilikler devresidir. HAK, bu konuda diğer mezheplerin görüşlerinden yararlanarak yeni bir düzenlemeye gitmiştir. Evlenme ehliyeti için erkeklerin 18, kızların 17 yaşını bitirme şartını koşmuştur. Bu konuda, İmameyn'in görüşünü kısmen değiştiren HAK, Ebu Hanife'nin görüşünü kabul etmiş bulunmaktadır.

Evlenme ehliyetine sahip olan erkeklerin diledikleri gibi evlenebile-ceklerini hükme bağlayan Kararname, kızlar için, hakimin durumu velisine bildirip bir itirazı olup olmadığını sorması şartına bağlamıştır. Velinin itirazı, kocanın denk olup olmadığına (kefaet) dairdir. Yoksa velinin izni şartı yoktur. Kararnameye göre, 18 yaşına basmamış erkekler ve 17 yaşına ulaşmamış kızlar, kazai rüşd kararı, yani hakimin izniyle evlenebilirler. Ancak kızlar için velinin de izni istenmektedir.

Kararname ayrıca evlenme ehliyeti açısından iki yenilik daha getirmiştir: Birincisi, evlenmeye alt sınır olarak 12 ve 9 yaşları konulmuş, velilerin dahi bu yaştan öncekileri evlendiremeyecekleri hükme bağlanmıştır. İkincisi ise, Hanefi mezhebi-nin akıl hastalarının velileri tarafından evlendirilebilmeleri şeklindeki görüşün ter-kedilerek, bir zaruret olmadıkça, evlendirilememeleri esasının kabul edilmesidir.

Prof. Dr. Ahmet Akgündüz

kaynak
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,083
Tepkime puanı
1,923
Puanları
113
660 bin çocuğa taciz

Türkiye’de çocuğa yönelik cinsel saldırı son 5 yılda yüzde 400 oranında arttı.


20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü, Türkiye’nin korkutan gerçeklerini gündeme getiriyor. Adalet Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de çocuğa karşı işlenen cinsel taciz, saldırı ve istismar suçları ile ilgili davaların sayısında 2008’den 2013’e kadar olan 5 yıllık süreçte yüzde 400 oranında artış yaşandı. Uzmanlar, adli mercilere yansımayan olaylar da göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’de 2012’de en az 660 bin cocuğun cinsel taciz ve tecavüze maruz kaldığını belirtti. Şefkat-Der’in raporunda, Adalet Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de çocuğa karşı işlenen cinsel taciz, saldırı ve istismar suçlarının 2008’de 7 bin 500, 2009’da 13 bin 812 iken; 2011’de 18 bin 334, 2012’de ise 33 bin 992 olduğuna dikkat çekildi. Raporda, bu rakamın tamamen gerçeği yansıtmadığı da belirtilerek “Buradan yola çıkarak bir oranlama yaptığımızda, adli mercilere yansımayan durumları da göz önüne alarak 2012 için Türkiye’de en az 660 bin cocugun cinsel taciz ve tecavüze maruz kaldiğini söyleyebiliriz” denildi. ‘Eğitim kadar ruhsal gelişim de önemli’ Biz de, bu veriden yola çıkarak “Nasıl oluyor da giderek muhafazakârlaşan bir ülkede, pedofili davalarında yüzde 400 oranında artış yaşanıyor” sorusunu uzmanlara yönelttik. Türkiye Çocuk ve Gençlik Psikiyatrisi Derneği Adli Tıp Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Ayşen Coşkun, çocuğa karşı işlenen cinsel suçların artmasının tek bir nedene bağlanamayacağını belirterek “Benim en çok dikkatimi çeken konu, son dönemlerde özellikle 12- 16 yaş arası çocukların internet üzerinden giderek daha fazla istismara uğraması. Aileler, çocuklarının ruhsal gelişimini takip etmiyor, gün içeresinde internette kiminle ne yaptığını bilmiyor. Aileler başarıyı yalnızca eğitimde arıyor, ancak çocuğun ruhsal gelişiminden habersizler” dedi. ‘Kız-erkek ayrımı sağlıksız’ Coşkun, cinselliğin rahat konuşulamadığı, kapalı toplumlarda cinselliğin sağlıksız bir yöne doğru kaydığına dikkat çekerek şöyle devam etti: “Örneğin, kız ve erkeği ilköğretimden itibaren ayırmak, sağlıksızlığı başlatıyor. Çocuğun normal gelişimi karşı cinsiyle bir arada büyümesini gerektirir. Ergenlik
döneminde de kız ve erkek aynı toplumda olmalı, bu şekilde psikoljik, sosyal gelişimini tamamlamalı. Aksi halde karşı cinsi cinsel obje olarak görecektir.” ‘Çocuğun beyanı delil sayılmıyor’ İstanbul Barosu Çocuk İstismarını Önleme Komisyonu üyesi avukat Aşkın Yaşar Topuzoğlu da, yargılamadaki en önemli yanlışın ise çocuğun beyanına itibar edilmemesi olduğuna dikkat çekerek: “Çocuğa yönelik cinsel suçların genellikle bir tanığı olmuyor. Yargı aşamasında, sanıklar genellikle tahliye oluyor. Burada yapılması gereken, uzmanların çocuğun beyanınıdan yola çıkarak, manevi bulguları göz önünde bulundurarak hazırladıkları rapor delil sayılmalıdır.”








Putkıran nickinle putperestlerin yazılarını eklemen çok ilgincime gitti. Eğitim ortamının belli bir yaştan sonra kız-erkek ayrılması gerekli bir şeydir. Coşkun dedi diye gerçekler değişmez.

Hem Coşkuna kulak vereceksen bak internetteki kontrolsüz bilgi ulaşımı ve çocuklarıyla ilgilenmeyen aileleri eleştiriyor.
 

PUTKIRAN

Kıdemli Üye
Katılım
21 Eki 2009
Mesajlar
3,228
Tepkime puanı
189
Puanları
0
Konum
Ankara
Putkıran nickinle putperestlerin yazılarını eklemen çok ilgincime gitti. Eğitim ortamının belli bir yaştan sonra kız-erkek ayrılması gerekli bir şeydir. Coşkun dedi diye gerçekler değişmez.

Hem Coşkuna kulak vereceksen bak internetteki kontrolsüz bilgi ulaşımı ve çocuklarıyla ilgilenmeyen aileleri eleştiriyor.


Buradaki soru :

“Nasıl oluyor da giderek muhafazakârlaşan bir ülkede, pedofili davalarında yüzde 400 oranında artış yaşanıyor”
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,083
Tepkime puanı
1,923
Puanları
113

Soruda sıkıntı yok. Cevabı göremiyorsun. Kocaman büyüttüm. iki sebep var biri internetteki kontolsüzlük ikincisi anne babanın çocuğuyla ilgilenmemesi. Yazar öyle diyor. Sen ise pedofili ifadesini tuhaf bir şekilde müslümanlara yöneltmeye çalışıyorsun. Red baronluktan Putkıranlığa gerçekten terfi ettiysen bu yaklaşımı bırak.

Ayrıca Giderek muhafazakar olduğumuzu kim iddia ediyor ki ? Göstergesi ne ? Bana göre değişen bir şey yok.
 

PUTKIRAN

Kıdemli Üye
Katılım
21 Eki 2009
Mesajlar
3,228
Tepkime puanı
189
Puanları
0
Konum
Ankara
Muhafazakarlık nedir?

Atalar dinini korumaktır.Bütün Peygamberler muhafazakarlara karşı mücadele etmiştir.Ebu Cehil,Ebu Lehep muhafazakardır.Yani Kuranın onaylayıp onaylamadığına bakmaksızın atalarının izinden gitmek muhafazakarlıktır.

Zuhruf 22:

Hayir; «Dogrusu Biz babalarimizi bir din uzerinde bulduk, biz de onlarin izlerinden gitmekteyiz» derler.

LOKMAN 21:

Onlara; "Allah'ın indirdiklerine uyun" denildiğinde, derler ki; "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." Şayet şeytan, onları çılgınca yanan ateşin azabına çağırmışsa da mı (buna uyacaklar)?

BAKARA 170:

Ne zaman onlara: "Allah'ın indirdiklerine uyun" denilse, onlar: "Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye (geleneğe) uyarız" derler. (Peki) Ya atalarının aklı bir şeye ermez ve doğru yolu da bulamamış idiyseler?



NİSA 6:

Evlenme çağına gelinceye kadar yetimleri gözetip deneyin. Onların akılca olgunlaştıklarını görürseniz, mallarını kendilerine teslim edin. "Büyüyecekler de mallarına sahip olacaklar" endişesiyle onları israf ederek, tez elden yemeyin. Zengin olan, onların malını yemekten çekinsin. Fakir olan ise, meşrû sûrette yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, bunu şahitler karşısında yapın. Hesap görücü olarak Allah yeter.



Ayete göre evlenme çağı akılca olgunlaştıktan sonradır,akılla olgunlaşmak buluğ çağından sonradır.
Önce buluğ çağına ulaşıyor,sonra akılca olgunlaşma-rüşd- geliyor sonra malları iade ediliyor sonra nikah çağına ulaşıyor.
Buluğ çağından önce nikahlamak şurda dursun buluğ çağına ulaşmış olmak bile nikaha yeterli değildir.

Kurana rağmen Hz.Peygambere atılan ,6 yaşında veya 9 yaşında bir sabiyle evlendiği iftirasına uymak ,sapık bir müfterinin izinden gitmek,onu savunmak muhafazakarlıktır.

İşte bu sebeple son 10 yılda pedofili olaylarında %400 lük artış olmuştur.

işte bir muhafazakar daha.

<span style="font-family: Comic Sans MS"><font color="Black"><font size="3"><em><em>
 
Üst