NEYi S.A.V.USTURUYORUZ?

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
Zikir olsun salavat olsun, Arabi nazımla güzelce telaffuz edilmesi ibadettir.
Mesela hadis-i şerifte Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

" Kim bir yazıda Benim üzerimde salavat getirirse, ismim o kitapta devam ettiği müddetçe melekler yazana istiğfar etmekten ayrılmazlar. "

Bazı kişiler, yazılarında (S.A.V.) yazıyorlar. Bu doğru değildir. En azından sahibini bu sevaptan mahrum kılar..

Nitekim Hafız İbnu Salah rahimehullah diyor ki:

" Bazı gafil insanlar, yazı yazmak esnasında Peygamberin ismini yazarlarken cimrilik veya tembelliğe kapılarak avam talebeleri gibi sallallahu aleyhi ve sellem yerine " salalem " yazmaktadırlar. Bu doğru değildir."

Türkçemizde de telifçiler, yazarlar, bu belanın dolusuna yakalanarak (S.A.V.) yazmaktadırlar. Ne tuhaf!..

İmam Şa'rani rahimehullah diyor ki:

" Böyle yazanlar, ya cimriliğe kapılmış, mürekkep ve kağıdı kadar Peygamberi sevmemiş, ya tembelliğe yakalanmış, parmaklarının yorulmasından vazgeçmiş, dolayısıyla O Habib-i A'zam'ı sevmemiş; yahut da " Kim bir yazıda Benim üzerimde salavat getirirse, İsmim o kitapta devam ettiği müddetçe melekler yazana istiğfar etmekten ayrılmazlar." mealindeki hadis-i şeriften gafil kalmıştır... 1

S.a ifadesi selamun aleykümün yerini tutmayacağı ve daha ince düşünülürse İslamı tahrip olduğu gibi, s.a.v. , r.a , c.c gibi kısaltmalarla esasında dini ıstılahlarda ciddi bir tahrip söz konusudur.

Sözüyle kişi Allah ve Peygamberini över!

ama ne acı ki;

Allah ve Peygamberin adını kullanıp, esasında sözünü övmüş olur.

Bazen ağzımızdan, kalemimizden öyle bir kelime çıkar ki, bizi Arşa çıkarır biz farkında olmadan; bazen de öyle bir kelime kullanırız ki, en diplere atar da bizi, yine farkında olmayız.

S.a.v yazıp, savuşturanlar! Peygamberin İsmine hürmet emredilmişken, üşengeçlikten veya her ne sebepten olursa olsun bu hürmeti göstermeyip; Ona ta'zim etmeyip, ardından Peygamberi sevmek iddiası gibi bir tezatı kabullenmemiz, İmam Şarani rahimehullahın beyanına göre söz konusu olmaz!

Bu en mühim konulardandır.

Direkt kalbin, duygunun cümleye yansırken aldığı kalıbın Rahmani mi şeytani mi hislere aracılık edeceğine ait bir mihenktir.

Evet sevginin belirtileri vardır:

Sevmek ittiba ile tefsir edilmiştir dinimizde.

Rasulu Muhterem aleyhisselamı seven muhakkak, Onun sözüne ittiba edecek ve uyacaktır. Seven sevdiğine isyan etmemeli. Etse dahi kendini haklı çıkarmaya calışmamalı, boynunu bükmeli, özür beyan edebilmelidir..

Dinimizde, üstünlük takvaya verilmiştir.

Takva ise tamamen saygıdan ibarettir. Saygının ise her nüansı bellidir. Kalple ilgilidir; lakin apaçık emirlere uymak, yasaklardan kaçınmakla tefsir edilir.

Neyi savıp savusturduğumuza inşaAllah yeterli izahat olmuştur.

Muhabbetle

1. İktibas: DUA s.110 İsmail ÇETİN Dilara Yayınları
 

52785278

Üye
Katılım
4 Ara 2006
Mesajlar
12
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
İkazınız çok yerinde olmuş emin olun,Ben belki daha iyimser yaklaşıyorum mezuya ve diyorum ki,katabı yazan kişi oraya en azından S.A.V. yazarak bile,okuyucuya salavat getirmesini hatırlatmaktadır.Sanırım hiçbir okuyucu o kısaltmayı ''sav'' diye okumuyordur.
Şu konuda sizinle hemfikirim,o da yazarın ve basımcının çok şeyden mahrum kaldığıdır,Allah'a emanet olun...
 

EGELI EFE

Doçent
Katılım
12 Haz 2006
Mesajlar
1,390
Tepkime puanı
122
Puanları
0
Konum
İzMiR
Allah razı olsun sizden güzel bir konuya değinmişsiniz..

Bende sanmıyorum okuyanların "SAV" diyerek geçiştirdiklerini ama tabi okuyanlarda vardır illaki..Kitaplarda kısaltma olarak kullanılmaması daha uygun olurdu..
 

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
allahumme salli ve sellim ve barik ala seyyidine muhammed ve ala ali seyyidina ve nebiyyina muhammed. kad dakat hiletuna edrikna ya rasulallah.

içimden geldi bir salavat yazayım dedim.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Öküzün altında buzağı aramak !

Arkadaşlar,
Bir insan, ne kadara bilgili ve tecrübe sahibi olursa olsun yaratılıştan olan huyu ve özelliği ilim ve tecrübe elde edilmesiyle izale edilemez ve giderilemez. Diğer bir deyişle insanın mayasında hastalıklı bir davranış özelliği varsa bu durum onun profesör olmasıyla ya da zır-cahil kalmasıyla ortadan kalkmaz. İnsanlar şakilelerindeki (yaratılışlarındaki) huylardan vazgeçemezler. Şimdi, buraya asılan yukarıdaki konu bizi ister istemez böyle bir açıklamaya sevketmiştir. Bilindiği gibi, Rasulllah (S.A.V.) Efendimiz hakkında inzal olunan ve O'na salât ve selâm etmenin gerektiğini emredilen Ahzab Sûresinin 56. ayet-i celilesinde Rabbimiz ; " Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selam edin " buyurmaktadır. İşte bu emr-i ilâhi gereği Rasulullah (S.A.V.) in ism-i şerifi nerede zikrolunurlursa veya anılırsa yahutta yazılırsa müslümanlar ona salât-u selâm getirmekle yükümlüdürler. Biz bu hususta bazı kardeşlerimizi uyarmıştık... Bu forumda herşeyi çok bilmekle ün ve nam salmış yıkarıdaki mesajın sahibi "allâme-i rüçhan-ı bi-alâmet-i farika" olan arkadaşımız da, peygamber Efendimizin ism-i şerifinin yazılmasından sonra salâvat getirilmesini okuyuculara hatırlatan ve sırf bu amaçla isminden sonra yazılan (S.A.V.) harflerine eleştiri getirmiş ve bu bağlamda İsm-i Celâllerden sonra yazılan (C.C.) ve sahabilerin zikredilmesinden sonra ilâve edilen (R.A.) harflerinin de bu şekilde yazılmasının "cimrilik veya tembellik" olarak tavsif etmekte ve adeta öküzün altında nasıl buzağı aramanın en güzel örneklerinden birini vererek böyle yazanların neyi savuşturduğunu sormaktadır.
Şimid biz de, kendisine bu şekilde davranan başta Bediüzzaman Hz.lerinin Risale-i Nûrları ve İmma-ı rabbani (K.S.) Hz.lerinin şerh edilmiş 534 Mektubtan müteşekkil Mektubatı olmak üzere, yüzlerce ve belki de binlerce eser olarak elimizde bulunan ehl-i sünnet ulemasının kitaplarını örnek olarak göstererek, böyle davranmakta ve yazmakta hiçbir hata ve kusur aranamayacağını müddeimizin haklılığı için yeterli görüyoruz.
Eğer, zat-ı âlileri bu büyük alimlerimizin de aynı hata ve kusuru (!!!) işlediklerine kailse, artık ona üzerinde yaratılıştan bulunan bu hastalığın ancak teneşirde temizlenebileceği gerçeğini hatılatmaktan başka elimizden bir şey gelmez diyoruz.
Ameller niyetlere göredir.


Not : Bu konuda hiçbir bilgi sahibi olmadan muarızımıza teşekkür edenlere de bu mesajımızla selâmlarımızı gönderiyoruz.
 

UBEYDUN

Ordinaryus
Katılım
16 Ara 2006
Mesajlar
2,548
Tepkime puanı
286
Puanları
0
Konum
göçmen
Zikir olsun salavat olsun, Arabi nazımla güzelce telaffuz edilmesi ibadettir.
Mesela hadis-i şerifte Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

" Kim bir yazıda Benim üzerimde salavat getirirse, ismim o kitapta devam ettiği müddetçe melekler yazana istiğfar etmekten ayrılmazlar. "

Bazı kişiler, yazılarında (S.A.V.) yazıyorlar. Bu doğru değildir. En azından sahibini bu sevaptan mahrum kılar..

Nitekim Hafız İbnu Salah rahimehullah diyor ki:

" Bazı gafil insanlar, yazı yazmak esnasında Peygamberin ismini yazarlarken cimrilik veya tembelliğe kapılarak avam talebeleri gibi sallallahu aleyhi ve sellem yerine " salalem " yazmaktadırlar. Bu doğru değildir."

Türkçemizde de telifçiler, yazarlar, bu belanın dolusuna yakalanarak (S.A.V.) yazmaktadırlar. Ne tuhaf!..

İmam Şa'rani rahimehullah diyor ki:

" Böyle yazanlar, ya cimriliğe kapılmış, mürekkep ve kağıdı kadar Peygamberi sevmemiş, ya tembelliğe yakalanmış, parmaklarının yorulmasından vazgeçmiş, dolayısıyla O Habib-i A'zam'ı sevmemiş; yahut da " Kim bir yazıda Benim üzerimde salavat getirirse, İsmim o kitapta devam ettiği müddetçe melekler yazana istiğfar etmekten ayrılmazlar." mealindeki hadis-i şeriften gafil kalmıştır... 1

S.a ifadesi selamun aleykümün yerini tutmayacağı ve daha ince düşünülürse İslamı tahrip olduğu gibi, s.a.v. , r.a , c.c gibi kısaltmalarla esasında dini ıstılahlarda ciddi bir tahrip söz konusudur.

Sözüyle kişi Allah ve Peygamberini över!

ama ne acı ki;

Allah ve Peygamberin adını kullanıp, esasında sözünü övmüş olur.

Bazen ağzımızdan, kalemimizden öyle bir kelime çıkar ki, bizi Arşa çıkarır biz farkında olmadan; bazen de öyle bir kelime kullanırız ki, en diplere atar da bizi, yine farkında olmayız.

S.a.v yazıp, savuşturanlar! Peygamberin İsmine hürmet emredilmişken, üşengeçlikten veya her ne sebepten olursa olsun bu hürmeti göstermeyip; Ona ta'zim etmeyip, ardından Peygamberi sevmek iddiası gibi bir tezatı kabullenmemiz, İmam Şarani rahimehullahın beyanına göre söz konusu olmaz!

Bu en mühim konulardandır.

Direkt kalbin, duygunun cümleye yansırken aldığı kalıbın Rahmani mi şeytani mi hislere aracılık edeceğine ait bir mihenktir.

Evet sevginin belirtileri vardır:

Sevmek ittiba ile tefsir edilmiştir dinimizde.

Rasulu Muhterem aleyhisselamı seven muhakkak, Onun sözüne ittiba edecek ve uyacaktır. Seven sevdiğine isyan etmemeli. Etse dahi kendini haklı çıkarmaya calışmamalı, boynunu bükmeli, özür beyan edebilmelidir..

Dinimizde, üstünlük takvaya verilmiştir.

Takva ise tamamen saygıdan ibarettir. Saygının ise her nüansı bellidir. Kalple ilgilidir; lakin apaçık emirlere uymak, yasaklardan kaçınmakla tefsir edilir.

Neyi savıp savusturduğumuza inşaAllah yeterli izahat olmuştur.

Muhabbetle

1. İktibas: DUA s.110 İsmail ÇETİN Dilara Yayınları
mesajın tarihi 24-12-2006
kaçırmışız teşekkür ederiz
 
U

ummuhan

Guest
Sanırım konu başlığının çok anlaşılır olmamasından kaçırıyor bazı kardeşlerimiz de başlığı daha açık yazabilir misiniz lütfen :)
 

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
mesajın tarihi 24-12-2006
kaçırmışız teşekkür ederiz

teşekkür ederim ubeydun.

cenk11

sen ne anlattın, anlamadım; ama bu kısaltma işine ilk bozulan ben değilim, imam şa'rani bozuluyor.

haydi bana bir öfken var da konuşuyorsun. imam şarani'ye ne öfken var kardeşim?

İmam Şarani şunu demiş:

Böyle yazanlar, ya cimriliğe kapılmış, mürekkep ve kağıdı kadar Peygamberi sevmemiş, ya tembelliğe yakalanmış, parmaklarının yorulmasından vazgeçmiş, dolayısıyla O Habib-i A'zam'ı sevmemiş; yahut da " Kim bir yazıda Benim üzerimde salavat getirirse, İsmim o kitapta devam ettiği müddetçe melekler yazana istiğfar etmekten ayrılmazlar." mealindeki hadis-i şeriften gafil kalmıştır...
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Bu mesnetsiz ve tamamen uydurma bir yorum olan konuyu kaçırdığına üzülenlere, kaçırmayanlar buldukları ve tuttukları buzaklardan birer tane vereceklerdir.
Onun için hiç kimse üzülmesin.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
alıntı-
Böyle yazanlar, ya cimriliğe kapılmış, mürekkep ve kağıdı kadar Peygamberi sevmemiş, ya tembelliğe yakalanmış, parmaklarının yorulmasından vazgeçmiş,

Biz de cevap verdik bu düşüncede olanlara...Okumadınız mı ?
Başta Bediüzaamanın Risaleleir olmak üzere birçok sıhhatli ve muteber dini kaynak bu şekilde kaleme alınmıştır. Ne yani, İmam-ı Şarani'nin dediği veya düşündüğü hususuta nass mı var ki, bunu herkes kabullensin ?
Sizin okuduğunuz bütün kitaplar İmam-ı Şaraninin ve sizin savunduğunuz şekilde mi kaleme alınmış ?
 

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
alıntı-
Böyle yazanlar, ya cimriliğe kapılmış, mürekkep ve kağıdı kadar Peygamberi sevmemiş, ya tembelliğe yakalanmış, parmaklarının yorulmasından vazgeçmiş,

Biz de cevap verdik bu düşüncede olanlara...Okumadınız mı ?
Başta Bediüzaamanın Risaleleir olmak üzere birçok sıhhatli ve muteber dini kaynak bu şekilde kaleme alınmıştır. Ne yani, İmam-ı Şarani'nin dediği veya düşündüğü hususuta nass mı var ki, bunu herkes kabullensin ?
Sizin okuduğunuz bütün kitaplar İmam-ı Şaraninin ve sizin savunduğunuz şekilde mi kaleme alınmış ?

görünen o ki, fikrinize uymazsa ehli sünnetin kalelerinden sufilerin imamı imam şarani'nin sözü bile size tın tın geliyorsa

benim hiç lafım olamaz aslında aziz kardeşim de, sanki mesele öyle değil

sanki bana karşı özel bir karşıtlığınız var gibime geliyor; ama zan haramdır. yok öyle bir şey diyeyim.

bu arada ibn teymiye rahimehullah'a ehli sünnet bahsinde hakkını teslim ettiğiniz için teşekkür ederim.

salavatı uzun uzun yazan kardeşler daha çok sevab kazanacaklar. bunu hassaten belirteyim.

çünkü hadis var.

hitabeten salavat ile kitabeten salavat aynıdır.

allahumme salli ve sellim ve barik ala seyyidina muhammed ve ala ali seyyidina muhammed.


en azından sallallahu aleyhi ve sellem ya da aleyhisselam

bunu yazınca sevab var.

elhamdülillah.
 

Son.Fedai

Kıdemli Üye
Katılım
12 Şub 2007
Mesajlar
6,367
Tepkime puanı
136
Puanları
63
Yaş
54
Konum
Gaziantep
Web sitesi
www.elibolyazilim.com
Mesela hadis-i şerifte Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

" Kim bir yazıda Benim üzerimde salavat getirirse, ismim o kitapta devam ettiği müddetçe melekler yazana istiğfar etmekten ayrılmazlar. "

Onun içindir ki

İmzalarda salavat yazıldı

Tevbeler edildi

Şehadetler getirildi...


Allah kabul eder işallah
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Yaw arkadaş,
Bediüzzaman, İmam-ı Rabbani ve daha nice ehl-i sünnet uleması kitaplarını İmam-ı Şaraninin cimrilik ve tembellik olarak vasfettiği şekilde kaleme almışlar. Şimdi, bu zatları İmam-ı Şarani böyle dedi ve buyurdu (!) diye cimri ve tembel mi kabul edeceğiz ?
İmam-ı Şaraninin öngördüğü şekilde --bildiğimiz kadara Sahih-i Müslim hariç-- kaleme alınan kaç tane kitap var ?
Böyle bir şeyi nasıl müslümanlara bir kuralmış gibi dayatırsın ?
Sende hiç vicdan yak mu ?
Daha ne kadara buzağı arama işine devam edeceksin ?
Yuf olsun sana !
 

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
Yaw arkadaş,
Bediüzzaman, İmam-ı Rabbani ve daha nice ehl-i sünnet uleması kitaplarını İmam-ı Şaraninin cimrilik ve tembellik olarak vasfettiği şekilde kaleme almışlar. Şimdi, bu zatları İmam-ı Şarani böyle dedi ve buyurdu (!) diye cimri ve tembel mi kabul edeceğiz ?
İmam-ı Şaraninin öngördüğü şekilde --bildiğimiz kadara Sahih-i Müslim hariç-- kaleme alınan kaç tane kitap var ?
Böyle bir şeyi nasıl müslümanlara bir kuralmış gibi dayatırsın ?
Sende hiç vicdan yak mu ?
Daha ne kadara buzağı arama işine devam edeceksin ?
Yuf olsun sana !

sevgili cenk11,

ne imam rabbani rahimehullah ne de bediüzzaman rahimehullah ve ne de onların ayarında hiçbir alim eserlerinde böylesi bir kısaltmayı kullanmamışlardır.

türkçe dizgi yapanların o zatların eserlerini tercüme edenlerin ihmallerini, o zatlara aitmiş gibi göstermek doğru değildir.

herhangi bir kütüphanede herhangi bir ehli sünnet aliminin herhangi bir eserinde -arabi, osmanlıca- eğer denk gelirseniz kısaltmaya lütfen bizi ikaz edin.

latin kökenli dizgi yapan veya tashih ile ilgilenen matbaa taifesinin bu müjdeden haberi yoksa, bu vesile ile aktarmak isteriz ki,

ne kadar çok salavat, o kadar çok şefaat...

peygamber sallallahu aleyhive sellem'in şefaatinin peşin ücreti salavattır.

allahumme salli ve sellim ve barik ala seyyidina muhammed ve ala ali seyyidina ve nebiyyina muhammed.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
İnsaf Dinin Yarısıdır.

Yaw Arkadaş,
Konuyu araştıracaz dedik ! Yani, bu hususta asıl orjinal eserlerde böyle bir durum söz konusu değilse bile , salâvata dair bir hatırlatma olan bu harfleri kullanan ilim sahiplerine veya müslümanlara "cimri ve tembel" diye yüklenmeniz hiç doğru değil. "Efendim İmam-ı şarani öyle demiş !" İmam-ı Şarani'nin her görüşü doğru ve isabetlidir diye bir kural mı var ? Kendisine saygı ve sevgi duyarız ve büyük insanlar kategorisine sokarız. Ancak, bu hususta kantarın topuzunu kaçırdığı da bir gerçek. Çünkü, gerek (A.S.M), (C.C.) ve (R.A.) gerekse (S.A.V.), (A.C.) ve K.V.)-K.S.) gibi kısaltmalar neticede bir hatırlatmadır. Yani, siz bunları tahmin ettiğiniz gibi, "okurken rastladığınız bu isimlerden sonra söylenmesi gereken sözleri tam olarak telaffuz ediniz" demektir. Şimdi, bu şekilde bir sürü muteber eser kaleme alınmıştır. Sırf bu yüzden bu eserleri kaleme alanları veya neşredenleri kınayalım mı ? Cimri ve tembel mi sayalım ? Böyle bir şey olabilir mi ? Sizin emeğe hiç mi saygınız yok ?
Bakınız arkadaşım, size tavsiyem sudur ki, böyle fındık kabuğunu doldurmayan hususları foruma taşımayınız. Bu size hiçbir şey kazandırmaz. Bilâkis kendi bahanızı düşürürsünüz. Çünkü, hiçbir zaman unutma ki ;
İNSAF DİNİN YARISIDIR.
 

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
nasihatınız için teşekkür ederim.inşaallah faydalarda buluşuruz.

salavat hem allah teala'yı zikretmek hem de peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i zikretmektir.

Allah'ı zikretmek gayedir, maksattır. bütün ameller buna vesiledir ancak.

rasulu muhterem aleyhisselam eğer bir kitapta yazacağınız salavat, söylemek gibidir buyurmuşsa bunu tebliğ etmek fındık kabuğunu dolduran bir bilgi değildir.

bu meseleyi mesnedsiz olarak ifade ettiğiniz için sizin ayarınızın bozuk olduğunuı düşünüyorum. zira mesnedi hadis, hadisi yorumlayan imam şarani, uyan imam rabbani, bediüzzaman ve emsali her alim...

tarafgirlik, taassub ve husumetiniz sizin gözünüzü döndürmüş.

ne dediğinizi bilmiyorsunuz.

allahumme salli ala seyyidina muhammedve ala ali muhammed yazmayı teşvik etmem ya da sallallahu aleyhi ve sellem yazmayı teşvik etmemi buzağılık, boş işlik, insafsızlık, yuh olsunluk algıladığınız için bir beyin doktoruna acilen görün sevgili kardeşim.
 

DarulErkam

Üye
Katılım
13 Mar 2007
Mesajlar
59
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
بسم الله الرحمن الرحيم

هذه ستة نقاط واقعية لظبط النفس والإلتزام مع الله وهي مأخوذة من سنة رسول الله وهي مفاتيح لنيل رضا الله عز وجل
1.الصلاة على وقتها لأنها من الأعمال المقربة إلى الله .
2.ذكر الله ولو خمس دقائق في اليوم من التسبيح والتهليل والتحميد والتكبير .
3.الدعاء كل يوم بما تحتاج من الدنيا والآخرة .
4.المحافظة على قراءة القرآن كل يوم ولو صفحة واحدة .
5.البعد عن أصحاب السوء .
6.الصلاة على النبي / 100/ مرة والإستغفار / 100/ مرة
وبإذن الله ستكون إنسانا آخر
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Beyin doktoruna gideğim. Çünkü, bu forumda bazı yazılanları okuya-okuya beynim gerçekten de dumura uğruyor. Şunu kesin olarak ifade edeyim ki; hadislere dayandığını söylediğiniz böyle bir eleştiriyi getiren şahıs olarak ilk defa size rastlıyorum. Bahsetiğiniz husus, kişinin fazileti ve takvası ile ilgili bir durumdur. Elbetteki salavat-ı şerifenin kelime kelime yazılması daha şıktır ve faziletlidir. Lâkin, salavat var, sayfalar uzunluğundadır. Şimdi, bu salavat daha uzun ve faziletli olur diye, her ism-i nebiden sonra uzun salavatlar yazmış olsak, ifade edilen ya da anlatılan konusunun veya temasının dışına çıkılmış olmaz mı ? Yani, size desek ki, "Arkadaş, siz çok kısa salavat-ı şerifeyi yazmayı istiyorsunuz! Şu bir sayfa uzunluğundaki salavat-ı şerife daha faziletlidir. bunu yazalım" desek siz ne diyebilirsiniz ? Aslolan, okurlara salavat-ı şerife getirmeyi hatırlatma değil midir ? Bu yapıldıktan sonra slavat-ı şerifenin baş harfleri yazılmış, tamamı yazılmış netice olarak yazan açısından bir farklılık olabilir;
okuyan açısından ve hatırlatılan okur açısından bir farklılık yoktur. İnsanların kendilerine ait şahsi faziletleri hakkında başkalarının bir şey dayatması veya sorulmadan kılavuzluk yapması bize göre doğru değildir. Çünkü, faziletler takva konusuna girer. Takvanın ise, riya bulaşmaması için gizli yapılması evlâdır.
Bu açıklamalarımdan sonra, varın siz bizi tarafgirlikle, taassubla ve husumetle suçlayınız !
Biz böyle bir niyet taşımadığımız için, hiç alınmayız ve gocunmayız. Lâkin, sizin için çok daha geç olmadan ve bahanızı kaybetmeye devam etmeden, bu incelikleri kısa zamanda farkedebilmenize dua ederiz.
Vesselâm.
 
Üst