:)zeynep(:
Hakve
Müslüman kavramı, kelime olarak teslim olan bağlanan anlamlarına gelir. İslami manada; Tüm kainatın sahibi olan Allah'a iman eden, peygamberlerine, kitaplarına, meleklerine, Ahiret gününe ve Kadere hayrın ve şerrin Allah'tan geldiğine inanan ve bu yolda salih amel işleyen insanlara Hakkı ve sabrı tavsiye edendir.
"Elçi kendisine Rabbinden indirilene iman etti, müminlerde. Tümü, Allah'a, meleklerine, kitaplarına, ve elçilerine inandı." (Bakara- 258)
Müslüman olan yanlız Allah'a kulluk eder ve O'dan gayrısına itaat etmez. Allah'ın emir ve hükümler ve bildirilerine muhalif bulunan herhangi bir şeye de inanmaz, kabul etmez.
" (Resûlüm!) de ki: Ey ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze geliniz: Allah'tan başkasına tapmayalım. O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, işte o zaman: Şahit olun ki biz müslümanlarız! deyiniz." (Al-i İmran- 64)
Uluhiyetin en önemli hususiyeti, insanlaran itaat ve kulluk isteme hakkıdır. Şeriat ve kanunlar tespit etme hakkıdır. Halbuki yeryüzündeki nizamların hepsinde muayyen bir grup veya kişi ortaya çıkıyor ve bu hakları kendilerine tahsis ediyorlar (Bk. TAĞUT. Müslümanların ise ölçüleri aynıdır. Onların sadece birtek Rableri vardır ve Onların hiçbiri Allah'ı bırakıpta başka Rabbler aramazlar. Bütün hayatlarını feda eder, tüm yaşam normlarını Allah'tan alırlar.
"De ki: Şüphesiz Rabbim beni doğru yola, dosdoğru dine, Allah'ı birleyen İbrahim'in dinine iletti. O, ortak koşanlardan değildi. De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir. O'nun ortağı yoktur. Bana sadece bu emrolundu ve ben müslümanların ilkiyim." (En-am- 162,163)
En mükemmel şekli ile Allah için herşeyden sıyrılmaktır. Doğum-ölüm arasındaki imtihan süresi içerisinde Alemlerin Rabb'i olan Allah(c.c) için yaşamak ve O'nu zikretmek, tesbit etmek ve istediği emirleri hayatımıza yansıtmaktır. Allah'ın emirlerini hayatına yansıtmakla beraber nefsinin ona ilham ettiği yanlış düşünce ve duyguları bertaraf etmek için çaba ve gayret sarfedendir.
"Eğer sana cevap veremezlerse, bil ki onlar, sırf heveslerine uymaktadırlar. Allah'tan bir yol gösterici olmaksızın kendi hevesine uyandan daha sapık kim olabilir! Elbette Allah zalim kavmi doğru yola iletmez." (Kasas- 50)
Herşeyden ziyade insanı sapıklığa götüren şey, insanın kendi nefsi isteklerine uyması ve Allah'a tam teslim olmamasıdır. Kendi nefsinin isteklerine uyan bir kimse nasıl Allah'a kul olabilir? Kısaca arzettiğimiz gibi Teslimetten geçen Allah'a en güzeliyle kulluğa gayret eden bu uğurda ceht edene Müslüman denir. Allah'ın indirdiğinin bır kısmına inanıp bir kısmına inanmayıp, sırf nüfüs kağıdında Müslüman yazdığı için kendini öyle addeden, kendi heva ve heveslerince DİN icad edenlere müslüman denir mi yorumu sizlere bırakıyoruz. Ahiretin kapısında Kimliğinizde ne yazıyor diye bakılmayacak.
"Elçi kendisine Rabbinden indirilene iman etti, müminlerde. Tümü, Allah'a, meleklerine, kitaplarına, ve elçilerine inandı." (Bakara- 258)
Müslüman olan yanlız Allah'a kulluk eder ve O'dan gayrısına itaat etmez. Allah'ın emir ve hükümler ve bildirilerine muhalif bulunan herhangi bir şeye de inanmaz, kabul etmez.
" (Resûlüm!) de ki: Ey ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze geliniz: Allah'tan başkasına tapmayalım. O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, işte o zaman: Şahit olun ki biz müslümanlarız! deyiniz." (Al-i İmran- 64)
Uluhiyetin en önemli hususiyeti, insanlaran itaat ve kulluk isteme hakkıdır. Şeriat ve kanunlar tespit etme hakkıdır. Halbuki yeryüzündeki nizamların hepsinde muayyen bir grup veya kişi ortaya çıkıyor ve bu hakları kendilerine tahsis ediyorlar (Bk. TAĞUT. Müslümanların ise ölçüleri aynıdır. Onların sadece birtek Rableri vardır ve Onların hiçbiri Allah'ı bırakıpta başka Rabbler aramazlar. Bütün hayatlarını feda eder, tüm yaşam normlarını Allah'tan alırlar.
"De ki: Şüphesiz Rabbim beni doğru yola, dosdoğru dine, Allah'ı birleyen İbrahim'in dinine iletti. O, ortak koşanlardan değildi. De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir. O'nun ortağı yoktur. Bana sadece bu emrolundu ve ben müslümanların ilkiyim." (En-am- 162,163)
En mükemmel şekli ile Allah için herşeyden sıyrılmaktır. Doğum-ölüm arasındaki imtihan süresi içerisinde Alemlerin Rabb'i olan Allah(c.c) için yaşamak ve O'nu zikretmek, tesbit etmek ve istediği emirleri hayatımıza yansıtmaktır. Allah'ın emirlerini hayatına yansıtmakla beraber nefsinin ona ilham ettiği yanlış düşünce ve duyguları bertaraf etmek için çaba ve gayret sarfedendir.
"Eğer sana cevap veremezlerse, bil ki onlar, sırf heveslerine uymaktadırlar. Allah'tan bir yol gösterici olmaksızın kendi hevesine uyandan daha sapık kim olabilir! Elbette Allah zalim kavmi doğru yola iletmez." (Kasas- 50)
Herşeyden ziyade insanı sapıklığa götüren şey, insanın kendi nefsi isteklerine uyması ve Allah'a tam teslim olmamasıdır. Kendi nefsinin isteklerine uyan bir kimse nasıl Allah'a kul olabilir? Kısaca arzettiğimiz gibi Teslimetten geçen Allah'a en güzeliyle kulluğa gayret eden bu uğurda ceht edene Müslüman denir. Allah'ın indirdiğinin bır kısmına inanıp bir kısmına inanmayıp, sırf nüfüs kağıdında Müslüman yazdığı için kendini öyle addeden, kendi heva ve heveslerince DİN icad edenlere müslüman denir mi yorumu sizlere bırakıyoruz. Ahiretin kapısında Kimliğinizde ne yazıyor diye bakılmayacak.
