Mostar Dergisi

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Mostar Dergisi Ağustos Sayısı “Sinemada Oryantalizm ve Yerlilik”


Mostar’da“Sinemada Oryantalizm ve Yerlilik” tartışmaları
Mostar, Ağustos 2012 tarihli 90. sayısında Doğu dünyası için en büyük tehditlerden birini oluşturan oryantalizmin yeni versiyonunu sinema üzerinden tartışmaya açıyor.
Oryantalizm (Şarkiyatçılık), Batı dünyasının Doğu’ya önyargılıbakışının fikren somutlaşmış biçimi. Günümüzde bu kavram içerik değiştirerek yeni bir oryantalizm anlayışına dönüştü. Bu yeni anlayış, kültürel sömürgecilik veya kültürel emperyalizm biçiminin motoru aynı zamanda. Başlıca araçları ise gazete, televizyon ve sinema gibi kitlesel ve küresel “iletişim” araçları.İçeriği ve araçlarıyla Doğu dünyası için yeni ve en büyük tehdidi oluşturan bu anlayışın deşifresi hayati öneme sahip. Bu anlamda, oryantalizmin izinin net bir şekilde sürülebileceği alanlardan biri olan sinemayı sağlıklı bir biçimde okumak gerekiyor. Buradan hareketle, 90. sayısında “Sinemada Oryantalizm ve Yerlilik” başlıklı bir dosyayla okurlarının karşısına çıkan Mostar, konuyu yerli bir bakış açısıyla irdelemeyi amaçlıyor. Dosyaya “Yeni-Oryantalizm: Kültürel sömürgecilik”yazısıyla katkı sunan Yusuf Kaplan, oryantalizmden çıkış yolunun da gösterildiği yazısında yeni oryantalizme dair derin bir okuma sunuyor. “Türk Sineması’nda yerelliğin temsili” başlıklı yazısıyla dosyada yer alan Celil Civan, Türk sinemasının 1950’lerde başlayan serüvenini günümüze kadar değerlendirerek, oryantalizmin panzehiri olarak nitelendirebileceğimiz “yerliliğin” sinemamızdaki izini sürüyor. Bir diğer dosya yazarı Ahmet Murat’ın “Sinemada yerlilik ve birİran örneği: Mecid Mecidi Sineması” başlıklı yazısı, İranlı yönetmen Mecid Mecidi özelinde “irfan” temelli sinemaya içerden ve yerli bir gözle bakmayısağlıyor. Hasan Hüseyin Öz ise “Eve dönüş stratejisi ya da Angelopoulos filmleri” başlıklı yazısıyla, irfanın bu topraklardaki yansıyan yüzü olan arayış ve yolculuk metaforlarına Yunanlı bir yönetmenin filmleri üzerinden bakıyor.
Mostar’da ana dosya konusu dışında yer alan birçok yazı ve söyleşiler de dikkat çekiyor. Derginin söyleşi sayfalarına bu ay iki önemli isim konuk oluyor. Bunlardan ilki, 29 Mart Üniversitesi Felsefe Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tahsin Görgün. “Müslümanca bir hayat medeniyeti zaruri hâle getiriyor” diyen Görgün, şehirli ve medeni olmanın mihenk taşlarınıözenle gözler önüne seriyor. Mostar’ın bir diğer söyleşi konuğu ise Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sezai Coşkun. “Kemal Tahir’in Cumhuriyet tarihine bakışıyeni bir tarihi gösterme isteğidir” diyen Coşkun, derinlemesine bir bakışaçısıyla Kemal Tahir’i inceliyor.
Mostar’ın ana dosya konusu ve söyleşi sayfaları dışında Dünya sayfasında yer alan yazılar da dikkat çekiyor. Ali Şahin’in “Türk dış politikası: Kudret ve şefkat”başlıklı yazısında, son dönemde sıklıkla tartışılan “soft power / hard-power”kavramları farklı bir bakış açısıyla ele alınırken; Taha Kılınç ise “Hasan el-Bennâ’nın kemikleri sızlayacak mı?” başlıklı yazısında Mısır’daki cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası oluşan konjonktürü Mısır’ın yakın tarihine ilişkin önemli bilgiler eşliğinde yorumluyor.
Bu yazıların dışında derginin Toplum köşesinde yer alan Naci Bostancı imzalı “Tarih bilinci tartışması ve kahramanlar”; Medya sayfasında yer alan Hakan Çopur imzalı “Medyada Ramazan’ın bedeni var ruhu yok”ve Alper Çeker imzalı “Bürokrasinin sanatı” başlıklı yazılar ile derginin Gündemden, Görsel Hafıza, Çizi-Yorum, Tarih, Edebiyat, Kitap ve Sinema bölümlerinde yer alan yazılar da zengin içeriğiyle okurun ilgisini bekliyor.


[FONT=&quot]Edebifikir
[/FONT]
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
mostar.jpg


Türkiye gençliği Mostar’da

Mostar, yeni eğitim döneminin başladığı bugünlerde “Âtıl potansiyelden geleceğin inşasına: Türkiye Gençliği” başlığı ile konuyu gündeme taşıyor



Dünya Bülteni/ Kültür Servisi
Mostar dergisi Türkiye'de uzun yıllar boyunca gençliğe yönelik politikalar üretilemediğini hemen herkesin gençliğin önüne birtakım idealler servis ettiğini, ama yapılanlar yalnızca anlatmakla sınırlı kaldığından hareketle gençliğe odaklanan bir sayı hazırlamış.
Bu süreçte Necip Fazıl'ın deyimiyle "Zaman bendedir ve mekân bana emanettir şuurunda bir gençlik" için kimse elini taşın altına koymadığını şimdilerde ise gerek devletin gerekse sivil toplum kuruluşlarının farklı çalışmalara imza attığının altını çizen dergide konuyla ilgili farklı yazılar yer alıyor.
Yusuf Kaplan konuyu düşünsel çerçevede ele aldığı yazısında gençliğe sahip çıkılmaması durumunda gençliğin kaybolacağına işaret ediyor ve çözüm için adres gösteriyor: Tasavvuf. İpek Coşkun gençlere yönelik girişimlerdeki temel bir problemi taşıyor satırlara. Coşkun, antik çağdan bugüne konunun ezbere atılan adımlar nedeniyle bir türlü çözüme kavuşturulamadığının altını çiziyor. Hasan Sarı genç nüfusla ilgili ulusal ve uluslararası çalışmaların eksikliğinin ortaya çıkardığı problemleri tartışıyor. Genç-Fed Genel Sekreteri Ahmet Sözbilir'e göre ise gençliğin potansiyelini doğru kullanacağı sağlıklı zeminlerin oluşturulmasının birin öncelik olması gerekiyor. Dosyada görüşüne başvurulan Türkiye Öğrenci Konseyi Başkanı Nihat Buğra Ekinci, Türkiye Öğrenci Konseyi'nin gençliğe yönelik faaliyetlerde önemli bir boşluğu doldurduğunu ifade ediyor. Dosya ile ilgili iki söyleşi var bu ay Mostar'da. Gençlik Kulüpleri Federasyonu Başkanı Ali Dayıoğlu ve Gençlik ve Spor Bakan Suat Kılıçla yapılan söyleşi dikkat çekici.
 

Dut_agaci

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
7,219
Tepkime puanı
330
Puanları
0
Web sitesi
www.Menzil.Net
Gerçekten bir müslümanın, şu ahir zamanda sosyo-politik konularda nasıl duruş sergilemesi gerektiğini öğreten eğitici ve kültür abidesi bir dergi...

Eyvallah
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Mostar artık gençlik dergisi


321173-10151360185768162-1436949347-n.jpg



Mostar dergisi, Ocak sayısını internet sorununa ayırdı..




Mostar dergisi Ocak-2013 tarihli 95. sayısından itibaren "gençlik dergisi” olarak yoluna devam edecek.
Mostar'ın değişen formatıyla çıkan ilk sayısı kapak konusunu "Senin İlmin Kaç Gigabyte" başlığıyla internet sorununa ayırdı. Kapak konusu kapsamında Ömer Kadıoğlu, Hakkı Öcal ile bir söyleşi gerçekleştirdi. Hakkı Öcal, internet yoluyla âlim olunmayacağını ancak, internetin ilim diye yutturulmaya çalışılan kötü bilgilerle mücadele etmede nasıl eşit bir hareket zemini sağlayacağını anlatıyor. Kapak yazılarında M. Selman Karabul "İnternetten Aldım Haberi" yazısıyla hem bilgisayar hem de internetle ilgili kişisel macerasını okuyucuyla paylaşıyor. M. Necip Ârâste "İlim nerede, İnternet Nerede?", Ahmet Karakaya ise "Bilgisayar mı Akıllı, İnsan mı?" sorusuna cevap aramaya çalışan yazılarıyla dergide yer alıyor.
Tarih Diyaloglarında Murat Aydoğdu "Orta Çağ Neyin Ortasıdır?", Mâverâ bölümünde Mümin Munis "Konya'yı İşgale Gelen Moğollar", Portre bölümünde Muhsin Türkoğlu "Zindanda Çeyrek Asır: Barat Hacı" ve "Madem Bir Su Damlacığı..." yazılarıyla dikkat çekiyor. Derginin "Tezgâh" bölümü ise Mostar okuyucularının yazı, eleştiri, mail, tavsiye ve paylaşımlarından oluşuyor. Bölümde ödüllü senaryo yarışması da bulunuyor.
Fotoğraf köşesinde Beyaz Arif Akbaş "Amatör Fotoğrafçının Rehberi: Fotoğrafa Giriş" yazısıyla, Emre Baştuğ Aynelhayat'ta "Biriktirmek Tatlı Bir Hastalıktır", Mükerrem Mete "Çorba", Murat Kuşbaz Öğrenci Günlüğünde "Yine Makarna Yedim", A. Cevher Önce Hayat Bilgisinde "Ev Arkadaşı Aranıyor", Serhat Albamya ise Çizgi-Dizi de "Bu Bir Yol Hikâyesi" isimli yazılarıyla dikkat çekiyor.
Bunların dışında Ahmet Sözbilir "Gençliğin Gündemi", Serdar Demir "Kitap", N. Âsaf Çelik "Külliyat", Rıza Can Ermiş "Bilişim", M. Bahaddin Durak "Şifahâne", Kenan Aydın "Cemiyet", Selim Uğur "Rahle", Davut Bayraklı "Kırkambar", Abdullah Karaca "Çizgili Düşler" ve Oktay Kılavuz "Zaman Zaman İçinde" bölümleriyle dergide yerini alıyor.

Üsame Varol haber verdi
 

serkan..

Profesör
Katılım
5 Eyl 2009
Mesajlar
1,305
Tepkime puanı
169
Puanları
0
İsabetli bi adım oldu genç nesle yönelmesi sevindirici..
 

mustafayildiz15

Profesör
Katılım
9 Şub 2013
Mesajlar
751
Tepkime puanı
20
Puanları
0
Çok Kitap Okumayın!

mostar-97.jpg



Mostar dergisi 97. sayısında kitap okuma konusunu ele aldı:”Çok Kitap Okumayın!”

Ülkemizde ve dünyada her gün binlerce çeşit kitap yayımlanırken, “Kısa olan insan ömründe ne kadar çok kitap okuyabiliriz ki?” telaşına düşmeden ve kemmiyet meselesine kapılmadan işin keyfiyet bölümüne eğilen Mostar’ın, kapak yazısını Mehmet Raşit Küçükkürtül yazdı: “Çok Kitap Okumayın!”

Ömer Kadıoğlu, Sinan Köseoğlu ile “X-Y-Z Nesli” üzerine bir söyleşi yaptı. Necmettin S. Şahin Hollywood sinemasını irdeledi. Emre Baştuğ Şubat sayısında yer alan “Bosna’dan Mülteci Kamplarına” başlıklı araştırma röportaj yazısının ikinci bölümüyle, Mümin Munis“Çanakkale’nin Sultanı”, Muhsin Türkoğlu “Malcolm X”, Sulhi Ceylan “Dokunma Yanarsın”, Murat Aydoğdu “Osmanlı Nasıl Durduruldu?”, Bahaddin Durak “Check-Up Sihirli Değnek Değil”, Argun Cevher “Ev Kiralama, Ev Sahibi Tavla!” yazılarıyla dergide.

Derginin en önemli bölümü olan “Tezgâh” ise Mostar okuyucularıyla bir köprü kurmak için okuyucuları kendi yazı, eleştiri, e-mektup, tavsiye ve paylaşımlarıyla dergi mutfağına davet etmeye devam ettiği bir bölüm.

Gündelik hayatın, sosyal konuların, genel kültürün ve mizahın geniş yer tuttuğu yazılar da zevkle okuyacağınız bir bölüm oluşturuyor. Bu yazıların dışında “Gençliğin Gündemi”, “Fotoğrafa Giriş”, “Kitap”, “Külliyat”, “Öğrenci Günlüğü”, “Bilişim”, “Şifahâne”, “Rahle”, “Kırkambar”, “Çizgili Düşler” ve “Zaman Zaman İçinde” bölümleri de yine ilgi çekiyor.

kaynak

www.edebifikir.com
 

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara
Mostar dergisi 97. sayısında kitap okuma konusunu ele aldı:”Çok Kitap Okumayın!”

Ülkemizde ve dünyada her gün binlerce çeşit kitap yayımlanırken, “Kısa olan insan ömründe ne kadar çok kitap okuyabiliriz ki?” telaşına düşmeden ve kemmiyet meselesine kapılmadan işin keyfiyet bölümüne eğilen Mostar’ın, kapak yazısını Mehmet Raşit Küçükkürtül yazdı: “Çok Kitap Okumayın!”



Ülkemiz medeni Ülkeler arasında EN AZ KİTAP OKUYAN halk olması nedeniyle...
Aydınlarımızn tüm gücüyle halkımızın kitap okumasını teşvik etmesi gerekirken.....
Kitap okumamak ülkenin en büyük sorunlarından biri iken....

Çok kitap okumayın demek nasıl bir GERİZEKALILIKTIR Kİ......
 

mustafayildiz15

Profesör
Katılım
9 Şub 2013
Mesajlar
751
Tepkime puanı
20
Puanları
0




Ülkemiz medeni Ülkeler arasında EN AZ KİTAP OKUYAN halk olması nedeniyle...
Aydınlarımızn tüm gücüyle halkımızın kitap okumasını teşvik etmesi gerekirken.....
Kitap okumamak ülkenin en büyük sorunlarından biri iken....

Çok kitap okumayın demek nasıl bir GERİZEKALILIKTIR Kİ......

O yazıyı yazıyan şahsı tanıyorum. Hakaretini geri al!
 

mustafayildiz15

Profesör
Katılım
9 Şub 2013
Mesajlar
751
Tepkime puanı
20
Puanları
0




Ülkemiz medeni Ülkeler arasında EN AZ KİTAP OKUYAN halk olması nedeniyle...
Aydınlarımızn tüm gücüyle halkımızın kitap okumasını teşvik etmesi gerekirken.....
Kitap okumamak ülkenin en büyük sorunlarından biri iken....

Çok kitap okumayın demek nasıl bir GERİZEKALILIKTIR Kİ......


Hocam o 'gerizekalı' dediğiniz şahıslar ile cumartesi günleri Vefa'da bir araya geliyoruz. Sadece internette yaşayan bir erkek değilseniz eğer gelin tartışalım ve yüzyüze söyleyin. Varmısınız?
 

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara
Hocam o 'gerizekalı' dediğiniz şahıslar ile cumartesi günleri Vefa'da bir araya geliyoruz. Sadece internette yaşayan bir erkek değilseniz eğer gelin tartışalım ve yüzyüze söyleyin. Varmısınız?


Bakınız efendi....
Ortada bir LAF var....

ÇOK KİTAP OKUMAYIN.....!!!!

Çok az kitap okuyan bir ülke için bu lafın ne olduğunu belirttim.
Bunun için gelin tartışalım gibi bir şeye hiç gerek yok...

Yazdığım şey yanlış ise buyurun, yanlışlığını ve nedenlerini anlatın....

Ayrıca bir fikir tartışmasının erkeklikle bir ilgisi yoktur..
Bu ilgiyi de ancak cahil,görgüsüz kabadayı tipler kurar...

Benim bu tiplerle bir işim olmaz....!!
 

mustafayildiz15

Profesör
Katılım
9 Şub 2013
Mesajlar
751
Tepkime puanı
20
Puanları
0



Bakınız efendi....
Ortada bir LAF var....

ÇOK KİTAP OKUMAYIN.....!!!!

Çok az kitap okuyan bir ülke için bu lafın ne olduğunu belirttim.
Bunun için gelin tartışalım gibi bir şeye hiç gerek yok...

Yazdığım şey yanlış ise buyurun, yanlışlığını ve nedenlerini anlatın....

Ayrıca bir fikir tartışmasının erkeklikle bir ilgisi yoktur..
Bu ilgiyi de ancak cahil,görgüsüz kabadayı tipler kurar...

Benim bu tiplerle bir işim olmaz....!!

Ey gerizekalı,
Dergi'de o yazının tamamını okumadan bu yorum neden ey Gerizekalı!
Orda anlatılmak istenen o kadar çok gereksiz kitap var ki ve insan ömrü göz önüne alındığında eğer bir insan 'ali ile ayşe'nin aşkı' romanları ile bu vaktini harcıyorsa onun adı boşuna okuma olur. Anlatılmak istenen gerekli, doğru şeyleri okumak gerektiğidir.

Anladınmı ey Gerizekalı!
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Ey gerizekalı,
Dergi'de o yazının tamamını okumadan bu yorum neden ey Gerizekalı!
Orda anlatılmak istenen o kadar çok gereksiz kitap var ki ve insan ömrü göz önüne alındığında eğer bir insan 'ali ile ayşe'nin aşkı' romanları ile bu vaktini harcıyorsa onun adı boşuna okuma olur. Anlatılmak istenen gerekli, doğru şeyleri okumak gerektiğidir.

Anladınmı ey Gerizekalı!

Bunların karakteri bu :) İlla ispat edecekler ama çok yerde :)

Tuhaf insanlar.
 

racim

Asistan
Katılım
10 Şub 2013
Mesajlar
335
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Türkiye kitap okumada ileri ülkedir Lütfen haksızlık yaparak ülke insanı Cahil sanmayın yeri gelirse köyde ki çoban ders verir ben rastladım..
 

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara
Ey gerizekalı,
Dergi'de o yazının tamamını okumadan bu yorum neden ey Gerizekalı!
Orda anlatılmak istenen o kadar çok gereksiz kitap var ki ve insan ömrü göz önüne alındığında eğer bir insan 'ali ile ayşe'nin aşkı' romanları ile bu vaktini harcıyorsa onun adı boşuna okuma olur. Anlatılmak istenen gerekli, doğru şeyleri okumak gerektiğidir.

Anladınmı ey Gerizekalı!


Bakınız efendi.....

Ülkemizde de dünyanın her tarafında olduğu gibi faydasız ve değersiz kitaplar çoktur....

Kişi bu duruma dikkat çekmek istiyorsa:

Faydasız ve değersiz kitapları alıp okumayın, paranızı ve vaktinizi ziyan etmeyin der...
Veya ortalıkta çok değersiz kitap var bunları okumayı der..

Veya faydasız ve değersiz kitapları okumayın der....

Ammaaaa....

''ÇOK KİTAP OKUMAYIN '' Diyemez...DERSE:

APTALCA BİR LAF OLUR...

Bunu tartışmaya gerek yoktur...Tartışan ,tartıştıkça batar....

Anlayabildiniz mi....?? Zekanız müsaitse tabii ki....!!!
 

mustafayildiz15

Profesör
Katılım
9 Şub 2013
Mesajlar
751
Tepkime puanı
20
Puanları
0
Çok Kitap Okuma, Bir Kitabı Çok Oku!

Dücane Cündioğlu

"Çok okumak" denilince, bugün artık insanımızın aklına "çok kitap okumak" geliyor. Nitekim ben de yıllarca "çok okumak" ile "çok kitap okumak" arasındaki farkı farketmeden okuyup durdum; çünkü herkes gibi ben de çok bilmek için çok kitap okumak gerektiğine inanıyordum. Oysa geleneksel eğitim sisteminde çok kitap okumak marifet değildi; bilakis marifet, bir kitabı çok okumaktı; yani çok kitap okumak değil, bir metni adam gibi okumaktı aslolan!

Bu iki farklı bilme tarzı, esasen matbaanın icadıyla alâkalıdır. Matbaanın yaygınlaşmasıyla bilgi de yaygınlaştı; iyi mi oldu, bakın işte burası tartışılır. Matbaanın icadıyla bilgi'nin yaygınlaşması, bir süre sonra bilgi'nin sığlaşması anlamına geldi; tıpkı bilgisayar ve internet gibi. Her ikisi de birlikte bilgiyi yaygınlaştırdı; genişletti, genelleştirdi, ilmi malumat haline dönüştürdü. Peki derinleştirdi mi? Hayır! Sadece sığlaştırdı.
Niçin?
Çünkü genleşen, genişleyen şeyler en ve boy itibariyle genişler; buna mukabil derinlikleri azalır. Nitekim 'geniş' ile 'genel' hemen hemen aynı anlamdadır. Düzlem'in eni ve boyu vardır; derinliği yoktur. Bugün 'düzlemsel' denilen şeye bizler dün 'sathî' diyorduk. (İlki düzlem'den, ikincisi satıh'tan gelir.) "Ne kadar da sathî!" ifadesini kullandığımızda, "Hiçbir derinliği yok" demek isteriz. Derinliği olan şeyler, pek geniş olmaz; çünkü derinlik arttıkça genişlik (en ve boy) azalır; tıpkı kuyularda olduğu gibi. Kuyuların derinliği, genişlikten fedakârlıkları oranında artar.
Hem geniş, hem derin olan ne var bu yerkürede?
Okyanus! Evet, bu yüzden büyük lugatlara, büyük ansiklopedilere hep "Okyanus" veya "el-Bahr'ul-Muhit" gibi adlar verilmiştir. Maksad onların hem geniş, hem derin olduklarına işaret etmektir. Lâkin bilgide derin olanlar geniş olamıyor, geniş olanlar da derin… Bu nedenle "okyanus" veya "el-bahr'ul-muhit" gibi tanımlamalar, olandan ziyade, olması gerekene, yani hedeflenene işaret ediyor.
Bilgi dağıtım araçları çoğalınca bilgi de çoğaldı; ilim'den malumata geçildi. Oysa önce bilgeler vardı, sonra bilginler. Şimdi ise ne bilgeler var, ne de bilginler. Var olmayı başaranlar sadece bilgiçler.
Kitapların sayısı çoğalınca, bilgi talipleri işbu çoğalan kitapları okudukları takdirde, hatta ne kadar çok kitap okuyabilirlerse o kadar bileceklerini sandılar. Fakat gerçekte maksad hasıl olmadı. Çünkü bilgi taliplerinin ilmi artmadı, malumatı çoğaldı. Çok kitap okudular ve fakat kitapları ya bir kez ya da en fazla iki kez okudular. İşin doğrusu, yazanlar da, yazarlar da kitapları bir kez okunacak şekilde yazdılar. Üstelik herkesin anlayabileceği düzeyde yazdılar. Öğretmekten çok etkilemeyi seçtiler. Etkileyerek bilgiyi yaygınlaştırmaya çalıştılar. Yaygınlaşan da bu nedenle bilgi'nin kendisi değil, etkisi oldu. Nitekim etrafınıza şöyle bir bakarsanız, ne kadar da çok etkileyici kitabın piyasada dolaştığını görürsünüz. Öğretici değil, etkileyici kitaplar var artık… Herkesin bir kez okuduğu ve bir süreliğine etkilendiği kitaplar… ister istemez birkaç ay sonra unutulan kitaplar… kitapçıklar…
Çok yazmak da, uzun yazmak da marifet değildi bir zamanlar… Bilgi dağının zirvelerinde gezinenler kısa ve özlü yazarlardı; onlar hakikaten iyi yazarlardı; zira kendileri bilge ve bilgin yazarlardı. (En büyükleri ise hiç yazmazlardı!)
Klasik metinler, hep ehline yazılırdı; tabiatıyla hep yukarıya doğru yazılırdı. Yazılan metinlerin istikameti bilgi dağının eteklerinde dolaşanlara yönelik değildi; bilakis bu dağı tırmanmaya azmetmiş olanların işlerini kolaylaştırmak için yazılırdı yazılması gerekenler. Nitekim klasik metinler yazılırken, bu metinlerin bilgi taliplerince mutlaka bir usta eşliğinde okunacağı hesaba katılır da öyle yazılırdı. Bilgi kısa ve özlü metinlerin içine sıkıştırılır ve bir ustanın bu bilgiyi taliplerine açacağı (şerh, tefsir, tevil edeceği) varsayılırdı. Tek başına dalınamayan derinliklere, talipler ehlinden yardım alarak, yani bir ustanın eşliğinde dalarlardı. Dalmayı öğrendikten sonra onlar da arkadan gelenlere rehberlik ederler ve ilim geleneği birbirine bağlı halkalar halinde işte böyle oluşurdu.
Şimdi herkes kendi başına, tek başına okuyor, bir kez okuyor, yalnız okuyor; bilgisini genişletiyor, gevezelik imkânlarını artırıyor, her şeyden biraz biliyor ama hiçbir şeyi adam gibi bilmiyor.
Bilgelik bir yana, bilginliği olsun hedefleyen talipler kalmadı artık. Şimdi bilgiç olmak revaçta. Kuyular hem dar geliyor, hem korkutuyor, bunun yerine göl kenarlarında yan yatıp parmak ucu ıslatmak yeterli görülüyor. Talipler adam gibi bir metne -kelimenin tam anlamıyla- gark olmaktansa, göller bölgesinde kayık sefalarına çıkmayı yeğliyorlar.
Ey talib, benim sana tavsiyem şu: Çok metni bir kez okumak yerine bir metni çok oku ya da mümkünse bir ustayla birlikte bir kez ve fakat adam gibi oku!

http://yenisafak.com.tr/arsiv/2005/haziran/04/dcundioglu.html
 

mustafayildiz15

Profesör
Katılım
9 Şub 2013
Mesajlar
751
Tepkime puanı
20
Puanları
0
Yabancı Dile Neden Yabancıyız?

mostar-100.-sayi.jpg


Mostar Haziran 2013: “Yabancı Dile Neden Yabancıyız?”

Mostar dergisi 100. sayısında Yabancı Dil konusunu ele alarak “Yabancı Dile Neden Yabancıyız?” başlığını kapağa taşıdı. Kapak yazısını Mehmet Raşit Küçükkürtül yazdı. Eğitim hayatının uzun koridorlarında her zaman kol kola dolaştığımız, ancak bir türlü istenilen kaliteyi yakalayamadığımız Yabancı Dil Öğrenimi meselesini ele alınmış.

Davut Bayraklı ve Mehmet Raşit Küçükkürtül, Şair ve Yazar Selçuk Küpçük ile “12 Eylül öncesinde Şiddete Kurban Giden Gençlik” üzerine ilgi çekici bir söyleşi yapmış. Emre Baştuğ “Bir Bardak Üç Para İdi” başlıklı araştırma röportaj yazısıyla, Süleyman Halil Oktan “Mekke’de On Gün”, Mümin Munis “Kafkas Dağlarında Bir Şeyh”, Feyyaz Avan “Kaynanası Tarafından Sevilenler Derneği”,Muharrem Yeşilyurt “Ömer Muhtar”, Sulhi Ceylan “Derviş ve Filozof”, Süleyman S. Şahin “Bollywood Sineması”, Argun Cevher “Ben Her Bahar Hasta Olurum” veDavut Bayraklı “Kimin Sofrasında Ne Var?” yazılarıyla dergide yerini almış.

Dergimizin en önemli bölümlerinden biri olan “Tezgâh” okuyuculardan gelen anı, şiir ve öykülerle daha hareketleniyor ve gün geçtikçe profesyonel bir edebiyat yayını olmaya doğru gidiyor. Tezgâh’da bu ay Bahaettin Karakoç’un ilk kez yayınlanan “Dut Taşlarım Mart’ta Ben” şiiri yayınlanmış.
“Gençliğin Gündemi”, “Çorba”, “Kitap”, “Külliyat”, “Öğrenci Günlüğü”, “Bilişim”, “Rahle”, “Kırkambar”, “Bulmaca”, “Tarih Diyalogları”, “Çizgi Hikâye”, “Çizgili Düşler” ve “Zaman Zaman İçinde” bölümleri de okunmayı bekliyor.
 

mustafayildiz15

Profesör
Katılım
9 Şub 2013
Mesajlar
751
Tepkime puanı
20
Puanları
0
İşini Değil, Eşini Bulan Kazanır

mostar-temmuz-2013.jpg


Mostar Temmuz 2013: “İşini Değil, Eşini Bulan Kazanır”
Mostar Dergisi 101. sayısında “İşini Değil Eşini Bulan Kazanır” diyerek evlilik meselesini kapağa taşıdık. Kapak yazısını Mehmet Raşit Küçükkürtül yazdı.
Mehmet Raşit Küçükkürtül, Tiyatrocu Ahmet Yenilmez ile ilgi çekici bir söyleşi yaptı. Emre Baştuğ “Zaman İçinde Zaman” başlıklı araştırma röportaj yazısıyla,Mümin Munis “Azad Yokuşunda Bir Veli”, Muharrem Yeşilyurt “Milleti İçin Yaşamanın Ustası Olmak”, Sedat Bayraklı “Amerikan Yasakları” ve “Evlilik Âdetleri” Sulhi Ceylan “Zamana Hapis Olmak”, Süleyman S. Şahin “Japon Sineması” ve Argun Cevher Önce “Olmasaydı Bazı Şeyler”, Beyaz Arif Akbaş “Dîvân-ü Lûgâti’t-Türk’ün İzinde Ali Emîrî Efendi” isimli yazılarıyla sizlerle buluşuyor.
Derginin en önemli bölümü olan “Tezgâh” bu ay okuyuculardan gelenlerle daha bir hareketli ve gün geçtikçe profesyonel bir edebiyat yayını olmaya doğru gidiyor.
Gündelik hayatın, sosyal konuların, genel kültürün ve mizahın geniş yer tuttuğu yazılar da zevkle okuyacağınız bir bölüm oluşturuyor. “Gençliğin Gündemi”, “Kitap”, “Külliyat”, “Öğrenci Günlüğü”, “Bilişim”, “Rahle”, “Kırkambar”, “Bulmaca”, “Tarih Diyalogları”, “Çizgi Hikâye”, “Çizgili Düşler” ve “Zaman Zaman İçinde” bölümleri de ilginizi bekliyor.
 

serkan..

Profesör
Katılım
5 Eyl 2009
Mesajlar
1,305
Tepkime puanı
169
Puanları
0
bu gün gördüm yeni sayıyı okumak nasip olmadı..

ama hakkaten güzel cezbedici bi başlık

eşi buldumu diğer her şey zaten gelir..

aynalı paraya gelen eş değildir ki..iştir
 

gulibikcin

Profesör
Katılım
30 Mar 2011
Mesajlar
973
Tepkime puanı
92
Puanları
0
zamane kızları hiç işsiz güçsüz biri ile evlenirmi yahuu..... paran pulun yoksa millet içinde değerli sıfır...herkes baksın etrafına zenginlerin etrafında kümelenmiş hep insanlar.... cebinde paran bitti ise dostunda bitmiş demektir....bu böyle malesef
 
Üst