Miraca doğru(3)

Alper...

MarmaranınKralı
Katılım
10 Eki 2006
Mesajlar
9,574
Tepkime puanı
452
Puanları
0
Konum
İsLamBol
Web sitesi
cennetsarayi.blogcu.com
MİRACA DOĞRU(3)

Bismillah.Elhamdulillah.Allahu teala hazretlerine hamdu senalar olsun ve hazreti Muhammed mustafa (sallallahu aleyhi vessellem) efendimize salatu selamlar olsun.Bu makalelerim de miraç kandiline kadar muhtelif kaynaklardan derlediğim ,ayet ,hadis ve alimlerin görüşlerini bir araya cem edip, hizmetinize sunmaya niyet eyledim.Rabbim hayırlısıyla bu niyetimi ,bu hizmetimi dergahı izzetinde kabul eylesin.amin

Bir önce ki (Miraca doğru 2 isimli) makale de anlatacağım ya da cevaplıyacağım deyipte değinemediğim konulara da inşaAllah önümüzde ki satırlarda mevzusu geldikçe değineceğim.Sanmayın ki unuttum, Aksine hatırımda ama hem sayfalar yetmiyor hem de bir anda hepsine değinmek istemiyorum.

İlk mirac yazımda (miraca doğru 1 ) ömer nasuhi bilmen hocaefendinin kuran tefsirinden nakiller yapmıştım.Bugün bu makaleyi hazırlamadan evvel yaptığım son kaynak aramalarımda, karşıma taberi tefsiri denk geldi.isra suresinin birinci ayetinin tefsirinde uzun uzadıya anlattıktan sonra şöyle deniliyor.

"Yine tercih edilen görüşe göre Resulullah Miraca ruh ve beden olarak çıkmıştır. Zira hadiseyi anlatan bu Sûrenin ilk kelimesi "Sübhan"dır. Ve bu kelime, fevkalade olayları anlatmak için kullanılır. Resulullah cismen değil de sadece ruhen gittiğini söylemek, bu kelimenin kullanılacağı nisbette fevkalede bir olay değildir. Aynca âyet-i Kerîmede "Geceleyin kulunu yürüttü" ifadesi yer almaktadır. Geceleyin yürümek, fiilen mesafe katetmektir. Bu da ancak bedenle olur. "Kul" kelimesi de kişinin ruh ve bedeni için birlikte kullanılır. İnsanın sadece ruhuna kul denilmez.

Diğer yandan, Buhari de dahil sahih Hadis kitaplarında, Resulullahın "Burak" isimli bir bineğe bindirildiği zikredilmektedir. Ruhun tek başına bineğe ihtiyacı olmadığı muhakkaktır." (taberi tefsiri)


Günümüzde bazı akılsızlar derler ki, mirac diye bir şey yok. nedeni sorulunca da, “efendim bir insan teknolojinin ilerlemediği devirde nasıl mekkeden kuduse gitmiş ,aylarca süren yolu nasıl bir gece de ve gecenin de sadece az bir miktarında kat etmiş...”

Cahilliğinden ve cehaletinden başka bir şey değil.Günümüz insanı daha da kuvvetli iman etmeli ki, telefon ile sesini, televizyon ile görüntüsünü bir anda binlerce kilometre öteye saniyede taşıyor kablolarda .buna şaşmıyor miraca şaşılıyor öyle mi?

Oysa ki bir televizyon kanalından çıkan sinyaller dalgalar halinde evvela uzayda ki uyduya ordan da evlerde ki alıcılara gelir ve televizyon ekranında birleştirilir.Bütün bu işlem bir kaç saniye de yapılırken.,Allahın sevdiği kulu hazreti Muhammed mustafa (sallallahu aleyhi vessellem) efendimiz mi, bütün bu ayetleri bir kaç saniye de gezmiyecek, müşahede etmeyecek.

Subhanallah, bu inkarcıların yaptıkları işlere şaşılır.Günümüz teknolojisinin geldiği noktada işaret sayılmaz mı miraca? insanoğlunun aya gidişi, evren de seyahat etmesi, dünyanın dışına çıkması.Demek ki bunları yaratan ve yapmak için sebebler yaratan,ancak kendisine muhalefet eden olmayan ,eşi benzeri olmayan ,akla gelen her düşünceden münezzeh bir ve Tek Allah var.İman etmeyenlerde (bu miraç hadisesi karşısında tam bir teslimiyetle) iman etmeli ve iman edenlerde bu gibi mucizelere ve ayetlere şüphe duymamalı.zira şüphe kurt gibidir. içten içe kemirir adamı...

"İbn-i Hazm ile Enes b. Mâlik (r.a.) şöyle demişlerdir;"Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "O zaman Allah teala ümmetime elli vakit namaz farz kıldı. Bu farziyeti yüklenerek döndüm. Derken Musaya rast geldim. "Allah ümmetine neyi farz kıldı?" diye sordu. "Elli vakit namaz farz kıldı." dedim. "Rabbine dön (Elli vaktin indirilmesini iste) zira ümmetin buna güç yetiremez." dedi. (Allah tealaya) müracaat ettim. Yarısını indirdi. Ben de Musanın yanına dönüp "Yarısını indirdi." dedim. O yine "Rabbine müracaat et. zira ümmetin buna güç yetiremez." dedi. Bir daha müracaat ettim. Yine yarısını indirdi. Musanın yanına döndüm. O yine "Rabbine dön. Zira ümmetin buna güç yetiremez." dedi. Bir daha müracaat ettim. Allah teala "Namazlar beş vakittir, fakat elli vakit sevabını haizdir. Benim katımda hüküm değişmez." buyurdu. Musanın yanına döndüm, O yine "Rabbine dön" dedi. "Artık rabbimden utanır oldum." dedim. Sonra Cebrail tâ Sidretül Müntehâya vancaya kadar beni götürdü. Sidre´yi öyle acaip renkler kaplamıştı ki onlar nedir bilemem. Sonra cennetin içine konuldum. Orada birçok inci yığını vardı. Toprağı da misk kokulu idi. "(taberi tefsiri)


Hazreti musaya çok salat okuyun buyurdu peygamberimiz.Zira eğer bu görüşmeler olmasaydı şu an günde elli vakit namaz kılıyor olacaktık.Nerde bu devrin insanı elli vakti kılacak daha beş vakti ,vaktinde kılmaktan aciz.İnşaAllah mevlam şuur ihsan eder de yeniden bir dirilişe geçeriz.

“İnnemel müminine ihvetün” ayeti celilesinin etrafında cemaat ,dil,ırk ayrımı yapmadan toplanırız.Birbirimize kenetleniriz ve yeniden islam alemi olarak dirilişe geçeriz.Rabbim Kendi ayı hürmetine,, peygamberi hürmetine miraç kandili hürmetine inşaAllah nasip eylesin

Hazreti peygamber (sallallahu aleyhi vessellem) buyuruyor ki "Mirâc gecesi bir cemâate uğradım. Önlerine nefis yemekler koymuşlar. Bir yanda da leş duruyor. O nefis yemekleri bırakmış, leş yiyorlardı. Bunlar kimlerdir? dedim. Cebrâil aleyhisselâm; Bunlar, helâli terk edip, harama meyl eden erkek ve kadınlardır. Helâl malları varken, haram yiyen kimselerdir dedi. (Hadîsi şerîfMeâricünNübüvve) "

Zina etmek dinimizin haram kıldığı fiillerdendir.Bir müslüman eğer bu hataya düşer de hatasını idrak ederse derhal tevbe etmeli ve bir daha yapmamalı.Eğer hatasının farkına varmazsa ne olacak? o zaman diğer müslümanların vaazu nasihate ısrarla devam etmeleri gerek.Emri bil maruf nehyi anil münker vazifesine büyük bir titizlikle devam edilmeli.

Helal dairesi o kadar geniş olmasına rağmen haram dairesi de o kadar dardır ki, ne acayiptir burnumuzu o az olan yerden kurtaramıyoruz.Su içmek helal iken ,şarap içmekte neyin nesi...Mevla kuranı kerimde haramları saymıştır.çünkü haramlar az.helaller ise sayılamayacak kadar çoktur.Evli bir adam neden kendisine haram olan bir yabancı kadınla zina eder? bu haramdır.Bunun helal yoluda vardır amma senin canın illa ki dayak istiyorsa bilemem...

Hazreti peygamber (sallallahu aleyhi vessellem) buyurdu ki "Mirâca götürüldüğüm gece, Cennette bir seviyeden yüksek yapılmış köşkler gördüm. Dedim ki: Yâ Cebrâil! Bunlar kimin içindir? Buyurdu ki: Öfkesini yutanlar ve insanları affedenler içindir. (Hadîsi şerîfRâmûzülEhâdîs) "

Ey bu ahir zamanın ümmeti,bu hadisi hiç duydunuz mu? öfkeyi yutmaktan ve affetmekten bahsediyor peygamberimiz (sallallahu aleyhi vessellem) “Bu zamanda da öfke tutulur mu hocaefendi, adam sana küfür ediyor, hemen ağzının ortasına tokatı yapıştıracaksın akıllanır...”Sen öyle san, hiç akıllanmaz kardeşim. Zira dayak bile cennetten kovulduysa ,nasıl müslümanların arasında dolaşır.Birbirimize hoşgörülü olmalıyız.
fetih suresinin son ayetinde de geçtiği üzere "Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun yanında bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler."

Kendi aramızda ,cemaat ayrımı yapmaksızın birlik olup kenetlenip, merhametli, hoşgörülü toplum olacağız (ve olmak mecburiyetindeyiz).Düşene el uzatıp, onu o çamurdan kurtaracağız. Düşene bir de sen tekme atarsan ,gün gelir o tekmeler sana da savrulur.Belayı duayla def etmek gerek olduğu gibi, düşmeden evvel düşeni kaldırmak(onu bataklığa adım atmadan ikaz etmek) gerek, zira ( sen ona merhamet etmezsen oda sana merhamet etmez fakat sen merhamet edersen ,seninde ayağın kayıp çukura yuvarlandığında ,merhamete gelerek şefkat elini sana uzatır.Hepimiz yarın başına ne geleceğini bilmeyenleriz, ) daha sonra (ki zamanlarda) sen(in başına bir iş gelipte çukura ) düştüğünde (yaptığın iyilik sebebiyle)de o seni kaldırır. Fakat kafirlere karşı birlik olup, çetin ceviz tabirinde ki gibi, ayrılmayan parçalanmayan dağılmayan müslüman olmalıyız.Her işimiz Allah için olunca kimse bizi engelleyemez...

Hazreti peygamber (sallallahu aleyhi vessellem) buyurdu ki "Mirâc gecesi, çok fecî ve elîm bir şekilde kendi kendilerine azâb eden bir takım insanlar gördüm. Cebrâil aleyhisselâma sordum ki: Yâ Cebrâil! Bunların günâhı nedir? Niçin böyle kendi kendilerine azâb ederler? Cebrâil aleyhisselâm dedi ki: Bunlar, başkalarının ayblarını (kusûrlarını) açığa çıkaranlardır. (Hadîsi şerîfMeâricünNübüvve) "

Allahın yasakladığı şeylerden biri de, kusur ve ayıpların araştırılmasıdır.Hazreti isa bir keresinde havarilerine sordu ki ,” siz, avret yerinin bir kısmı rüzgardan açılmış bir adam görseniz onun üzerini örter miydiniz?Nedüşünü yorsunuz? “ onlarda evet dediler, hazreti isa devam ederek " halbuki siz avret mahallinin kalan kısmınıda açıyorsunuz deyince , dediler ki subhanaallah ,nasıl olurda kalan yerini açarız.

Hazreti isa şöyle buyurdu, yanınızda bir kimse konuşulduğu zaman hemen onda olan kötü şeyleri söylemiyor musunuz?işte siz avret mahallinde ki kalan örtüyü açıyorsunuz"

Bir mecliste gıybet ve dedikodu başladığında neden ağırlığını koyup müdahale etmiyorsun?Nefsimiz bize o kadar oyun oynuyor ki,ne komşuluk hakkı ne kul hakkı, dümdüz gidiyor herif, yavaş ol kardeşim biraz .Milletin gıybetini yapacağına kendi kusurlarına baksana.Hazreti İsa’ya sordular.Bu edebi nerden aldın. ne dedi, “edepsizlerin davranışlarına baktım. onlarda beğenmediklerimi kendim de yapmadım...”

İmamı rabbani buyuruyor ki "Beş vakit namaz mirâc gecesi farz oldu. Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem, mirâcda cennetleri ve cehennemleri ve Allahü teâlâyı gördü. Yalnız bu görmesi, dünyâ görmesi ile değil, âhiret görmesi ile oldu. Çünkü o gece zaman ve mekân çevresinden dışarı çıktı. Bu görmeğe dünyâda gördü demek, mecâz olarak denilmiştir. Dünyâdan gidip gördüğü ve yine bu dünyâya geldiği için böyle denilmiştir. (İmâmı Rabbânî)"

Hazreti peygamber burak hakkında buyuruyor ki "Peygamber efendimizin göklere çıkarıldığı, bilinmeyen yerlere götürüldüğü gece (mîrac gecesinde) üzerine bindiği ve kendisini Mekkeden Kudüsü şerîfe kadar götüren (taşıyan) Cennet hayvanı. Burak, dünyâ hayvanlarından değildir. Erkekliği ve dişiliği yoktur. Çok hızlı giderdi.
Bana Burak getirildi. O, katırdan küçük, merkepten büyük, uzun ve beyaz bir hayvandır. Ayağını gözün görebildiği yerin ötesine kadar (rahatça) atabiliyordu. Ona bindim. (Hadîsi şerîfŞifâi Şerîf)"

Mevlam hayırlısıyla o geceye kavuşmayı nasip eylesin ve günahlarımızı affeylesin.Ayrıca belirtmek istediğim bir husus var ki bu vesile ile manevi ablam'a da hediyesinden ötürü teşekkürlerimi arz ederim zira hediyeleşmek sünnettir.İnşaAllah birbirimize Miraç münasebetiyle kitap hediye edelim.İlim dağıtıldıkça, okundukça ve anlatılıp yazıldıkça çoğalır.

26 temmuz 2008
23 receb 1429
cumartesi
Alper...
 
Üst