Mihail NUAYME Kitapları

Berke

Kıdemli Üye
Katılım
12 Ocak 2007
Mesajlar
3,878
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Konum
Masal Aleminde
Kendini Arayan Adam Arkaş'ın Günlüğü
(Müzekkerat'ül-Arkaş)
arkasin_gunlugu.jpg

Ben benim. Kendimi hakkında şu an bildiğim tek şey, kim olduğumu öğrenmem gerektiğidir. Yirmi yıllık, yirmi asırlık ve bin asırlık. Arkaş, şu an tek bir Arkaş sanki! Şu andaki Arkaş, bana yabancı değil. Ben kimim diye soran ses de öyle... O, New York'ta bir Arap kahvesinde çalışan sessiz ve düşünerek Arkaş değil. Başka bir Arkaş. Kendine 'Ben kimim?' diye soruyor. Öyleyse, ben iki Arkaş'ım. Biri, insanların arasından çekilmiş ilahi alemle irtibat kurup onunla birlik olmak için ısrarla sessizliği isteyen; diğeri, insanlık sırlarının arkasına gizlenmiş ve insan kalabalığına dönmek için perdeyi yırtmaya çalışan. Yine bu alçak dünyaya özlem duyuyor. Sanki, kendisi ve bu dünya arasında mutlaka temizlenmesi gereken eski hesaplar var. Bu yüzden içinde daha önce benzerine rastlamadığım bir kavga doğdu. Bazı faktörler nerede ise dilimin bağını çözmüş ve düşüncelerimi dünyaya ve dünyanın pisliklerine döndürmeye çalışıyor. Bazı faktörler de beni hür düşünceye sevkediyor.

İşte ben, bütün bunlar arasında kendini tanıyan Arkaş ve kendini tanımayıp, 'ben kimim?' diye soran Arkaş'ım.

(Arka Kapak)

Ben iki Arkaş’ım.Biri insanların arasından çekilmiş,ilahi alemle irtibat kurup onunla birlik olmak için ısrarla sessizliği isteyen;diğeri,insanlık sırlarının arkasına gizlenmiş ve insan kalabalığına dönmek için perdeyi yırtmaya çalışan.Yine bu alçak dünyaya özlem duyuyor.Sanki kendisi ve bu dünya arasında mutlaka temizlenmesi gereken eski hesaplar var.Bu yüzden içimde daha önce benzerine rastlamadığım bir kavga doğdu.Bazı faktörler neredeyse dilimin bağını çözmüş ve düşüncelerimi dünyaya ve dünyanın pisliklerine döndürmeye çalışıyor.Bazı faktörler de beni her düşünceye sevk ediyor.İşte ben,bütün bunlar arasında kendini tanıyan Arkaş ve kendini tanımayıp “ben kimim” diye soran Arkaş’ım.

alıntı
 

Berke

Kıdemli Üye
Katılım
12 Ocak 2007
Mesajlar
3,878
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Konum
Masal Aleminde
Arkaşın günlüğü özeti

KİTABIN ÖZELLİKLERİ
Kitap, 140 sayfadan oluşan, ikinci kalite hamura basılmış, 16cm-9cm ebatlarında ,kapağında buğulu bir göl kenarında sudaki yansımasına bakan bir çocuğun resmi olan, adı ile bütünleşen bir renge sahip
KİTAP HAKKINDAKİ GÖRÜŞÜM
Arkaş'ın günlüğü, son derece ilginç bir roman. Alışılmış romanlardan oldukça farklı olarak bu romanda hemen hiç olay ve konuşmaya rastlamıyoruz. Arkaş’ın günlüğü, Arkaş'ın tarih belirtmeden sadece gün ismi yazarak aktardığı günlüklerden oluşuyor. Yazdığı her cümle okuyucuyu derin düşüncelere sevk ediyor ve birçok soru işaretiyle karşı karşıya bırakıyor. Bazı günler Arkaş gün isminin altına sadece sessizlik yazıp bırakıyor. Onun sessizliği,içinde haykırışları düşünülmüş, söylenmiş sadece yazıya geçirilmemiş cümleleri barındırıyor.Ayrıca kitabın sürükleyici anlatımında kitaba hayran kalırken sonunda tam bir şaşkınlık yaşıyorsunuz.Özellikle Arkaşın kendisini ararken sorduğu ve cevapladığı soruları kendimize sorduğumuzu hatırladıktan sonra verdiğimiz cevapları değiştirecek kadar güçlü bir düşüncenin eseri. Herşey itina ile düşünülmüş.Kitapda ben genelde çok hassas olmama rağmen gerek kitabın normal anlatımdan farklı ögeler içermei gerek kendimi buluşum sebebiyle bir zıtlığa veya yanlışlığa rastlamadım.
KİTABIN KISACA ÖZETİ
Kitap bir otelde gerçekleşen kısa bir olaydan sonra başlar.Bu olay eyaletin en zengin iki ailesinin çocuklarını evlendirmesi ve balayına çıkan bu yeni evli çiftin ilk gecesinin sabahı odasında gelinin ölü bulunmasıyla ve damadın kayıp olmasıyla başlar.Sonra birden arkaşın günlüğü başlar.
Arkaş, Newyork'ta bir kahvehanede çalışan, kendi halinde kanaatkar bir işçi ve kendi ifadesiyle güvelerin delik deşik ettiği bir yüze sahip. Arkaş kahvehanede gelen giden müşterilere bakar ve çay-kahve servisi yapar:Görevini samimiyetle yerine getirmesine rağmen kimseyle, evet hayrın dışında bir tek kelime konuşmaz. Kahvehanenin yanında küçük basit bir odada kalır. Çalışmanın dışında yaptığı tek şey ise derin düşüncelere dalmak ve bunları günlüğüne aktarmaktır.
Arkaş sevgi-inanç, varlık-yokluk, ıstıraplar, tabiat-insan, yalnızlık, özgürlük, hayat ve ölüm gibi kavramlar üzerinde sık sık düşünür. Bu kavramlar üzerinde alışılmışın dışındaki düşünceleri okuyucuyu şaşırtır ve bu kavramları yeniden düşünmeye zorlar.
Arkaş sessizdir, her zaman susar. İnsanlar konuşmanın acılığını anlamadığı halde o susmanın tadını alır. "Sözler doğru ve yalandan ibarettir. Susmak ise hilesi ve yalanı olmayan bir doğrudur. Bunun için insanlar konuşurken ben hep sustum."der ve susar. Bir çok insanın konuşuyor görünüp içindeki sessizliğe karşın, Arkaş'ın sessizliğinde ,sese dönüşse yeri göğü sarsacak bir sessizliğe tabık olur okuyucu. Arkaş’ın sessizliği bulutların sessizliği gibidir. Bulutların sessizliği kadar derin ve bir o kadar da yıldırımlara gebe.
Bazı günler, Arkaş kendini aramaya koyulur. "Ben kimim?" sorar kendi kendine. Kendini arayışları sırasında içindeki Arkaş'larda bahseder, zaman zaman da bunları konuşturur. Okuyucuyu iki Arkaş'la karşı karşıya bırakır. Bir tanesi kendi ifadesiyle "insanların arasından çekilmiş ilahi alemle irtibat kurup onunla birlik olmak için ısrarla sessizliği isteyen, diğeri insanlık sırlarının arkasına gizlenmiş ve insan kalabalığına dönmek için perdeyi yırtmaya çalışan Arkaş".
Kimi zaman Arkaş kendini hayallerle sarılmış ve onlarla boğuşuyor bulur. Nereden nasıl düşüncelerine girdiğini bilmediği bir genç kız .Gözlerinde derin, donuk bir hüzün. Bir gün genç kız kaybolduğunda Arkaş kendisine bırakılmış bir kağıt bulur. "Sevgimi kendi ellerimle kurban ettim çünkü o, bedenimin tahammül edebileceğinin ve ruhunun arzulayabileceğinin çok ötesindeydi" yazılı bir not. Yazı kendi yazısı.
Nedir bu muamma? Kimdir bu kız? Arkaş onu nerden tanır. Her şey bir sis perdesinin ardındadır ve perde Arkaş'ın kendi kendine uzaktır… Bir gün perde düşer ve muamma çözülür:Arkaş kendisiyle yüz yüze gelir ve gördükleri karşısında dehşete düşer. Ölü Arkaş dirilir, yaşayan Arkaş ölür. Hangisi gerçek Arkaştır? Arkaş kimdir?
alıntı
 

Ahver

Âsî İşgâl Kuvvetleri
Katılım
24 Tem 2007
Mesajlar
2,871
Tepkime puanı
701
Puanları
0
Aaah Arkaş ahh.Arayış içindeki Arkaş'ı,büyük bir arayışla buldum.Buldurana hamdolsun.Adım Arkaş mı acaba dedim.Oysa ki herkes kendi içinde Arkaş'dı.Herkes kendi içsel yolculuğunun yolcusuydu.

Arkaş;Yüzü güve yemiş buğday gibi, gönlü derinlerin derini...Kendi içinin derin kuyularına düştü.Dolaştı, dolaştı...Çok şey öğrendi hayattan.Arayan öğrenecekti çünkü...Ve belki bulacaktı...Konuşmadı belki pek ama,sessizlik sır saklamazdı...

Teşekkürler Berke...
 

Berke

Kıdemli Üye
Katılım
12 Ocak 2007
Mesajlar
3,878
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Konum
Masal Aleminde
Ben, insanların arasında yanlız bir hayat yaşıyorum. İnsanlar içinde yanlız yaşamakla hayvanlar içinde yanlız yaşamak arasında dağlar kadar fark var. Çünkü, vahşi bir hayvanın yanında güvende olabilir, şevkat ve sevgi ile onun güvenini kazanabilirsin. Eğer başarısız olurda vahşi hayvan sana saldırırsa, vücudundan başka bir şeyi parçalayamaz. İnsanlar ise şefkati ve sevgiyi senin zayıflığın kabul eder, senin ebedi ruhunun aylak aylak dolaşmasını uygun görürlerken, koydukları kanunlardan korkarak fani bedenine zarar vermekten kaçınırlar. Ne bir kanun nede bir mahkeme, onlara engel olabilir. Bunun için vücudumu onların dilllerine bir malzeme olarak bıraktım, fakat ruhumu sessizliğe mahkum ettim.
Yüzümde çiçek hastalığının izlerini gördüler ve bana ‘Arkaş’ dediler. Sessizliğe bürünmüş ve kör bakışlardan uzak ruhum için ise bir isim bulamadılar.
Mihail Nuayme
“İnsanlar konuşanlar ve susanlar diye ikiye ayrılır. Ben suskunlardanım. Benim dışındakiler habire konuşurlar.Dilsizler ve bebekler ise Allah’ın ağızlarına vurduğu mühür dolayısı ile konuşmazlar. Oysa ben kendi ağzımı kendi elimle mühürledim.”
Mihail Nuayme
 

Ahver

Âsî İşgâl Kuvvetleri
Katılım
24 Tem 2007
Mesajlar
2,871
Tepkime puanı
701
Puanları
0
Ve sen ey kalp!


Ey kalp, ey kalp!


Yaratıcının yaratılandaki nabzı!


Ey ezelleri ve ebedleri toplayan!


Ey hüzünlerin ve sevinçlerin gemisi!


Ey ışık ve karanlıkların kaynağı!


Ey gam ve kederin yuvası!


Ey ahların, vahların yatağı!


Ey hayatın beşiği ve ölümün kabri!


Ey şevkin boğazlandığı yer ve ümidin mihrabı!


Ey vehimlerin deposu ve düşlerin sahnesi!


Ey şüphenin kılıfı ve kesinliğin zırhı!


Ey saatlerin , yılların ,asırların zili!


Ey körlerin ve görenlerin rehberi!


Ey dünün kulağı,bugünün gözü,yarının basireti!


Ey barışın yumurta bıraktığı ve harbin de bırakılan bu yumurtaya sinesini açtığı yuva!


Ey rahmet kabı ve intikam mancınığı!


Ey sevinç anında sınırlanamayan feza ve darlık anında iğne deliği!


Ey kağıdı kan, hokkası kan, harfleri kan olan kitap!


Ey ilahın testisi, şeytanın çöplüğü!


Ey melodisi coşgun olan gitar!


Ey doymayan aç, ey kanmayan susuz!


Ey devleri yerle bir eden cüce ve cücelerin parçaladığı dev!


Ey inkarı dua,duası da inkar olan kul!


Ey bir münzevinin göğsündeki münzevi!


Ey kalp,ey kalp!..



(Arkaş'ın Günlüğü'nden)
 

Berke

Kıdemli Üye
Katılım
12 Ocak 2007
Mesajlar
3,878
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Konum
Masal Aleminde
Arkaş'ın Ölümle Diyaloğu:
-Gel ölüm,gel de konuşup hesaplaşalım
Ölüm -Emret arkaş,emret!
Arkaş - Seni bana kim gönderdi?
Ölüm -beni davet ettin,ben de geldim
Arkaş - ben mi seni çağırdım?Evet...Evet ben çağırdım seni.Ama seni niye çağırdım?
Ölüm -Sen demedin mi gel de hesaplaşalım.Hem seninle ilk kez hesaplaşmıyoruz ki!Ey arkaş!
Arkaş -daha önceden hesaplaştığımızı hatırlamıyorum
Ölüm -Nasıl hatırlayacaksın?İnsan yavrusu değilmisin sen?İşte,az önce çağırdın beni,sonra da unuttun.
Arkaş -İnsan yavrusu mu?Zayıf bir insan olsam ve güve'nin delik deşik ettiği bir yüzüm de olsa ben olgun bir insanım
Ölüm - Ölümün olgun bir insanla işi yokki!
Arkaş - Öyleyse senin işin ne?
Ölüm - Olgun olmayanları olgun hale getirmek
Arkaş - Ya herkes olgun bir hale geldiğinde?
Ölüm - O zaman ölüm de ölür.Fakat herkes bir anda olgun hale gelmez.Gökyüzü ve yeryüzü soznsuz bir ilişki içinde oldukları sürece ölümden kaçış yok!
Arkaş- Arkaş ne zaman olgun bir insan haline gelecek?
Ölüm -Borç alıp vermediği gün
Arkaş - anlayamadım
Ölüm- Yaşamak için öldürmediği gün
Arkaş- Yine anlayamadım
Ölüm- Ölmeyecek şekilde yaşadığı gün.
Arkaş- anlamadım, dedim
Ölüm- Sessizlik...
Arkaş- Keşke ölüm ölse de biz de olgunlaşmamış kalsak yada ölümsüz olgunlaşabilsek!
Ölüm- Senin diğer insanlarda farklı olduğunu düşünmüşrtüm.Meğer sen de diğer insanoğulları gibiymişsin.Pişman olacağın şeyleri istiyorsun.
Ölümün seni olgunlaşmamış bırakmasına gelince bu aslında hiç istemediğin birşey.Daha dün kendini tanımak istiyordun.ölümsüz olgunlaşman ise imkansızdır.Söylediğimi anlaman için ne ölümün e de bir dikenin ne bir gülün ne bir sivrisineğin ne bir sineğin ne bir baykuşun ne bir çaylağın ne bir yılanın ne bir balığın ne bir kaplanın ne bir kokarcanın ne de bir insanın bulunmadığı bir dünya ,sıkıcı bir şekilde varolan bir dünyadır.Ölümün varolmadığı bir dünya sıkıcı bir şekilde varolan dünyadır,çünkü ölümsüzlük ölümdür.Bir sivrisineği düşün.İnsan demiyorum.Yaratılıştan itibaren büyüyüp büyüyüp geliştiğini düşün.Yeryüzünü kaplamazmıydı?O zaman sen ve diğer varlıklar nerede olacaktınız? Eğer sen varlıkların sayısını,sonra da gelişimlerini sınırlandırırsan onları ne ile doyuracaksın?İçinde yenecek,içilecek,koklanacak ve görülecek şeyler olduğu için hayata aşık değilmisin?O zaman ,yiyen herşeyin yenilmesi de kaçınılmaz olurdu.Yeryüzü sevecen bir anne ve gökyüzü şefkatli bir babadır.İkisi de doğurduklarını besler.Ruhlarıyla onları yaşatırlar.Bedenler bedenler için,ruhlar ise ruhlar için vardır.Fakat bedenlerin ölmeleri kaçınılmazdır.Çünkü beslenmeye muhtaçtırlar.Gıdaya gereksinim duyan herşey,ya başkasını yer ya da onu yerler.Ölüm olmasaydı,gökyüzü ve yeryüzü içindekilere dar gelirdi.Ruhlara gelince onların gıdası yine ruhlardır.Ruhların ne hacmi ne de boyutu var.Ne yeryüzü onlara dar gelir
 

Berke

Kıdemli Üye
Katılım
12 Ocak 2007
Mesajlar
3,878
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Konum
Masal Aleminde
Mirdad - Kundaktaki Ermiş

70758_2.jpg


Yazar :
MİHAİL NUAYNE Baskı Yılı : 2006 Yayın Evi : KAKNÜS YAYINLARI Sayfa : 255
Kitabın arka kapak yazısı
Sevgi hayatın özü, nefret ise ölümün irinidir. Bilin ki sevginin özü, damarlarda hür olarak akmadıkça yaşayamaz. Bu açıdan kana çok benzer. Ne zaman kanın aktığı damarlardan birini bastırırsanız, o damarı kaçınılmaz bir tehlike ve öldürücü bir hastalıkla karşı karşıya bırakırsanız. Nefret de hem nefret eden hem de edilen için, ölümcül bir zehir haline dönüşmüş, bastırılmış bir sevgiden başka birşey değildir. Eğer hayat ağacınızdaki sarı bir yaprağı sevginizin memesinden kesmeseydiniz, o yaprak asla sararmayacaktı. Öyleyse sararmış yaprağı sakın ola kınamayınız. Eğer solan bir dala sevgi gıdanızı çok görmediyseniz, o dal asla solmayacaktı. Öyleyse solan dalı da kınamayınız. Eğer çürümüş bir meyveyi nefretinizin irininden emzirmeseydiniz, o meyve asla kokmayacaktı. Öyleyse meyveyi de kınamaya hakkınız yok.En iyisi siz, hayatın özünü, cimri davranarak az kişiye dağıtmayı, çok kişiden de saklamayı yeğleyen ve bu şekilde de hayatın özünü, bizzat kendilerinden sakladıklarının farkında bile olmayan kör ve cimri kalplerinizi kınayın!
 

Ahver

Âsî İşgâl Kuvvetleri
Katılım
24 Tem 2007
Mesajlar
2,871
Tepkime puanı
701
Puanları
0
Teşekkürler.Bu tanıtım yazısıyla bir kere daha anladım ki;bu kitabı bir an evvel okumalıyım.
Yazı bana ,forumdaki "sevmek mi,sevilmek mi?"konusunu anımsattı.

Şifaya kavuşur kavuşmaz, ilk iş kitapçıya uğramak inşallah.:)
 

Berke

Kıdemli Üye
Katılım
12 Ocak 2007
Mesajlar
3,878
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Konum
Masal Aleminde
Kitabı bu gün okumaya başladım,Yazar kendi arayışını romanın kahramına çok güzel yansıtıyor.
Önsözden bir alıntı yapalım.
Ona göre insanın yaşamdaki amacuı bilgidir.Bilgide insanın kendini tanımasıdır.İnsanda var olan engin hazinelerin üzerinde durur bıkmadan.
Şurası çok dikkatimi çekti:
Para,makam ve alkış insanın gerçek mutluluğu için hiçbir değer taşımaz.İnsan sevildiği sürece hem zengin hemde mutludur.
 

Ahver

Âsî İşgâl Kuvvetleri
Katılım
24 Tem 2007
Mesajlar
2,871
Tepkime puanı
701
Puanları
0
Yok olan şey,daimî olmaz.Daimî olan şey de yok olmaz.O zaman bütün kâinatta yok olan için daimî olan nedir?Yok olmanın ta kendisidir."Hayat yok olmaktır"diyebilir miyiz?Tam aksine hayat,yok olmanın devamlılığıdır.Hayat yok eden kudrettir,yok olan değil.... (syf.60)
 

Berke

Kıdemli Üye
Katılım
12 Ocak 2007
Mesajlar
3,878
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Konum
Masal Aleminde
Ey özgürlük,gözünü aç ve insanlara bak!Gördüklerin sakın seni şaşırtmasın!Onları azarlama!Cehaletlerinden dolayı onları kınama!Senin kutsal adını ağızlarına aldıklarında onların dudaklarını yakma.Çünkü onların dudakları,kalblerinde değil,kalblerinde olmasını temenni ettikleri şeyi dile getirir.Kalblerindeki,en kötü ifadesiyle köleliktir.
sayfa-73
 

Ahver

Âsî İşgâl Kuvvetleri
Katılım
24 Tem 2007
Mesajlar
2,871
Tepkime puanı
701
Puanları
0
Ben, Şin’e ve müşterilerine göre korkağın biriyim.Çünkü hergün onların alaylarına ve beni küçümsemelerine sabrediyorum. Bu davranış benden başkasına yapılsa hançerini çeker,şerefini korumak için sağa sola saldırırdı.Fakat ben, şerefimi korumak için,içimdeki esas düşmanın yerine,karşı konuşmaya bile değmeyen zayıf düşmanlarla vakit kaybetmeyi uygun görmüyorum.Çünkü benim hakiki şerefim,dillerinin ulaşamayacağı kadar uzak ve kirletemeyeceği kadar da temiz.Benim şerefim,fikirlerim gibi onlardan ırak..

Bunun için insanlar konuşurken ben hep sustum. Syf.38


 

Berke

Kıdemli Üye
Katılım
12 Ocak 2007
Mesajlar
3,878
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Konum
Masal Aleminde
İnsanoğluna gönül gözünün,etten ve kandan olmayan bir kulağının olduğunu;derin düşünme ve sessizlik sayesinde gözünün görmediğini görebileceğini,kulağının duymadığını duyabileceğini söylesen sana ahmak ve deli der.Öyleyse insanların görmediğini gören,duymadığını duyan,insanların gözünde deliden başka ne olabilir?
sayfa-31
 

Ahver

Âsî İşgâl Kuvvetleri
Katılım
24 Tem 2007
Mesajlar
2,871
Tepkime puanı
701
Puanları
0

İnsanlar, yıldızlara bakanın derinlik ve sessizlik içinde olmasının gereğini anlayamıyor.
İşte bunun için insanlar konuşurken ben hep sustum. Syf.28


 

Berke

Kıdemli Üye
Katılım
12 Ocak 2007
Mesajlar
3,878
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Konum
Masal Aleminde
Bu gün deniz kenarında bir taşın üzerine oturmuş genç bir kız gördüm.Ben de karşısındaki bir taşa oturdum ve konuşmaya başladık.
İçimden kendisine:
-Burada ne yapıyorsun?dedim.
İçinden bana:
İnsanlar deniz suyu ile yıkanıyor,ben hüzünlerimle,dedi.
İçimden kendisine:
-Seni üzen ne?diye sordum.
İçinden bana:
-Uzun bir zaman sevebileceğim bir genç aradım,ama bulamadım.Kalbim sevgiye susamıştı.Ancak sevgi yok oldu,kalbim kurudu ve yerini acılara bıraktı.Kalbim şu anda deniz kadar engin,fakat kıyıları tuzlu ,dalgaları da acı.
Ve içimden ona:
Sevgi nedir? diye sordumsa da cevap alamadım.
sayfa-39
 

Ahver

Âsî İşgâl Kuvvetleri
Katılım
24 Tem 2007
Mesajlar
2,871
Tepkime puanı
701
Puanları
0
En geniş ve en güzel dil,en kolay olanıdır ki o da düşünce ve kalp dilidir.Dudak ve dillerin lisanı ise insanoğlunu düşünce ve kalp diline ulaştıran bir merdivendir.Bu özellikleri taşımayan dil,kuralları en çok olan ve merdiveninen alt basamağında bulunandır.Bu özelliklere uyan dil ise kuralları en az olan ve merdivenin en üst noktasında olandır.Tılsımı sürekli değişim olan bir dünyada kendisi ve dili değişmeyen halka yazıklar olsun!.O halk,hiçbir akıntısı olmayan bir su birikintisine benzer.Bir süre sonra rüzgâr ve seller orayı pislikle doldurur.Çok geçmeden de böcekler çoğalır ve etrafa salgın hastalıklar çürük kokular yayılır.
Syf.50
 

Ahver

Âsî İşgâl Kuvvetleri
Katılım
24 Tem 2007
Mesajlar
2,871
Tepkime puanı
701
Puanları
0
Ben ve zaman birer süvari ve atız.Ne o beni geçiyor ne de ben onu.Süvari ve at olmadan nasıl hedefe ulaşabiliriz? Zamanla yarışanlara çok acıyorum.Çünkü oldukları yerde sayıyorlar.İnsanların en acınacak halde olanı zamanın kıymetini bilmeyip hâlâ “vakit nakittir” diye söylenendir.Onların taşıdıkları yük ne kadar ağır!.
Syf. 51
 

Berke

Kıdemli Üye
Katılım
12 Ocak 2007
Mesajlar
3,878
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Konum
Masal Aleminde
İnsan tabiatın efendisi imiş?
Bu,koca bir abartı ve hezeyandır.
Çünkü efendilikle kasdedilen yönetmektir,yöneltilmek değil,emretmektir,emredilmek değil,dikte etmektir,dikte edilmek değil.
Bugün bütün bunlar arasında insanoğlu nerede?
sayfa-85
 

ISSIZ

Asistan
Katılım
7 Tem 2007
Mesajlar
494
Tepkime puanı
7
Puanları
0
___istersen, öl yaşamak için!
istersen yaşa ölmek için!



__ Yaşamak için öldün sen! Ben ise,ölmek için yaşıyorum.

kitapta, "işte bunlar benim hallerini çekimlediğim satırlar"dediklerim...



"Mirdad_ Kundaktaki Derviş" Bu kitabı Berke kardeşim konu olarak açtığında hemen kitap listeme eklemiştim.düşünüyorumda İyiki göz ardı etmemişim. Okunası bir kitaptan ziyade okuduktan sonra hayata geçirilesi bir kitap.Tavsiye için sağol Berke kardeşim :)
 

fatma zehra

Paylaşımcı
Katılım
15 May 2007
Mesajlar
113
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
İstanbul
''Derman arayanlara bir deniz feneri ve sığınacaklara bir liman olsun diye...''

Halil Cibran çizgisinde anlatılan bu efsanevi romanda insanın Tanrı'ya giden yolda karşılaştığı gizemlere ışık tutuluyor.

Büyük Nuh Tufanı'nın anılarını canlı tutabilmek için Nuh'un emriyle inşa edilmişti Gemi Ev. Esrarengiz ziyaretçi Mirdad, Gemi Ev'i gözetmekle görevlendirilmiş dokuz yoldaşı eğitmek görevini üstlendiği için bu tuzak dağ manastırına gelmişti.

Hep birlikte bölünmüş benliklerini nasıl aşacaklarını ve içlerindeki mükemmel dengeyi nasıl bulacaklarını öğrendiklerinde, Mirdad'ın gemisiyle dünyaya açılmaya hazır hale gelecekler ve cenneti yeryüzüne indireceklerdir.

Halil Cibran'ın yakın arkadaşı olan Mihail Nuayme'n'in insan hayatının en temel ve güncel konuları hakkındaki yorum ve açıklamalarını içeren kitabında herkes kendinden bir parça bulabilir...
 
Üst