MHP'de Kazanlar Kaynıyor!

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Bahçeli, Ulusalcıları yönetimden uzaklaştırdı ama bir yere kadar! MHP'de milliyetçilik mevzu bahis olunca kanı kaynayan, sokağa dökülmeye hazır bir potansiyel var... Ruşen Çakır'a göre 5 hususu bilmeden MHP'de kaynayan kazanları anlamak mümkün değil...

Ruşen Çakır'ın Vatan'da yayınlanan analizi...

Türkiye’nin bir iç çatışma ortamına sürüklenmesini isteyen odakların bulunduğu muhakkak. Ülkücü hareket aktif yer almadığı müddetçe, bu tür tahrikler kitlesel çatışmalara yol açmaz..

Alparslan Türkeş’in ölümüyle birlikte bir parti olarak MHP’yi, gençlik kuruluşu olarak Ülkü Ocakları’nı ve genel anlamda da ülkücü hareketi nasıl bir geleceğin beklediği merak edildi.

Tuğrul Türkeş’in kısa süreli genel başkanlığının ardından MHP’nin başına Devlet Bahçeli geçince, bu hareket hakkında az bilgisi, çokça önyargısı olan kişi ve çevreler nerdeyse ona kefen biçmeye kalktılar.

Ne var ki MHP 1999 seçimlerinde ikinci parti olup koalisyonun ikinci büyük ortağı olunca Bahçeli liderliği ve hareketin geleceği hakkındaki spekülasyonlar askıya alındı.

DSP ve ANAP ile kurulan hükümetin kısa süre içinde dağılması ve 2002 Kasım ayında yapılan erken seçimlerde MHP’nin baraj altında kalmasıyla ülkücü hareket bir dönüm noktasına girdi.

Bir yandan Bahçeli’nin karşısına birçok rakip çıktı; Muhsin Yazıcıoğlu (BBP) ve Tuğrul Türkeş (ATP) gibi MHP dışında kalmış ülkücüler kendi partilerine kitlesel kayma beklentisi içine girdiler; en önemlisi “derin” bazı odaklar merkezi disiplinin iyice gevşeyeceği öngörüsünden hareketle buradan istedikleri gibi eleman devşirebilecekleri ve hareketi istedikleri gibi yönlendirebileceklerini hayal etmeye başladılar.

Ulusalcılıkla rekabet

Bunların hiçbiri olmadı. Sağlık sorunlarına rağmen Bahçeli, yine çok ince manevralarla liderliğini korudu, hatta daha da güçlendirdi.

BBP hiçbir şekilde umduğunu bulamadı. Tuğrul Türkeş de baba ocağına geri döndü. “Derin” çevrelerse Bahçeli’nin ördüğü setleri bir türlü tam olarak aşamadılar.

Ancak MHP’nin dertleri bunlardan ibaret değildi. AKP hükümetinin ilk yıllarından itibaren ortaya çıkan, içinde solcu, İslamcı ve Türk milliyetçisi; resmi ve sivil unsurları barındıran “ulusalcı hareket”, ülkücü hareketi ciddi olarak tehdit etmeye başladı.


Öyle ki Bahçeli’nin son dönemde enerjisini ulusalcılıkla arasına mesafe koymaya harcadığını ileri sürebiliriz. Ne var ki ulusalcıların Kıbrıs, AB, Kürt sorunu gibi temel konularda kendileriyle benzer itiraz ve tepkilere sahip olmaları MHP’nin işini epey zorlaştırıyordu.

Her ne kadar sert karşılaşmalardan kaçılmak istense de son türban olayında emekli subaylarla olduğu gibi kimi sürtüşmeler de yaşanmadı değil.

 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Beş önemli nokta

Akdeniz Üniversitesi’nde yaşanan son olaylar Bahçeli’nin neden bu kadar hassas olduğunu kamuoyuna açık bir şekilde gösterdi. Olup bitenleri daha iyi kavrayabilmek için şu beş olguyu muhakkak akılda tutmak gerekiyor:

1) Ülkücü hareket içinde 1980 öncesinden ders çıkartanlar olduğu gibi, o günleri özlemle ananlar da var;

2) Bahçeli’nin onca çabasına rağmen ülkücü gençlerin “milli” konularda kendilerini tutamama ve sokağa taşma potansiyelleri hayli yüksek;

3) Zaten popüler kültür de bu tür “milli duruş”ları bol bol tahrik ediyor;

4) Öğretim kurumlarında Kürt hareketinin de belli bir örgütlenmesi bulunuyor ve PKK yanlısı gençler değişik vesilelerle eylemler düzenliyorlar. Bu da bu türden “milli refleks”lere bahane oluşturabiliyor;

5) Bazı odaklar ülkeyi karıştırmak için ülkücü gençlerin hassasiyetlerini provoke etmenin kolay ve yeterli olduğunu düşünüyorlar... MHP ve Bahçeli’nin olaylara anında verdikleri tepki ve aldıkları önlemler, ülkücüleri sokağa dökmeme konusunda ne kadar kararlı olduklarını da net bir şekilde gösterdi.

Öncelikle soruşturma vs. ile zaman kazanmaya çalışılmadan MHP Antalya örgütü görevden alındı. Bahçeli başta olmak üzere hiçbir yetkili olayları mahzur gösterecek tutumlar takınmadılar. Bahçeli’nin önceki gün TBMM Grubu’nda yaptığı konuşma bu bakımdan çok anlamlıydı.

Bahçeli’nin rolü

Daha önce de sık sık “iç çatışma” uyarısı yapan MHP lideri sadece başkalarını değil kendi tabanını da uyarmaktan geri kalmadı.

Bahçeli “ülkücü-Kürtçü çatışması başladı” ya da “başlayacak” şeklindeki yorumlara gösterdiği sert tepki göstererek hem birilerinin öteden beri böyle bir niyetlerinin olduğunu doğrulamış oldu, hem de MHP’nin böylesi bir senaryoda rol almama kararlılığını kesin olarak bir kere daha vurguladı.

Türkiye’nin bir iç çatışma ortamına sürüklenmesini isteyen odakların bulunduğu muhakkak. Bu bağlamda “laik-İslamcı”, “Türk-Kürt” gibi ayrımların kaşındığı ve daha da kaşınacağı sır değil. Yine bu kapsamda önümüzdeki günlerde öğrenci gençlik içinde yeni çatışmalara tanık olabiliriz.

Fakat ülkücü hareket aktif ve örgütlü bir şekilde yer almadığı müddetçe, bu tür tahrikler, dün Cumhuriyet’te Oral Çalışlar’ın da belirttiği gibi kitlesel çatışmalara yol açmaz.

Bu bakımdan Devlet Bahçeli’nin sağduyulu ve serinkanlı çizgisi takdiri fazlasıyla hak etmektedir.

iyibilgi
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Bunları ne yapmalı?
Kaynar kazana atmalı...
Yandık imdat dedikçe
Altına odun atmalı :crying:
 

Bîçâre

Profesör
Katılım
23 Şub 2008
Mesajlar
951
Tepkime puanı
57
Puanları
0
Konum
Simeranya...
Ruşen Çakır'a ne itimat ederim ne de boş konuşuyor derim. Siyasî alanda öngörüleri çok zaman tutan bir gazeteci, yukarda yazdığı yazı biraz eksik kalmış gibi...

1980 ve sonrası Türkiye içtimaî açıdan bir çok oluşumlara tanık oldu. MHP ve aşırı sol örgütler için bir düşüş, merkezci ve manevi açılımlarda ise yükselişe tanıklık ettik. Bir de ne yazık ki terör örgütünün engellenemez bir çıkışını izledik. Sorumlular kimlerdir tartışmaya gerek yok. Lâkin MHP'nin ve bu oluşuma gönül verenlerin bu süreçten ders almadıklarına tanıklık etmek zor değil. O günlerden ders alan bir MHP, ilmî açıdan yükselişe geçemedi hiç bir zaman, sol kanat üniversiteleri doldururken, ülkücü gençlik kendini kahve köşelerine, lise kabadayılıklarına bıraktı. Bu esnada manevî olgulara değer veren bir nesil ne solu, ne sağı karşısına alarak tek bir nidâ ile ülkede bir yerlere gelmek için, geleceğe dair umutları yinelemek için çabaladı. Kimler olduğunu zikretmeme gerek yok.

Günümüzde MHP'nin umut kapısı gençlik yanlış misyon ile hareket ediyor. Üniversitelere giden kişilerin oranı, gitmeyenlere nazaran yok denecek kadar az. Bu da ülkede sözü geçen mevkilere ulaşmış kimselerin, bu tabandan olmadığını gösteriyor bizlere.

Her kongre sonrası, her konser sonrası sandalyelerin havalarda uçuştuğu, kavga dövüşün eksik olmadığı bir particilik mevzu bahis, monarşi sistemlerinde olabilecek nazarda hiyerarşik düzen mevzu bahis, başka görüşleri dinlemeye bile tehammül edilemeyen hoşgörüsüzlük mevzu bahis... Bu oluşumlar dikkate alındığında MHP'nin sadece terör sayesinde ayakta kaldığını görebiliyoruz, keşke vaktiyle milliyetçiliğin kılıç ile değil kalem ile olabileceğini öğrenselerdi.

1980 sonrası istemeyerekde olsa MHP ve komünistler meydanı PKK'ya bıraktı, o günün sorumluları bugün PKK üzerinden siyaset yapınca acınacak hale düşüyorlar. Seçimlerden önce tavan yapan terör olmasa %10 barajını aşabilirler mi bilmiyorum.

Devlet yönetmekten anlamadıklarıda bir gerçek. 99 koalisyonunu hatırlayınız, Ecevit'in gölgesinden çıkamayan Bahçeli'yi hatırlayın. Şu cevap gelebilir aklınıza; "o zaman sadece biz yoktuk sol parti DSP ve ANAP'ta vardı...", lâkin o vakit şöyle bir cevaba maruz kalırsınız; "iyi de FP ve ANAP'la sağ ittifak kurmayan sizin Bahçeli'niz değil miydi?"

80'de düşman olanları, 99'da aynı hükümette gördüğümde söylediğim bir söz vardı. 2002 krizinin habercisi bir söz; "dün dündür, bugün bugündür, yarın yarındır"...

MHP'de kazanlar ne zaman duruldu ki şimdi kaynamasın Ruşen Bey...
 

oguz

Yeni
Katılım
29 Eki 2006
Mesajlar
1,560
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Bu bakımdan Devlet Bahçeli’nin sağduyulu ve serinkanlı çizgisi takdiri fazlasıyla hak etmektedir.

Doğru


Bunları ne yapmalı?
Kaynar kazana atmalı...
Yandık imdat dedikçe
Altına odun atmalı

Dikkat edin o kaynar kazana işbirlikçi olanlar mutlaka düşer
 
Üst