Mhp Hatayı Kendinde Arasın

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
MHP Hatayı Kendinde Aramalı!

22 Eylül 2010 06:30

Kendinden başka herkesi vatan haini görmek dertlere çare olmuyor. Bu saatten sonra yüzde 11-12 oy alıp Meclis’te muhalefetten öteye gidememek bir başarı olarak kabul edilemez.

Alparslan Türkeş kuşkusuz etkili ve güçlü bir liderdi. Onun zamanında MHP yüzde 10 barajını geçip Meclis’e giremedi. Ama yüzde 8-10 arası gidip gelen oyu diğer sağ partilerin hep iştahını kabartmıştı. Aslında MHP’nin özellikle İç ve Batı Anadolu ile Karadeniz’de mevcut oyundan daha fazla ilgiye mazhar olduğu bilinen bir gerçekti.

Türkeş’in vefatından sonra 1997’de genel başkanlık koltuğuna oturan Bahçeli tam bir devlet adamı görüntüsü çiziyordu. 1999 Ocak ayında Öcalan’ın yakalanmasından sonra MHP’ye olan ilgi daha da arttı. Milliyetçi rüzgârlar o yıllarda çok hızlı esiyordu. Ayrıca 28 Şubat özellikle muhafazakâr kesimin üzerinden silindir gibi geçmiş, anlamsız bir şekilde halkla ordu karşı karşıya gelmişti. Bunun üzerine bir de bir türlü çözülemeyen başörtüsü sorunu dönemin komutanları ve hukukçuları tarafından iyice kördüğüm haline getirilmişti.

MHP işte o dönemde hem Öcalan’ın yakalanmasıyla iyi bir hava yakalamış ve Öcalan’ı idam edeceğinin sözünü vermiş hem de başörtüsü sorununu ben çözerim diyerek Anadolu’da kitleleri bam telinden yakalamıştı. Hatta ürkekçe değil erkekçe diyerek başörtüsü konusunda millete söz vermişti.

1999 Nisan ayında yapılan seçimlerden ikinci parti olarak çıkan MHP maalesef kendi ayağına kurşun sıkmaya başlamıştı. Ne var ki bu sonu hazırlayanlar ise partinin yöneticileri oldu. O dönem 28 Şubat’ın etkileri sürdüğü için Fazilet Partisi ve DYP’ye pek sıcak bakılmıyor ve DSP-MHP-ANAP koalisyonu kaçınılmaz görünüyordu.

Daha koalisyon kurulmadan Rahşan Ecevit MHP hakkında ipe sapa gelmez iddialarda bulundu. Normal koşullarda MHP’nin DSP’yle asla koalisyon kurmaması gerekirdi. Ne hikmetse Bahçeli bu sözleri duymazdan geldi ve ülkücüleri derinden yaralayan bu sözleri adeta yutmak zorunda kaldı.

Sonra DSP-MHP-ANAP hükümeti kuruldu ve MHP etkili tek bir bakanlık bile alamadı. Sağlık Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı gibi görece daha etkisiz bakanlıklarla yetinmek zorunda kaldı. Ülkücülerin canı iyice sıkılmaya başlamıştı. Vardır bir hikmeti denilerek bu da sineye çekildi. Hükümet kurulduktan sonra MHP’nin elle tutulur hiçbir icraatta bulunamaması, kamuoyunu genelde DSP ve ANAP’lı bakanların belirlemesi, başörtüsü konusunda adım atılamaması çatlak seslerin ortaya çıkmasını tetikledi. Ama esas öldürücü nokta Öcalan’ın idam edilip edilmemesi konusunda cereyan etti. Öcalan’ı yargılayan mahkeme idam kararını vermiş ve iş artık hükümete kalmıştı. Hükümetin idam kararının onaylanması için dosyayı Meclis’e getirmesi gerekiyordu.

Öte yandan 1999 yılından itibaren AB’yle ilişkiler iyi gidiyor ve hükümet birçok reformu Meclis’ten geçiriyordu. Hem AB ve ABD Apo’nun asılmasını asla ve asla istemiyordu. MHP ise Öcalan’ın asılması konusunda millete söz vermişti. Başbakanlık’ta yaklaşık 7.5 saat süren toplantı sonunda dosyanın Meclis’e sunulmayarak bekletilmesi kararı çıkmıştı. Bahçeli tam o dönem koalisyonu bozsa belki de yapılacak ilk seçimlerde birinci parti çıkacaktı. Ama Bahçeli yine tek bir açıklama yapmadan bu işi de sineye çekti. Ülkücüler büyük hayal kırıklığı yaşamışlardı. Ayrıca AB’yle ilerleme raporları çerçevesinde uyum yasaları birer birer Meclis’ten geçiyordu. Her ne kadar MHP milletvekilleri hayır oyları vermiş olsa da, idam kararı artık kaldırılmıştı. Bahçeli Öcalan’ı asamadığı gibi idamın kalkmasından sonra bu işe soyunması artık imkânsızdı. Bahçeli idam kararının kaldırılmasından sonra da koalisyonu bozabilirdi, ama herhalde ülkenin ali menfaatlerini(!) düşünerek bunu yapmadı.

2001’de patlak veren ekonomik krizden sonra yapacak bir şey kalmadı. MHP 2002 seçimlerinde barajı geçemedi.

2007’de terörün biraz patlak vermesiyle yeniden Meclis’e girdi. Ancak Bahçeli ve arkadaşlarının ne sosyo-ekonomik konularda ne de ülkenin diğer problemleri karşısında öne sürdükleri bir programları vardı. AK Parti karşıtlığı ya da AK Parti’nin yaptıklarını eleştirmekten öte gidememek kısır döngüsünü bir türlü aşamadı.

Son yapılan referandumda ise Anadolu’da kendi tabanına bile söz geçiremedi. Ülkücülerin önemli bir kısmı referandumda evet oyu verdi. Bugün yapılan kamuoyu anketlerinde oyu yüzde 10-11 bandında görülüyor. Yani bir baraj sıkıntısı yaşıyor. MHP bir türlü istediği oy oranını alamadı ve bundan sonra da alması zor gözüküyor. Sadece etnik milliyetçilik üzerinden gidip teröre karşı şiddetten başka bir şey önermemek MHP’nin belki de en zayıf yanı. Ekonomi de yeni hiçbir şey söylemiyor. AB ve ABD’yle ilişkilerde bu hükümetten farklı ne yapacak bilmiyoruz. Eğitim politikasını bilen beri gelsin.

Artık bu ülkenin önemli bir kısmı şiddet, terör, kan, gözyaşı istemiyor. MHP bu gerçeği göz ardı etmeden ortaya yepyeni fikirler öne sürmeli. Kendinden başka herkesi vatan haini görmek dertlere çare olmuyor. Bu saatten sonra yüzde 11-12 oy alıp Meclis’te muhalefetten öteye gidememek bir başarı olarak kabul edilemez. O yüzden MHP aynaya bakmalı ve hatayı kendinde aramalı.

Ancak MHP mevcut politikalarına devam ederse 2011’deki seçimlerde olmasa bile sonraki seçimlerde kaçınılmaz sonla karşılaşmak durumunda kalabilir.

Cem Küçük - Haber 7
[email protected]
 
Üst