Maliyetsiz Mutluluk / Merve Yaşar

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Uzunca bir zamandır elim varmıyordu yazmaya, nedendir bilmem.. Bazen yazmak istediğim öyle çok şey oluyor ki, ama kelimelere dökülmüyor. Kelimelere dökülemeyen her şey biliyorum ki zihnimden ve tefekkür alemimden çıkmak üzere başka çıkış yolları arıyor. Bazen bir tebessümle, bazen de gözyaşıyla dökülüveriyor, kelimelerle dökülemeyenler…Okunması üzere yazılar yazmanın aslında ne denli büyük bir sorumluluk olduğunu da düşünmeye başladım şu sıralar. Sözcükler büyülüdür; yolunuzu şaşırmış iseniz bir tokattan daha sert ve hızlı getirir kendinizi kendinize, üzgünseniz alacağınız çok güzel bir haber bile gözünüzle kesişen bir sözcük kadar sükunete eriştirmeyebilir yüreğinizi. İçinden çıkamadığınız bir hal varsa şayet, tek bir cümle çözüverir bazen tüm düğümleri. Kısacası söz’ün tesiri büyüktür ve bilirim ki yalnız Allah’ın izni iledir. Saatlerce konuşursunuz bazen, lakin O istemezse, sinek vızıltısı gibi gelir, tesir yerine rahatsız eder. Bazen de bir kelam edersiniz ve dalgalar durulur, gözyaşları diner ve her şey sükunete erişiverir. O isterse ağzınızdan yanlışlıkla çıkan bir söz bile ışık hızında muhatabınızın yüreğine gidip işleyiverir. Diyeceğim o ki, sözcükler tesirlidir ve tesiri de yalnızca Allah’ın izni iledir.Pazarda, manavda meyve seçerken, seçeceğim meyvenin bile ezelde yazılı olduğu hakikatini öğrendiğim günden beri, dikkat ediyorum meyveleri seçerken. Acaba hangisi nasibim diye düşünürken zaten seçeceğimi seçmiş ve parasını öderken buluyorum kendimi. Hangi yazının kime tesir edeceğini, kimin soruna cevap olacağını ya da kimin için yeni sorular oluşmasına zemin hazırlayacağını bilemiyorum. Ama şunu düşünüyorum, niye yazılar da meyveler gibi sahipli olmasın..? Sineğin kanat çırpışının bile sebepsiz olmadığı şu kainatta zihin ve kalp süzgecimizden dökülenler hikmetsiz olabilir mi..? Vardır belki de her yazının bir sahibi ve sahibi; yazarı değildir, tesir ettiği kişidir bence..Peki sorarım kendime, madem söz tesirli; ya yazılan ‘hayır’ değilse..? İşte bu noktada sorumluluk giriyor devreye. Evet, söz söyleyen, bu sorumluluğu üstlenmiş oluyor.Ehl-i iman bir yazar, bu sorumluluğu üstlenirken Rabbine sığınıyor ve dua ediyor, hakkı ve hakikatı anlatabilmek için, anlatılamayan, eksik veya yanlış anlatılan kısımların Hak tarafından Settar ismiyle örtülebilmesi için.Şimdi, başlığa bakacak olursanız diyeceksiniz ki,’ bütün bunların maliyetsiz mutluluk ile ne alakası var?’ Doğru dersiniz, bir alakası yok. Ama işte insanız, bazen alakadar bazen de kelalakayız
icon_smile.gif
‘Mutluluk parayla satın alınmaz’ sözünü çokça duymuşuzdur. Peki ya neyle satın alınır? Nedir bedeli? Her şeyin maddi ya da manevi bir bedeli var, mutluluğun ne peki? Bu yüzlerce sosyolog ve psikolog tarafından cevabı araştırılan bir sorudur tahminim. Hangi mutluluğun ne gibi bir bedeli var bilemem ama, 0 maliyet ile %100 kâr getiren bir mutluluk kaynağı varsa o da ‘sevgi’dir. Bizi bizden çok seven, bizi bizden iyi bilen Rabbimiz, kullarına duyduğu o sonsuz sevgisinin ve merhametinin numunelerini tattırır bu fani diyarda. ‘Karşılıksız sevgi’ diyorlar şimdi, karşılık bekleyene sevgi mi deniyordu ki..? Şartlara bağlı değildir ki sevgi, eğer’ler sevginin prangasıdır. Eğer’lere bağlı kurulan ilişkilere de sevgi değil, alışveriş demek daha doğru olur. Platonik olmak değil söylemek istediğim, karşılığı olsun olmasın var olmaya devam eden duygudur sevgi, o kadar.Öyle ki, bazen çok sevdiklerimizle imtihan oluruz. Bazen onlar tarafından üzülürüz. Bazen ellerinin tersiyle itiliriz, kırılırız, dökülürüz. Ama sevgidir işte, helal dairedeyse şayet, yıkılmaz, dimdik ayakta durur Allah’ın izniyle! Evet, belki de açmamız gereken büyük bir parantez varsa, o da helal sevmek noktasındadır. Bediüzzaman Hazretleri Asa-yı Musa eserinde 5. meselede haram sevmek konusuna değinmektedir. Helal dairenin keyfe kafi olduğunu, harama girmeye lüzum olmadığını hatırlatır okuyucularına. Dolayısıyla söylemek gerekir ki, sevgi hakkında yaptığımız her yorum helal dairede olanı içindir. Dairenin de çapı Hak tarafından belirlenmiştir!Sevilmemekten dert yanar bazen insanoğlu, yalnızlıktan muzdarip olduğunu söyler. Yalnızlıktan kurtaran tek duygu, sevilmek midir ki acaba..? Sevmek insanı yalnızlıktan alıkoymaz mı..? Kanımca sevmek, sevilmekten daha da sadık bir yoldaştır. Hele ki Hak rızası gözetildiği vakit, öyle bir yoldaştır ki, ebediyete kadar elinden tutar ve düştüğünde çeker kaldırır.Sevmek sevilmekten daha kolaydır, sevildiğimizde seçilen, sevdiğimizde ise seçen oluruz. Seçilmek bazen zor olabilir, ama seçmek nispeten kolaydır. Sevme duygusu tek başına mutlu edebilir insanı. Yüce Allah kullarına böyle bir duygu lütfetmiştir. Değeri bilinmeli kullanılmalıdır. Tabi kullanırken tüketmemelidir. Bir şey hem kullanılıp hem de nasıl tüketilmez diye soracak olursak, Allah rızası yolunda kullanılan hiçbir duygu tüketilmiş sayılmaz, ademe gitmez ve geri dönüşüme uğrayarak baki alemde bize geri döner.Sevgisiz kalmak sadece sevilmemek, sevgiden yoksun kalmak değildir kanımca. Aynı zamanda, sevememektir. Allah’ın yarattığı nazenin zerrelere muhabbet besleyememektir. Evet, sadece sevilmek değil, sevebilmek de önemlidir!Orta okulda Din Bilgisi öğretmenimiz (Rahmi Çallıoğlu) din hakkında fazla bir şey bilmeyen o zamanın, o şartların çocuklarına ‘Din sevgidir’ derdi. Bütün 1 yıl boyunca zikri, fikri ve suali hep bu oldu; din nedir çocuklar? Belirtmek isterim ki, bütün bir yıl bu 2 kelimeyle geçmişti ve kendisi eğitim hayatım boyunca hatırımda kalan tek din bilgisi öğretmenim oldu. Evet, dinin hakikatte ne olduğunu bilmeyen o çocuğun din hakkında öğrendiği belki de ilk şey bu olmuştu; din sevgidir çocuklar..Sevmek konusu zor vesselam, ne zihinlere sığar ne yüreklere; ne kitaplara ne defterlere.. Ama şu bir gerçek ki, en büyük sevgili, sevgiyi yaratan olmalıdır değil mi?Sevmek bu kadar güzelse, sevmeyi yaratan kim bilir ne kadar güzeldir..?
 
Üst