lastikli kanunlar sahte bir maske

Risale-i Nur Talebesi

Diyar-ı Bekirli
Katılım
30 Haz 2006
Mesajlar
1,460
Tepkime puanı
11
Puanları
0
ÂYET-İ KERİME MEÂLİ



Onu ateşten kurtardıktan sonra, İbrahim “Ben Rabbimin emrettiği yere gidiyorum; O beni doğru yola iletecektir” dedi.


Sâffât Sûresi: 99


16.12.2006




HADİS-İ ŞERİF MEÂLİ



Hangi hastalık cimrilikten daha büyük olabilir ki?


Câmi'ü's-Sağîr, c: 3, 3833


16.12.2006




Lastikli kanunlar, sahte bir maske




Efendiler,

Çok emârelerle kat’î kanaatim gelmiş ki, hükümet hesabına, hissiyât-ı diniyeyi âlet ederek emniyet-i dâhiliyeyi ihlâl etmek için bize hücum edilmiyor. Belki bu yalancı perde altında, zındıka hesabına, bizim, imanımız için ve imana ve emniyete hizmetimiz için bize hücum edildiğine çok hüccetlerden bir hücceti şudur ki:

Yirmi sene zarfında, Risâle-i Nur’un yirmi bin nüshaları ve parçalarını yirmi bin adamlar okuyup kabul ettikleri halde, Risâle-i Nur’un şâkirtleri tarafından emniyetin ihlâline dair hiçbir vukuât olmamış ve hükümet kaydetmemiş ve eski ve yeni iki mahkeme bulmamış. Halbuki, böyle kesretli ve kuvvetli propaganda, yirmi günde vukuâtlarla kendini gösterecekti. Demek hürriyet-i vicdan prensibine zıt olarak, bütün dindar nasihatçilere şâmil, lâstikli bir kanunun 163’üncü maddesi sahte bir maskedir. Zındıklar, bazı erkân-ı hükümeti iğfal ederek, adliyeyi şaşırtıp, bizi herhalde ezmek istiyorlar.

Madem hakikat budur; biz de bütün kuvvetimizle deriz:

Ey dinini dünyaya satan ve küfr-ü mutlaka düşen bedbahtlar! Elinizden ne gelirse yapınız. Dünyanız başınızı yesin ve yiyecek. Yüzer milyon kahraman başlar feda oldukları bir kudsî hakikate başımız dahi feda olsun! Her ceza ve idamınıza hazırız. Hapsin harici, bu vaziyette, yüz derece dahilinden daha fenadır. Bize karşı gelen böyle bir istibdad-ı mutlak altında hiçbir hürriyet—ne hürriyet-i ilmiye, ne hürriyet-i vicdan, ne hürriyet-i diniye—olmamasından, ehl-i namus ve diyanet ve tarafdar-ı hürriyet olanlara ya ölmek veya hapse girmekten başka bir çare kalmaz. Biz de; “Biz Allah’ın kullarıyız; sonunda yine Ona döneceğiz.” (Bakara Sûresi, 2:156.) diyerek Rabbimize dayanıyoruz.


Mevkuf Said Nursî, Tarihçe-i Hayat, s. 358


Lügatçe:


hürriyet-i vicdan: Vicdan hürriyeti.

şâmil: Kaplayan, içine alan.

zındık: Dinsiz.

erkân-ı hükümet: Hükümet azaları, bakanları.

iğfal: Kandırma, aldatma, gaflette bırakma.

Bediüzzaman Said NURSÎ

16.12.2006
kaynak:Yeni asya gazetesi
 
Üst