Öncelikle Hristiyan kardeşlerimin Müslümanlara yönelik bir çalışmasına bakalım.Yazıda da geçiyor ama belirtmekte fayda var.Müslüman arkadaşlar bu tarzda yaklaştıkları için bu tip yazılar yazılmaktadır.Gerçek bir Hristiyan Kutsal Kitap'a inanmak için sebebe ihtiyaç duymaz.Kanıtlar vs. bizim için hiç bir şey ifade etmez.Biz inanırız çünkü inanırız.İnancımız dogmatiktir.
"Allah her şeye kadir mi?
Allah’a iman etmeyenler için O’nun mukaddes kitaplarının değiştirilebileceğine, hatta yok edilebileciğine inanmak belki zor değildir. Fakat hem ‘Allah’a inanıyorum’hem ‘Tevrat, Zebur ve İncil değiştirildi’ diyenler, aşılamaz bazı mantık sorularıyla karşı karşıyadırlar:
Hıristiyanların ve Müslümanların inanışına göre Allah her şeye kadirdir.
Allah merhametlidir, mukaddes kitaplarını insanlara doğru yolu göstermek için vahyeder.
Fakat eğer Tevrat, Zebur ve İncil değiştirilebilirse, şu iki sonuçtan birini kabul etmek zorundayız:
Allah, kitaplarının yok edilmesini önlemeye (haşa) acizdir (ve böylece gerçekten her şeye kadir olamaz). Yahut,
Allah insanlara doğru yolu göstermeye yalnız ara sıra önem verir; şöyle ki, O’nun kitapları değiştirilir ve böylece insanlar doğru yoldan saparlarsa, O pek ilgilenmez, başka bir deyimle merhametsizdir (gene haşa!).
Allah bu tür iftiralardan uzaktır! Allah’ın sözleri yok olursa, o devir insanlarının doğru yolda yürümesi imkansızdır. Tarihten biliniyor ki Tevrat M.Ö. 15. yüzyılda, Zebur (Mezmurlar) M.Ö 10 yüzyılda, Eski Ahit (Eski Antlaşma) peygamberlerin son kitabı (Malaki) M.Ö 5. yüzyılda, İncil (Yeni Antlaşma) M.S. 1. yüzyılda vahyedilmiştir.
Eğer bu kitapların metni değiştirilmiş ya da vahyedilmesinden sonra tümüyle kaybolmuşsa ve tek geçerli kitap Kur’an ise, çok kısa aralıklar hariç 2000 yıla aşkın bir müddet boyunca insanlar manevi karanlık içinde kalmış demektir. Allah, vahiylerini bir iki asır bile tahriften koruyamamış olsaydı, ne kadar aciz ya da merhametsiz bir Varlık olurdu!
Tevrat, Zebur ve İncil birbirlerini tasdik etmektedirler.
Tevrat, Zebur ve İncil birbirlerini tasdik eder, Allah’ın Sözü’nün değiştirilemeyeceğini açıkça belirtirler. İşte birkaç örnek: “Ot kurur, çiçek solar: fakat Allah’ımızın sözü ebediyen durur” (Peygamberlerin kitaplarından, Yeşaya 40:9) “Gök ve yer ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa’dan (Tevrat’tan) en küçük bir harf ya da bir nokta bile eksilmeyecektir” (İncil, Matta 5:18). (İsa dedi ki), ‘Gök ve yer ortadan kalacak, benim sözlerim ise asla ortadan kalkmayacaktır’(İncil, Markos 13:31). (İsa havarilerine dedi ki), “Baba’nın (Allah’ın) Benim adımla göndereceği Yardımcı, Kutsal Ruh (Ruhül-Kudüs), size her şeyi öğretecek, bütün söylediklerimi size hatırlatacaktır” (İncil, Yuhanna 14:26). (Havari Pavlus, kendinden ve diğer havarilerden söz ederken dedi ki), “(Kutsal) Ruh’u alanlara ruhsal gerçekleri açıklarken, Tanrı’nın lütfettiklerini insan bilgeliğinin öğrettiği sözleri değil, (Kutsal) Ruh’un öğrettiği sözlerle bildiririz” (İncil, 1 Korintliler 2:13).
Milattan önce yaşayan peygamberlerin ve M.S. 1 asırda yaşayan havarilerin sözleri, yaptıkları mucizeler ve bulundukları şaşılacak kehanetlerin yerine gelmesiyle doğrulanmıştır. 20. asırda yaşayan biz Mesih İnanlıları da Kutsal Kitab’I (Tevrat, Zebur ve İncil) şahsi tecrübemizle doğrularız. Çünkü Kutsal Kitap sayesinde tek kurtuluş yolunu öğrendik ve Allah’a yaraşır, temiz, ümit dolu ve sevinçli bir hayat yaşamaya başladık. Kur’an’da İncil’in değiştirildiğini belirten hiçbir ayet yoktur!
Kuran’ın bu konuda öğrettikleri.
Yukarıda gördüğümüz gibi, Tevrat, Zebur ve İncil’e göre Allah’ın Sözü değiştirilemez. Kur’an’da İncil’in değiştirildiğini belirten hiçbir ayet yoktur! Gerçi Yahudiler Tevrat’ı sözlü olarak tahrif etmekle (yani, Tevrat ayetlerini yanlış yorumlamak ya de yanlış aktarmakla) suçlanıyor, ama Tevrat metninin asla değişmediği ve değişemeyeceği açıkça belirtilmiştir: “Süphesiz ki, Tevrat’ı biz indirdik (Allah indirdi). Onda hidayet ve nur vardır” (Sure 5:44) (Dikkat: Kur’an ‘vardı’ değil, ‘vardır’diyor; yani Tevrat’ın hala nur ve hidayet kaynağı olduğunu açıkça kabul ediyor).
“…içinde nurla hidayet bulunan ve önündeki Tevrat’I tasdik eden İncil’I verdik”(Sure 5:46). Ayrıca Sure 3:3, 5:68-70, 6:91’e bakınız. Kura’an’a gore müminlerin Tevrat, Zebur ve İncil’e inanması şarttır: “Biz Allah’a, …Musa’ya ve İsa’ya verilenlere ve bütün peygamberlere Rab’leri tarafından verilen kitaplara iman ettik. Onların hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz.” (Sure 2:136, Ayrıca Sure 2:285, 4:136, 29:46’ya bakınız.). Bu ayetten anlaşılıyor ki, Hz. Muhammed bile Kur’an’ı Tevrat, Zebur ve İncil’den üstün saymadı! Kur’an, önündeki Tevrat ve İncil’i (geçersiz kılmak değil), tasdik etmek için indirildiğini defalarca belirtiyor (Sure 10:37, 35:31, 46:12’ye bakınız). İncil ile Tevrat’ın aslı Muhamed’in zamanında kaybolmamıştı. Bunu şu ayetlerden anlıyoruz: “Ey Resul’üm (Muhammed), eğer sana indirdiğimiz kıssa ve haberlerden bilfarz şüphe edecek olursan, senden evvel kitap (Tevrat ve İncil) okuyanlara sor” (Sure 10:94).
"Sen (ey Muhammed) onlara (Yahudilere), 'Eğer sadık iseniz, Tevrat'ı getirin de onu okuyun" (Sure 3:93. Ayrıca Sure 3:70-71, 21:7, 4:47, 2:41, 7:169 ve 29:46'ya bkz.).
Bu Kur'an ayetlerinden anlaşılıyor ki, Tevrat ve İncil Muhammed'in zamanında bozulmamış durumdaydı. Aksi halde, Allah Muhammed'e "bir şüphen varsa, senden önce kitap okuyanlara sor" demezdi. Tanrı, Muhammed'in tahrif edilmiş bir kitaba müracaat etmesini nasıl ister?
Tevrat, Zebur ve İncil'in aslı Allahın Sözü değil miydi? Peki, Kur'an'da Allah'ın Sözü hakkında ne yazıldığına bakalım: "Allah'ın sözlerini değiştirebilecek hiçbir kuvvet yoktur"(Sure 6:34).
"Allah'ın sözlerinde asla bir değişme yoktur" (Sure 10:64). Kur'an'a göre Muhammed önceki kitapları tasdik etmek ve korumak için gönderildi (Sure 5:51). Fakat eğer Tevrat ve İncil değiştirilmişse, Muhammed bunları koruyamamış demektir.
şimdi, sevgili okuyucu, şu iki sonuçtan birini seçmek durumundasın: 1) Ya Allah'ın Sözü (Tevrat, Zebur ve İncil hakkındaki Kur'an ayetleri yanlıştır. 2) Ya da Tevrat, Zebur ve İncil gerçekten değişmemiştir ve böylece her Müslüman onların tüm hükümlerini kabul etmek zorundadır. Kur'an önyargısız okuyan herkes bu ikinci seçeneği tercih eder. Nitekim Ebül-Fazl es-Saudi ve Ebül-Beka Salih el-Caferi gibi en eski ve en saygın Müslüman müfessirler (Kur'an yorumcuları) Hıristiyanların kullandığı Tevrat, Zebur ve İncil'i olduğu gibi kabul etmişlerdir.
Tarihi ve arkeolojik deliller.
Allah'ın kutsal kitaplarını koruma gücünden şüphelenenler için Tevrat, Zebur ve İncil'in değişmediğine dair başka bir sürü kanıt vardır. Ortadoğu'da, bilhassa Mısır kumlarının altında binlerce yıl saklı kalan çok sayıda Kutsal Kitap nüshası keşfedilmiştir. Mesela, 1947 yılında bir Müslüman çoban Filistin'de Lut gölü yakınlarında bulunan bir mağarada 500'den fazla eski el yazmasına rastlamıştır. Bunlardan 100 kadarı M.Ö. 2.yüzyıla ait Tevrat ve Zebur'un çeşitli kısımlarının nüshalarıdır. İngiltere'de Manchester John Rylands Kütüphanesinde muhafaza edilen bu nüshaların metni bugünkü Tevrat ve Zebur'un metninden farksızdır.
M.Ö. 5.yüzyılda Yahudilikten ayrılan Samiriyeliler mezhebi, o zamandan bu yana Yahudilerden tamamen bağımsız olarak Tevrat'ın ilk beş kısmını (Tekvin, Çıkış, Levililer, Sayılar ve Tesniye) okuyorlar. Onların ve Yahudilerle Hıristiyanların Tevrat metinleri aynıdır.
Tevrat ve Zebur'un aslı İbrani dilindedir. Bunun yanısıra Tevrat'la Zebur'un çok eski çevirileri (Mesela, M.Ö. 3.yüzyılda yapılan Grekçe ve M.S. 4. yüzyılda yapılan Latince ve Süryanice çevirileri) mevcuttur. Bazı çeviri hataları hariç, bu çeviriler asıl İbranice metinden farksızdır. Durum, M.S. 1. yüzyılda vahyedilen İncil için de aynıdır. İncil'in aslı Grek dilindedir. İncil'in bazı kısımlarını ihtiva eden ve M.S. 2 yüzyıla ait olan birkaç Grekçe el yazması mevcuttur. Mesela, John Rylands kütüphanesinde İncil'in Yuhanna kısmının bir bölümünü ihtiva eden, M.S. 130 yılına ait bir el yazması vardır. Muhammed'in zamanından önce yazılan, M.S. 3, 4, 5, ve 6 yüzyıla ait yüzlerce İncil nüshası Batı müzelerinde korunmaktadır.
Bundan başka, M.S. 90 yıllarında Roma'daki Mesih İnanlılarının önderi Klement, M.S. 110 yıllarında ölen İgnatyus, Polikarp (M.S. 70-156), Yustin (M.S. 100-163), İreneyus (M.S. 130-200) ve başka birçok eski Mesih İnanlısı bilginin hala mevcut olan eserlerinde İncil'in hemen hemen her ayeti aktarılmıştır. Ayrıca İncil'ín M.S. ilk altı yüzyılda (yani, Muhammed'in zamanında önce) yapılan ve hala mevcut olan Latince, Süryanice, Kıptice, Ermenice, Gotça ve Gürcüce çevirileri vardır. Bunların hepsi asıl Grekçe İncil'den farksızdır.
Yanlış anlaşılmasın. Amacımız Kur’an’ı kötülemek değildir. Ama İncil’in durumu Kur’an kinden daha güvenilirdir. Çünkü Halife Osman’ın Kur’an derlettiği gibi İncil’i toplatıp derletebilen bir halife ya da papa hiç bir zaman olmamıştır.
Bkz. Mişkat, cilt 3, sayfa 7-2-705; Tabari ve Beyzavi’nin Sure 3:100, 6:91, 19:35, 28:48, 33:6, 34:18, 38:22 üzerindeki yorum).
Beyzavi, cilt 3, sayfa 104-105 (Sure 2:106 üzerindeki yorum).
Bkz. Mişkat, cilt 3, sayfa 708 (Bu bilgilerin kaynağı Celaleddin’dir).
Bkz. Sahihi Müslim, sayfa 740.
Mişkat, Kitab ül-Hudud, sayfa 301."
Sonuç olarak;
“Bulma fırsatı varken RAB’bi arayın, Yakındayken O’na yakarın. Çünkü, Rab diyor ki “Benim düşüncelerim sizin düşünceleriniz değil, sizin yollarınız benim yollarım değil. Çünkü gökler nasıl yerden yüksekse, yollarım sizin yollarınızdan ve düşüncelerim sizin düşüncelerinizden öyle yüksektir”.”
Yeşaya 55:6,8-9
Bu sözler Eski Antlaşma’nın 39 kitabından biri, Yeşaya peygamberin yazdığı Yeşaya kitabının 55. bölümünün 6. ayetidir.
Biz Hristiyanlar tüm eski antlaşmaya yani Tevrat ve Zebur diye bilinen kitaplara (aslında 2 değil 39 bölümdür)
ve tüm Yeni Antlaşmaya yani İncil diye bilinen kitaba (ki bu 27 bölümdür) “Tanrı Sözü” olarak inanırız.
Bunu tarihsel, arkeolojik, mantıksal çıkarımlarla savunuruz, hayatımızda değişikliklerin olmasını
kanıt olarak sunarız, ancak esasen dogmatik olarak buna iman ederiz.
Bilim böyle söylüyor diye değil, Tanrı yüreklerimizi pak kılıp,
kendisine çekip, içimizde imanı var ettiği için.
Tüm inancımızın temeli, evimizi üzerine kurduğumuz “kaya” Tanrı’nın Sözü’dür.
Bizler aynı zamanda İncil’den öğrenerek İsa’nın Tanrı’nın Sözü’nün,
özünün beden almış hali olduğuna da inanırız, ki bu “İncil” denilen şeydir!
Dolayısıyla sizlere ve bizlere anlatıldığı gibi
Matta, Markos, Luka, Yuhanna gibi “4 İncil”e değil, tek bir İncil’e inanırız.
Çünkü İncil “İyi Haber” demektir, dolayısıyla bizler için tek bir İncil, tek bir iyi haber vardır.
İyi Haber, Tanrı’nın dünyaya gelmiş, insanlara kurtuluş yolunu açmış, bu işi tamamlamış olmasıdır.
Matta, Markos, Luka ve Yuhanna ise İncil kitabının ilk dört bölümüdür
ve sinemalarda izlediğimiz İsa’nın Çilesi – Tutku Filminde anlatılan olayları daha geniş kapsamlı anlatmaktadır.
Dolayısıyla İsa’nın Çilesi filmi bile sizin için İncil’dir, iyi haberdir, müjdedir.
Müjde, daha önce de dediğim gibi Tanrı’nın Sözü, Oğlu olan yani
Tanrı ile aynı “öze” sahip olan İsa Mesih’in çarmıhta, kendisine iman edenlerin günahlarını,
Tanrı’nın adaletine affettirebilmek için kurtuluş fidyesi olmasıdır.
Bunun üzerine mantıken çok zor sorular sorulabilir,
(Tanrı insanları af edemez miydi? Tanrı tek ise Tanrı’nın Oğlu kim? İsa Tanrı ise neden öldü?.. )
Tabi çok iyi mantıklı cevaplar da verilebilir.
Ama sadece mantık çıkarımlarıyla hareket etmek bizi insanın
dünyada ulaştığı seviyeden farklı bir yere getirmez, tartışıp dururuz.
Ama illa da mantık derseniz, “Tanrı gökte, biz yerdeyiz ve buna aklımızda dahil”…
Kısaca arada bir uçurum var.
Hemen size “Yol”u göstereyim; Tanrı’nın Sözü’nü okumak!
Tanrı’nın Sözü bize Rab’be gidiş yolunu anlatır.
Çünkü Tanrı, kendini; Tanrı Sözü İncil’de, İsa Mesih’te açıklamıştır.
Bu yüzden İsa Mesih; “Beni gören Baba’yı görmüştür” demiştir.
O olmadan Tanrı’ya gidemeyiz, ancak O’nun aracılığıyla gidebiliriz.
Yani inancımızın temelinde, Tanrı, Tanrı Sözü, İsa Mesih vardır.
Yaşamımızı papazlar değil, Tanrı Sözü düzenler.
Bu yüzden, inancımızı iyi bir şekilde öğrenmek isterseniz, ya da inancımız hakkında yorum yapmak isterseniz,
bizim inancımızdaki kitapları, vahiy kavramımızı öğrenmeniz
ve Tevrat, Zebur, İncil olarak hepsine birden Kutsal Kitap dediğimiz Tanrı Sözü’nün,
çocukluğumuzdan beri bize öğretildiği gibi “değiştirilip, değiştirilmediğini” iyi bir şekilde,
tarafsızca araştırmanız, bir sonuca varmanız gerekir.
Bu olmadan, yapacağınız yorumlar uygun olmayacak ve inancımızın temelini kavramakta zorlanacaksınız.
"Allah her şeye kadir mi?
Allah’a iman etmeyenler için O’nun mukaddes kitaplarının değiştirilebileceğine, hatta yok edilebileciğine inanmak belki zor değildir. Fakat hem ‘Allah’a inanıyorum’hem ‘Tevrat, Zebur ve İncil değiştirildi’ diyenler, aşılamaz bazı mantık sorularıyla karşı karşıyadırlar:
Hıristiyanların ve Müslümanların inanışına göre Allah her şeye kadirdir.
Allah merhametlidir, mukaddes kitaplarını insanlara doğru yolu göstermek için vahyeder.
Fakat eğer Tevrat, Zebur ve İncil değiştirilebilirse, şu iki sonuçtan birini kabul etmek zorundayız:
Allah, kitaplarının yok edilmesini önlemeye (haşa) acizdir (ve böylece gerçekten her şeye kadir olamaz). Yahut,
Allah insanlara doğru yolu göstermeye yalnız ara sıra önem verir; şöyle ki, O’nun kitapları değiştirilir ve böylece insanlar doğru yoldan saparlarsa, O pek ilgilenmez, başka bir deyimle merhametsizdir (gene haşa!).
Allah bu tür iftiralardan uzaktır! Allah’ın sözleri yok olursa, o devir insanlarının doğru yolda yürümesi imkansızdır. Tarihten biliniyor ki Tevrat M.Ö. 15. yüzyılda, Zebur (Mezmurlar) M.Ö 10 yüzyılda, Eski Ahit (Eski Antlaşma) peygamberlerin son kitabı (Malaki) M.Ö 5. yüzyılda, İncil (Yeni Antlaşma) M.S. 1. yüzyılda vahyedilmiştir.
Eğer bu kitapların metni değiştirilmiş ya da vahyedilmesinden sonra tümüyle kaybolmuşsa ve tek geçerli kitap Kur’an ise, çok kısa aralıklar hariç 2000 yıla aşkın bir müddet boyunca insanlar manevi karanlık içinde kalmış demektir. Allah, vahiylerini bir iki asır bile tahriften koruyamamış olsaydı, ne kadar aciz ya da merhametsiz bir Varlık olurdu!
Tevrat, Zebur ve İncil birbirlerini tasdik etmektedirler.
Tevrat, Zebur ve İncil birbirlerini tasdik eder, Allah’ın Sözü’nün değiştirilemeyeceğini açıkça belirtirler. İşte birkaç örnek: “Ot kurur, çiçek solar: fakat Allah’ımızın sözü ebediyen durur” (Peygamberlerin kitaplarından, Yeşaya 40:9) “Gök ve yer ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa’dan (Tevrat’tan) en küçük bir harf ya da bir nokta bile eksilmeyecektir” (İncil, Matta 5:18). (İsa dedi ki), ‘Gök ve yer ortadan kalacak, benim sözlerim ise asla ortadan kalkmayacaktır’(İncil, Markos 13:31). (İsa havarilerine dedi ki), “Baba’nın (Allah’ın) Benim adımla göndereceği Yardımcı, Kutsal Ruh (Ruhül-Kudüs), size her şeyi öğretecek, bütün söylediklerimi size hatırlatacaktır” (İncil, Yuhanna 14:26). (Havari Pavlus, kendinden ve diğer havarilerden söz ederken dedi ki), “(Kutsal) Ruh’u alanlara ruhsal gerçekleri açıklarken, Tanrı’nın lütfettiklerini insan bilgeliğinin öğrettiği sözleri değil, (Kutsal) Ruh’un öğrettiği sözlerle bildiririz” (İncil, 1 Korintliler 2:13).
Milattan önce yaşayan peygamberlerin ve M.S. 1 asırda yaşayan havarilerin sözleri, yaptıkları mucizeler ve bulundukları şaşılacak kehanetlerin yerine gelmesiyle doğrulanmıştır. 20. asırda yaşayan biz Mesih İnanlıları da Kutsal Kitab’I (Tevrat, Zebur ve İncil) şahsi tecrübemizle doğrularız. Çünkü Kutsal Kitap sayesinde tek kurtuluş yolunu öğrendik ve Allah’a yaraşır, temiz, ümit dolu ve sevinçli bir hayat yaşamaya başladık. Kur’an’da İncil’in değiştirildiğini belirten hiçbir ayet yoktur!
Kuran’ın bu konuda öğrettikleri.
Yukarıda gördüğümüz gibi, Tevrat, Zebur ve İncil’e göre Allah’ın Sözü değiştirilemez. Kur’an’da İncil’in değiştirildiğini belirten hiçbir ayet yoktur! Gerçi Yahudiler Tevrat’ı sözlü olarak tahrif etmekle (yani, Tevrat ayetlerini yanlış yorumlamak ya de yanlış aktarmakla) suçlanıyor, ama Tevrat metninin asla değişmediği ve değişemeyeceği açıkça belirtilmiştir: “Süphesiz ki, Tevrat’ı biz indirdik (Allah indirdi). Onda hidayet ve nur vardır” (Sure 5:44) (Dikkat: Kur’an ‘vardı’ değil, ‘vardır’diyor; yani Tevrat’ın hala nur ve hidayet kaynağı olduğunu açıkça kabul ediyor).
“…içinde nurla hidayet bulunan ve önündeki Tevrat’I tasdik eden İncil’I verdik”(Sure 5:46). Ayrıca Sure 3:3, 5:68-70, 6:91’e bakınız. Kura’an’a gore müminlerin Tevrat, Zebur ve İncil’e inanması şarttır: “Biz Allah’a, …Musa’ya ve İsa’ya verilenlere ve bütün peygamberlere Rab’leri tarafından verilen kitaplara iman ettik. Onların hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz.” (Sure 2:136, Ayrıca Sure 2:285, 4:136, 29:46’ya bakınız.). Bu ayetten anlaşılıyor ki, Hz. Muhammed bile Kur’an’ı Tevrat, Zebur ve İncil’den üstün saymadı! Kur’an, önündeki Tevrat ve İncil’i (geçersiz kılmak değil), tasdik etmek için indirildiğini defalarca belirtiyor (Sure 10:37, 35:31, 46:12’ye bakınız). İncil ile Tevrat’ın aslı Muhamed’in zamanında kaybolmamıştı. Bunu şu ayetlerden anlıyoruz: “Ey Resul’üm (Muhammed), eğer sana indirdiğimiz kıssa ve haberlerden bilfarz şüphe edecek olursan, senden evvel kitap (Tevrat ve İncil) okuyanlara sor” (Sure 10:94).
"Sen (ey Muhammed) onlara (Yahudilere), 'Eğer sadık iseniz, Tevrat'ı getirin de onu okuyun" (Sure 3:93. Ayrıca Sure 3:70-71, 21:7, 4:47, 2:41, 7:169 ve 29:46'ya bkz.).
Bu Kur'an ayetlerinden anlaşılıyor ki, Tevrat ve İncil Muhammed'in zamanında bozulmamış durumdaydı. Aksi halde, Allah Muhammed'e "bir şüphen varsa, senden önce kitap okuyanlara sor" demezdi. Tanrı, Muhammed'in tahrif edilmiş bir kitaba müracaat etmesini nasıl ister?
Tevrat, Zebur ve İncil'in aslı Allahın Sözü değil miydi? Peki, Kur'an'da Allah'ın Sözü hakkında ne yazıldığına bakalım: "Allah'ın sözlerini değiştirebilecek hiçbir kuvvet yoktur"(Sure 6:34).
"Allah'ın sözlerinde asla bir değişme yoktur" (Sure 10:64). Kur'an'a göre Muhammed önceki kitapları tasdik etmek ve korumak için gönderildi (Sure 5:51). Fakat eğer Tevrat ve İncil değiştirilmişse, Muhammed bunları koruyamamış demektir.
şimdi, sevgili okuyucu, şu iki sonuçtan birini seçmek durumundasın: 1) Ya Allah'ın Sözü (Tevrat, Zebur ve İncil hakkındaki Kur'an ayetleri yanlıştır. 2) Ya da Tevrat, Zebur ve İncil gerçekten değişmemiştir ve böylece her Müslüman onların tüm hükümlerini kabul etmek zorundadır. Kur'an önyargısız okuyan herkes bu ikinci seçeneği tercih eder. Nitekim Ebül-Fazl es-Saudi ve Ebül-Beka Salih el-Caferi gibi en eski ve en saygın Müslüman müfessirler (Kur'an yorumcuları) Hıristiyanların kullandığı Tevrat, Zebur ve İncil'i olduğu gibi kabul etmişlerdir.
Tarihi ve arkeolojik deliller.
Allah'ın kutsal kitaplarını koruma gücünden şüphelenenler için Tevrat, Zebur ve İncil'in değişmediğine dair başka bir sürü kanıt vardır. Ortadoğu'da, bilhassa Mısır kumlarının altında binlerce yıl saklı kalan çok sayıda Kutsal Kitap nüshası keşfedilmiştir. Mesela, 1947 yılında bir Müslüman çoban Filistin'de Lut gölü yakınlarında bulunan bir mağarada 500'den fazla eski el yazmasına rastlamıştır. Bunlardan 100 kadarı M.Ö. 2.yüzyıla ait Tevrat ve Zebur'un çeşitli kısımlarının nüshalarıdır. İngiltere'de Manchester John Rylands Kütüphanesinde muhafaza edilen bu nüshaların metni bugünkü Tevrat ve Zebur'un metninden farksızdır.
M.Ö. 5.yüzyılda Yahudilikten ayrılan Samiriyeliler mezhebi, o zamandan bu yana Yahudilerden tamamen bağımsız olarak Tevrat'ın ilk beş kısmını (Tekvin, Çıkış, Levililer, Sayılar ve Tesniye) okuyorlar. Onların ve Yahudilerle Hıristiyanların Tevrat metinleri aynıdır.
Tevrat ve Zebur'un aslı İbrani dilindedir. Bunun yanısıra Tevrat'la Zebur'un çok eski çevirileri (Mesela, M.Ö. 3.yüzyılda yapılan Grekçe ve M.S. 4. yüzyılda yapılan Latince ve Süryanice çevirileri) mevcuttur. Bazı çeviri hataları hariç, bu çeviriler asıl İbranice metinden farksızdır. Durum, M.S. 1. yüzyılda vahyedilen İncil için de aynıdır. İncil'in aslı Grek dilindedir. İncil'in bazı kısımlarını ihtiva eden ve M.S. 2 yüzyıla ait olan birkaç Grekçe el yazması mevcuttur. Mesela, John Rylands kütüphanesinde İncil'in Yuhanna kısmının bir bölümünü ihtiva eden, M.S. 130 yılına ait bir el yazması vardır. Muhammed'in zamanından önce yazılan, M.S. 3, 4, 5, ve 6 yüzyıla ait yüzlerce İncil nüshası Batı müzelerinde korunmaktadır.
Bundan başka, M.S. 90 yıllarında Roma'daki Mesih İnanlılarının önderi Klement, M.S. 110 yıllarında ölen İgnatyus, Polikarp (M.S. 70-156), Yustin (M.S. 100-163), İreneyus (M.S. 130-200) ve başka birçok eski Mesih İnanlısı bilginin hala mevcut olan eserlerinde İncil'in hemen hemen her ayeti aktarılmıştır. Ayrıca İncil'ín M.S. ilk altı yüzyılda (yani, Muhammed'in zamanında önce) yapılan ve hala mevcut olan Latince, Süryanice, Kıptice, Ermenice, Gotça ve Gürcüce çevirileri vardır. Bunların hepsi asıl Grekçe İncil'den farksızdır.
Yanlış anlaşılmasın. Amacımız Kur’an’ı kötülemek değildir. Ama İncil’in durumu Kur’an kinden daha güvenilirdir. Çünkü Halife Osman’ın Kur’an derlettiği gibi İncil’i toplatıp derletebilen bir halife ya da papa hiç bir zaman olmamıştır.
Bkz. Mişkat, cilt 3, sayfa 7-2-705; Tabari ve Beyzavi’nin Sure 3:100, 6:91, 19:35, 28:48, 33:6, 34:18, 38:22 üzerindeki yorum).
Beyzavi, cilt 3, sayfa 104-105 (Sure 2:106 üzerindeki yorum).
Bkz. Mişkat, cilt 3, sayfa 708 (Bu bilgilerin kaynağı Celaleddin’dir).
Bkz. Sahihi Müslim, sayfa 740.
Mişkat, Kitab ül-Hudud, sayfa 301."
Sonuç olarak;
“Bulma fırsatı varken RAB’bi arayın, Yakındayken O’na yakarın. Çünkü, Rab diyor ki “Benim düşüncelerim sizin düşünceleriniz değil, sizin yollarınız benim yollarım değil. Çünkü gökler nasıl yerden yüksekse, yollarım sizin yollarınızdan ve düşüncelerim sizin düşüncelerinizden öyle yüksektir”.”
Yeşaya 55:6,8-9
Bu sözler Eski Antlaşma’nın 39 kitabından biri, Yeşaya peygamberin yazdığı Yeşaya kitabının 55. bölümünün 6. ayetidir.
Biz Hristiyanlar tüm eski antlaşmaya yani Tevrat ve Zebur diye bilinen kitaplara (aslında 2 değil 39 bölümdür)
ve tüm Yeni Antlaşmaya yani İncil diye bilinen kitaba (ki bu 27 bölümdür) “Tanrı Sözü” olarak inanırız.
Bunu tarihsel, arkeolojik, mantıksal çıkarımlarla savunuruz, hayatımızda değişikliklerin olmasını
kanıt olarak sunarız, ancak esasen dogmatik olarak buna iman ederiz.
Bilim böyle söylüyor diye değil, Tanrı yüreklerimizi pak kılıp,
kendisine çekip, içimizde imanı var ettiği için.
Tüm inancımızın temeli, evimizi üzerine kurduğumuz “kaya” Tanrı’nın Sözü’dür.
Bizler aynı zamanda İncil’den öğrenerek İsa’nın Tanrı’nın Sözü’nün,
özünün beden almış hali olduğuna da inanırız, ki bu “İncil” denilen şeydir!
Dolayısıyla sizlere ve bizlere anlatıldığı gibi
Matta, Markos, Luka, Yuhanna gibi “4 İncil”e değil, tek bir İncil’e inanırız.
Çünkü İncil “İyi Haber” demektir, dolayısıyla bizler için tek bir İncil, tek bir iyi haber vardır.
İyi Haber, Tanrı’nın dünyaya gelmiş, insanlara kurtuluş yolunu açmış, bu işi tamamlamış olmasıdır.
Matta, Markos, Luka ve Yuhanna ise İncil kitabının ilk dört bölümüdür
ve sinemalarda izlediğimiz İsa’nın Çilesi – Tutku Filminde anlatılan olayları daha geniş kapsamlı anlatmaktadır.
Dolayısıyla İsa’nın Çilesi filmi bile sizin için İncil’dir, iyi haberdir, müjdedir.
Müjde, daha önce de dediğim gibi Tanrı’nın Sözü, Oğlu olan yani
Tanrı ile aynı “öze” sahip olan İsa Mesih’in çarmıhta, kendisine iman edenlerin günahlarını,
Tanrı’nın adaletine affettirebilmek için kurtuluş fidyesi olmasıdır.
Bunun üzerine mantıken çok zor sorular sorulabilir,
(Tanrı insanları af edemez miydi? Tanrı tek ise Tanrı’nın Oğlu kim? İsa Tanrı ise neden öldü?.. )
Tabi çok iyi mantıklı cevaplar da verilebilir.
Ama sadece mantık çıkarımlarıyla hareket etmek bizi insanın
dünyada ulaştığı seviyeden farklı bir yere getirmez, tartışıp dururuz.
Ama illa da mantık derseniz, “Tanrı gökte, biz yerdeyiz ve buna aklımızda dahil”…
Kısaca arada bir uçurum var.
Hemen size “Yol”u göstereyim; Tanrı’nın Sözü’nü okumak!
Tanrı’nın Sözü bize Rab’be gidiş yolunu anlatır.
Çünkü Tanrı, kendini; Tanrı Sözü İncil’de, İsa Mesih’te açıklamıştır.
Bu yüzden İsa Mesih; “Beni gören Baba’yı görmüştür” demiştir.
O olmadan Tanrı’ya gidemeyiz, ancak O’nun aracılığıyla gidebiliriz.
Yani inancımızın temelinde, Tanrı, Tanrı Sözü, İsa Mesih vardır.
Yaşamımızı papazlar değil, Tanrı Sözü düzenler.
Bu yüzden, inancımızı iyi bir şekilde öğrenmek isterseniz, ya da inancımız hakkında yorum yapmak isterseniz,
bizim inancımızdaki kitapları, vahiy kavramımızı öğrenmeniz
ve Tevrat, Zebur, İncil olarak hepsine birden Kutsal Kitap dediğimiz Tanrı Sözü’nün,
çocukluğumuzdan beri bize öğretildiği gibi “değiştirilip, değiştirilmediğini” iyi bir şekilde,
tarafsızca araştırmanız, bir sonuca varmanız gerekir.
Bu olmadan, yapacağınız yorumlar uygun olmayacak ve inancımızın temelini kavramakta zorlanacaksınız.