Kur'ân'da Tefekkür Gezileri

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
Allah’ın mahlûkatı önce nasıl yaratıp sonra tekrar dirilttiğini onlar görmedi mi? Bu Allah için pek kolaydır.

De ki: Yeryüzünde gezin de Allah’ın mahlûkatı ilk önce nasıl yarattığını görün. Sonra Allah ikinci bir inşa ile onları tekrar yaratır. Çünkü Allah’ın herşeye gücü yeter.
Ankebût Sûresi, 29:19-20


SEYAHATİ mü’minlerin övülen bir özelliği haline getiren birçok neden vardır. Bir önceki yazıda sözünü ettiğimiz gibi, geçmiş kavimlerin âkıbetlerinden ibret almak için yeryüzünü dolaşmak, Kur’ân’ın birçok tekrarla vurguladığı bir emirdir. Bundan başka, ilim tahsil etmek, Allah yolunda cihad etmek, farklı kültürlere açılmak gibi daha başka hikmetler de seyahat emrinin hikmetleri arasındadır ki, bu hikmetlerden bazılarına İslâm tarihinin çeşitli dönemlerinde Müslümanlar büyük önem vermiştir.

Ankebut Sûresindeki bu âyet-i kerimenin bizi yönlendirdiği tefekkür seyahatleri ise, ne yazık ki, epey zamandır gündemimizden çıkmış bulunuyor.

Oysa, insanın yapısına dikkat eden bir kimsenin şu sonuca varması hiç zor değildir:

Bu varlık, taş gibi yerinde oturmak için yaratılmamıştır. Onun maddî ve manevî duyu ve yetenekleri, bu dünyanın dar bir yerinde, dört duvar arasında geçecek bir ömür için düzenlenmemiştir.

Eğer bu kâinat her köşesinde rengârenk sanat eserlerini barındıran bir muhteşem galeri olarak yaratılmışsa, insan da bu galerinin her tarafını dolaşacak ve bütün eserlerini inceleyecek bir seyirci olarak gönderilmiştir. Bu apaçık görünen bir hakikattir; çünkü kâinatta hangi güzellik varsa, insanda da onu algılayacak bir yetenek vardır. Bunlar, anahtar ve kilit gibi birbirinin varlığını açıklar.

O halde bu insan yerinde durmayacak; içindeki merak ve güzellik aşkı onu göklerde ve yerde sergilenen sanat eserlerinin peşine düşürecektir. Gündoğumu, günbatımı, gece semâsı, baharlar, kışlar, kırlar, ormanlar, denizler, dağlar, gökler, göller, çöller, hergün değişen dekorlarıyla ve yenilenen eserleriyle onun için sürekli birer macera mekânıdır. Adımını nereye atsa, kendisini Rabbinin eserleriyle kuşatılmış bulur. Gördüğü her güzellik, onu daha başka güzelliklerin ardına düşürür.

Daha da önemlisi, insan, Rabbinin mülkünde gezip dolaştıkça, kendisinin çok büyük bir âleme ait olduğunu anlar. Sonsuzluk kavramı onun dünyasına yerleşir, ruhuna genişlik verir, imanına güç katar. Kur’ân âyetleri kâinattaki İlâhî icraattan, dünyanın âkıbetinden, âhiretin hadiselerinden söz ettiği zaman, o insanın ruhunda daha bir zenginlikle yankılanır. Rabbinin buyrukları daha bir huşu içinde dinlenir, öğütlerine daha bir şevkle kulak verilir. Kur’ân ve kâinat, sık sık vurguladığımız gibi, birbirini açıklayan iki İlâhî kitaptır; onlardan birinin sayfalarını dolaşan insan, diğerinin âyetlerinde de yakınlık peyda eder.

Bunun tersi de doğrudur. Bu iki kitabın birinden uzaklaşma, diğerine karşı da bir duyarsızlaşmaya yol açar. Kâinattan uzak düşen insan, Kur’ân âyetlerinin etkisini eski canlılığıyla hissedemez hale gelir. Dünyası küçülür, zamanı daralır. Küçük dünyanın gelip geçici sıkıntıları insanı fazlaca bunaltmaya başlar. Âlemlerin Rabbine olan imanı, git gide gücünü kaybeder, insan için dünyanın hadiselerine karşı bir dayanak olamaz hale gelir.

İşte, bugün bir iman zaafı olarak ödemekte olduğumuz fatura, kâinattan kopmanın sonucudur. Yaşadığımız sarsıntılar, içine düştüğümüz ümitsizlikler, yakamızı bırakmayan çaresizlikler, gerçekte, küçük bir dünyanın ve dar bir zaman aralığının gelip geçici hadiseleridir. Fakat oturduğumuz yerde, bizi çevreleyen duvarların arasında bu gerçeği göremiyoruz. Bizi dünya hadiselerinin etkisinden kurtarıp Rabbimize yaklaştıracak bir iman gücüne erişmek istiyorsak, Onun geniş mülkü ile daha yakın temas halinde bulunmalıyız. Özetle:

Kur’ân’ın seyahat konusundaki teşviklerine ve seyahat edenler hakkındaki müjdelerine kulaklarımızı ve bütün yeteneklerimizi açık tutmalıyız.

Unutmamak gerekir ki, bu Kur’ân, yerinde sabit dağlara, taşlara değil, Rabbinin mülkünde dolaşan insanlara inmiştir.
 

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
Allah’ın 99 ismini zikretmek insana huzur veriyor



Sağlıklı yaşam, doğal tıp, doğru beslenme, obezite, stres gibi konularda gelir seviyesi yüksek kesime danışmanlık yapan Dr. Ender Saraç, Allah’ın 99 ismini yani Esmaü’l-Hüsna’yı zikretmenin insana huzur verdiğini söylüyor.

Merhametsizlere ‘Er Rahim’ ve ‘Er Rahman’, aşırı sinirlilere ‘El Halim’, yaşamında sevgi ve muhabbeti az olanlara ‘Ya Vedud’, nereye gideceğini bilemeyenlere ‘El Hadi’, sıkıntı içinde olanlara ‘El Vekil’ ismini zikretmelerini tavsiye eden Saraç, “Allah’ın isimlerini zikretmek, meditasyon ve diğer enerji teknikleri gibi pozitif enerji verebilecek etkili bir yöntem. Bu doğru olarak yapıldığında insanın içinde eksik olan enerjileri tamamlar, zarar veren enerjileri de törpüler ve kişiyi rahatlatır. Esmaü’l-Hüsna ile yapılan zikir, beynin bazı merkezlerinde birtakım enerjileri daha çok aktive eder. Zikirden elde edilecek maddi ve manevi güç, diğer insanların acılarını hafifletmek, topluma daha yararlı olmak için kullanılmalı.” diyor.

Dr. Ender Saraç, hepimizin bildiği gibi uzman bir hekim. Sağlıklı yaşam, doğal tıp, doğru beslenme, obezite, stres gibi konularda gelir seviyesi üst düzey grubuna yıllardan beri hizmet veriyor. Mısır’ın piramitlerinden Hindistan’ın aşramlarına, Kâbe-i Muazzama’dan Vatikan’daki Katolik kiliselerine kadar birçok yerde araştırmalar yapan Saraç, Doğu kökenli yoga, meditasyon, reiki gibi enerji tekniklerini incelemiş ve deneyimlemiş bir doktor. Bugüne kadar 100 bine yakın hasta bakan, birçok kitap yazan, kitapları çok satan bir yazar aynı zamanda. Ender Saraç kısa bir süre önce “Ruhsal Gelişimimiz ve Kader” adı altında bir kitap piyasaya çıkardı ve kitabında Allah’ın 99 ismi Esmaü’l-Hüsna’yı zikretmenin bir enerji tekniği olduğunu söyleyerek bütün dikkatleri üzerine çekti. Saraç, kitabında Esmaü’l-Hüsna’nın insanın ruhsal gelişimine nasıl katkıda bulunduğunu yazıyor. Kendini biraz katı ve merhametsiz hissedenlere “Er Rahim” ve “Er Rahman”, aşırı sinirli olanlara “El Halim”, yaşamında sevgi ve muhabbet az olanlara “Ya Vedud”, nereye gideceğini bilemeyenlere “El Hadi”, içinden çıkılamayan bir durum karşısında “El Vekil” ismini zikretmelerini söylüyor. Ayrıca her burcun etkilendiği isimlerin neler olduğunu anlatıyor. Mesela İkizler burcunun baskın isimleri; Es Semi, Eş Şehid, El Mukaddim, El Basir.

Tıp fakültesinden yeni mezun olduğunda doktorluğun sadece ‘reçete yaz, tahlil iste’ gibi eylemlerden ibaret olmadığını düşünerek araştırmaya başlayan Saraç, “Başka bir derinliği vardır diye hissediyor, hatta biliyordum. Ama çok gençtim, yeterince bilgim yoktu. Bu nedenle adını koyamıyordum.” diyor. Saraç, 18 yıllık bir çalışmanın ürünü olan kitabı için, “İçimde uyanan ve tecrübelerimle geldiğim noktanın kaleme dökülmüş halidir.” yorumunu yapıyor. Saraç, kitabının ne dini ne de siyasi bir çalışma olmadığını söyleyerek aslında akılda soru işareti bırakıyor. Çünkü bir Müslüman için esmaları zikretmenin ilk amacı Allah’ın rızasını kazanmak. “Zikri ve esmaları dinden bağımsız bir şey gibi insanlara sunmak doğru mu?” sorumuza şöyle açıklık getiriyor: “Dinden soyutlamıyorum. Bu evrensel bir bilgidir. İnsanlığa yararlı olabilecek enerji inanç sistemimizde var. Bırakın pek çok insan bunların tadını alsın. Şifasını, nurunu öğrensin. Ondan sonra seçimi kendi yapsın. Pek çok insanın ulaşamayacağı ve giremeyeceği yerlere belirli bir anlatım tekniğiyle ben girdim. Bu kitap Türk toplumuna iyi bir hizmettir. İnsanlara hissedebileceği ve anlayacağı dilden ikram yapmak lazım. Sonuçta ben de bazı şeyleri nasıl yapacağımı hissediyorum.” diyor. Ender Saraç, yoga, meditasyon gibi Batı toplumlarında çok popüler olan tüm enerji tekniklerini denemiş hastalarının, “En büyük teknik nedir?” sorusuna, “Kalben tam teslim olarak yaşamak.” cevabını veriyor.

***

Ayete’l-Kürsî’nin koruyucu etkisi bilimsel olarak ispatlanacak

Ender Saraç, artık dünyada her şeyin bilimsel ve teknik şeylerle açıklandığını ve bunun aslında en ileri teknolojinin kaynağı olan El Alîm esmasının tecellisi olduğunu belirtiyor. Saraç, “Ayete’l-Kürsî, Felak ve Nas sûreleri okunduğunda insanın aurasının kalınlaştığı yani insanın korunduğu, çok kısa süre içinde birtakım ince aletlerle tespit edilecek. Nazar diye bir enerji olduğu ve nazara karşı bazı sûrelerle korunmanın insanın aurasını genişlettiği bilimsel olarak açıklanacak.” diyor.
 

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
Ender Saraç’a göre;

* İnsanoğluna indirilmiş en son ve bir üst modeli gelmeyecek tek yazılım programı Kur’an-ı Kerim. Kur’an’da insana şifa verecek pek çok bilgi var.

* Zikir, meditasyon ve diğer enerji teknikleri gibi pozitif enerji verebilecek etkili bir yöntem.

* Zikir doğru olarak yapıldığında insanın içinde eksik olan enerjileri tamamlar, keskin olup zarar veren enerjileri de törpüler ve kişiyi rahatlatır.

* Esmaü’l-Hüsna ile yapılan zikir, beynin bazı merkezlerinde birtakım enerjileri daha çok aktive ediyor.

* Zikirden elde edilecek maddi ve manevi güç, diğer insanların acılarını hafifletmek, topluma daha yararlı olmak için kullanılmalı.

* Toplumda herkes enerji emen bireyler olarak yaşıyor. Ortadaki kaptan herkes emmek istiyor. Kimsenin kaba verecek malzemesi yok.

* Kur’an’da söylendiği gibi insanların kalpleri mühürlü. Yani kalp şakraları kapalı. Bu nedenle 40 gün El Basid esması zikredilebilir. Bu zikir kalbi açar, rahatlatır, genişletir.

* “O kadın benle evlensin, bu adam beni boşasın, çok zengin olayım, şu işi ben kapayım” gibi egomuzu savunmak ve ön plana çıkarmak için korkunç bir şekilde ben merkezli enerji harcanıyor. Ego merkezli yaşamayı bırakıp, tam teslimiyet haline geçildiğinde beyin enerji tasarrufu yapıyor ve o zaman bütün istekler oluyor.

* Bizim inanç sistemimizin kökü sevgi. Toplumda gerilim yaratan değil, toplumda daha olumlu enerjiler veren insanların oranı arttıkça Batı’ya bile meditasyon ve reikilerden çok daha güzel şeyler sunacağız.




Ender Saraç kimdir?

Sağlıklı yaşam, diyet, stres ve obezite konusundaki başarıları ile ün kazanan Saraç, Ege Tıp Fakültesi’nden 1984’te mezun oldu. Yurtiçi ve dışında pek çok sağlık programına katıldı. 1994’ten beri Levent’teki Hay Güzellik Merkezi’nde üst gelir grubuna hizmet veriyor.
 

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
Kur'an-ı Kerim'de "Hiç olmazsa, kendilerine, şiddetimiz geldiği vakit yalvarsaydılar, tevbe etseydiler." (En'am Sûresi, 6/43) buyuruluyor. İnsanların eliyle de olsa bu belâ ve musibetlerin bir kısmı bizi hatalarımızdan döndürmek içindir. Bir kısmı, yükseliş yolunda belli bir kıvama getirmek içindir. O kıvamı yakalamamız için bizim bir yandan muhasebemizi ve bir durum muhâkememizi yapmamız, bir yandan da ciddî şekilde Allah'a dua, niyaz ve tazarruda bulunmamız gerekir...

Abdullah Aymaz
 
Üst