Kılıçdaroğlu ve siyasetsizlik hali...

Dergaz

Profesör
Katılım
31 Ara 2007
Mesajlar
1,685
Tepkime puanı
28
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Ne fark eder ki
Kılıçdaroğlu'nun mitinglerini izleyenler, haklı olarak soruyor, 'CHP Genel Başkanı nasıl bir vizyon ortaya koyuyor, ciddi meselelerde hangi orijinal düşünceyi dillendiriyor' diye? Gerçekten de Kılıçdaroğlu, ileri demokrasi vaadetmiyor. Çetelerle, hukuk dışı yapılanmalarla mücadele vaat etmiyor. Vesayetçi anlayışların yerine milli iradenin güç kazanması gerektiğini söylemiyor. Avrupa Birliği'ne katılım konusunda bir vizyonu yok. Dünyaya açılma, yabancı sermaye girişini arttırma gibi bir düşüncesi yok. Hak ve özgürlükleri geliştirmek gibi bir hedefi ve söylemi yok.
Vaadi bırakın, böyle bir vizyonu, böyle bir düşüncesi, böyle bir siyasi tutumu yok. Bu hal, siyasetsizlik halidir. İdeolojik perspektifi olmayan, siyasi bakış açısı bulunmayan, yani siyaset yapamayan liderler uzun ömürlü olamazlar.
Kılıçdaroğlunun her konuyu fakirliğe bağlaması, zenginleşmenin her sorunun çözümü olduğu varsayımına dayanır. Daha çok zenginleşme, her sorunun çözümü değildir. Kürt sorunu, daha fazla zenginleşerek çözülmez. İleri demokrasi zenginleşerek gelişmez. İnsan haklarının gelişmesi daha fazla zenginleşmeyle olmuyor. Siyasetin öncelikli konusu demokrasiyi güçlendirmek, halkın demokratik haklarını geliştirmektir. Siyaset ve demokrasi gelişmeden kalıcı bir zenginleşme de sağlanamaz.
Baykal "rejim elden gidiyor" diyordu, Kılıçdaroğlu "mal elden gidiyor, bunlar malı götürüyor" diyor. Rejim suçlamaları nasıl ortaya demokratik bir siyaset koymadıysa, yolsuzluk suçlamaları da ortaya sivil ve demokratik bir siyaset koymuyor. Kılıçdaroğlu'nun mesnetsiz iddiaları eğer bir netice verseydi, geçen seçimde verirdi. CHP liderinin bugün meydanlarda konuştuğu konular geçen seçimde tüketilen konulardır. Ucuz polemikler ve mesnetsiz suçlamalar cılız bir siyaset ve muhalefet görüntüsü veriyor.
Kılıçdaroğlu'nun yüksek siyaset konularında bırakın yeni bir şey söylemeyi, CHP'nin eski kanaatlerinin bile gerisinde olduğu söylenebilir. Çünkü Baykal'lı CHP negatif de olsa bir siyasi düşünceye ve tutuma sahipti. Kılıçdaroğlu'nun nötr duruşu, "düşüncesizlik" olarak tezahür ediyor.
Ülke gündemi önemli konularla karşılaştıkça Kılıçdaroğlu'nun tavırsızlığı daha fazla kendisini gösteriyor. Tavır takınmaya çalıştığı her hal ise daha vahim görüntüler ortaya koyuyor. Kılıçdaroğlu'nun YAŞ tartışmalarındaki performansı şaşkınlık ve düşüncesizliğin tipik bir örneği olmuştur. Kılıçdaroğlu, ne Baykal gibi açıktan askeri vesayeti savunabilmiş, ne de sivil iradenin yanında durabilmiştir. Kem küm türü söylemleri ise açık bir çapsızlığı yansıtmıştır.
Erdoğan karşıtlığı ve kuru sıkı yolsuzluk söylemleri birkaç aylık muhalefet imkanı sağlar. Ne Baykal, ne de pragmatik olarak Kılıçdaroğlu'nun yelkenini şişiren statükocu ittifak, bu siyasetsizlik haline tahammül edebilir. Eğer referandumdan 'evet' çıkarsa, 13 Eylül de Kılıçdaroğlu için sonun başlangıcı olur.
Düşünün ortada somut bir durum var. Hükümet demokratikleşme adımı olarak bir anayasa değişikliği yapıyor, paket referanduma gidiyor. Muhalefetin yapması gereken meseleyi demokrasi ve hukuk çerçevesinde tartışmak, daha ileri demokrasi için kendi vizyonunu ortaya koymaktır. CHP ne yapıyor? Garip gureba edebiyatıyla kampanya yürütüyor. Bu konuda bile demokrasi üzerinden bir söylem üretemezseniz, hangi konuda demokrasiyi gündeminize alacaksınız?
Terörle mücadele konusunda, asker-sivil ilişkileri konusunda, Avrupa Birliği konusunda, yabancı sermaye konusunda, değişen dünya dengeleri ve bölgesel dışpolita konusunda ortaya vizyon koyamayan bir parti iktidar adayı olarak görülebilir mi?
Askeri vesayet konusunda net tutum takınamayan, sivilleşmeyi ve demokratikleşmeyi güçlendirecek somut adımlar öneremeyen bir CHP'nin 27 Nisan üzerinden polemik üretmesi hiçbir netice vermez. Siz hem Ergenekon'un avukatlığına soyunacaksınız, darbe planlarıyla ilgili gıkınızı çıkarmayacaksınız, sonra da kalkıp 27 Nisan'la ilgili atraksiyonlar yapacaksınız. Bunun inandırıcı bir tarafı olabilir mi? Siz hem YAŞ'la ilgili tartışmalarda sivil iradeden yana tavır takınamayacaksınız, hem de 27 Nisan'la ilgili Genelkurmay Başkanı hakkında dava açacaksınız. Bugün demokrat davranamazsanız, dün üzerinden demokratik bir duruş üretemezsiniz... Bugün yaşanan olaylarda statükocu çıkışlar yaparsanız, geçmişteki meseleler üzerinden sivil bir görünüm kazanamazsınız... Kılıçdaroğlu'nun temsil ettiği siyasetsizlik hali sürdürülebilir değildir...

Yasin Doğan
 
Üst