Kamil Mürşid?

  • Konbuyu başlatan uhuvvet
  • Başlangıç tarihi

EbuMahir

Asistan
Katılım
7 Ara 2006
Mesajlar
286
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Kıymetli Zeygue,

Verdiğin Ayetlerin Tefsirlerinden de örnekler arz edebilir misin? Bakalım Alimler nasıl nakletmişler, nasıl anlamışlar bunları? Ashabdan gelen çeşit rivayetler nasıldır?

Aman hirahos abim birak yaa. Abim hayret ediyorum sizlerin sabrina ya. Ben bu kadar yazilanlardan sonra artik bu zihniyete sahip insanlarla yazismayi cok gereksiz buluyorum. Sizler nasil sabrediyorsunuz hayret ediyorum..
 

ubeyd_el_turki

Doçent
Katılım
28 Mar 2007
Mesajlar
720
Tepkime puanı
16
Puanları
0

İrşadı Allah yapar,peygamberleri ve onlar vasıtasıyla gönderdiği kitaplarıyla yapar.
Kurandan başka mürşid aramamanı öneririm.

Kur'an-ı Kerim'den başka mürşid aramasak Kur'an-ı Kerim'den dinimizi,ahlakımızı tamamen öğrenebilmemiz için onu okuyup yorumlamamız gerekecektir.
Bunu ben kendi kabiliyetim ve anlayışıma göre buna muktedir olayım.
Eşimde muktedir ancak bazı konularda onunla anlaşamayız.
İşyerimizde patronumuzda muktedir onunla ne ben ne de hanım anlaşamıyor.
Biz hepimiz aynı dine inanıyoruz ancak bir türlü bir araya gelemiyoruz.
Bizim bu halimize akrabalarımız ve onların eşleri dostlarıda dahil oldu bir bakıldıki kimse birbiri gibi düşünmüyor.Herkesin mürşid Kur'an-ı Kerim'i anlayışı ve kabulü farklıdır.Bu sebeb ile hiçbir fikir birbirini hiçbir amel birbirini tutmuyor, fikir birliği değil fitne ve fesat oluyor.

Burada hatalı mürşid Kur'an-ı Kerim olamadığına göre hatalı kimdir ?

Ayrıca insan-ı kamil, kutup , gavs vs gibi kavramlar islamda yoktur.
"Atomda bize göre de nötron,proton,elektron yoktur" desek bizim YOKTUR dememizle yok olurlar mı ? Çünkü biz onların varlığına şahit olmadık ancak
onun bunun söylemesiyle aklımız varlıklarını kabul etti.Varlıklarına şehadet etmiş değiliz.

Ya da Hitler, Napolyon,Aristo,Sokrat,Calinus yoktur desek acaba YOK olurlar mı ?
Onlarıda görmedik,ancak yaptıklarını duyduk nakil ile....YOKLAR diyemez miyiz ?

Bize göre "yok olan" gerçektede yok mudur ?
 

zeygue

Aktifleşmemiş
Katılım
17 Kas 2006
Mesajlar
1,262
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Ankara
Kutub, Kutbu'l-Aktab (Kutublar Kutbu), Gavs ya da Gavsu'l-Azam, Kutbu'l-Vücud, Kutbu'l İrşad, Kutbu'l Vücud, Aktab-ı Erbaa (Dört Kutub), Ricalu'l-Gayb (Gayb Erenleri), Merdan-ı Huda, Merdan-ı Gayb ve Hükumet-i Sufiye (Mutasavvıflar hükümeti), (İmam-ı Yemin), (İmam-ı Yesar), Üçler, Evtad-ı Erbaa (Dört Direk), Yediler (Abdal, Ahyar), Kırklar (Nüceba), Üçyüzler (Nükeba) ,İnsan-ı kamil,mürşidi-i kamil....


Bunların hiç biri Kuran-i bir kavram değildir.Bunların hiç birinin Allahın mülkünde bir tasarruf yetkisine sahip değildir.Boş yere bunlara yalvarıp yakarmayın,boş yere bunlara tevessül etmeyin.Ne sizi duyabilirler ne de size yardım edebilirler.Kendinizi boş yere aldatmayın.
Benden bu kadar.
Selametle
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
EbuMahir abim şaşırmış ama ben yine devam edeyim;

Senden bu kadar olmasın Zeygue abim.. Ortaya Ayet yazıp atmak olmaz.. Bu çok kaba ve süpürücü bir yöntem.. Bunu yapanlara Meal Müslümanları diyorlar..

Senin verdiğin Ayetlerin çeşitli tefsirlerini daha önce görmüş biri olarak, bunları Alimlerimiz nasıl tefsir etmişler, Peygamberimizden ve Ashab Efendilerimizden bu ayetlerin anlaşılması konusunda neler nakletmişler, onları da yazmanı bekliyorum.. Bakalım senin anladığın gibi miymiş?
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
zeygue YİNE Mİ SEN ?

Küfre varan saçmalıklarından tevbe etmeden görüş beyan etmemelisin . Ancak, senin akıllancağın yok !

Peki ya sen söyle bakalım :
SAHABİ-SELEF-TABİİN- TEBE-İ TABİİN- MEZHEB gibi tabirler Kurani bir kavram mıdır ? Sen bunları da kullanmıyor musun yoksa ?
 

dayi

Profesör
Katılım
15 Kas 2006
Mesajlar
1,918
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
69
Bunların hiç biri Kuran-i bir kavram değildir.Bunların hiç birinin Allahın mülkünde bir tasarruf yetkisine sahip değildir.Boş yere bunlara yalvarıp yakarmayın,boş yere bunlara tevessül etmeyin.Ne sizi duyabilirler ne de size yardım edebilirler.Kendinizi boş yere aldatmayın.
Benden bu kadar.
Selametle...alıntı..zeygue..


Bizden önce varanlara Selam olsun.....

Kimsenin kimseye yalvardığı yok canım kardeşim..ölüden değil DİRİDEN alınacak..buna eywallah..İlim ölmez..ölenle birlikte ölenin ilmi toprağa gömülmez..mutlaka bir DİRİDE devam eder..yoksa Kemalat kesintiye uğrar..hem teknolojik Kemalat hemde Manevi Kemalat..:)

HU..
 

gönül kuşu

Asistan
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
366
Tepkime puanı
10
Puanları
0
Yaş
61
Kutub, Kutbu'l-Aktab (Kutublar Kutbu), Gavs ya da Gavsu'l-Azam, Kutbu'l-Vücud, Kutbu'l İrşad, Kutbu'l Vücud, Aktab-ı Erbaa (Dört Kutub), Ricalu'l-Gayb (Gayb Erenleri), Merdan-ı Huda, Merdan-ı Gayb ve Hükumet-i Sufiye (Mutasavvıflar hükümeti), (İmam-ı Yemin), (İmam-ı Yesar), Üçler, Evtad-ı Erbaa (Dört Direk), Yediler (Abdal, Ahyar), Kırklar (Nüceba), Üçyüzler (Nükeba) ,İnsan-ı kamil,mürşidi-i kamil....


Bunların hiç biri Kuran-i bir kavram değildir.Bunların hiç birinin Allahın mülkünde bir tasarruf yetkisine sahip değildir.Boş yere bunlara yalvarıp yakarmayın,boş yere bunlara tevessül etmeyin.Ne sizi duyabilirler ne de size yardım edebilirler.Kendinizi boş yere aldatmayın.
Benden bu kadar.
Selametle
U DÖNÜŞÜ YAPIPDA BÜYLE OLMAYASIN:kahretsin: :kahretsin: :evil:
 

1EfSaNe

Üye
Katılım
22 Şub 2008
Mesajlar
33
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Mürşid-şeyh-kamil Mürşid Kime Denir

KAMİL MÜRŞİD KİME DENİR?
KAMİL BİR MÜRŞİDE BAĞLANMAK FARZMI,VACİPMİ,SÜNNETMİ?
ŞEYH"E BAĞLANMAMAK NE KAYBETTİRİR?
GERCEK MÜRŞİD NASIL ARANIR VE TANINIR?
ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
 

Chaylack

Üye
Katılım
27 Şub 2008
Mesajlar
25
Tepkime puanı
0
Puanları
0
cok derin bir konu bu sorular gercekten önemli cevaplar gerektirir bence bu soruları net ortamında aramaktanda sohbetlerde kitaplarda kendin dinle gör oku birilerinin yanlıs verecegi bilgilendirme senide yanlışlıga yönlendirebilir...
 

İsr@

hizmet erbabı
Katılım
4 Kas 2006
Mesajlar
3,080
Tepkime puanı
62
Puanları
0
Yaş
44
Konum
KOCAELİ
forumda bir arama yaparsanız bu konuyla ilgili bütün sorularınız cevap bulacaktır tasavvuf konusunu incelemenizi tavsiye ederim kardeşim zira bu konuda çok sözler yazıldı çok tartışmalar yaşandı ama istediğin sorulara cevap bulamazsan buradan da devam ederiz inşallah....
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Kardeşler,
Netteki bütün islâmi olan-görünen forumlarda Mürşid kimdir ? diye sorulur, aranılır-durulur !
Terslik bu ya ; Ben de şahsen MÜRİD ve DERWİŞ nasıl olur? diye merak içindeyim.
Çünkü, mürşid olarak bir sürü insanı her zamnki günlük hayatta gördüğümüz gibi, bu forumlarda da yazılarına fazlasıyla karşılaşıyoruz !
Aranızda bilen birisi bana MÜRİD ve DERWİŞ nasıl olunur onu açıklasın .

:confused1:
 

rıdvanuyan

Doçent
Katılım
18 Ocak 2008
Mesajlar
736
Tepkime puanı
3
Puanları
0
KAMİL MÜRŞİD KİME DENİR?
KAMİL BİR MÜRŞİDE BAĞLANMAK FARZMI,VACİPMİ,SÜNNETMİ?
ŞEYH"E BAĞLANMAMAK NE KAYBETTİRİR?
GERCEK MÜRŞİD NASIL ARANIR VE TANINIR?
ÖZELLİKLERİ NELERDİR?

MÜRŞİD REHBER KILAVUZ VE YOL GÖSTEREN DELALETTEN HİDAYETE SEVKEDEN KİŞİDİR.
MESELA EVLENMEK NASIL BAZILARI İÇİN FARZ BAZILARI İÇİN SÜNNET BAZILARI İÇİN MUBAH İSE BİR MÜRŞİDE BAĞLANMANIN HÜKMÜDE ÖYLEDİR.

NİTEKİM: ""Bizim yollarımızda uğraşanları elbette kendi yollarımıza eriştireceğiz" BUYRULMUŞTUR.
MANEVİ BİR EĞİTİM GÖRMEK İSTEYENLERİN MUHAKKAK BİR MÜRŞİDE BAĞLANMALARI GEREKİR.
ŞEYH OLAN KİŞİ YAPTIĞI İŞTEN DÜNYALIK BEKLEYEN BİR KONUMDA OLMAMALI AKSİNE VARİDATINI HİZMETİNE KULANA BİLMELİDİR.
BU KONUMDA ÇEVRESİNDEKİLERE ÖRNEK OLABİLECEK BİR KONUMDA OLMASI LAZIM GELİR.
YÜZÜ NURHANİ SÖZÜ RABBANİ,OLMALI VE İNSANIN İÇİNE İNŞİRAH VEREN YÜZÜ GÖRENLERDE UHREVİLİK VE RABBANİLİK
DUYGUSU MEYDANA GETİRECEK ALLAH"I VE VE AHİRETİ HATIRLATMALIDIR. ŞİMDİ MÜRŞİD ARAYAN KİŞİNİNGÖNLÜ BU TARİF ÜZERE OLAN KİŞİYE İNSANIN GÖNLÜNÜN ISINDIĞI KİŞİYE
MÜRACATINI YAPIP SADAKATLA TESLİM OLMASI GEREKLİDİR.

ALLAH YAR VE YARDIMCIMIZ OLSUN.
 

ateşvesu

Üye
Katılım
27 Şub 2008
Mesajlar
253
Tepkime puanı
2
Puanları
0
İsr@ kardeşime

Efendim aradım forumlarda ama sanırım yeterli cevapı bulamadım
anladığım kadarıyla sen biliyorsun neden bana formları oku diyorsun allah rızası için sen anlatırmısın?
teşekkür ederim şimdiden
 

1EfSaNe

Üye
Katılım
22 Şub 2008
Mesajlar
33
Tepkime puanı
0
Puanları
0
şua kardeşime

YUNUS: BU YOL UZAKTIR
MENZİLİ ÇOKTUR
GECİTİ YOKTUR
DERİN SULAR VAR


MÜRİD OLMAK İÇİN KAMİL BİR MÜRŞİDE VARMASI LAZIM
MÜRŞİDİN TERBİYESİNDEN LAYIKI İLE İSTİFADE ETMEK İSTERSE
SADAKATLA SOHBETLERİNE DEVAM ETMESİ ELZEMDİR.
(1) MÜRŞİDİN YOLUNA GİRMESİ VE BÜTÜN EMİRLERİNE RİAYET ETMESİ
(2) YOLUNUN ADAP VE ERKANINA DİKKAT ETMESİ GEREKİR
(3) MÜRİD MÜRŞİDİ KAMİLİN ELİNDE GASSAL ELİNDEKİ MEYYİT GİBİ OLMALIDIR.

GASSAL MEYYİTİ İYİCE YIKAMAK İÇİN NASIL ÖTEYE BERİYE CEVİRİRSE MÜRİD,DE BÜTÜN ARZU VE İSTEKLERİNİ TERK ETMELİDİR.
YANİ MÜRŞİDİN KARŞISINDA VARLIK GÖSTERMEMELİKİ MÜRŞİD ONU LAYIKIYLA TEMİZLESİN VE MENZİLİ MAKSUTUNA ERİŞTİRSİN.

DERVİŞ"İ HAZRETİ YUNUS ŞÖYLE TARİF ETMİŞ
DERVİŞ DEMEK HOŞ DEMEK
GÖZÜ DOLU YAŞ GEREK
KOYUNDAN YAVAŞ GEREK

ELLİYE ELSİZ GEREK
DİLLİYE DİLSİZ GEREK
HATTA GÖNÜLSÜZ GEREK
VARA YOĞA KIZARSAN
ELE GELENİ YERSEN
DİLE GELENİ DERSEN
SEN DERVİŞ OLAMAZSIN
SEN HAKKA VARAMAZSIN
 

İsr@

hizmet erbabı
Katılım
4 Kas 2006
Mesajlar
3,080
Tepkime puanı
62
Puanları
0
Yaş
44
Konum
KOCAELİ
Efendim aradım forumlarda ama sanırım yeterli cevapı bulamadım
anladığım kadarıyla sen biliyorsun neden bana formları oku diyorsun allah rızası için sen anlatırmısın?
teşekkür ederim şimdiden


kardeşim ben kötü niyetle demedim biz uzun süredir bu forumdayız ve bu başlıkta o kadar konu açıldıki... sofoğlu kardeşimde adresi vermiş bak.. zaten forum kuralları arasında da konu açmadan önce arama yapmanız gerekiyor...bilgilendirmek babında uyarmıştım yanlış anladıysanız hakkınızı helal ediniz ama arzu ederseniz burdanda devam ederiz....



MÜRŞİD-İ KAMİLİN ALAMETLERİ

İnsanların mertebece en mükemmelleri peygamberlerdir. Peygamberlik yani
nübüvvet ve risaletin kapısı kapanmıştır, lakin mirascıları devam etmektedir. Ulemadan irşada kabiliyeti olan yani veli-i mürşid, Peygamber’ in zamanından itibaren kıyamete kadar devam edecekler.

Demek irşad ve velayet kapısı kapanmayacaktır. Bunun kapanması, dinin ortadan kaldırılması demektir.

Allah Teala bir kulunu hidayet etmek murad ettiğinde onu veli-i mürşide sevk eder. Kalbi samimiyet ve ihlas şartıyla, eli veli-i mürşidin eli içindeyken tevbe etmesiyle hidayete erer. Bu da hidayet için Adetullah’tan biridir. Hidayet ettiği vakitte veli-i mürşide sevk eder; dalalete sevk etmek murad ettiğinde de, veli-i mürşidi ondan uzaklaştırır.Nitekim El-Kehf süresinin,

“...Allah kimi hidayete erdirirse, işte o hakikaten (sırat-ı müstakime)
ulaşmıştır. Kimi de sapıklığa sevk ederse, artık elbette onun için de (irşad
edecek) bir veli-i mürşidi bulamazsın.” Mealindeki 17’nci ayetinde veli-i
mürşide işaret edilmiştir.İbrahim Hakkı konuyu buraya getirerek şöyle dedi:

Keramat-ı veli hakdır nebisi mu’cizatıdır
Keser az müddet içre çok mesafe Evliyaullah

Allah Teala’ nın sevdiği kulunun kerametleri hakdır. Ve onun kerametleri nebisinin mucizeleridir. Az bir müddette çok mesafeyi evliyaullah geçer.

Veli, ismi fail manasındaysa, Allah’ ı seven ve Allah Teala’ nın da
ondan hoşnut olduğu; ismi mef’ ul manasındaysa, Allah Teala’nın kendisine
yardımcı olması manasındadır. Her iki itibarla veli iki kısımdır. Birincisi,
nebilerin nübüvvet makamlarına mirasçı olup bilfiil irşadda bulunmayan
zevattır. İkincisi, rasullerin risalet makamına mirasçı olandır. İşte buna
veli-i mürşid denilir. Bu makamda olanlara veli-i mürşid denildiği gibi,
“Sıddikun” da denilir. Fakat Hikem-i Ataiyye’ de tasrih olduğu üzere, veli-i
mürşidi tanımak, Allah Teala’yı tanımaktan zordur. Zira Allah Teala’ nın
varlığını, birliğini, kudretini göstermeyen hiçbir zerre yoktur. Veliyi
gösteren hiçbir delil yoktur. Onun için veli-i mürşidi tanımak daha
zordur... Evet, veli-i mürşidi tanıyan mutlaka hidayete erer.

Beyazıd Bestami kaddesallahu sırrahussami’ nin birgün: “Beni gören
mutlaka ahirette Allah Teala’ yı görecek ve hidayete erecektir.”demesi
üzerine, ulemai su’ dan biri: “Bu çok ifratlı bir sözdür. Çünkü Ebu Cehil
Peygamber’i gördü; ne hidayete erdi, ne de ahirette Allah Teala’ nın Zat-ı
Şerif’ ini görecek.” Demiş; Beyazıd kendisine şu cevabı vermiştir: “Hayır,
öyle değildir. Ebu Cehil Peygamber’ i, Ebu Talib’ in yetimi Muhammed bin
Abdullah olarak gördüğünden, kemalatından mahrum oldu. Lakabı Ebu-l-Hikme
iken Ebu Cehil oldu. Fakat arkadaşı olan Hazret-i Ömer Radıyallahu
Anh, Peygamber Sallalahu Aleyhi ve Sellem’ i Muhammed Rasulullah olarak
gördü. Dolayısıyla hidayete erdi ve Onun ikinci sırdaşı oldu. Binaenaleyh
Peygamber’ i dahi bir beşer olarak görmek, hidayetten ulaştırmaya vesile
olur. Görülmez mi, El-Araf suresinin: “...(Habibim) onları Sana bakar
görürsün.Halbuki onlar (Allah’ ın elçisi) olarak Seni görmezler.” Mealindeki
198’nci ayetinde bu beyan edilmiştir.”

Evet böylece mü’minler aşağıda sıralayacağımız evsafa haiz veli-i
mürşidi, mürşid olarak görürlerse ve sayesi altına girerlerse Allah Teala’
nın izniyle hidayete ererler.Zira Allah Teala onları, hidayete erdirmek için
vesile kılmıştır. Evet veli-i mürşid...

Allah Teala kuluna hidayeti dilediği zaman, ona tevfiki de ihsan eder.

Tevfik, Allah Teala’ nın kuluna verdiği kuvvetle, onu razı gördüğü ahlak
ve taate sevk etmesidir. Kulun buna talib olması, saadetidir; reddetmesi de
şekavettir.

Hidayet, Allah Teala’ nın kuluna herhangi bir vesile ile hayr yolunu
tarif etmesi, hayrı işlemek imkanını kalbine atmasıdır.Kulun bunu kabul
etmesi saadet, reddetmesi dalalettir.

Kulun Allah Teala’ dan kendisine verilen tevfik ve hidayeti kabul etmesi
rüşd; reddetmesine gayy denilir.

Tevfik ve hidayette, mürşide ihtiyac yoktur. Amma kulun bunları kabul
etmesinde veli-i mürşid şarttır.

Veli-i mürşid, özü, sözü ve hareketi birleşmiş; iman, İslam ve ihsan
makamlarına kavuşmuş sadık bir beşerdir. Allah Teala, böyle olan sadıklarla
beraber olmamızı emretmiş; Et-Tevbe 119’uncu ayette:
“Ey iman edenler Allah’ tan korkun.Ve Sadıklarla beraber olun.”
buyurmuştur. Evet bu emr, vücübu ifade etmektedir. Sadıkların da evsafı her ne
kadar, El-Bakara suresinin 177’nci ayetinde beyan edildiyse de yine de
ayet-i kerimeyi gözönüne getirip veli-i mürşidi tanımak ve beraberinde olmak
için gayreti harcamamız lazımdır.O ayette imandan sonra, sadıktırlar,
emindirler, yakin üzerindedirler, namaz kılarlar, zekatın dışında infak
ederler, takva sahibidirler, halkın eziyetine tahammül etmekte, günahları
terk etmekte ve emrleri yerine getirmekte sabredicidirler, ahidlere
vefalıdırlar, zekat verirler, Allah yokunda cihad ederler diye on vasıfları
beyan edilmiştir. Fakat bununla beraber mutemed kitablardan vasıflarını,
alametlerini bilelim:

1-Müridin ihtiyacını giderecek derecede fıkıh ilmine; itirazcıların
şübhelerini izale edecek derecede de akaid ilimlerine yetkili olmasıdır. Aksi
takdirde, ifsad edeceği ıslah edeceğinden fazla olur.

2- Kalbi ilimlerin inceliklerine ve nefsin afatlarına, ruhi hastalıklara
vakıf olmasıdır.Aksi takdirde kendisine olan ruhi hastalık müridlerine
akseder.

3- Müslümanlara umumen, müridlerine hususen rahm ve şefkat sahibi
olmasıdır.Onlardan zayıfları gördüğü vakitte, rıfk u mülayemetle nasihat
etmesi gerekir.Hatta keşfen alınlarında şaki olduklarını görse dahi yine de
şefkat etmesi gerekir.

4- Hiçbir müridinin ayıbını diğerine bildirmemesidir. Şayed birini irşad
etmek için bir şey söylerse, tenhada söylemesidir

5- Müridlerinin mallarını almaktan sakınması ve onların elindeki
menfaatlere göz dikmemesidir.

6- Emr-i ma’ ruf ve nehy-i anilmünkeri tebliğ etmede kusur
etmemesidir. Yakınına ve uzağına, çekinmeden usanmadan ma’ rufu tebliğ
etmesi, yasaklardan vazgeçirmeye çalışması cihad olduğu gibi, irşadıdır. Bu
vazife de ne kadar mükemmel olursa, o kadar veli-i mürşiddir.

7- İhtiyaçtan fazla müridlerinin yanında oturmamasıdır. Oturduğu vakitte
tedrisatı, adab ve erkanı, şeriat ve tarikati bildirmesi gerekir.

8- Nefsinin hevasına kapılmama, güldürmekten sakınması, başı boş söz
söylememesidir.

9- Kendisine hürmet etmeyen kimseyi tahkir etmemesi; ve hürmetini kimseye
emretmemesi, şöyleki, normal bir avam tabakası gibi görünmesidir.Bununla
beraber vakarını koruması ve fazlaca, yani kıymetini düşürecek derecede
hareket etmemesi gerekir.

10- Kabiliyetli ve azameti kalblerinde yerleşmiş müridlerine tenhada özel
muamelede bulunmasıdır.

11-Bir müridinin kalbinden kendisinin düştüğünü gördüğü takdirde, öfkeli
ve gazab suretinde onu kovmamasıdır. Böyle birisini kovmak istediğinde,
zahiri iltifatını kesmesidir.

12- Halini ıslah ve faydalanmak için gelenlere iltifat etmesi ve hiçbir an
irşad etmekten gafil kalmamasıdır.

13- Müridlerinden biri kendisine bir keşfini yahud rüyasını yahud
müşahedelerini anlattığı zaman onu güzel dinlemesi ve fakat şu kemale erdin;
yahud da bu kemalattan mahrum oldun; yahud keşif ve rüyan şeytanidir veya
rahmanidir dememesidir. Zahiri telkinle, uygun gördüğü şeriat emrini
bildirmesi kafi gelir. Her halukarda bu hususta müridlerini ümidsizliğe
düşürmemesi ve mağruriyete de kapılmamalarını temin etmesi lazımdır.

14-Müridlerinin varidatlarını, keşif ve kerametlerini, rüya ve
müşahedelerini, ıhvanına yahud ıhvanından başkasına söylemelerini
engellemelidir. Has olan müridlerinin başka bir şeyhle sohbet etmesini de
engelleyebilir. Fakat bu umumi değildir.

15- Yalnız kalabileceği bir yeri; ve müridleriyle olabileceği bir yeri
yeri temin etmesidir.

16- Müridlerini, hareketleri, ibadetleri, yeme ve içmelerinden haberdar
etmemesidir. Şayed müridlerinden biri kendisini takib ederse, onu azarlaması
lazımdır.

17- Müridlerinin aşırı yeme ve içmeye dalmalarını men etmesidir.

18- Sevgisi, teslimi ve ihlas kalbinde yerleşmiş müridinin, başka kamil
bir şeyhle sohbetini men etmesidir. Şayed onun sohbetinden zarar görmezse
serbest bırakmalıdır. ekmel-ul-ulema diyor ki: “Bizim zamanımızda meşayıhın
bunu tatbik etmesi doğru değildir . Çünkü zamanımızda bu menhiyat daha büyük
zarar getirir.”

19- Umera ve hukemenın meclislerinden sakınmasıdır. Onlar yanına
geldiklerinde hürmette kusur etmemelidir. Özellikle fasık olan hükema ve
umeranın yanlarına gidenin irşadı zayıftır.

20-Tebliğ ve irşadda yumuşak olmasıdır.

21-Müridlerinden biri onu davet ettiğinde, menhiyat olmadığı takdirde
icabet etmesidir. İcabet edemediği yerlerde mazereti beyan etmeli ve iffetini
korumalıdır.

22-Müridlerin meclisinde sükunetle oturmasıdır. Onların yanında ayağını
uzatmamalıdır. Yumuşak sesle onlara sohbet etmelidir. Şöyleki kendisine taklid
edenlerden her biri numune olabilsin.

23-Müridlerinden biri ziyaretine geldiğinde, ona yüzünü ekşitmemesi;
ayrıldığında ona dua etmesidir. Kendisi müridini ziyaret ettiğinde, en güzel
hal üzere olmasıdır.

24- Dara düşen müridlerini sorması; ayrılan müridlerin neden ayrıldığını
araştırması; elinden geldiği kadar müridinin ihtiyacını gidermesi; müridine
yardım etmekten aciz kaldığında ona dua etmesidir.

25-Kamil bir şeyhten seyr-i süluku tamamlaması ve icaze
almasıdır. İcazesiz posta oturanın dostu şeytandır.

26- Fakir ve zenginler arasında fark etmemesidir.

27- Süslü püslü elbiseleri talep etmemesi; ve pek yırtık da giymemesi;
izzet ve şerefini giyiminde saklamasıdır.

28- Beka makamına geçmemiş ise, kendi rabıtasını men etmesi vacibtir.

29- Benlikten sakınmasıdır.

30- Müridlerin zekatını kabul etmemesidir. Meğer çok fakir veya miskin
olsa, o zaman en emin müridlerinden alması caizdir.

31- Filan yerde filan kimse, bana şu kadar bağışta bulundu veya hürmet
etti gibi sözleri asla ağzına almamasıdır. Çünkü böyle söylemek
dilenciliktir.

32- Evladlarının istikbali için mal, mülk hazırlamamasıdır. Çünkü onların
rızkı Allah’ a aiddir. Şayet Cenab-ı Hakk Rezzak ismiyle ona tecelli edip
zengin kılarsa, tabii ki çoluk çocuklarının haklarını düşünmelidir.

33- Müslümanların türbelerini ücretsiz ziyaret etmesidir.

34- Ehli şeriatin ehli tasavvufa yaptıkları itirazlara teslim
olmasıdır. Mesela şeriatte bilgin bir hukukçu dese ki, zamanımızda ehli irşad
yoktur; onun itikadına iştirak edip evet demesi lazımdır; ta ki inkarı
ziyade olmasın. Yani münkirini daha daha inkara sokmamalıdır.

35- Kendisine muasır meşayıhları hiçbir zaman tenkid etmemesidir.

36- Kendisine talib olmayanlara, kalblerini celbemek için telkinde
bulunmamasıdır. Bilhusus sahibli müridlere dikkat etmek gerekir.

37- Duayı taleb edenlere dua için acele etmemesi; sonra eğer istikamete
arzusu varsa dua etmesidir.

38- Misafirlerine bizzat hizmet etmesidir.

39- Kendisine ve yahud müridlerine nasihatte bulunanlara diliyle ve yahud
mektubla teşekkürünü bildirmesidir. Zira bu kamilin alametidir.

40- Şer’ i maslahatın dışında cemaatlere gitmemesidir; namaz cemaati
müstesna. Ne kadar kamil olursa olsun namazı cemaatle kılmayı terk edemez.

41- Kendisinden ikrah edeni haklı görmesidir. Tasfiye-i nefsin
alametlerinden birisi de budur.

Şeyhin bundan başka yüz kadar alameti vardır. Ancak biz bu kadarla iktifa
ettik. Kut-ul-Kulub, Tenvir-ul-Kulub, Sirac-ul-Kulub ve İhya’ nın şerhinden
burayı özet olarak aldım. Şeyh Abdulvahhab Şa’rani’ nin Lataif-ul-Minen eseri
baştan sona kadar, kamil mürşidin alametini anlatmaktadır. Meşayıhın
ittifakıyla şeyhin fıkhı güzel bilmesi, şayet kendisi ümmi ise etrafında
fıkıh bilginlerinin bulunması şarttır. Bunsuz hiçbir zaman irşad sahih
olmaz. Cahillerin peşine düşmek kadar zarar yoktur.

İktibas: Ehli Sünnetin Nazarı, İtikadın Ölçüsüdür. Üstaz İsmail Çetin rahimehullah Dilara Yayınları s.568


ayrıca daha ayrıntılı bilgiyede bu linkten ulaşabilirsin bak ben senin için araştırdım forumu;)

http://www.ihvan-forum.com/showthread.php?t=11234
 

rıdvanuyan

Doçent
Katılım
18 Ocak 2008
Mesajlar
736
Tepkime puanı
3
Puanları
0
MÜRŞİT GEREKTİR BİLDİRE HAKKI SANA HAKKAL YAKİN
MÜRŞİDİ OLMAYANLARIN BİLDİKLERİ GÜMAN İMİŞ

HER MÜRŞİDE DİL VERME KİM YOLUNU SARPA UĞRATIR
MÜRŞİDİ KAMİL OLANIN YOLU GAYET AHSAN İMİŞ


Mısri niyazi(h.z)
 
Üst