İstanbuldaki Tüm Oylar Tekrar Sayılacak !

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,932
Tepkime puanı
2,067
Puanları
113
Konum
Mars
55857566_10156434768989615_8195235167741149184_n.jpg

oy vermeyenler ne olacak :))
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
işin ilginç boyutu da, sandık sonuçlarının kontrolünü "oy çaldı" diyen CHP'nin imkan verdiği siteden yapıyorlar :D

AKP bu kadar imkanına ,personel kalabalığına rağmen bu kadar senedir böyle bir site yapamıyorsa oturup ağlasın bence..
CHP bu konuda AKP'den daha masum olduğu aşikar..
 

Aleviyyun

İhvan Forum Üye
Katılım
17 Tem 2018
Mesajlar
276
Tepkime puanı
39
Puanları
0
Geçersiz sayılan oylardan biri...
AKP seçmeni tavrını net ortaya koymuş.
FB_IMG_1554554927624.jpg
 

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com
Saadet veya sen büyükşehirlerde kaldırılmasın mı diyorsunuz.

Saadetin bu konudakı görüşünü bilmiyorum, bahçeli yeni yumurtlamış bunu.
Ben de muhtarlık kaldırılacaksa tümden kaldırılır diyorum, felan yerde olsun feşmekan yerde olmasın mantığı yanlış olabilir diyorum.
Kaldırılmasının faydaları, zararları konuşulup öyle karar verilebilir ama dediğim gibi ya tümden ya hiç daha doğru olur.
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,083
Tepkime puanı
1,922
Puanları
113
Saadetin bu konudakı görüşünü bilmiyorum, bahçeli yeni yumurtlamış bunu.
Ben de muhtarlık kaldırılacaksa tümden kaldırılır diyorum, felan yerde olsun feşmekan yerde olmasın mantığı yanlış olabilir diyorum.
Kaldırılmasının faydaları, zararları konuşulup öyle karar verilebilir ama dediğim gibi ya tümden ya hiç daha doğru olur.

Derin devlet henüz düşünmedi o zaman :)
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,083
Tepkime puanı
1,922
Puanları
113
* Ekrem İmamoğlu bir “proje”dir. * Bu; ikinci “Baykal kumpası”dır. * Seçime “müdahale” edilmiştir. * ABD ve FETÖ bu işin neresinde? * Mesele seçim değil, çok daha ötesidir..






İstanbul’da seçimler mutlaka yeniden yapılmalı.

Bu yapılamazsa, yapılmazsa bütün oylar mutlaka yeniden sayılmalı.

Öyle oy kaydırmalarının kontrol edilmesiyle ya da geçersiz oyların sayılmasıyla yetinilmemeli. Sadece buradan gitmek, İstanbul üzerinde uygulanan “proje”yi ortaya çıkarmaya yetmeyecek.


Zihinlerdeki soru işaretlerini, şüpheleri, seçime düşen gölgeyi tamamen ortadan kaldırmak için, uygulanan “İstanbul projesi” hakkında kapsamlı bir dosya ve soruşturma açılmalı. Seçimlerin de ötesinde, belediye başkanını belirlemesinin de ötesinde gerçekler açığa çıkarılmalı.

Şahsen, seçimlerin yeniden yapılmasının tek çözüm olduğuna inanıyorum.

TÜRKİYE İÇİN VAHİM BİR SÜRECİN İLK ADIMI: BU BİR ‘HAZIMSIZLIK’ DEĞİL…


Bu yapılmazsa, 31. Mart’ın İstanbul sonuçlarının şaibeli olduğunu, hep şaibeli kalacağını söylüyorum. Dahası, İstanbul üzerinden uygulanan “müdahale”nin Türkiye için vahim bir sürecin ilk adımı olduğunu düşünüyorum.

Kimse yanlış anlamasın, kimse kızıp bağırmasın, Ekrem İmamoğlu’nun aldığı oyları sorguluyor değilim. Onun Belediye Başkanı olmasına duyduğum hazımsızlık yüzünden de bunları yazmıyorum.

Demokrasiye, seçimlere yönelik şüphelerim varmış gibi de algılanmasın. Başka bir şeyden, İmamoğlu’na oy verenlerin bile her şey ortaya saçıldığında rahatsız olacakları bir endişeden söz ediyorum.

SEÇİME MÜDAHALE EDİLMİŞTİR! ABD VE FETÖ İŞİN NERESİNDE?

Seçimlere müdahale edilmiştir. Artık bu yadsınamaz bir gerçektir. CHP’lilerin, FETÖ’cülerin, PKK’lıların hatta AK Partili görünen bazılarının “artık hazmedin”, “gerçeği kabul edin” söylemlerinin çok ötesinde bir durumla karşı karşıyayız.

İçeride çok geniş bir ağ, yaygın bir organizasyon kurulmuş, ince bir planlama yapılmış, sistematik bir çalışma yürütülmüş, bunlar olurken herkes uyumuş ya da uyutulmuş.

Her seçim öncesi “yolsuzluk yapılacak” diye ortalığı ayağa kaldıranların 31 Mart seçimi öncesi sessizliği, ABD’nin “Şeffaf seçimler yapılsın” söylemlerinin bu seçimlerde duyulmaması, “Oy ve Ötesi” türü organizasyonların bu seçimde ortada görünmemesi, seçim sonrasında ABD’den AB’ye herkesin susması, hep bir ağızdan “sonuçları kabul edin” açıklamaları zaten yeterince dikkat çekiyordu.

EĞİTİM ADI ALTINDA FETÖ VE PKK ORGANİZASYONU..

Seçimlere yönelik organizasyon son derece gizlilikle yapılmış. Çalışmalar öyle yürütülmüş. Aralarında koordinasyon ve görevlendirme öyle yapılmış. Eğitim adı altında toplantılar, görev dağıtımları yapılmış. Sandık başkanları listelerine müdahaleden FETÖ ve PKK kadroları arasındaki işbirliğine kadar her şey ayarlanmış.

Bu haliyle Yüksek Seçim Kurulu üzerinden de doğru sonuca varılacağına, gerçeğin ortaya çıkarılabileceğine inanmıyorum. Bu kadar ince hesap yapanların YSK boyutunu düşünmemesi ve tedbir almaması zaten düşünülemez. Daha derin bir organizasyona, İstanbul’dan da öte Türkiye’ye yönelik bir planlamaya dikkat çekiyorum.

EKREM İMAMOĞLU BİR PROJEDİR! İKİNCİ “BAYKAL KUMPASI”DIR BU..

Şahsen, Ekrem İmamoğlu’nun bir “proje” olduğunu düşünüyorum. Deniz Baykal’a kumpas kurup Kemal Kılıçdaroğlu’nu CHP’nin başına getirenler, bu projeyle Türkiye’nin kurucu partisini “Türkiye Ekseni”nden çıkarıp çokuluslu müdahale cephesine çekenler, ikinci adımı İmamoğlu üzerinden atmıştır.

Baykal kumpasının arkasında kim varsa, İmamoğlu’nun aday yapılmasının arkasında da aynı güçler ve çevreler vardır.

Baykal kumpasının arkasında kimler kullanılmışsa, İmamoğlu’nun kampanyasını yürütenler de onlardır.

Baykal kumpasının arkasındaki akıl kimse, kullanılan örgütler ve çevreler kimse, bu seçime müdahale de onların aklıyla, onların ince işçiliği ile yapılmıştır.

FETÖ’YÜ ORADA KİM TOPLADI?

İmamoğlu projesi, 15 Temmuz’un intikamıdır. Projenin kendisi bir intikam projesidir. İmamoğlu İstanbul için değil, Türkiye için hazırlanmaktadır. Bu tasarım da milli eksene karşı çokuluslu bir akıl tarafından yürütülmektedir.

FETÖ’yü, PKK’lıları İmamoğlu’nun arkasında toplayan irade, 15 Temmuz’un arkasındaki iradenin ta kendisidir. İmamoğlu ile şahsi bir meselem yok. Asla böyle algılanmasın, çünkü olamaz. Ben Türkiye’nin derdindeyim. Ardı ardına üç darbe servis edilip, bu ülkeyi paramparça edenlerin yeni adımlarını izlemeye çalışıyorum.

BU BİR MİLLİ GÜVENLİK MESELESİ OLACAKTIR..


Baykal kumpası sonrası CHP’yi bir ulusal güvenlik meselesine dönüştürenlerle FETÖ’nün patronları aynıdır. Şimdi de İmamoğlu üzerinden ikinci adımı atıyorlar, yine bir milli güvenlik meselesi olarak algılamamız gereken bir müdahaleye başlıyorlar.

İşte bu amaçla İmamoğlu’nu sadece aday yapmadılar, kazanması için her ayrıntıyı planladılar. Seçim yolsuzlukları dahil. Derin FETÖ yapılanmasını, kamudaki FETÖ yapılanmasını sahaya sürdüler. Kripto HDP’lileri ve PKK mensuplarını onlarla koordineli sahaya sürdüler.

Zaten CHP-İYİ Parti-Saadet ittifakıyla bunun toplumsal zeminini, psikolojisini oluşturmuşlardı. İşte o ittifakı kamuflaj kullanıp, başka bir oyunu sahneye sürdüler. Saadet ve İYİ Parti tabanı bir süre sonra bu oyunu görecek.

15 TEMMUZ’DA, GEZİ’DE HEDEF NEYSE ŞİMDİ DE O..

İmamoğlu kesin kazanmalıydı. Oy alsa da almasa da kazandırılacaktı! Oyu yeterli olmasa bile o ‘ince işçilikle’ kazandırılmalıydı. Çünkü hedef belediye başkanlığının çok ötesindeydi.

15 Temmuz’da, Gezi’de hedef neyse, Baykal kumpasında hedef neyse, Suriye’nin kuzeyinden kuşatmada hedef neyse, S-400’ler üzerinden yürütülen saldırıların hedefi neyse İmamoğlu projesi de oydu.

Kimse kızıp küfürler savurup durmasın. Kimse milli irade, seçim, oylarımız diyerek bu gerçeği örtmeye kalkmasın. Bizim onlara karşı boynumuz kıldan incedir. Ama burada başka bir tehlike varsa, Türkiye için, onu da söylemekten çekinmeyeceğiz.

KİM ADAY YAPTI? KİM KAMPANYA YÜRÜTTÜ? KİM “ADAM”INI SAVUNUYOR?


Daha kazanmadan, daha mazbatasını almadan “adamımızı tanıyın” diye açıklama yapanlar işin arkasındadır. Onların şimdiye kadar kullandığı kuklalar işin arkasındadır. Seçim öncesi örtülü, gizli müdahale, seçimden sonra da aynı çevreler üzerinden zihinsel bir operasyon olarak yürütülmektedir.

İmamoğlu’nun aday yapılmasında ve kampanyasında kimler ne roller üslendi, FETÖ yapılanması bunun neresinde, bence çok ciddi soru işaretidir?

Tekrar edeyim: Bu, seçim yolsuzluğunun ötesinde, belediye başkanlığı meselesinin ötesinde bir durumdur. Konu, seçimlerden bağımsız, bir milli güvenlik hassasiyeti ile ele alınmalıdır.

İmamoğlu, koltuğuna otursa bile meşruiyeti her zaman sorgulanacaktır. Zaten çok yakında bu durum kendini belli edecektir.
İbrahim Karagül
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,083
Tepkime puanı
1,922
Puanları
113
Acaba Ekrem İmamoğlu’nun seçimden önce, sonra Eyüp Sultan Camii’ne gidip dua etmesi proje midir? Hele Çamlıca Camii’inde Cuma namazı kılması?


-Acaba İmamoğlu, kendisi başlı başına bir proje midir?


-Acaba CHP’nin muhafazakar kitlelere açılış çabaları proje midir?


“Proje” tanımlaması revaçta.


Genelde siyasette bizi şaşırtacak olguları “Proje” olarak görmekteyiz.


Bir CHP’li camiye gidiyor, dua ediyor, halkla ilişkilerde herhangi bir CHP’liden beklenmeyecek sıcak görüntüler veriyor, çapraşık sorular karşısında sinirleri alınmışçasına güler yüzlü mukabelede bulunuyor, en az oy alacağı – aldığı toplumsal zeminlerde dolaşıyor vs.


Doğru, bunlar üzerinde çalışılmadan olmayacak şeyler. Hele Bir ilçe belediye başkanlığından İstanbul gibi bir metropole, üstelik Cumhurbaşkanı’nın “Aşkım” dediği bir şehre başkan olmaya adaysanız, hele karşınızda şu anda Türkiye siyasetinin ikinci adamı varsa meydana nasıl bir profil olarak çıkacağınızı çalışmanız gerekir, sizi meydana sürenlerin çalışması gerekir.


Bunu hangi aday yapmaz ki…


Ama biz, muhafazakar camia burada “Proje”yi, negatif anlamda kullanıyoruz, kötülük çevrelerinin oyunu gibi değerlendiriyoruz.


Baktığınızda İmamoğlu ile ilgili “Proje” tanımlaması hep “Dua” gibi masum davranışlarla sınırlı değil, bir whatsapp mesajında dolaştırıldığına göre arkeolojik kazı yapılmış ve taa Pontus’a kadar gidilmiş. Meğer bu işin içinde Pontus hayali kuranlar bile varmış.


Ne diyeyim, tabii ki araştırılmalı. İstanbul önemli, Ayasofya önemli, Konstantinopolis gibi hülyalar hala ölmüş değil, Ekrem İmamoğlu da bir yandan Eyüp Camii’nde dua edip, diğer yandan da Pontus hayallerine taş taşıyor olabilir!


Mi?


Bu “Proje” işi hoşumuza gidiyor. Bir ortamda bir arkadaş “Bu Temel Karamollaoğlu bir proje” dedi. Bir başkası “Neyin projesi?” diye sordu. Böyle “Proje – Neyin projesi?” diyalogu bir süre devam etti, biz Karamollaoğlu’nun “Neyin projesi” olduğunu öğrenemeden diyalog sona erdi.


Ben bu “Proje” tanımlamalarına öteden beri dikkat ederim. Bir ara “Ak Parti’nin aslında Erbakan’ın projesi olduğu”na dair sorular soruldu bana Anadolu gezilerimde. Hüsnü zanla oluşturulmuş bir proje tanımlamasıydı. İnsanlar Erbakan Hoca’dan vazgeçemiyor, onun kendi talebeleri tarafından yenilmiş olmasına gönlü razı olmuyor, bu arada Tayyip Bey’in de başarısını görüyor, “Olsa olsa Hoca bunu kurgulamıştır” sonucuna varıyor. Öyle midir acaba?


Bir ara Çağlayan ve Kazlıçeşme’de Fetih mitingi yapıldı hani. Çağlayan’da Erbakan hoca’nın, Kazlıçeşme’de Tayyip Erdoğan’ın mitingi. Hoca ne dedi: Onlar Bizans’ın çocukları, biz Fatih’in çocuklarıyız. Yani bu söze göre Bizans’la ilgili birileri Ak Parti kadrolarını kurgulamış, devreye sokmuştu.


Bu “Proje” ile Karamollaoğlu’nu “Proje” diye tanımlamak arasında bir fark var mı?


Hala birileri bizim tanıdığımız, sevdiğimiz Hocaları “İslam’ı tahrip projesi”nin elemanları olarak görüyor.


Başlangıçta Amerika ve Avrupa Birliği ile kurduğu ilişkilere bakarak Ak Parti’yi İslam dünyasını dönüştürme ameliyesinin “Projesi” olarak yorumlayan az insan mı oldu?


Şimdilerde Ak Parti’nin fabrika ayarlarının bozulduğundan yola çıkarak yeni bir siyasi oluşum arayışında olanlar da, geçmişte ne kadar Ak Parti içinde en tepelerde rol almış, hatta gençliklerinden bu yana aynı misyon için koşmuş olsalar da, “Acaba hangi projenin insanları?” diye sorgulanmaktan kurtulamıyorlar.


Aslında durduğumuz yeri kutsadığımız ölçüde öteki alanlardaki her oluşuma, “Proje” gibi negatif bir anlam yükleme eğilimi her çevrede var. Bu aynı çizginin iç dünyasında söz konusu olduğunda peşinden “İhanet” tanımlamaları geliyor, giyotin devreye giriyor, infazlar başlıyor.


Burada benim İslam hassasiyeti açısından dikkat çekmek istediğim bir husus var: Durduğumuz siyasi zemini kutsadığımız ölçüde, onun dışındaki oluşumların en masum hareketlerini bile günah hanesine yazma eğilimi oluşuyor.


Neredeyse adamın Müslüman olmasını istemiyor gibi duruyoruz. Camiye gelmeseydi, dua etmeseydi, sakallı bir adamla kucaklaşmasaydı, muhafazakâr görüntüler içine girmeseydi vs… Ya da muhafazakâr olacak idiyse bile bizim partiye oy verseydi, bizim partiden aday olsaydı…


İnsanların kalbini yarıp bakamıyor olsak bile boynunu vurmaktan çekinmeme eğilimindeyiz. “Kul hakkı” diye bir ölçü, siyaset zemininde kitaplara hapsoluyor.


Sakın siyasetin iman haline getirilmesi fetvaları da, siyasete eklemlenen “cemaat yapıları”nı da, “islami STK’ları” da hatta siyasi partileri de “Dinin toplumda tartışılır hale getirilmesi” noktasından “Proje” haline getiriyor olmasın.


Tansu Çiller, Mehmet Ağar, Semra Özal bir proje ile Ak Parti’ye yaklaşıyor olmasın. Ak Parti’nin MHP ile buluşturulması proje olmasın. Pelikan bir proje olmasın. Medya dili proje olmasın.

Ahmet TAŞGETİREN
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,083
Tepkime puanı
1,922
Puanları
113
İki teori arasında orta yolu bulmak lazım.


Ahmet TAŞGETİREN iyi niyetli mikser projesi mi :)

İbrahim KARAGÜL uyarır gibi görünen sindirici projesi mi?

Cumaya kadar ak koyun kara koyun belli olur. :)
 

ihvanistanbul

AkhenAton
Katılım
4 Eki 2009
Mesajlar
7,662
Tepkime puanı
2,338
Puanları
113
Konum
istanbul
Gulup geciniz efendim...

İstanbuldan rantlaniyoruz secim falan bizi kesmez kimseye yedirmeyiz diye soyleseler daha mert olurlardi.
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
İbrahim Karagül ve avanesine göre oy pusulaları böyle olsa onlar da rahat eder, kendi seçim müşahitleri de :D

D3dJGlQWwAInGPN.jpg:large
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,083
Tepkime puanı
1,922
Puanları
113
ERDOĞAN ŞU ANDA TEHDİT EDİLİYOR..!

Hatırlarsanız ABD'den bikaç kişilik bir heyet Türkiye’ye gelmiş..ve Türkiyede içinde CHP, HDP, İP'li yetkililerin...İsrailli yetkililerin... Türkiye görev yapan bazı araştırma şirketleri sahiplerinin..büyük ve zengin ailelerin temsilcileri ile birlikte gizli bir toplantı yapmış...Hatta hatta bu toplantıya CHP milletvekili Engin Altay da katılmıştı...Fakat ne hikmetse...Engin Altay bu toplantıdan sonra nereden çıkardıysa artık.. “10 Mart’ta İstanbul’u kazandığımızı herkese duyuracağız” gibi bi açıklama yapmıştı..Bu açıklamanın hemen akabinde on gün sonra 8 martta Taksimdeki ezan provakasyonuna...ondan bir hafta sonrada yeni zallandada yaşanan cami saldırısının akabinde, Ayasofya provakasyonuna şahit olduk...o toplantıdan bu güne değin, Bu ülkede gerek sosyal medya ve gereksegörsel ve yazılı basın üzerinden sürekli olarak kaşındık..Birden bire, düşmeye başlayan sebze meyve fiyatları yeniden tavan yaptı..velhasılı kelam... Karşımızda sosyal psikolojiyi iyi bilen... ve kitle yönetiminin bütün araçlarını kontrol eden...Medya araçlarının yüzde doksanına sahip bir düşman var...bir de maalesefki, içimizde gavura paralı veya gönüllü kölelik eden yüzde ellilik ankör bir kitle ile karşı karşıyayız...Neyse..yine dönelim o toplantının detaylarına..O toplantıda konuşulan birinci ve en önemli madde Türk ekonomisiydi... Seçimlerde Cumhur ittifakının kaybetmesini sağlamak için atılacak ilk adım Türkiyeye ekonomi üzerinden saldırmaktı... Bunun için yeni bir ekonomik operasyon yapmaya karar verdiler..Nitekim..tamda seçime 10 gün kala doları harekete geçirmeye çalışmaları bu sebepleydi..Bunun dışında... yurt dışı kaynaklı 2 finans kuruluşuna Türkiye’de seçim araştırması yaptırılcak...Bu araştırmanın sonucu olarak,cumhur ittifakının beş büyük şehiri..yani İstanbulu,Ankarayı,Antalyayı eskişehiri ve Bursa’yı kaybedeceği yönünde olacak...Ve bu sonuçlar tüm banka ve fon yönetimlerine...vede büyük şirketlere duyurulacak...AK Parti’nin bu 5 büyük şehri kaybetmesi durumunda, otomatikmen Türkiye’de büyük bir belirsizlik ortamının oluşacağı..bundan dolayı ekonomik göstergelerin çok hızlı şekilde düşeceği duyurulacak...Ve seçimden önce bu kuruluşların millet ittifakının yanında hareket etmesi sağlanacak..Seçimden sonra doların on liranın üzerine fırlayacağı... ve Bankaların ve fon yönetilerinin, müşterilerini dolara yönlendirmeleri sağlanacaktı...Başardılarmı...Başardılar...Tüm bankalar, müşterilerini dolara yatırım yapmaları yönünde yönlendirdilermi..yönlendirdiler.. büyük şirketler tüm varlıklarını..hatta hatta borsadaki hisselerini satıp, dolara çevirdilermi...çevirdiler..Halk paniğe kapılıp, iş yapmadan kabuğuna çekildimi...çekildiii..O toplantıya katılan tüm zengin ailelerden varlıklarının tamamını dolara yatırma sözü alınmıştı..Bu sözü yerine getirdilermi...getirdiler...Sonuç olarak...piyasada para kalmayınca ekonomik kriz patlak verdimi verdiiiii...planın ekonomi ayağı tamamdı..Şimdi sıra sebze meyve hallerine gelmişti...Onlarada. gidip,aynı rapor sunuldu..Ve seçimden sonra erdoğanın elinin zayıflayacağı..Erdoğanın bu seçimden güçlenerek çıkarsa,ilk iş olarak hal yasasını çıkartacağını..buna engel olmak içinde birlikte hareket etmeleri gerektiği söylendi..Başardılarmııı..Başardılar...Halciler ve son zamanlarda Erdoğanın çok fazla uğraştığı marketler, fiyatları fırlatarak, milleti canından bezdirip halkı devlete karşı kışkırttımı...kışkırttıııı..Bu işte tamamdı...gerek sosyal medya..vede gerekse görsel ve yazılı basındaki isimleri satın almakta zorlanmadılar zaten..medya grupları zaten onlara hizmet ediyordu..Bu algı oluşturma hususunda onların işlerini kolaylaştırdı..Bunun dışında..büroksasideki etkin fetöcüler kullanılarak son zamanlarda ,halktan tepki geleceği biline biline alel acele poşet yasası yürürlüğe konuldu...yanlış atamalar yapılarak halktan yana hükümete tepki oluşturuldu..ayasofya üzerinden erdoğan aciz gösterildi.. fetocu belediye başkanları ve teşkilat başkanları çaldıklarını çırptıklarını bile bile milletin gözünün içine içine soktular... üstüne Üstün muhtarlık seçimleri bu işin tuzu biberi oldu.. köylerde Muhtar olmak isteyen orta halli geri zekalılar Büyük şehirlerde ne kadar akrabası varsa otobüs otobüs köye taşıdılar... fetocu polisler ısrarla milleti ceza yağmuruna tuttular... seçimlerde hep istenmeyen ve şaibeli adayların isimleri öne çıkınca, halk Bundan dolayı Erdoğan'a karşı büyük tepki duymaya başladı.. Erdoğan, bunu Son anda fark etti... Fakat artık yapılacak hiçbir şey kalmamıştı.. Erdoğan il il.. Hatta ilçe ilçe dolaşarak bu yanlışı düzeltmeye çalışsada.. halk haklı olarak " biz sana bu adayı istemediğimizi söylemiştik ...sen ısrarla bize kulak tıkadın... ve istemediğimiz adayı desteklemek zorunda bıraktın.. artık yeter" dedi.. teşkilat başkanları ve teşkilatlar Seçimden sonra Erdoğan bizi yenilemeye kalkar düşüncesiyle gereken emeği göstermedi... sağlık sektöründeki fetö'cüler iş zayıflatarak milleti canından bezdirdi... Yani işin özeti... halkın devlete ve Erdoğan'a yaptığı çağrılar kesinlikle kendisine iletilmedi... Böylece planın burokrasi ayağı da tamamlanmış oldu... şimdi o toplantıda alınan diğer kararlarda başlık başlık veriyorum Erdoğan'ın neden bu seçim bir bakan meselesi dediğini daha iyi anlayacaksınız..Eğerki bilerek ve isteyerek, brlli mecralar tarafından muğullakta bırakılan İstanbul oyları üzerinden tehdit edilmeye Kalkılan erdoğan, onlarla anlaşıp masaya oturmazsa, bu saatten sonra;
- 1 Mayıs itibariyle Haziran Hareketi “Erdoğan’a karşı barışçıl sokak eylemlerine” başlayacak...
- Eylemlerin öncülüğünü CHP İstanbul İl Başkanı yürütecek..
- İstanbul’da başlayacak sokak hareketlerini tüm Türkiye’ye haziran sonuna kadar yaymak hedefmiş.
- Süreç içerisinde hem ekonomi daha kötüye gidecekmiş hem de toplumsal kaos ortamı artacak...
- Mayıs ayında Türkiye’de yeni siyasal oluşumlar ile AK Parti’nin daha da güçsüzleşmesi sağlanacak..
AK Parti teşkilatlarında kopmalar hedeflenecek.
- PKK ve DHKP-C’li sokak göstericileri gibi davranan kişilerle bazı dernek ve vakıfların içine girmiş FETÖ’cü kriptolar arasında sokak kavgası ile olaylar 2. bir seviyeye yükseltilecek..
- Temmuz itibariyle yer yer yağma ve talanlar yapılacak...
- Bazı terör saldırıları Temmuz ayı içerisinde gerçekleşecek..
- Güçsüzleşen bir Erdoğan’ın Suriye’deki PYD/YPG terör örgütüne müdahale etme durumu ortadan kaldırılacak..
- ABD de, Erdoğan güçsüzleşince böyle bir operasyona karşı hem ekonomik hem de askeri yaptırımlar uygulayacak..
- Ağustos ortasında ortam tam kaotik olunca “Erdoğan’ın artık ülkeyi yönetemediği” gündem edilecek ve “Erken seçim” gündem edilmeye başlanılacak.
- Kazanılan belediyelerde olaylar bahane edilerek AK Partili çalışanlar toplu şekilde işten çıkarılacak 80 bin işten çıkarılacak kişinin ismi şuan hazır... listeler devam ediyor..
- Kasım’a kadar sokak eylemleri ve S-400’ler üzerinden yaptırımlar vb. birçok adım atılacak ...ve Kasım ortasında Erken seçim kararı aldırılıp... Ocak 2020’de “Erken seçim” yapılması sağlanacak...


Şimdi Anladınız mı Erdoğan'ın neden "bu secim bir beka meselesi.. arkamızda durun" dediğini... tüm seçim süreci boyunca tek kelime etmeyen Kılıçdaroğlu'nun nereden aldığı güçle; apar topar sahneye fırlayıp; "İstanbulu'da, Ankara'yı da... birçok ili ve ilçeyi de biz kazandık... bizimle anlaşmak zorundasınız.." diye, devlete Parmak salladığını... şimdi o devlete ders vermek isteyen insanlara sormak istiyorum... istediğiniz oldu mu..? devlete gereken dersi vere bildiniz mi..? Şimdi bu muğullak sonuçlardan sonra, belirsizlik ortamı oluştu.. Şimdi perde arkasında pazarlıklar başlayacak.. iç ve dış mihraklar seçim sonuçları üzerinden Erdoğan'ı pazarlık ve İMF masasına oturtmaya kalkacaklar... şimdiye kadar içeride ve dışarıda attığı bütün adımları geri çektirmeye çalışacaklar... Suriye'de yapmayı planladığımız tüm operasyonları durdurma kararı aldıracaklar.. Tam 2 yıldır Suriye'de ailelerine evlerine ocaklarına Hasret giden askerlerimizin ve komutanlarımızın vebaline Hazır mısınız...? seçimden hemen sonra Feto'nun siyasi ayağı.. CHP'de birçok isim.. ve ekonomi alanında aktif birçok şirket sahibi... medyadaki kravatlı teröristler içeri alınacaktı.. fezlekeler ve bütün dosyalar hazırdı... şimdi Erdoğan, bunlarla anlaşmak zorunda kalırsa tüm işlemler durdurulacak .. ve Erdoğan o itlere ettiği tüm lafları... halka verdiği tüm sözleri Yutmak zorunda kalacak... bunun vebaline Hazır mısınız... Hal Yasası çıkartılıp... millete yıllardır pahalı Pahalı mal satan HDP'li hal çeteleri çökertilecekti.. Erdoğan belkide bu yasayı da çıkartamayacak...Sonuçtan memnun musunuz.. bu saatten sonra... eğer ki Erdoğan iç ve dış mihraklara diz Çökmezse, onlarla masaya oturup.. onlara biat etmezse... istediklerini yerine getirmezse,Tıpkı gezi olaylarındaki gibi Milleti sokağa dökecekler... Belki de bir iç savaş başlayacak... Türkiye Cumhuriyeti en az 20 yıl geriye gidecek... bu sonuçtan da memnun musunuz... doları 10 liranın üzerine fırlatıp, ekonomiyi alt üst edecekler... Erdoğan'a ders vermek isteyen arkadaşlar, bu sonuçtan sonra mutfaklarınızdaki yangın Söner artık... pahalılık diye bir şey kalmaz değil mi...menmunmusunuz sonuçtan.. Erdoğan'a hakkı ile ders verebiliriz mi..? AK Parti'ye gereken dersi verebildiniz mi..? keyfiniz yerindemi şimdi...
Her şeyin ötesinde.. Tüm Müslüman alemi ümidini bize bağlamıştı.... Erdoğan içerde ne kadar güçlü olursa, dışarıda o kadar güçlüydü... zaman zaman onlara yapılan haksızlıkları el altından engelleyen de erdoğan'dı.. onların elleri de böğründe kaldı..Bu vebal hepinize yeter... Bizim milletimiz de bu kafa yapısı... bu kazanma hırsı... ve bu kıskançlık olduktan sonra Biz daha nice yüzyıllar Yahudilere ve Siyonizme diz çökmek zorunda kalırız... Allah sizi bildiği gibi yapsın.. diyeceklerim bu kadar...

Şenay Tek
 
Üst