İsrail...

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Başbakan Susmasın, Cevap Versin..!

resim.php

Ömer Faruk GERGERLİOĞLU

Başbakan Tayyip Erdoğan'a Şehit Ahmet Fahad Uluslararası Hayır İşleri Vakfı tarafından "2010 İslam Dünyası Mümtaz Şahsiyet Ödülü" verildi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Kuveyt'te Filistin davası ile ilgili olarak yaptığı konuşmada

"Filistin konusunda herkes sussa, biz susmayacağız" dedi. Kendisine Filistin ile ilgili duruşundan dolayı mümtaz şahsiyet ödülü verilirken İslam dünyasının susan liderlerine de dokundurarak “sen benim Filistin'deki kardeşimi insanlık dışı yöntemlerle katledeceksin, biz susacağız, öyle mi?

Akdeniz'de korsanlık yapacaksın, yardım gemisine saldıracaksın, benim 9 kardeşimi şehit edeceksin biz buna tepkisiz kalacağız öyle mi? Herkes susabilir. Tepkisiz kalabilir. Ama biz susmayız, susamayız ve emin olun susmayacağız” dedi.

Başbakan’ın Filistin konusundaki duyarlılığını görmemek, “One minute” deyişini unutmak mümkün değildir. Ancak hamaseti geçerek, konuştuktan sonra neler yapıldığına bakmak gereklidir. Konuşmak her zaman için yeterli bir tavır mıdır? sorgulamak gerekir. Yapılabilecekler yapılmış mı dır? diye bakmak gerekir.


Türkiye Ortadoğu'da her geçen gün önemi artan bir ülke. İster istemez bir Türkiye devleti tavrı çok önemli. Türkiye devlet olarak kendisini göstermeyi düşünmese de Türkiye halkı Filistin konusunda kendisini gösteriyor. Hiç bir ülke halkının yapmadığı fedakarlığı yapıyor. Türkiye yardım kuruluşları adeta destanlar yazıyor.

Bu hiç şüphesiz halkımızın vicdanlı iradesini göstermesindendir. Zaten yurtdışına çıktığınız zaman farklı ülkeden müslümanların Türkiye halkına büyük bir değer verdiğini görürsünüz. Bu değer bir ırka yönelik değildir yüzyıllardır taşıdığı ve halen taşıdığına inanılan misyonunadır. Başbakan'ın son yıllardaki net çıkışı bu hissiyata doğru cevap vermesi açısından önemlidir ve İslam dünyasında büyük puan toplamasına neden olmuştur.


Ancak konuşmak her zaman iş yapmak mıdır? yoksa tribünlere oynama ihtiyacının bir dışavurumumudur? bunu net olarak ortaya çıkarmak gerekir.


Gazze katliamı sonrası İsrail'li yetkililer hakkında TCK’daki evrensel yargı yetkisi ilkesi gereğince yasal işlemler yapma imkanı oluşmuştu. MAZLUMDER İsrail''li yetkililerin Türkiye'ye giriş yapmaları durumunda tutuklanmalarını sağlayabilecek bir dava başlatmak istemişti. Bu konuda gereken hukuki alt yapı kuvvetli bir şekilde oluşturulmuş.

Bizzat Gazze'de gözlem yapan MAZLUMDER ekibi İsrail'in savaş suçu sayılan Fosfor bombası kullandığının ispatını cesetler üzerinden alınan doku örnekleri ile ispatlamıştı. Bu ispat üniversitelerin laboratuarlarında yapılmış tek somut , güçlü ve ilk bir delildi. Daha sonra Goldstone raporu da aynı bulguları doğrulamıştı ve İsrail'in uluslararası kamuoyunda zor duruma düşmesini sağlayan BM raporları çıkmıştı.

Ancak önemli olan Türkiye İsrail ilişkileridir ve Türkiye eline geçen bu fırsatı nasıl kullanabilirdi? sorusudur. Bilindiği üzere MAZLUMDER'in başvurusu Cumhuriyet savcıları tarafından Adalet Bakanlığına gönderilmiş ve bakanlığın izin vermesi halinde soruşturma açılacağı beyan edilmişti. Ancak Adalet Bakanlığı o zaman kamuoyunun ve medyanın gözden kaçırdığı bir şekilde bu izni vermemiş ve büyük bir fırsat kaçırılmıştı.

Bu niye büyük bir fırsattı? Zira bize yar olmayacak İsrail ile köprülerin atılması anlamına geliyordu ve daha sonra nutuk atmakla yapılacak işlerin önceden yapıldığını gösterecekti. Başbakan eğer o gün geri adım atmasaydı İsrail 31 Mayıs 2010'da Mavi Marmara'da 9 kişiyi şehit etme rahatlığına kavuşamayacaktı. İsrail herhalde “bunlar herkesin sustuğu bir zamanda konuşurlar ama sadece konuşurlar, başka bir şey yapmazlar nasıl olsa " demiştir. Gazze soruşturmasına o zaman izin verilse İsrail'li yetkililer hakkında somut tek adım atılmış olacak ve İsrail sözünün eri bir Türkiye olduğunu görecekti.


Peki Türkiye yaşananlardan ders almış mıdır ve yapılması gerekenleri yapıyor mu? Bu konuda da maalesef yine hamasetle iştigal ettiğimizi söyleyebilirim. Mavi Marmara'ya hunharca bir saldırı düzenleyen ve 9 kişiyi şehit eden İsrail'e hukuki anlamda yapılması gerekenler yapılmış mıdır. Bu alanda da büyük bir atalet ve duyarsızlık gözlemlemekteyiz. Hukuki planda çok açık bir şekilde önemli somut deliller var olmasına ve İsrail'i çok güç duruma düşürecek bir konu hakkında hiç bir şey yapılmamaktadır.

Türkiye acaba kendisinin İsrail tarafından aşağılanacağı başka hangi olayları beklemektedir. İsrail özür dilemeyeceğini, tazminat falan vermeyeceğini şımarıkça küstahça beyan etmekte adeta Türkiye ile dalga geçmektedir. Açıkçası Başbakan'ın omuzlarında çok önemli bir vebal vardır ve tribünlere oynamak ile bu vebalin hesabı verilemez.. Değişen nedir? İsrail halen ortalama 1 Filistinliyi her gün öldürmektedir. İsrail özür dilememektedir. Somut olarak değişen nedir sayın Başbakan?


Başbakan'ın artık net bir açıklama yapması lazımdır. Yürek ferahlatan açıklamalar, tavırlar ile işler olmuyor. Somut net duruşlar gerekiyor. İslam ülkeleri ve tüm dünyanın vicdanlı insanlarının nezdinde sureten puan kazandıracak sözler beyan etmek kolaydır. İş gerçek adımlar atmaktadır.

Başbakan'ı Gazze katliamı sonrası Adalet bakanlığının vermediği iznin nedenini açıklamaya davet ediyorum. Mavi Marmara sivil bir insiyatifti, bu sivil insiyatifin fedakarlığının üzerinden puan devşirmek ve hukuki hiç bir devlet adımı atmamak ne ile izah edilebilecektir? Başbakan “susmayacağız” dedi o zaman cevap versin. Başbakan’ı hukuki girişimlerden niye imtina edildiğini açıklamaya davet ediyorum. Samimi bir cevap bekliyorum. Zira bu cevap tribünlerin değil, Mavi Marmara şehitlerinin ve tüm Filistin'li şehitlerin cevabını beklediği bir sorudur.
 
Üst