Risale-i Nur Talebesi
Diyar-ı Bekirli
- Katılım
- 30 Haz 2006
- Mesajlar
- 1,460
- Tepkime puanı
- 11
- Puanları
- 0
ÂYET-İ KERİME MEÂLİ
Musâ'ya da, Hârûn'a da selâm olsun. İyilik yapan ve iyi kullukta bulunanları işte Biz böyle mükâfatlandırırız. İkisi de Bizim mü'min kullarımızdandı.
Sâffât Sûresi: 120-122
HADİS-İ ŞERİF MEÂLİ
Allah'ın rızası gözetilmeden sevap kazanılmaz. Niyetsiz hiçbir amel olmaz.
Câmi'ü's-Sağîr, c: 3, 3847.
29.12.2006
İslâmın kudsî ve semavî kongresi: Hac
Aziz, sıddık, fedakâr kardeşlerim,
Çok yerlerden telgraf ve mektuplarla bayram tebrikleri aldığım ve çok hasta bulunduğum için, vârislerim olan Medresetü’z-Zehra erkânları benim bedelime hem kendilerini, hem o has kardeşlerimizin bayramlarını tebrik etmekle beraber, âlem-i İslâmın büyük bayramının arefesi olan ve şimdilik Asya ve Afrika’da inkişafa başlayan ve dört yüz milyon Müslümanı birbirine kardeş ve maddî ve mânevî yardımcı yapan İttihad-ı İslâmın, yeni teşekkül eden İslâmî devletlerde tesise başlamasının ve Kur’ân-ı Hakîm’in kudsî kanunlarının o yeni İslâmî devletlerin kanun-u esasîsi olmasından dolayı büyük bayram-ı İslâmiyeyi tebrik ve dinler içinde bütün ahkâm ve hakikatlerini akla ve hüccetlere istinad ettiren Kur’ân-ı Hakîmin, zuhura gelen küfr-ü mutlakı tek başıyla kırmasına çok emareler görülmesi ve beşer istikbalinin de, bu gelen bayramını tebrikle beraber, Medresetü’z-Zehranın ve bütün Nur talebelerinin hem dahil, hem hariçte, hem Arapça, hem Türkçe Nurların neşriyatına çalışmalarını ve dindar Demokratların bir kısm-ı mühimmi Nurların serbestiyetine taraftar çıkmalarını bütün ruh u canımızla tebrik ediyoruz.
Bu sene hacıların az olmasına çok esbap varken, 180 binden ziyade hacıların o kudsî farizayı ve din-i İslâmın kudsî ve semavî kongresi hükmünde olan bu hacc-ı ekberi büyük bir bayramın arefesi noktasında olarak bütün ruh u canımızla tebrik ediyoruz.
Emirdağ Lâhikası, s. 336
***
Mişâil namıyla müsemmâ Mihâil Peygamberin Kitabının Dördüncü Bâbında şu âyet var: “Âhirzamanda bir ümmet-i merhume kaim olup, orada Hakka ibadet etmek üzere mübarek dağı ihtiyar ederler. Ve her iklimden orada birçok halk toplanıp Rabb-i Vâhide ibadet ederler, Ona şirk etmezler.” (Kitab-ı Mukaddes, Mîhâ, Bab 4, âyet 1-2.)
İşte şu âyet, zâhir bir sûrette, dünyanın en mübarek dağı olan Cebel-i Arafat ve orada her iklimden gelen hacıların tekbir ve ibadetlerini ve ümmet-i merhume nâmıyla şöhret-şiâr olan ümmet-i Muhammediyeyi tarif ediyor.
Mektubat, s. 169
Lügatçe:
fariza: Farz, Allah’ın emri. ittihad-ı İslâm: İslâm birliği. kanun-u esasî: Anayasa. müsemmâ: İsimlendirilmiş. ümmet-i merhume: İlâhî merhamete mazhar olan ümmet. kaim: Mevcut, var olan. Rabb-i Vâhid: Tek ve eşşiz olan Allah, bir olan Allah. Cebel-i Arafat: Mekke-i Mükerreme’de bulunan mübarek dağın ismi, Mekke’nin 16 km. doğusunda ve hacıların arefe günü toplandıkları tepenin adı.
Bediüzzaman Said NURSÎ
Musâ'ya da, Hârûn'a da selâm olsun. İyilik yapan ve iyi kullukta bulunanları işte Biz böyle mükâfatlandırırız. İkisi de Bizim mü'min kullarımızdandı.
Sâffât Sûresi: 120-122
HADİS-İ ŞERİF MEÂLİ
Allah'ın rızası gözetilmeden sevap kazanılmaz. Niyetsiz hiçbir amel olmaz.
Câmi'ü's-Sağîr, c: 3, 3847.
29.12.2006
İslâmın kudsî ve semavî kongresi: Hac
Aziz, sıddık, fedakâr kardeşlerim,
Çok yerlerden telgraf ve mektuplarla bayram tebrikleri aldığım ve çok hasta bulunduğum için, vârislerim olan Medresetü’z-Zehra erkânları benim bedelime hem kendilerini, hem o has kardeşlerimizin bayramlarını tebrik etmekle beraber, âlem-i İslâmın büyük bayramının arefesi olan ve şimdilik Asya ve Afrika’da inkişafa başlayan ve dört yüz milyon Müslümanı birbirine kardeş ve maddî ve mânevî yardımcı yapan İttihad-ı İslâmın, yeni teşekkül eden İslâmî devletlerde tesise başlamasının ve Kur’ân-ı Hakîm’in kudsî kanunlarının o yeni İslâmî devletlerin kanun-u esasîsi olmasından dolayı büyük bayram-ı İslâmiyeyi tebrik ve dinler içinde bütün ahkâm ve hakikatlerini akla ve hüccetlere istinad ettiren Kur’ân-ı Hakîmin, zuhura gelen küfr-ü mutlakı tek başıyla kırmasına çok emareler görülmesi ve beşer istikbalinin de, bu gelen bayramını tebrikle beraber, Medresetü’z-Zehranın ve bütün Nur talebelerinin hem dahil, hem hariçte, hem Arapça, hem Türkçe Nurların neşriyatına çalışmalarını ve dindar Demokratların bir kısm-ı mühimmi Nurların serbestiyetine taraftar çıkmalarını bütün ruh u canımızla tebrik ediyoruz.
Bu sene hacıların az olmasına çok esbap varken, 180 binden ziyade hacıların o kudsî farizayı ve din-i İslâmın kudsî ve semavî kongresi hükmünde olan bu hacc-ı ekberi büyük bir bayramın arefesi noktasında olarak bütün ruh u canımızla tebrik ediyoruz.
Emirdağ Lâhikası, s. 336
***
Mişâil namıyla müsemmâ Mihâil Peygamberin Kitabının Dördüncü Bâbında şu âyet var: “Âhirzamanda bir ümmet-i merhume kaim olup, orada Hakka ibadet etmek üzere mübarek dağı ihtiyar ederler. Ve her iklimden orada birçok halk toplanıp Rabb-i Vâhide ibadet ederler, Ona şirk etmezler.” (Kitab-ı Mukaddes, Mîhâ, Bab 4, âyet 1-2.)
İşte şu âyet, zâhir bir sûrette, dünyanın en mübarek dağı olan Cebel-i Arafat ve orada her iklimden gelen hacıların tekbir ve ibadetlerini ve ümmet-i merhume nâmıyla şöhret-şiâr olan ümmet-i Muhammediyeyi tarif ediyor.
Mektubat, s. 169
Lügatçe:
fariza: Farz, Allah’ın emri. ittihad-ı İslâm: İslâm birliği. kanun-u esasî: Anayasa. müsemmâ: İsimlendirilmiş. ümmet-i merhume: İlâhî merhamete mazhar olan ümmet. kaim: Mevcut, var olan. Rabb-i Vâhid: Tek ve eşşiz olan Allah, bir olan Allah. Cebel-i Arafat: Mekke-i Mükerreme’de bulunan mübarek dağın ismi, Mekke’nin 16 km. doğusunda ve hacıların arefe günü toplandıkları tepenin adı.
Bediüzzaman Said NURSÎ