İslam'ın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar aciz bunlar
- Konbuyu başlatan adams77
- Başlangıç tarihi
bu ne kadar tarikatci varsa cuvala koyup ağzını bağlayıp tekkelerinin temeline gömecen diyecem amma bunlar şıhlarının himmetiyle ordanda çıkar yok yok bunları bırakacan konuşacaklar şehlerinin himmetiyle kanala batarlar ne kadar tarikatcı çömaatci varsa medyaya davet edilsin fetva vermeleri serbest edilsin yeter
alanyali07
Kıdemli Üye
- Katılım
- 11 May 2008
- Mesajlar
- 6,968
- Tepkime puanı
- 845
- Puanları
- 0
"İslamın güncellenmesi" kapısı çok tehlikeli bir kapıdır. Erdoğan gibi siyasi bir liderin bu kapıyı açmış olması çok tehlikeli sonuçları doğurur.
Nitekim Ak parti seçmeni içinde her türden dini görüş sahibi mevcut.
Tesettürü farz görmeyen kişiler de var, namazı şeklen yok sayan da var. hatta zina ancak zorla olur,karşılıklı rıza olursa zina değildir diyen bile var.
Adnan oktar bile akp destekçisi varın siz düşünün çeşidin çokluğunu.
Şimdi Erdoğan gibi önemli bir lider, islam güncellenecek dediği zaman her türden görüş sahibi bunu kendi görüşüne yontacaktır.
Tesettürü farziyetini inkar eden kişi "bakın erdoğan işte benim görüşümü destekliyor, ben de güncelliyorum" diyecek.
namaz yoktur, salat destektir diyen kişi "bakın işte Erdoğan da güncellenmesi taraftarı" diyip kendi taraftarına yontacak.
kurban illaki hayvandan olması gerekmez, herşeyden kurban olur diyen kişi de bakın işte ben de güncelliyorum ,erdoğanın dediği güncelleme bu diyecek.
Adnan Oktar bile kendine yontup, bakın Erdoğan abimiz bizi destekliyor, biz İslamı en güzel şekilde güncelleyen grubuz diyecektir. inanmazsanız birkaç güne görün
örnekleri çoğaltmak mümkün.
Peki bu güncelleme sınırını kim belirleyecek ?
hangi zaman aralıklarıyla güncellenecek ?
Cb. Sözcüsü açıklama yapmış Kuran sünnet demiş de , islam güncellenecek dedikten sonra kuran sünnet demenizin bir manası kalmaz. Zira güncelleyen kişiye göre de Kuran sünnet öyle icap ediyor.
Yani her güncelleyen kişi zaten Kuran sünnet buna uygun buna izin verir diyecek.
Velhasıl, Erdoğan bu işleri din alimlerine bırakmalıydı.
Nitekim Ak parti seçmeni içinde her türden dini görüş sahibi mevcut.
Tesettürü farz görmeyen kişiler de var, namazı şeklen yok sayan da var. hatta zina ancak zorla olur,karşılıklı rıza olursa zina değildir diyen bile var.
Adnan oktar bile akp destekçisi varın siz düşünün çeşidin çokluğunu.
Şimdi Erdoğan gibi önemli bir lider, islam güncellenecek dediği zaman her türden görüş sahibi bunu kendi görüşüne yontacaktır.
Tesettürü farziyetini inkar eden kişi "bakın erdoğan işte benim görüşümü destekliyor, ben de güncelliyorum" diyecek.
namaz yoktur, salat destektir diyen kişi "bakın işte Erdoğan da güncellenmesi taraftarı" diyip kendi taraftarına yontacak.
kurban illaki hayvandan olması gerekmez, herşeyden kurban olur diyen kişi de bakın işte ben de güncelliyorum ,erdoğanın dediği güncelleme bu diyecek.
Adnan Oktar bile kendine yontup, bakın Erdoğan abimiz bizi destekliyor, biz İslamı en güzel şekilde güncelleyen grubuz diyecektir. inanmazsanız birkaç güne görün
örnekleri çoğaltmak mümkün.
Peki bu güncelleme sınırını kim belirleyecek ?
hangi zaman aralıklarıyla güncellenecek ?
Cb. Sözcüsü açıklama yapmış Kuran sünnet demiş de , islam güncellenecek dedikten sonra kuran sünnet demenizin bir manası kalmaz. Zira güncelleyen kişiye göre de Kuran sünnet öyle icap ediyor.
Yani her güncelleyen kişi zaten Kuran sünnet buna uygun buna izin verir diyecek.
Velhasıl, Erdoğan bu işleri din alimlerine bırakmalıydı.
Darul_Beka
Profesör
- Katılım
- 17 Kas 2013
- Mesajlar
- 2,220
- Tepkime puanı
- 175
- Puanları
- 63
"İslamın güncellenmesi" kapısı çok tehlikeli bir kapıdır. Erdoğan gibi siyasi bir liderin bu kapıyı açmış olması çok tehlikeli sonuçları doğurur.
Nitekim Ak parti seçmeni içinde her türden dini görüş sahibi mevcut.
Tesettürü farz görmeyen kişiler de var, namazı şeklen yok sayan da var. hatta zina ancak zorla olur,karşılıklı rıza olursa zina değildir diyen bile var.
Adnan oktar bile akp destekçisi varın siz düşünün çeşidin çokluğunu.
Şimdi Erdoğan gibi önemli bir lider, islam güncellenecek dediği zaman her türden görüş sahibi bunu kendi görüşüne yontacaktır.
Tesettürü farziyetini inkar eden kişi "bakın erdoğan işte benim görüşümü destekliyor, ben de güncelliyorum" diyecek.
namaz yoktur, salat destektir diyen kişi "bakın işte Erdoğan da güncellenmesi taraftarı" diyip kendi taraftarına yontacak.
kurban illaki hayvandan olması gerekmez, herşeyden kurban olur diyen kişi de bakın işte ben de güncelliyorum ,erdoğanın dediği güncelleme bu diyecek.
Adnan Oktar bile kendine yontup, bakın Erdoğan abimiz bizi destekliyor, biz İslamı en güzel şekilde güncelleyen grubuz diyecektir. inanmazsanız birkaç güne görün
örnekleri çoğaltmak mümkün.
Peki bu güncelleme sınırını kim belirleyecek ?
hangi zaman aralıklarıyla güncellenecek ?
Cb. Sözcüsü açıklama yapmış Kuran sünnet demiş de , islam güncellenecek dedikten sonra kuran sünnet demenizin bir manası kalmaz. Zira güncelleyen kişiye göre de Kuran sünnet öyle icap ediyor.
Yani her güncelleyen kişi zaten Kuran sünnet buna uygun buna izin verir diyecek.
Velhasıl, Erdoğan bu işleri din alimlerine bırakmalıydı.
abartmayın
cumhurbaşkanı son günlerde ne islama ne insanlığa yakışır
fetva verenler için böyle bir şey söyledi
o kadar
ilke
Paylaşımcı
- Katılım
- 6 Kas 2017
- Mesajlar
- 875
- Tepkime puanı
- 188
- Puanları
- 0
Cumhurbaşkanımızdan din husunda bir güncelleme lafı çıktı ya, hemen ülkede bütün modernist ve mezhebsizler MAL BULMUŞ MAĞRİBİ gibi oldular ! Daha sonra "Biz dinde reformcu değiliz." denildiği halde mal bulmuş mağribiler övgülerinde sınır tanımamaya hala devam ediyorlar ! İşte biz, her şeyin her zaman çivisini böyle çıkartan bir toplumuz !
alanyali07
Kıdemli Üye
- Katılım
- 11 May 2008
- Mesajlar
- 6,968
- Tepkime puanı
- 845
- Puanları
- 0
o fetva verenlere yönelik genel bir "İslam güncellenir" açıklaması yaparsan bu genel hüküm olur. herkes kendi keyfine göre alır bunu.
"İslam güncellenir" hükmü genele giriyor. kaldıki İslam güncellenir demek başlıbaşına yanlıştır. fıkıh ictihadlarında nassa girmeyen fetvalar güncellenebilir dersin.
İslam güncellenir demek başlıbaşına vahim tehlikedir. Kuran güncellenir diyenler bile bundan kendine pay çıkarır.
bazı kişilerin belli fetvaları,sözleri kastedilecekse net olarak onlar söylenir sadece. Bunu "İslam güncellenir" diye genelleştirirsen işin önünü alamazsın.
Sonra herkes "işte ben böyle güncelliyorum" der.
alanyali07
Kıdemli Üye
- Katılım
- 11 May 2008
- Mesajlar
- 6,968
- Tepkime puanı
- 845
- Puanları
- 0
Edip yüksele de sorsak, tevbe suresinin son ayetlerini Kurandan çıkararak o da kendince güncelleme yapıyor. Nasıl olsa İslamı güncellemenin sınırı yok.
Beni bu mesajımdan ötürü tiye almaya çalışanlar, bir gün gelecek ve ayetin aynen dediğim manaya geldiğini öğreneceksiniz. Ne zaman öğreneceksiniz?isminin başlarında prof. Şeyh bilmemne hz.leri olan hocalarınız veya cemaat tarikat liderlerinizde aynı sözleri söylediği zaman
adams77
Kanalizasyoncu
cemaliii, içindeki birşeye çık dışarı diyemezsin ki? Senin sözün aynen şu oluyor midene çık bedenimden yallah habibi demek gibi birşey
söz insana söyleniyor bu yüzden sözü anlam ve mana olarak insanın yapısına göre algılaman gerekiyor.
Sınıfın içindeki bir öğrenciye öğretmen çık dışarı dediği zaman kovmuş sınıftan atmış olur. Evdede evden atmak kovmak işte.
Adams o kelime bir çok anlama geliyor. Yol ver anlamına da geliyor. Yani kısaca o döneme göre ayrılın demek.
adams77
Kanalizasyoncu
Senden ne bir parça eksilir nede bir parça ilave olur oluştuğun parçaları düzeltmek ile sorumlusun
hatırlamıyorsun değil mi? cennetten kovulduğunda çirkin yerlerin ortaya çıkmıştı işte sana bir fırsat sunuluyor bu çirkin yerlerini düzeltmek için
bu yüzden ayetleri okumak için baz aldığında bunu kendi içinde kendi oluşunda kendi sisteminde okuyacaksın
unutma sadece sen varsın senin dışındakiler yok bu yüzden yok olana çık dışarı diyemezsin
Erdoğan bu sözü söylediği gün malum pek çok tepki aldı. İyi ya da kötü. Biz de whatsapp gruplarında bunu konuşurken hocamıza yakın bir arkadaştan mesaj geldi. Arkadaşlar yarın Cumhurbaşkanımız yeni bir açıklama yapacak, o yüzden erken konuşmayalım diye. Dediği gibi de o konuşma yapıldı.
İslam güncellenir mi? Yeni çıkan, güncel/aktüel mevzuulara tabi ki herkesten daha fazla İslam'ın söz söyleme hakkı vardır. Ulema bunlara cevap verecektir İslam'dan anladığı kadarı ile. Bu İslam'ın güncellenmesi değil, İslam'ın güncel mevzuulara cevap vermesidir. Fıkıh literatürünün genişlemesidir sadece.
Bir de üslubun değişmesi olayı vardır. Bu da haddi zatında İslam'ın güncellenmesi demek değildir. Sadece bugünün dili ile konuşmak demektir. Dün bazı şeyler çok normal olarak konuşulabilir iken bugün o şekilde aktarılamamaktadır.
Muhammed Hamidullah ne demişti:
Benim yetişme tarzım akılcıdır. Hukuki çalışmalar ve incelemeler bana, inandırıcı bir şekilde tarif ve isbat edilemeyen her şeyi reddettirmiştir. Muhakkak ki ben, namaz, oruç vs. gibi İslami vazifelerimi tasavvufi sebeplerle değil, hukuki sebeplerle ifa ediyorum. Kendi kendime diyorum ki:
‘Allah benim Rabbimdir. Sahibimdir. O bana bunları yapmayı emretmiştir. O halde yapmalıyım. Bundan başka hak ve vazife birbirine bağlıdır. Allah bunları ben istifade edeyim diye emretmiştir; şu halde ben ona şükretmekle vazifeliyim.’
Batı toplumunda, Paris gibi bir muhitte yaşamaya başladığım zamandan beri hayretle görmekteyim ki, Hıristiyanların, İslamiyet’i kabulü; onları İsla’ı kabule sevk eden, fıkıh ve kelam alimlerinin görüşleri değil, İbn-i Arabi ve Mevlana gibi sufilerdir. Bu konuda benim de şahsi müşahedelerim olmuştur. İslami bir konuda benden izah istendiği zaman, benim verdiğim akli delillere dayanan cevap, soranı tatmin etmiyordu; fakat tasavvufi izah meyvesini vermekte gecikmiyordu. Bu konuda tesir gücümü gittikçe kaybettim. Şimdi inanıyorum ki, Hülagu’nun yakıp yıkan istilalarından sonra, Gazan han zamanında lduğu gibi, bugün de en azından Avrupa ve Afrika’da İslam’a hizmet edecek olan, ne kılıç ne de akıldır; fakat kalb yani tasavvuftur.
Bu müşahededen sonra tasavvuf konusunda yazılan bazı eserleri incelemeye başladım. Bu, benim gönül gözümü açtı. Anladım ki; Hazret-i Peygamber zamanındaki tasavvuf ve büyük İslam mutasavvıflarının yolu, ne kelimeler üzerinde uğraşmak ne de manasız şeylerle meşgul olmaktır; fakat insan ile Allah arasındaki en kısa yolda yürümektir,şahsiyetin geliştirilmesi yolunu aramaktır.
İnsan kendisine yüklenen vazifelerin sabeplerini arıyor. Manevi sahada maddi izahlar bizi hedeften uzaklaştırmaktadır; ancak manevi izahlardır ki insanı tatmin etmektedir.” (Mustafa Kara – Metinlerle Günümüz Tasavvuf Hareketlerinden..)
Nursi merhum da, "Âhirzamanda madem fetret derecesinde din ve din-i Muhammedîye (aleyhisselam) bir lakaytlık perdesi gelmiş" diyor. Bizim CHP'liler ile ya da bazı bir takım müslümanım diyenlerle Avrupa ve ABD'deki insanın pek bir farkı kalmadı. Onlara kelam ve fıkıh ile değil, tasavvuf ve hikmet ile yaklaşmak lazımdır. Tabi burada Nureddin Hoca gibilerin bir suçu yok. Sosyal medya ve medya artık çok elimizin altında olduğundan onların her sözü daha tebliğe aç insanların gözlerine sokulmakta ve tahrik edilmektedirler. İnsi şeytanların işidir bu. Demek ki onlar da bunu görüp, ona göre bir yol izlemeleri gerekmektedir.
Tabi, hangi tasavvuf. Ehlini bulmak lazımdır.
İslam güncellenir mi? Yeni çıkan, güncel/aktüel mevzuulara tabi ki herkesten daha fazla İslam'ın söz söyleme hakkı vardır. Ulema bunlara cevap verecektir İslam'dan anladığı kadarı ile. Bu İslam'ın güncellenmesi değil, İslam'ın güncel mevzuulara cevap vermesidir. Fıkıh literatürünün genişlemesidir sadece.
Bir de üslubun değişmesi olayı vardır. Bu da haddi zatında İslam'ın güncellenmesi demek değildir. Sadece bugünün dili ile konuşmak demektir. Dün bazı şeyler çok normal olarak konuşulabilir iken bugün o şekilde aktarılamamaktadır.
Muhammed Hamidullah ne demişti:
Benim yetişme tarzım akılcıdır. Hukuki çalışmalar ve incelemeler bana, inandırıcı bir şekilde tarif ve isbat edilemeyen her şeyi reddettirmiştir. Muhakkak ki ben, namaz, oruç vs. gibi İslami vazifelerimi tasavvufi sebeplerle değil, hukuki sebeplerle ifa ediyorum. Kendi kendime diyorum ki:
‘Allah benim Rabbimdir. Sahibimdir. O bana bunları yapmayı emretmiştir. O halde yapmalıyım. Bundan başka hak ve vazife birbirine bağlıdır. Allah bunları ben istifade edeyim diye emretmiştir; şu halde ben ona şükretmekle vazifeliyim.’
Batı toplumunda, Paris gibi bir muhitte yaşamaya başladığım zamandan beri hayretle görmekteyim ki, Hıristiyanların, İslamiyet’i kabulü; onları İsla’ı kabule sevk eden, fıkıh ve kelam alimlerinin görüşleri değil, İbn-i Arabi ve Mevlana gibi sufilerdir. Bu konuda benim de şahsi müşahedelerim olmuştur. İslami bir konuda benden izah istendiği zaman, benim verdiğim akli delillere dayanan cevap, soranı tatmin etmiyordu; fakat tasavvufi izah meyvesini vermekte gecikmiyordu. Bu konuda tesir gücümü gittikçe kaybettim. Şimdi inanıyorum ki, Hülagu’nun yakıp yıkan istilalarından sonra, Gazan han zamanında lduğu gibi, bugün de en azından Avrupa ve Afrika’da İslam’a hizmet edecek olan, ne kılıç ne de akıldır; fakat kalb yani tasavvuftur.
Bu müşahededen sonra tasavvuf konusunda yazılan bazı eserleri incelemeye başladım. Bu, benim gönül gözümü açtı. Anladım ki; Hazret-i Peygamber zamanındaki tasavvuf ve büyük İslam mutasavvıflarının yolu, ne kelimeler üzerinde uğraşmak ne de manasız şeylerle meşgul olmaktır; fakat insan ile Allah arasındaki en kısa yolda yürümektir,şahsiyetin geliştirilmesi yolunu aramaktır.
İnsan kendisine yüklenen vazifelerin sabeplerini arıyor. Manevi sahada maddi izahlar bizi hedeften uzaklaştırmaktadır; ancak manevi izahlardır ki insanı tatmin etmektedir.” (Mustafa Kara – Metinlerle Günümüz Tasavvuf Hareketlerinden..)
Nursi merhum da, "Âhirzamanda madem fetret derecesinde din ve din-i Muhammedîye (aleyhisselam) bir lakaytlık perdesi gelmiş" diyor. Bizim CHP'liler ile ya da bazı bir takım müslümanım diyenlerle Avrupa ve ABD'deki insanın pek bir farkı kalmadı. Onlara kelam ve fıkıh ile değil, tasavvuf ve hikmet ile yaklaşmak lazımdır. Tabi burada Nureddin Hoca gibilerin bir suçu yok. Sosyal medya ve medya artık çok elimizin altında olduğundan onların her sözü daha tebliğe aç insanların gözlerine sokulmakta ve tahrik edilmektedirler. İnsi şeytanların işidir bu. Demek ki onlar da bunu görüp, ona göre bir yol izlemeleri gerekmektedir.
Tabi, hangi tasavvuf. Ehlini bulmak lazımdır.
ihvanistanbul
AkhenAton
ben eski sürümde kalıcam yeni sürüm denenmemiş daha v.1 bile değil. Eskisi stabil.
adams77
Kanalizasyoncu
Resmi Gazete de bugün yayınlanan atama kararına göre Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Huriye Martı Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı olarak atandı.
Diyanet’ten Sorumlu Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı görevine bir kadının atanacağını duyurmuştu. Bozdağ’ın duyurduğu Diyanet İşleri Başkanlığındaki ilk bugün resmen hayata geçirildi.
Diyanet’ten Sorumlu Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı görevine bir kadının atanacağını duyurmuştu. Bozdağ’ın duyurduğu Diyanet İşleri Başkanlığındaki ilk bugün resmen hayata geçirildi.
adams77
Kanalizasyoncu
Katıldığımı beyanla son paragrafı yazdım. Sizce haksız mı Muhammed Hamidullah?
İşin hukuki kısmı ile tasavvufi kısmı bir bütündür. İkisinin toplamı İslamdır zaten. İslama göre değil tasavvufa göre demedik. Hukuk-tasavvuf ayrımı yapmış. Namazın bir zahiri kısmı var, bir de huşu kısmı var gibi. Hem bedensin, hem ruhsun gibi.