Işık hızı geçildi mi?

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Melekler ve Rûh adı da verilen Cibrîl yüce Allah'a ölçüsü dünya hesabıyla ellibin yıl olan bir günde yükselip çıkarlar.




Kozmik hız limitini aşmak mümkün olabilir...
“kozmik hız limiti”. Einstein’ın görelilik teorisine göre evrende hiçbir şey ışıktan hızlı yol alamaz.




Ne var ki Star Trek’ten esinlenen Alcubierre, uzay-zamanın herhangi bir hızda bükülebildiğine işaret ederek kozmik hız sınırını aşmanın kuramsal olarak mümkün olduğunu düşünüyordu. Büyük Patlamadan hemen sonra da olan buydu zaten: Evren, ışık hızının 1021 katında bir hızla genişledi.


http://www.bilim.org/kozmik-hiz-limitini-asmak-mumkun-olabilir/
 

Kaçak

Yeni
Katılım
21 Ara 2012
Mesajlar
8,416
Tepkime puanı
896
Puanları
0
Kafirden delil getirilirmi ?
Hristyanlar ilim ehli kabul edilir mi ?
 

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
ya lafons sana yakıştımı bu?
şeyhiyin hızına kim yetişir zaman vede mekanı aşan hocan değilmi?
kafana saksı mı düştü?
 

elbiss

Ordinaryus
Katılım
21 Kas 2013
Mesajlar
2,514
Tepkime puanı
43
Puanları
0
Konum
Türkiye
300614_warpdrive_1-1024x576.jpg


Bu resimdeki tasarımdan yola çıkıp mantık üretmek gerekirse...

Önde ve arkada oluşturulmuş dönen bir pervane sistemini görüyoruz devamında bu pervaneye ek olarak ileriye itme jet motorlar olduğunu görüyoruz...

Buradaki ışık hızını geçme mantığını şöyle yorumlayabilirsek akılda birşey oluşturabiliriz kanaatindeyim..

Aslında bana göre önde ve arkada oluşturulmuş olan pervaneler oldukça güçlü motorlara entegre edilmiş vaziyette diye düşünürsek bu pervaneler aslında hız kazanmaktan ziyade bulunduğu alanda halka gücü oluşturup ileriye itme jet motorları ile oluşan bu halkaların uzayda bir boyut açıp daha hızlı gitmesini sağlamak diye bir mantık üretebiliriz diye düşünüyorum....

Bu mantığı örnekleyerek gitmek gerekirse...

Normal olarak bir jet motora sahip uçakları düşünürsek mantık ve işlevsellik genel manada basittir....bir uçagı itme kuvveti ile ona hız ve ivme katıp ileriye iterek belli güç alanı oluşturabilirsin....aslında ne kadar güçlü jet motorlar koyarsan koy işin içine bir ivme birde ağırlık kütle hesabı katman gerekir....

işte bu mantığı ufak bir biçimde Otomobiller içinde düşünürsek burada otomobile normal motor değilde jet motor koyarsan buna kütle ve ivme hasabıda eklersen otomobil yol üzerinde oldukça yüksek hıza sahip olcaktır....fakat halkaları olmadan yüksek hıza kendine dair bir alan oluşturamadığın için belli alanda olacak..

Dünya yı ve dönme hızını göz önüne alırsak birde etrafındaki sistematik olarak dizilmiş halka sistemleri göz önüne alırsak aslında herşey dünyanın sistemine orantılı oluşturulmuş....yani dünya bir halka sistemi içerisinde kendi alanını oluşturmuş diye bir mantık kuramı kurabiliriz kanaatindeyim...

Eğer bu mantığı startrek deki yukarıdaki uçak gibi düşünürsek aslında halkanın içerisindeki uçak dünya diğer arka ve öndeki pervane şeklindeki güçlü motor halkaları ise dünyanın çevresindeki yani etrafındaki halkaları olsun o zaman bu jet motorlara sahip uçak kendine bir alan ve halka gücü ekstra oluşturmuş oluyor....işte bu oluşan halka ile kendisine hem çekim gücü oluşturuyor hemde uzayda kendine bir etki alanı sunuyor bu alanı ileriye doğru ittiğinizde var olan 50 jet motor eklediğinizdeki bir itme gücü alabilinir gibi gözüküyor...sadece belki bir varsayım ama bu durumu musluktan akan bir su sistemi ile bütünleştirip ayrı bir kuram kurabiliriz kanaatindeyim...

Musluktan akan suyu düşünelim...su önünde engel olmadan aktığında aynı oranda akar...fakat akan suyun önüne bir lavabo koyduğunuzda su için artık bir çember alanı oluşturmuş oluruz yani su sadece itilen olmadı kendi çemberinde bir etki alanı oluşturmuş oldu...

yani akan su labonun çember alanına geldiğinde artık gözle göremesekte bu alanda kendi çemberinde bir etki alanı oluşturmuş oldu ki lavabonun altını görmüş olabilirsek o zaman su lavabonun altından akınca aslında aşağıya var olan engelsiz akıştan daha hızlı aktığını görebiliriz....çünkü su çemberde geriden gelen oldukça dönmeye başlayacak ve dönen akış aşağıya akmak isteyeceği için aşağıya daha hızlı akabileceği kanaatindeyim...

Eğer labonun çember ağzını tıkarsanız yukarıdan sürekli su akışı gelirse labonun çember kısmına bir alan oluşturduğunuz gibi aslında lavabonun tüm hacmine kadar sıralı alan oluşturmuş olacağız çünkü su çemberin etki enerji alanına göre şekillenmiştir...

eğer siz tıkalı olan lavabonun ağzını açmış olursanız ve lavabonun altını görecek şekilde oluşturmuş olursanız akan suyun aşağıya dogru açılan deliklerden ne kadar hızlı bir hortum şeklinde akmak isteyeceğini görebileceksiniz kanaatindeyim....bu durumu deneysel deneyebilir ve görebilirsiniz kanaatindeyim....

J4z7WB.jpg

Kendi el kalemimle çizdiğim Yukarıdaki şekle göre anlatmam gerekirse...(aklınızda birşeyler canlandırmak istiyorum umarım başarabilirim..)

eğer sizler suyun ilk akışı noktasına bir lavabo çemberi oluşturusanız sonrasında bu çemberin altını kocaman bir silindir ile lavaboya uygun şekilde kaplayabilirseniz sonrasında ise alttaki lavabo çemberininde ağzını tıkarsanız ....ortada kalan kısmı uçak gibi görürseniz...

sonrasında lavabonun alttaki olan kısmını açarsanız...şunu görmüş olabiliriz kanaatindeyim...

lavabonun son çıkış ağzı açıldığında yukardan aşağıya doğru daha güçlü bir akış olacak ve bu akış sizin kocaman bir hortum görmenizi sağlayacak yani daha fazla hız diye düşünüyorum devamında çember şeklinde olan ilk giriş noktasından sürekli su akıtırsak bence oluşturulan alan daha hızlı akmaya başlayabilir kanaatindeyim...

Işık hızını yakalamak çok zor ama var olan hızdan daha fazla hız elde etmek bence mümkün sınırlar dahilinde olabilir fakat olağan hızın üstünde bir hız ivmesi yakalandığında buna dayanıklı bir sistem oluşturabilmek yada insanların bu hıza dayanabilmesini sağlamak ne kadar mümkün olabilir bilemem çünkü insan vücudunun belli bir orana kadar aşırı direnci kaldırabilme kapasite var yani insan vücudu belli bir oran güçten sonra iflas edebiliyor...

Yani var olan hızın üstüne çıkan bir cihaz oluşturduğumuzda oluşan sistemlerin insan direncine etki yapmayacak şekilde korunaklı olabilmesi çok önemli ki bunun için dünyada var olan teknolojiler bence yeterli kalmaz çok daha yeni teknoloji denenmemiş olması gerekir diye düşünüyorum yani olmayan ama olacak olan yeni bir koruma cihazı oluşturulması gerekir kanaatindeyim....

İşin özü kendi halka alanını oluşturup bir big bang in minyatürünü bu uçak modelinde oluşturulabilir gözüksede aslında yüksek manevra hızlar beraberinde yüksek sorunlara çözümler gerektirir kanaatindeyim....

Yazdıklarım ne kadar gerçekle örtüşür bilemem ama mantıkla düşünüp bir teori üretmek gerekirse şahsen benim teorim bu yönde bu şekilde olur diyebilirim...

Böyle.
 

elbiss

Ordinaryus
Katılım
21 Kas 2013
Mesajlar
2,514
Tepkime puanı
43
Puanları
0
Konum
Türkiye
Uzayda hava yok kaldı ki uzay böyle görüldüğü gibi dümdüz değil hani tehlikeyide barındırmıyor değil hani...

Uzayın başlı alanları kusursuz gibi gözüksede uzayın etrafı başı boş ufaklı büyüklü bir çok taşlarla ve atıklarla dolu

diyelim bu oranlar başarılarla geçildi...kaldı ki yüksek bir hıza ulaşıldığında uzaydaki ufak bir meteor pervaneye denk gelirse teknolojiye zarar verebilir kaldı ki yüksek hızda ışık hızıda olmasa ulaşılsa ufak bir arızada sistem size uzayda nasıl bir etki yapabilir yada nasıl bir sürükleme sunabilir...bunlar bilinmeyen soru işaretleri..

hadi bunu geçtik ...uzayın her yanı aydınlık değildir...uzayın aydınlık yerleri belli ısıl değerlere sahip olduğu için erişilebilir durumdadır fakat uzayın karanlık ve keşfedilmemiş yüzeylerinin daha soğuk ısıl değerlere sahip olduğu söylenir ki bu karanlık bölgelerde meteor taşlarının kristalleştikleri dahi bahsedilmiştir...

Yani böyle bir durum için ne tür önlemlerin olması gerektiği bile önceden hesaplanabilecek bir durum değil diye düşünüyorum.....hee insan bazı şeyleri tahmin edebilir ama ne kadar başarabilir bilemem...

Evet yeni şeyler üretmek üretebilmek hatta Çılgın fikirde olup sunum yapmak kolaydır fakat mesele sadece çözüm yada proje değil ki....mesele sunum ve proje yaparken onun artıları olduğu kadarıylan eksilerinin daha fazla olabileceğini düşünebilmektir...

Neden eksiler daha fazla diye söylememi soracak olursanız...??

Uzay bilinmeyen bir gezegen gibidir...uzayda heran hasar alabilir ve sorunla karşılaşabilirsiniz böyle durumlarda nasıl bir savunmanız ve onarım süreciniz olacak gibi bir çok etken var kaldı ki aracı güneş enerji panelleri ile donatmanız güzel fakat uzayın her yerinde güneş yok ki neticede belli zaman sonra enerjiniz ve yakıtınız bitecek...

ışık hızı demek yüksek yakıt ve yüksek güneş enerjisi yakmak demek bunlarda hesapta olması gerekir...sadece oldu diye bir durum olarak düşünülmemesi gerekir kanaatindeyim.. ...

bir düşünür herdaim olmayan birşey üretecekse ilk önceliğini negatif düşüncelere yer vermesi gerekir....çünkü olmayan birşeyi sıfırdan üretmek beraberinde olumlu yanlarından daha çok olumsuz yanlarını getirecektir ki hiç denenmemiş bir ürün ise bir çok sorular beraberinde çözüm ister...

Işık hızını Uzayda İnsan başarabilir mi bilemem belki var olan hızın üstüne çıkartabilir....

yani bu dönen çark sistemini insan aya marsa insansız araç göndermede kullanabilir(Robotları techizatları vss işte) kanaatindeyim ki önceden marsa varış 5 sene ise belki bu 2 li dönen çark sistemi ile 3 yılda varış sağlamış olabilirsiniz denenmeden cevaplar bilinmez en azından sistemi ufakta olsa denemiş olabilirsiniz kanaatindeyim ama sistemde negatif yanlar pozitif yanlara göre oldukça fazla olabileceği kanaatindeyim...bence taabi sizce nasıl olur orasını ben bilemem.

Öyle.
 

Ebu Computer

Kıdemli Üye
Katılım
11 Haz 2013
Mesajlar
25,029
Tepkime puanı
1,506
Puanları
113
Önce ışık hızına bakalım.

Işık hızı 1 saatte 300.000 Km.

Işık hızı 1 dakikada 5000 Km

Işık hızı 1 saniyede 83.33 Km

Işık hızına çıkıldığında madde moleküllerine ayrılır diye biliyorum.

Belkide ayrılmaya da bilir.

Diğer yandan örneğin internet ortamında fiber kablolar üzerinden Asya'dan bir veri Amerika'ya ne kadar sürede gidiyor.

Veri 1-2 saniyede Asya'dan Amerika'ya ulaşıyorsa veri iletiminde Işık hızı aşılmış oluyor mu ?

Aşılsa da veri bir madde değil.

Ben çevremizde ışık hızında hareket eden canlıların olduğuna inanıyorum.

Mesela cinler. Muhtemelen bu hızdalar ve çevremizdeler.

Ama boyut farkı nedeni ile göremiyoruz.

@Kaçak @elbiss

Selam ve dua ile...
 

garip70

Ordinaryus
Katılım
30 Kas 2009
Mesajlar
2,779
Tepkime puanı
309
Puanları
0
20. yüzyılın fizik yasalarını alt üst edecek bir deney gerçekleşti ve Işık hızının bilinenden 300 kat hızlı seyahat edebildiği kanıtlandı.
Amerikalı bilim adamları, fizik kurallarını altüst eden bir deney gerçekleştirerek ışık hızının aşıldığını kanıtladılar. Laboratuvar koşullarında ışık hızının, bilinen sınırı olan saniyede 300 bin kilometreyi 300 kat aştığını açıklandı.

Princeton Üniversitesi’nde yapılan deneylerde “ışığın gideceği yere daha seyahatine başlamadan önce vardığı” saptandı. Başka deyişle ışığın zamanda ileri doğru atladığı tespit edildi.

alıntı
 

garip70

Ordinaryus
Katılım
30 Kas 2009
Mesajlar
2,779
Tepkime puanı
309
Puanları
0
Sezyum Gazı Testi:

Princeton NEC Enstitüsü’nün uzmanlarından Dr. Lijun Wang, açıklamasında, laboratuvar deneyinin, bir ışık demetinin, içinde özel olarak hazırlanmış sezyum gazı bulunan test ortamına gönderilmesiyle yapıldığını söyledi.
Wang’ın verdiği bilgiye göre, aşırı hassas zaman ölçme cihazlarının kullanıldığı deneyde, ışık demeti, daha sezyum gazlı test ortamına girmeden ortamdan çıktı. Işık demetinin test ortamından çıkıp yoluna 20 metre devam ettikten sonra, ortama daha o anda girdiği belirlendi.

Wang, bir başka deyişle, ışık demetinin, iki yerde aynı anda bulunduğunu söyledi. Yani ışık daha test ortamına girmeden dışarıya çıktı. Test sonuçlarını inceleyen Berkeley Üniversitesi fizik profesörü Raymond Chiao, deney verilerinin “inanılmaz bir duruma işaret ettiğini” söyledi.
Bilinen fizik kurallarına göre her türlü veri, en fazla, saniyede 300 bin kilometre olarak kabul edilen ışık hızıyla iletilebildiği gibi, zaman da, bu ışık hızıyla göreceli olarak hesaplanıyor.

alıntı
 

garip70

Ordinaryus
Katılım
30 Kas 2009
Mesajlar
2,779
Tepkime puanı
309
Puanları
0
Etki- Tepki Yasası:
Wang’ın deneyinin geçerli kabul edilmesi halinde, fiziğin temel kanunlarından olan ve “neden sonuçtan önce gelir veya bir olgunun sonu başından sonra gelir” şeklinde özetlenebilecek “etki-tepki” yasasının da geçersiz kalacağına dikkat çekiliyor. Bu durumda, bir olgunun sonucu, onu yaratan nedenden önce geliyor. Ve başlamadan bitmesi mümkün olabililiyor. Deney sonuçları bilinen zaman kavramının “çökeceğine” işaret ediyor.

Köln Üniversitesi Dr. Guenter Nimtz de, konuyla ilgili yaptığı açıklamada böylece “bilgi”nin ışıktan daha hızlı bir şekilde ulaştırılabileceğinin kanıtlandığını söyledi. Lijun Wang ve ekibinin araştırmasının tüm ayrıntıları, ünlü bilim dergisi Nature tarafından satın alındı.

Uzay – Zaman Ayrımı Yok ;
Test sonuçlarını inceleyen Berkeley Üniversitesi fizik profesörü Raymond Chiao, deney verilerinin “inanılmaz bir duruma işaret ettiğini” söyledi. Wang’ın deneyinin fiziksel dünyanın şimdiye kadar doğru kabul edilen kurallara göre davranmadığını kanıtladığını ifade eden Chiao, modern bilimin, atomdan küçük parçacıkların aynı anda iki ayrı yerde birden bulunduğunu keşfetmeye başladığını bildirdi.
Chiao, böylelikle uzay – zaman ayrımının ortadan kalktığını vurguladı.

Avrupa’daki deneyler ; Bu arada, İtalya’da Ulusal Araştırma Konseyi’nden bir grup fizikçinin mikrodalgalar üzerinde yaptığı araştırmalar da ışık hızının aşılabileceğini gösterdi. İtalyanlar ışık hızını yüzde 25 oranında geçtiler.

Almanya’nın Köln Üniversitesi uzmanlarından Dr. Guenter Nimtz de yaptığı deneylerde benzer sonuçlara ulaştı.

alıntı
 

garip70

Ordinaryus
Katılım
30 Kas 2009
Mesajlar
2,779
Tepkime puanı
309
Puanları
0
IŞIK Durduruldu
Fizikçiler, çok kısa bir süre için de olsa ışığı tamamen durdurdular ve sonra tekrar “yoluna” gönderdiler.
Harvard Üniversitesi’nde yapılan deneyde, araştırmacılar, bir ışık demetinin tüm enerjisini almadan sabit tutmayı başardılar. Foton olarak da bilinen ışık parçacıklarının hareketini denetleyebilmek, kuantum bilgisayarların geliştirilmesini sağlayabilir.
2001’de yapılan bir önceki deneyde, ışık parçacıkları, bir gaz kütlesinin içindeki atomlar tarafından “alınmış” ve böylelikle ışık demetleri kısa süreliğine “depolanabilmişti”. Harvard’daki deney, ışığı ve onun enerjisini bir anlığına “dondurduğu” için daha büyük bir başarı anlamına geliyor.

Deney nasıl yapıldı?
Fizikçiler, “sinyal atımı” adı verilen bir ışık demetini, kapalı bir cam silindirin içinden gönderdiler. Bu silindir, rubidyum elementinin atomlarını içeren sıcak bir gazla doluydu ve “kontrol demeti” olarak bilinen güçlü bir ışık demetiyle aydınlanıyordu. Sinyal atımı rubidyum gazının içinden geçerken, araştırmacılar kontrol demetini durdurdu. Böylece, rubidyum atomları üzerinde sinyal atımının holografik bir baskısı çıktı.
Daha önce, bu aşamaya gelindiğinde tek bir kontrol demeti yollanıyor ve sinyal atımı tekrar yaratılıyor, ışık da yoluna devam ediyordu. Ama son araştırmada fizikçiler, iki kontrol demeti kullandılar. Bu da, bir dizi ayna etkisi yaratan bir müdahale yarattı. Tekrar canlanan sinyal atımı cam silindir içinde ilerlemeye çalışırken fotonlar ileri-geri sıçradılar, ama genel olarak sinyal atımı sabit kaldı.
Kısacası ışık, dondurulmuştu.
Bir an için…

Araştırmacılar, fotonları bu tuzağın içinde 10-20 mikrosaniye boyunca sabit tutmayı başardı. Bu önemli deneyi gerçekleştirenler; Mikhail Lukin, Michal Bajcsy ve Alexander Zibrov. Bajcsy, ışığın kontrol edilmesi sayesinde, gelecekte güçlü kuantum bilgisayarlar üretilebileceğini belirtiyor:
“Kuantum bilgisayarlarında, bilgiyi fotondan fotona aktarmanız gerekir. Bunu yapmak için de fotonları, birbirleriyle etkileşim içinde olmalarını sağlayacak biçimde, kesin bir denetim altına almalıyız.”

A&M Üniversitesi’nden Profesör Süheyl Zübeyri, Harvard ekibinin deneyinin, kuantum bilgisayarlar ve kuantum şifreleme yolunda önemli bir adım olduğunu belirtiyor.

Kuantum şifreleme;
çok güvenli elektronik şifreleme yolları sunabilir. Çünkü elektronik bir mesajı dinleme işleminin kendisi, mesaja zarar vererek onu okunmaz hale getirecektir. Böylelikle, mesaja müdahale edilip edilmediğini anlayabiliriz.


alıntı
 

garip70

Ordinaryus
Katılım
30 Kas 2009
Mesajlar
2,779
Tepkime puanı
309
Puanları
0
Mikro kozmos, bilinmeyen ama keşfedilmeyi bekleyen bir alem. Sicim kuramına göre; Atom için Dünya gezegeni neyse, Sicim için de Atom aynı şey. Sicim, atom altı maddelerin en son noktası. Sicimden sonra maddeden bahsedilmiyor. Artık bir enerji okyanusuna giriş yapılıyor. Yani maddenin yok olup enerji boyutuna geçilen alan. Kur'an sicimden için zerre tabiri kullanır.
Kısaca gördüğümüz her şeyin aslı enerjiden oluşuyor. Onun için kelebek etkisini daha rahat açıklayabiliyoruz. Yani burada kanat çırpan bir kelebek, evrenin öbür ucunda fırtınalar oluşturabiliyor.

Böyle bir durum, ağzımızdan çıkan kelimelere veya beynimizden çıkan düşüncelere daha dikkat etmemiz gerektiğini gösterir. Hareketlerimizin bu enerji okyanusunda bize nasıl döneceğini tahmin etmemiz gerekir.

Hal böyle olunca, bu enerji okyanusunda, enerji boyutunda hareket eden birisinin ışık hızını geçmesinden doğal bir şey yok. Kaldı ki evrendeki en hızlı şey ışık hızı değil, düşüncedir. Düşünce de bir enerji olduğuna göre, bir an içinde evrenin öbür ucuna gidip gelmek imkansız olmasa gerek.
 

Kaçak

Yeni
Katılım
21 Ara 2012
Mesajlar
8,416
Tepkime puanı
896
Puanları
0
Önce ışık hızına bakalım.

Işık hızı 1 saatte 300.000 Km.

Işık hızı 1 dakikada 5000 Km

Işık hızı 1 saniyede 83.33 Km

Işık hızına çıkıldığında madde moleküllerine ayrılır diye biliyorum.

Belkide ayrılmaya da bilir.

Diğer yandan örneğin internet ortamında fiber kablolar üzerinden Asya'dan bir veri Amerika'ya ne kadar sürede gidiyor.

Veri 1-2 saniyede Asya'dan Amerika'ya ulaşıyorsa veri iletiminde Işık hızı aşılmış oluyor mu ?

Aşılsa da veri bir madde değil.

Ben çevremizde ışık hızında hareket eden canlıların olduğuna inanıyorum.

Mesela cinler. Muhtemelen bu hızdalar ve çevremizdeler.

Ama boyut farkı nedeni ile göremiyoruz.

@Kaçak @elbiss

Selam ve dua ile...


o dedigin kağnı hızı dayı :)
saniyede seksen km yol alacak tükürüyüm ben öle ışığa :)
Neredeyse uçaklar yetişir bu hıza ağa :)
 

elbiss

Ordinaryus
Katılım
21 Kas 2013
Mesajlar
2,514
Tepkime puanı
43
Puanları
0
Konum
Türkiye
Önce ışık hızına bakalım.

Işık hızı 1 saatte 300.000 Km.

Işık hızı 1 dakikada 5000 Km

Işık hızı 1 saniyede 83.33 Km

Işık hızına çıkıldığında madde moleküllerine ayrılır diye biliyorum.

Belkide ayrılmaya da bilir.

Diğer yandan örneğin internet ortamında fiber kablolar üzerinden Asya'dan bir veri Amerika'ya ne kadar sürede gidiyor.

Veri 1-2 saniyede Asya'dan Amerika'ya ulaşıyorsa veri iletiminde Işık hızı aşılmış oluyor mu ?

Aşılsa da veri bir madde değil.

Ben çevremizde ışık hızında hareket eden canlıların olduğuna inanıyorum.

Mesela cinler. Muhtemelen bu hızdalar ve çevremizdeler.

Ama boyut farkı nedeni ile göremiyoruz.

@Kaçak @elbiss

Selam ve dua ile...

yaa ışık hızına İnsanın çıkabilmesi için İnsanların bir girdap açıp onda boyut oluşturması gerekir (Bir Nevi Kara Delik yada ömrücek geçişi diye düşünebiliriz).. ki buna YÜKSEK ATLAYIŞ yada diğer ifade ile YÜKSEK SIÇRAYIŞ derler...bununla ilgili Youttube de videolara erişebilir bakabilirsini tam adı elbette bu değil ama benzer bulabilirsiniz herneye...

Fiber nette hız oranı nedir tam bilemiyeceğim fakat şu var bu verilerin gönderilmesi için bir Fiber Kablolama sistemi var değil mi işte bu Sistemin açtığı bir yol yada girdap yada boyutu diyebilirsin...

Şöyle mantık çalıştırmanı istiyorum...

Normal dünyada İnternet ağını uyduyla göndermeye kalk ne kadar fazla etkene magruz kalır değil mi çünkü biz göremesekte uydudan gelen sinyal bir çok engele çarpıp gelecek bu uyduyu gökyüzünde değilde yerden Radyo istasyonları gibi düşün atıyorum uyduyu kullanmayan İSTANBUL daki bir radyo istasyonu yayını ne kadar mesafeye ulaştırabilir sizce??....

yani yerden uydu kullanan İSTANBUL daki Radyo istasyonu sizce VAN a rayo yayın akışını iletebilir mi??...

Bunun cevabı sizlere kalsın...

İşte bu FİBER KABLO sistemindeki mantıkta...

Engelleri oluşturmadan kesintisiz iletmek....

Yani siz bir nevi Dünyada veri akışı için bir boyut yada diğer ifade ile YOL açıyorsunuz...

Bu yol açımı veri gönderiminde etken olabilir ama araçlar için ne kadar bilemem çünü Ebu Computer in dediği gibi belli bir saniyeden sonra Moleküllere ayrılabilme var fakat bir yol açıp anlık 2-3 saniyede iletim yapabilirseniz aynı FİBER MANTIĞI kavramı ile o zaman belki Moleküllere ayrılmadan geçiş yapabilirsiniz de bu sadece TEORİ olur.. :) deneyecek ve koskoca uzaya FİBER AĞ kuracak haliniz yok ya....kaldı ki uzaya FİBER kursanız bile onu düz yol yapamazsınız ama yerden gökyüzüne kadar bellli orana kadar belki fiber şeklinde asansör yapıp deneyebilirsiniz bilemem..

Bunla ilgili efsaneler anlatılırdı inanmazdım ...

oda gökyüzünde yaşayan bir devle ilgili...

fasulye sırıgından gökyüzünde ki devin yaşadığı eve ulaşabiliyor olmanızdı.... :)

Yerden gökyüzüne bu ağ sistemi kurmak bile bence gereksiz yatırım olur ama Bilim adına birşey diyemem....Bilim insanlarına kalmış bir durum..

Cinler olsun Ruhlar olsun bu geçişleri yapabilirler ki Cinler insan formatına girip sizlerin yanında dahi gezebiliyorlar sizler farkında değilsinizdir sadece.....cinler için boyut ve yaşam alanı oldukça farklı olduğu için görebilmek neredeyse zor ama onların donatım sanatı ile insanların donatım sanatı çok farklı çünkü Yüce ALLAH böyle istemiş...

Böyle...
 

Dut_agaci

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
7,219
Tepkime puanı
330
Puanları
0
Web sitesi
www.Menzil.Net
cin, şeytan, melek, elektrik, rahmet, nur

sanırım bunlar da ya çok hızlı, yada gözümüz perdeli ki göremiyoruz

ancak bir yerden, bir yere nakil edildikleri - gittikleri - geçtikleri bir gerçek
 

Kaçak

Yeni
Katılım
21 Ara 2012
Mesajlar
8,416
Tepkime puanı
896
Puanları
0
Işık hızı aşılır mı :)
Aşanı görürsen ki göremezsin :) sen gene de el salla , o seni görür :)

Işık hızı şu an için ölçümlenebilen en yüksek hızdır dayı , sn ye 300,000 km yol kat eder ...
Teorik olarak uzay-zamanın bükülmesi ile ışık hızının çok çok üstü mümkün Eistein amcam öle diyor ...
Hatta bing bang dediğimiz hadise ışık hızının bilmem kaç milyon katı ile gerçekleştiği rivayet olunur , olunur olunmasına da henüz muhayyilemiz ışık hızını alamazken mezkur hızı konuşmaya değmez ...
Geyikül teferruat cinsinden bir hız yani ...

Işık hızına yaklaşmak mümkünmü ...
Buharlı tren ilk icad oldugunda deneme için treni sürecek adam bulunamamış ...
Sebep , 25 km/h hızla gidecek bir trenin içinde olan insanın havasızlıktan boğulacagına olan inanç ..
Neticede mucid sürmüş trenini ...
Hasılı ışık hızına yaklaşılınca ne olur , büyük ihtimal havasızlıktan ölürsün deyip çağın gelişmelerine ayak direten adam rolümü kapayım ...

Moneküllerine filan ayrılmıyorsun :)
Gene sensin merak etme :)
En sevdigim örnektir ...
hani hava üfleyen pır pır pervaneler var ya ...
Ayaklı mayaklı ....
Hah işte o aletin pervanesini en keskin çelikten yaptık ( kağıt olsa da farketmez aslında )
Ve pervaneyi ışık hızında döndürdük ...
Senden rica ettiler elinle şu pervaneye dokunurmusun diye ...
Dokunabilirmisin dayıcım :)
Ben dokunurum :)
Merak etme elini doğramaz , sadece herhangi bir demir taş tahtaya dokunuyormuş gibi olur ..
Bildigin katı olur yani ...
ne sen dönmeyi algılarsın , nede varlıgına dair bir şüphen olur ...
O minicik pervaneler atomlar zaten ...
Şu an katı dediğin şeylere dokundugunda aslında milyarca pervaneye elini değdiriyorsun zaten ...
O hız öle bildigin bir hız değil dayı ...
Çok pis bi hız o hız ...

Öle ışık hızı aşılırmı demek bile her babayiğidin harcı değil ...

İnler cinler bu hızdamıdır ?
Hızlımıdır :)
Bilinmez ...
Tasavvurumuz bu yönde evet ama hiç iddalı olmamak lazım ...

Hareket sadece yaratılanamı mahsus , yoksa hareketsiz var edilen mahlukat varmı bilmiyorum ...
Ecinni hareketsiz ise al başına belayı :) ışık hızından daha beter :)

Öle böle şöle işte be dayı ...
 

elbiss

Ordinaryus
Katılım
21 Kas 2013
Mesajlar
2,514
Tepkime puanı
43
Puanları
0
Konum
Türkiye
Işık hızına ulaşmak insanın uzayda daha uzaklara seyahat etmesi için bir etmen ...görülmeyen bilinmeyen yerlerin yeni keşfi belkide bu yeni keşifler yeni dünyaların çehrelerini sistemlerini tanımak kadar cezbedici bir durum....

İnsanların bir gün Marsa gideceğine Koloni kuracaklarına inanıyordum kalıcı olarak ve öyle yapmayı düşündüler....

Neden belli insanları Marsa kalıcı olarak göndermelerini düşündüğümde aklıma 3 cevap geldi..

1-insanların var olan dünyanın ömrünü tüketme aşamasına geldiklerini görmeleri hiçte güç olmasa gerek işte dünya son bulmadan yaşanmaz hale gelmeden evvel Marsı yeniden inşaa edebilecek ve orada koloni kurup öncü yaşamı sağlayacak bir insan ve sonrasında insanların kolonileri diye düşündüm ki sonradan dünya bitmeye oynarken Marsta yaşam evi alma adına bilet almışlar oraya nakil edilecekti....aslında oldukça güzel bir cevap..

2-sonrasında bu cevap geldi aklıma...insan bu neticede her işinden birini mutlaka Ticarete bağlar dedim :) ve aslında bu cevabı düşünmektede oldukça haklıydım çünkü Marsta öyle bir değerli maden taşı bulunmuş ki dünyada ki petrolden işlendiğinden daha değerliymiş diye duyduğumda aslında hayret etmedim çünkü senelerce başka dünyaların yüzeylerini incelemeleri hasret kaldıklarından değil yeni enerji kaynağı arandığı için ve bunu ticarete sunumlamak olduğu için.....

3-son olarak aklıma son bir cevap geldi...dedim ki yaa insanlar senelerdir asırlardır uzayda ilerlemek istiyor olaki dünya ve mars sistemi zarar görürse uzayda yolculuk yapıp yeni gezegen keşfedilmesi gerektiği diye....işte bu aşamada habol teleskopu harıl harıl uzayda yaşanabilir yakın bir dünya ve sistemi olan aranıyor dünyamızınkine benzer...

işte bu aşamada MARS üst olarak kullanılacak dedim...öyle düşündüm....yani marstaki koloni marsın BENZİN istasyonu yada diğer ifade ile AKTARIM istasyonu olacak diye....eğer aktarım burada MARS ta yapılırsa buradan yakıt ve enerji fazla kazanım sağlamış oluruz ki daha fazla uzağa gitme şansı olur diye düşündüm...

işte son tüm aşamayı birleştirdiğimde puzzle parçalarını tamamlamış oluyordum...

İnsan için yakıttan en büyük tasarruf ışık hızına ulaşabilmekte diye düşündüm....ışık hızı için bir girdap açılması gerekiyordu aynı suyun aşağıya zamandan hızlı akıp gitmesi için oluşturduğu hortum deliği gibi insanın yeni bir karadelik girdabı oluşturup zamandan sıçrayışı ışık hızında yapması gerekiyor diye düşündüm ama bunu yapabilmesi için önce bulması gerekir diye düşündüm....

Işık hızında girdap açıp zamanda sıçrayış yaptığında ne tür bir etken olabilir bilemem......zamanda sıçrayış yapmak sıçrayış yapan insanı yaşlandırabilir yada gençleştirebilir de bilemem belkide bir ütopyadır bilinmez...

ama eğer dünya dönmeseydi belki insanlar zaman süreci olmayacağı için yaşlanmayacaktı hep genç kalacaktı.....yada dünya dönmeseydi bu kadar uzun süre yaşayamayacaktık çünkü dünyadaki yaşam zinciri dünyanın dönmesiyle ilgili önem arzediyor...

yani hayat birşekilde düzenini dünya adına dengede tutuyordu.....o zaman denge sistemi her yapısal sistemde varsa ışık hızında zamanda sıçrayış yapmak insanda bir etki yapabilir kanaati içerisindeyim...

mesele girdabı nasıl açabileceğin zaman sıçrayışını nasıl tamamlayabileceğin.....o zaman isteyen bir kavram cevabı belkide bilinmez...

hortum içerisinden akan suyu düşündüğümüzde...

İnsanın ışık hızında ilerlemesi içinde engelsiz bir yol içerisinde aracıyla zaman süzgecinden akması gerekir kanaatindeyim....su gibi akabilmek ışık hızı için çok önemli...

Marstan ışık hızıyla atlama sağlanıldığında insana şu avantaj verecek ışık hızının atlaması kadar geri dönmesi için de bir atlama enerjisi ve yakıtı olacak kaldı ki uzak mesafelere olan yakınlığınıda gerçekleştirmiş olacak....belki ütopya yazılar ama düşünmesi ve hayalin sunulması bile oldukça insanı cezbedebiliyor...

Bilim insanı çok cezbediyor ama önemli olan cezbedicilikden ziyade bilimi olumlu yönde kullanabilmek diye düşünüyorum...

Böyle.
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Çok uzay filmi izlemişsiniz. Big-Bang teorisine de inanmayın. işten dışa oluşacak bir patlamayı nasıl düşüyorsunuz? Dışta mekan mı var? Neyin içine genişliyor bu meret? İnanmayın böyle şeylere, sizi kandırıyorlar. :D

Bu teoriyi hemen çürütelim: Soruyorum! İlk patlamanın olduğu zerrenin küçücük bir şey olduğunu söylüyorlar. Bugünün genişlemiş evreninde var olan bir cm ve mm'ye göre, bu aynı evrenin zerresini nasıl ölçebilirsin ki? Zaten o zaman o ölçü, o zerrenin içinde de bir zerre değil miydi? O zerrenin dışına yaklaşan bir profesör varmışta o gelip ölçmüş gibi düşünüyorlar. Bu gibi tasavvur hatalarını fizikçiler niye yapıyorlar? Çünkü nefislerinin perspektifinden kurtulamadıkları için. Tasavvuf bilseler rahmanın perspektifinden bakmasını öğrenecekler ama yok işte. Hayvanın dışına çıkamıyorlar. Murakabeni ölümlü hayvanın dışına çıkartıp zamansız ve mekansız bir düzeye aldığın anda her şey idrakine yansır lakin anlatmak için kelimeler yetmez. Sadece hakkel yakin bilirsin o kadar.. Düşünemezsin bile, çünkü hayvan kelimelerle düşünür.
 

Ebu Computer

Kıdemli Üye
Katılım
11 Haz 2013
Mesajlar
25,029
Tepkime puanı
1,506
Puanları
113
Kur'an Işığında Big Bang Teorisi
Prof. Dr. Suat Yıldırım
1992 - Haziran, Sayı: 076, Sayfa: 038
Büyük patlama (Big Bang) teorisini anlamak, doğrusu, benim gibi, astronomi ve astrofizikte uzman olmayan biri için, oldukça güç bir meseledir. Fakat bu teoriyi basite irca ederek anlatanlar şöyle diyorlar: "Kainat, bütün madde ve enerjisinin toplamını ihtiva eden "iptidai (ilk) atom" veya "kozmik çorbanın" dehşetli bir patlama ile genişletilmesi sonucu vücuda gelmiştir. Patlamanın ilk anında sıcaklığın trilyonlarca dereceyi bulduğu sırada, bu günkü alemi meydana getirecek olan atom parçacıkları yaratılmış, sonra bu parçacıklardan atomlar, atomlardan gaz ve toz bulutları, bulutlardan galaksiler kurulmuştur. İşte kainat, tarihinin başlangıcındaki bu dehşetli patlamanın tesiriyle genişlemektedir."1

1940'lı yıllarda ortaya atılıp zamanla kuvvet kazanan bu teori, Amerikan Uzay Araştırma Merkezi (NASA)'nın, kainatın geçmişini, araştıran Cobe ismini verdikleri uydunun elde ettiği bilgilerle bir daha teyid edildi. Bu teoriye göre, patlamadan sonra açığa çıkan mazi radyasyonu da halen mevcuttur. Böyle bir radyasyon, 1964 yılında A. Penzias ve R. Wilson tarafından bulunmuş ve onlara Nobel ödülü kazandırmışta. 1989'da fezaya fırlatılan uydu, üç yıl kadar dünyanın etrafında dolaştıktan sonra, mikrodalgalarla "büyük patlama"nın haritasını, yaptı ve ana sorulara cevaplar getirdi.2


KUR'AN'IN BİR HUSUSİYETİ

Bu teori ile Kur'an-ı Kerim'in münasebetine geçmeden önce yüce kitabımızın bir hususiyetini hatırlamakta fayda vardır. Şöyle ki: Allah Teâla, bu itibarla, ayetleri ikiye ayırır: Muhkem olanlar, müteşabih olanlar. Muhkem:manası tek ve net olup,başka bir manaya ihtimali bulunmayan ayetlere denir. "Doğru söyleyin", "Riba yemeyin", "Birbirinizi gıybet etmeyin" gibi. Diğer kısım isemüteşabih olup birden fazla mana ihtimali söz konusu olup tefsiri için harici delile ihtiyaç gösterirler. Müteşabih ayetle manalar içice girer, biri-birini andırır, bunlardan hangisinin kaydedildiği hakkında muhatap tereddüt eder. Müteşabihlerin Kur'an'da yer almasının hikmetleri çok olup şimdi onları anlatmaya mekan müsait değildir. Sadece şunu belirtelim: İnsanın aklı ve ilmi mahdut olduğu gibi, kainat ve hayat hakkındaki beşeri ilmi ilerleme de zamanın akışı içinde yavaş yavaş olmaktadır. Kur'an ise mutlak ilim sahibinden geldiği için kesin hakikatler ihtiva etmekle birlikte bunları beşerin sınırlı seviyesine anlatma durumundadır. Binaenaleyh bazı ayetler gerçekleri, insanların izafi konumlarına göre, farklı, anlamalarını mümkün kılacak şekilde, yani gerçeği olanca genişliği ile değil, muhatapların anlayabilecekleri nisbette anlatacak tabirler kullanırlar. Bunu şöyle bir misalle açıklayalım: Kristal bir avize ile aydınlatılan bir salonda oturan şahıslar, oturdukları konuma göre değişik ışınlar ve renkler algılarlar. Hatta bir şahıs bulunduğu yerden hafifçe sağa sola kımıldarsa naklen, ışınlar derhal farklılaşır. Halbuki ışık kaynağı olan ampuller ve elektrik akımının voltajı değişmemiştir. Aynen bunun gibi Kur'an da, gerçek de değişmediği halde, muhatapların seviyelerinin farklılığı, ondan istifadede farklılığa sebeb olmaktadır. Beşer hayatında izafi hakikatler çok geniş bir yer tuttuğundan Kur'an-ı Kerim'de de izafi müteşabihler çoktur. "Güneş kendine mahsus bir müstekarra doğru akar" (Yasin, 38), "Ne yücedir O Allah ki toprağın bitirdiklerinden kendilerinden ve daha bilmedikleri nice şeylerden olan bütün çiftleri yaratmıştır." (Yasin, 36) "Dağlara bakınca onları durur sanırsın, halbuki onlar bulutlar gibi hareket ederler." (Neml, 88) "İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir. Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmazlar." (Rahman, 19-20) gibi pek çok ayet bu kabildendir. Bunları herkes derecesine göre anlar.


KUR'AN VE KAİNATIN YARATILIŞI

Şimdi "big bang" teorisi ile ilgili gördüğüm ayeti kerimeleri zikredeyim:


"İnkar edenler bilmezler mi ki göklerle yer bitişik idi. Biz onları ayırdık" (Enbiya, 30). Bu ayet, başlangıçta kainatın bir madde teşkil edip onun ayrılmasıyla meydana geldiğini beyan etmektedir. Big Bang nazariyesinin ifade edilmesinden 56 yıl önce (1936'da) yayınlanan tefsirinde müfessir Elmalılı M. Hamdı Yazır, bu ayeti açıklarken şöyle diyordu:


"Semavat ve arz ikisi bitişik bir şeydi, Allah aralarını ayırdı" demektir. Bu mana madde-i ula nazariyesine de temas eder (ilk madde teorisine temas eder.)3 "O yeri yayan, onda oturaklı dağlar çakan, ırmaklar yaratan ve bütün meyveleri çift yaratandır." (Rad, 3) ayetinin tefsirinde de şöyle diyordu: "Yani azgın maddesi, bed-i halkta (yaratılışın başlangıcında) suret-i icmalde yaratılmış (toplu, yoğun bir şekilde) yaratılmış olan madde-i üladan (ilk maddeden) veya ecsam-ı ibtidaiyyeden veya ecram-ı semaviyyeden (gök cisimlerinden) fasl ve fetk olunarak medd edilmiştir (ayrılıp yayılmıştır.)4


"Büyük patlama" teorisi, ilk patlamadan sonra atomların yaratıldığını, atomlardan da gaz ve toz bulutlarının yaratıldığını göstermektedir. Şu ayet açıkça bir gaz safhasından bahseder:
"Sonra (Allah 'in iradesi) duman halinde bulunan göğe yöneldi, ona ve yere: "İsteyerek veya istemeyerek buyruğuma girin" dedi. îkisi de: "İsteyerek geldik" dediler." (Fussilet, 11) Ayette geçen duhan "toz, duman, nebülöz" safhasını düşündürmektedir.

"Büyük patlama"
nazariyesinin ihtiva ettiği ve A. Ersnestein, E. Hubble, A. Lemaitre gibi bir çok bilginin ortaya koydukları "kainatın genişlemesi"ne gelince, şu ayet-i kerime ile ilgili olabilir:"Biz göğü sağlamca kurduk ve gerçekten Biz onu genişletmekteyiz." (Zariyat, 47) Ayette geçen sema (gök) sözü edilen dünya dışındaki bütün kainat demektir. Ayetteki mûsiun hem semanın genişliğini hem de Allah'ın onu genişletmekte öldüğünü ifade eder. Astronomi alimleri kainatın dış nebulelerinin, güneş sisteminden ve birbirlerinden uzaklaştıktan neticesini çıkardılar. Bu esasa göre kainat hareketsiz olmayıp, sabun köpüğü veya balonun genişlemesi gibi bir genişleme durumundadır."5


Bu keşfin en önemli bir sonucu, eski Yunan filozoflarından beri bir çok filozofun inkarına sebep olan bir dogmayı yıkmış olmasıdır. O da maddenin ezeli olduğu fikridir. Müslümanlar ise bu fikri Kur'an'a imanlarına dayanarak, başlangıçtan beri reddetmişlerdir (Tevil eden bazı İslam filozofları hariç)


Fakat görüldüğü üzere, Kur'an'da sadece bazı prensiplere işaretler vardır ki bu da arif olanlara yetmektedir. Yoksa Fen bilimlerinin detaylarının onda yer almasını beklemek abestir. Zira her şeyden önce Kur'an'in esas maksada insanlara akıl ve tecrübeleriyle kesin olarak ulaşamayacakları ilahi hakikatleri bildirmektir. İnsanların elde edebilecekleri bilgileri kendilerine bırakır. Bununla beraber bir takım prensiplere işaret etmeyi ihmal etmez. Diğer taraftan Kur'an bundan on beş asır önce yaşamış insanlarla, şimdikilere ve kıyamete kadar gelecek insanlara hitab etmektedir. Çeşitli seviyeler, bu kadarcık işarete kanaat getirmelidirler. Bu işaretler birleşerek, bu evsaftaki bir kitabın, ancak kainatın yaratıcısı tarafından gönderilmiş olduğunu ispatlarlar. Kur'an-ı Kerim'in bu kabil müteşabih ayetleri birer yıldız gibidir. Bakan herkes görebilir. Kimisi bir sarı lira gibi parlar görürken büyük teleskoplarla bakan uzmanlar, bizden milyonlarca ışık yılı ötede, güneşten bile kat kat büyük bir gök cismi olduğunu anlarlar. Önemli olan onun, bütün fanilerin üstünde herkese ışık vermesidir.


Bu keşif, son asırlardaki bazı keşifler gibi gayri Müslimlerin çalışmalarıyla oldu. Gayret gösteren bazı bilginler Allah'ın bu sırları açmasına sebeb oldular. Bunların bazıları belki yaratıcıya da inanmıyorlar. Bazıları ise Kur'an'a ve Son Peygamber (as.)'e inanmıyorlar. Sanki Kur'an, bu duruma da işaret ederek, Allah'ın bu hakikatlere muvaffak kıldığı azimli ilim sahiplerini Kur'an'a inanmaya davet etmek üzere:"(Kur'an'ı) inkar edenler bilmezler mi ki göklerle yer bitişik idi, Biz onları ayırdık" buyurmaktadır. Vallahu teâla alem.

Dipnotlar:
l. Ümit Şimşek, Big Bang (Kainatın Doğuşu) İstanbul 1980, s. 26,27. 2. bk. Hasarı Hüseyin Korkmaz'ın Altınoluk'un bu sayısında yer alan konu ile ilgili yazısı. 3. Hak dini kur'an Dili, 4, 335. 4. Hak Dini, 4, 2951-52. 5. Doç. Dr. Celal Kırca, Kur'an-ı Kerim'de Fen Bilimleri, İstanbul, 1984, s.63. Krs. ; (Tabatabci tefsiru'l-Mizan 18, 382) Coran Paris, 1989 bu ayet tefsirinde. M. Buca ile Kur'an ve Bilim, s. 248; Prof Dr. M. Hamidullah, Le Saint.

 

Kaçak

Yeni
Katılım
21 Ara 2012
Mesajlar
8,416
Tepkime puanı
896
Puanları
0
Fikri olmayanın zikri olurmuş sözü gerçek oluyor ....
 

Ebu Computer

Kıdemli Üye
Katılım
11 Haz 2013
Mesajlar
25,029
Tepkime puanı
1,506
Puanları
113
Önce ışık hızına bakalım.

Işık hızı 1 saatte 300.000 Km.

Işık hızı 1 dakikada 5000 Km

Işık hızı 1 saniyede 83.33 Km

Işık hızına çıkıldığında madde moleküllerine ayrılır diye biliyorum.

Belkide ayrılmaya da bilir.

Diğer yandan örneğin internet ortamında fiber kablolar üzerinden Asya'dan bir veri Amerika'ya ne kadar sürede gidiyor.

Veri 1-2 saniyede Asya'dan Amerika'ya ulaşıyorsa veri iletiminde Işık hızı aşılmış oluyor mu ?

Aşılsa da veri bir madde değil.

Ben çevremizde ışık hızında hareket eden canlıların olduğuna inanıyorum.

Mesela cinler. Muhtemelen bu hızdalar ve çevremizdeler.

Ama boyut farkı nedeni ile göremiyoruz.

@Kaçak @elbiss

Burada bir düzeltme yapmam lazım.

Işık hızı 1 saatte 1.079.252.850 Km

Işık hızı 1 dakikada 1.798.7547 Km

Işık hızı 1 saniyede 299.792 Km

Yani 1 saniyede yuvarlak hesap 300.000 Km.

1 saniyede 300.000 Km hıza çıkılması da maddenin moleküllerine ayrılması demek olabilir.

Diğer yandan Işık madde midir tartışmaları da var.

Ayrıca Işık hızının daha yavaş yada daha yüksek olması halinde ışığın ulaştığı yerde yıkıma sebep olabileceğine dair teorilerde var.

Örneğin ışık hızı saniyede 300.000 Km değilde 1000 Km olsa sabah güneş doğarken her yeri yıkıp geçebilirdi.

Bu mesele biraz ses hızının aşıldığı anda oluşan ses patlamasına benziyor.


Selam ve dua ile...
 
Üst