dedekorkut1
Doçent
İRŞAD OLUNMADAN İRŞAD EDİLMEZ
SELİM GÜRBÜZER
Bakın, Bilge âlimler aklı:
- Eşyanın hakikatini bilen akıl,
- İlmiyle amil kalp aklı,
- İdrak aklı (Hayır ve şerri ayırt edebilmek) diye üç başlık altında ele almışlardır.
İşte bu üç başlık altında ele alınan aklı her kim ki bir arada buluşturmayı başarırsa bilin ki o insan ''Akl-ı Selim'' sahibi insan olmayı hak kazanmış demektir. Öyle anlaşılıyor ki, ''Akl-ı Selim'' sahibi özellik kazanabilmek için birkaç fakülte bitirmek veya çok kitap okumakla olmuyor. Tam aksine kalbi doğrudan Allah’a bağlayıp hikmet nurunu kalpte yeşertmekle oluyor. Hele bir insan sırrı hikmet pırıltısını kalpte yeşertmeye dursun bir bakmışsın içte ve dışta tüm sahte mabutlardan sıyrılıp aklı hür, vicdanı hür ve fikri hür bir insan hüviyetine bürüneceği muhakkak. Derken böylesi aklıselim bir insan sahibine ilimden sonra 'tevbe' ve ‘istikamet’ yolu açılıp melekler o insanı kâmile son nefesinde vuslata erdiğini müjdeler de. Anlaşılan o ki, akıl kemale ermeden vücut sarayımızdan kalb-i selim çıkmıyor. İşte bu noktada Mürşid-i kâmiller gerçek akl-ı selim sahibidirler dersek yeridir. Nitekim Muhammed Haşim-i Kişmi Hz.leri ''Mürşid-i Kâmil enbiyanın varisidir'' buyurmakla aslında aklı kemale erdirmek cihetiyle irşada varistir demektedir.
SELİM GÜRBÜZER
Bakın, Bilge âlimler aklı:
- Eşyanın hakikatini bilen akıl,
- İlmiyle amil kalp aklı,
- İdrak aklı (Hayır ve şerri ayırt edebilmek) diye üç başlık altında ele almışlardır.
İşte bu üç başlık altında ele alınan aklı her kim ki bir arada buluşturmayı başarırsa bilin ki o insan ''Akl-ı Selim'' sahibi insan olmayı hak kazanmış demektir. Öyle anlaşılıyor ki, ''Akl-ı Selim'' sahibi özellik kazanabilmek için birkaç fakülte bitirmek veya çok kitap okumakla olmuyor. Tam aksine kalbi doğrudan Allah’a bağlayıp hikmet nurunu kalpte yeşertmekle oluyor. Hele bir insan sırrı hikmet pırıltısını kalpte yeşertmeye dursun bir bakmışsın içte ve dışta tüm sahte mabutlardan sıyrılıp aklı hür, vicdanı hür ve fikri hür bir insan hüviyetine bürüneceği muhakkak. Derken böylesi aklıselim bir insan sahibine ilimden sonra 'tevbe' ve ‘istikamet’ yolu açılıp melekler o insanı kâmile son nefesinde vuslata erdiğini müjdeler de. Anlaşılan o ki, akıl kemale ermeden vücut sarayımızdan kalb-i selim çıkmıyor. İşte bu noktada Mürşid-i kâmiller gerçek akl-ı selim sahibidirler dersek yeridir. Nitekim Muhammed Haşim-i Kişmi Hz.leri ''Mürşid-i Kâmil enbiyanın varisidir'' buyurmakla aslında aklı kemale erdirmek cihetiyle irşada varistir demektedir.