İkitelli Ergenekon sulandırma, kafaları karıştırma teşkilatı...

Dergaz

Profesör
Katılım
31 Ara 2007
Mesajlar
1,685
Tepkime puanı
28
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Ne fark eder ki
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a yönelik planın ciddiyeti ortada. Her akıl ve vicdan sahibi ne yapılmak istendiğini görüyor... Ve aslında bırakın teknik takibi, suikast bile olsa kimse de şaşırmıyor. Çünkü, yine akıl ve vicdan sahipleri bu adamların nereye kadar gidebileceğini kestirebiliyor.
Peki İkitelli medyası bu olayı nasıl karşılıyor? Her zaman olduğu gibi...
Yine bildik sulandırma taktikleriyle, ucuzlatma numaralarıyla ve geçiştirmeye çalışarak... İkitelli-Nişantaşı çetesinin şu an başlıca gayesi Ergenekon terör yapılanması gerçeğini sulandırmaktır...
İkitelli-Nişantaşı çetesinin liderinin temel kaygısı bu yöndedir. Son 2 senedir gazeteci istihdamını buna göre yapmaktadır. Bu sulandırma tezgahı şöyle işliyor...
Birinci aşamada ‘hardcore’ Ergenekoncu yazarlar timi var. Yılmaz Özdil ve Soner Yalçın’ın başrollerde olduğu ekip bu... Bunlar Boğaz Köprüsü havaya uçurulsa vak’ayı reddetme üzerine kurulu bir ezberle çalışıyorlar. Malum, her türlü suikast teşebbüsünü de, yeraltından çıkan silahları, bombaları, darbe planlarını reddediyorlar. Ayışığı, Yakamoz, Eldiven’i yok sayıyorlar. Utanmıyorlar, olmuş 28 Şubat darbesini reddediyorlar yada savunuyorlar. O günden bugüne olan ya reddediyorlar cinayetleri ya da daha ileri giderek bu cinayetlerin ‘olması gerektiğini’ söylemeye getiriyorlar ...
Amiral gemisinin kaptanı bu isimleri o azgın ulusalcı kesimi elinden kaçırmamak için tutuyor... Ama o dar ve marjinal kesimin dışına da açılmak istiyor. Orada da ‘hafif Ergenekoncu’ ekip devreye giriyor. Aslında bu tim de bariz darbe niyetlerini, suikast planlarını, silahları, bombaları daha sofistike bir dille reddediyor. Diğer ‘hardcore’ ekip gibi bodoslama değiller sadece. Bunlar bir yandan AB yandaşı da gözüküyorlar. Türkiye’nin Batı ile bütünleşmesini sözde istiyorlar. Ama hiçbir Batı ülkesinde olmayan şekilde askeri otoriteye selam çakıyorlar. Cuntacılarla “İstemem yan cebime koy” tipi bir ilişki kuruyorlar.
Ergenekon sulandırma teşkilatının üçüncü halkası en kritik halkayı teşkil ediyor... Birisinin adı Ahmet Hakan/Arsan diyelim, gerisini anlarsınız. Bu tim, “Biz her zaman statükoya karşı olduk, asla ulusalcı değiliz, biz demokratikleşmeden yanayız” diyen ama kişisel kompleksleri sebebiyle İkitelli zihniyetinin emrine girmiş bir tim... Kaptan’ın en çok bel bağladığı ekip bu. Çünkü en sadık ve soru sormayanlar bunlar. Bu ekipten sonuna kadar statüko-karşıtıymış gibi gözüküp sürekli statükoyu takviye etmelerini istiyor... Bu üçüncü grubun temel söylemi “Biz de karanlık odaklara karşıyız ama suikastlere, darbe olacağına inanmıyoruz vs.” şeklinde... Suçüstü yakalanmış onca adam var ama “Ergenekon diye bir örgütün varlığı ikna edici değil” Çünkü kendi teşkilatları tarafından gayet güzel ikna edilmiş durumdalar.
İkitelli medya yapılanmasının “Ergenekon sulandırma teşkilatı” aynen böyle çalışıyor. Bu teşkilatın başındaki adam da yönlendirdiği üç gruba bakarak sürekli oynak yazılar yazıyor. Her olasılığa hazırlıyor kendini...
İkitelli zihniyeti değişmez... Fakat Türk medya tarihi daha ne ‘İkitelli’ ler gördü onu da unutmayalım...
Bir defa da kaçma be adam
Söz verir sözünde durmaz .. Yaparım der yapmaz ... “Gelirim” der gelmez ... “Arayacağım” der aramaz ... “Beni mutlaka ara” der telefonlarını açmaz ...
Kudret kardeşiniz yemedi içmedi, araştırdı, bu hem itirafçı, hem sözünün eri olmayan gazetecinin kim olduğunu ortaya çıkardı. Bu gazeteci Ahmet Hakan Coşkun.
Daha ne olayları var ama sadece ucunu anlatacağım: Hilal TV’den canlı yayın daveti aldı. “Gelirim” dedi. Hazırlıklar yapıldı, bir hafta boyunca tanıtımlar döndü, “Ahmet Hakan Coşkun” VTR’leri yayınlandı. Program saati geldi, Ahmet Hakan yok. Trafikte belki kalmıştır diye telefon açtılar. Telefon kapalı ... Kaçmıştı. Bugüne kadar ne bir özür, ne bir açıklama.
İkinci olay:
Köşesinde Yaşar Nuri Öztürk’e meydan okudu, “Seni Ruhat Mengi’nin programında düelloya davet ediyorum” dedi. Ruhat Mengi hazırlıklara girişti. Televizyonda günlerce reklam yapıldı, Tanıtımlar döndü. Program saati geldi. Yaşar Nuri Öztürk stüdyoda hazır bekliyordu ama Ahmet Hakan Coşkun yine gelmedi. Kaçmıştı. Telefon açtılar. Telefonu kapalıydı. Programdan sonra tüccar abisi Abdullah Topel Coşkun aradı, “Midesi ağrıyor, o yüzden gelemedi” dedi.
Üçüncü olay:
“Okan Bayülgen’in programına katılıyorum“ dedi. Herkes canlı yayında onu bekliyordu. O her zaman yaptığı şeyi yaptı, stüdyodan kaçtı. Sonra da twitterine şunları yazdı:” Okan Bayülgen’in programına endişem kendim için değil, Okan için endişelendiğimden çıkmıyorum ... “ Bir de katılıp Okan Bayülgen’i harcasaydı... Okan’ı Allah korumuş.
Son olay:
Köşesinde cübbeli Ahmet’i düelloya davet etti. “Daha önce sıvışmıştım, bu defa sıvışmayacağım” dedi, söz verdi ... Bunun üzerine Ülke TV’den Turgay Güler aradı, “Cübbeli düello davetinizi kabul ediyor, buyurun” dedi.
Herkes, köşesinde Cübbeli’ye “Soytarı” diye sataşan Ahmet Hakan Coşkun’un ekran performansını bekliyordu.
O kendisine yakışanı yaptı. Yine kaçtı ...



kaynak

 
Üst