Sıralama (kalbinden değil) aklından meczup de olmaz mı yetmez mi? Ya da kendi ağzında biraz yumuşak alttan alarak söyle!
* * *
Bir hadiste şu manada denir yahudiler gibi olduğunuz zaman insanlara iyi ve kötüyü aynı şekilde emretmeye mecbur olmayacaksınız. bu söz, bir sahabinin ne zaman iyiliği yaymak kötülüğü susturmak farzı ve zorluğu sorumluluğundan çıkacağız sorusuna cevap şeklinde gelişiyor.
"Yahudiler gibi olma"nın nasıl olduğunu da soran sahabiye uzun uzun anlatılıyor, benim gördüğüm, bu devir aynen de onlar(yahudilerin bazı eskileri) gibi olma devridir sonucu çıkıyor.
Peki islam böyle bir durumda neyi önceliyor? fikrimce düşünmeyi taşınmayı birleşmeyi. farklılıklara daha farklı bakışlarla bir derece tolerans göstermeyi. daha doğrusu, demek istediğim, TEKFIR ETMEMEYI önceliyor. gerçi ne zaman öncelememiş ki! bu kondua şiddetli uyarılar hadis i şerifler var..
bu söylediğimizi ancak akıllı mümin ve müslümanlar anlayacaktır. Bu konuyu veilgili hadisi/sözleri paylaşırım ama dediğim gibi, ortalıkta onu takdir edecek ve önemini kavrayacak; ona göre hareket ve söz edecek dikkatli insanların sayısı %70 i geçmelidir.
..Böyle durumlarda paylaşma konusunda osmanlı ilmi geleneğinin her hadis ayet meali paylaşmak faide değildir, hatta çoğunlukla faide olmayabilir (belki ayet ve hadistense sözkonusu mefhuma basitleştirmeyle temas edilir) şeklindeki fikri(maslahatlı refleksi)nden yanayım. (her ne kadar her devrin veya milletin dusturu olamayacak bir şey ise de, şu anda şuracıkta uygundur.)
Bu arada, son derece manidardır, bu hahsini ettiğim konu İnsanlar nasıl oluyor da bu devirde bir bakıyorsun çok çabuk "sapıtıyor" yani sıradışı ve absürd görünen laflar ediyor, bakıyorsun adam gibi konuşuyor hayretlerine bir cevapcık hükmüne geliyor değil mi?
* * *
Haşiye/Açıklama: "iyilik kötülükten nehyedip bahsetmenin sorumluluğunun azalması, mecburiyetinin kalkması" aslında çetrefilli bir bahistir. yani aslında, şekil ve usul yaşayan gelenekteki ve insanların çoğunun cahilliği ve mahilliği nedeniyle sorumluluktan düşen şey "kalıp"tır, tabiri caizse "basit ve çok olan meselelerin zikredilmesiyle ilgili sorumluluk" düşer. (dedikoduculuk, iftiracılık ve ezme basma tulumbalıcık zaten düşüktür ayrı konu).
"insanların basitleşmesi" nedeniyledir (bazıları buna dünyevileşme adını takıyor ama o indirgemeye ve riyakarlığa batmayacağım işin açıkcası). Başka bir deyişle, o işi yapan ilkler; doğru yapanlar'ın sesi nefesi, tarihin tecrübeli ellerinde, nesiller içinde zamanla "yeterince" kaybolduklarından, günümüzdekilerce onların yeniden keşiflerine kadar, öncelik, veya yükümlülük onların kötü taklitleri değil, onların ilim, zanaat, zerafet derecelerinde yeniden, bittecrübe, bilmütalaa keşfidir.... (Bir notcuk: Burada gafletten şiddetle sakınmak lazım, bir sorumluluk düşüyorsa başka bir sorumluluk yükseliyor! Ve burada bahsi konu sorumluluk, günlük aylık yıllık nevden, sabit sorumluluklardan değildir, ona göre! kimsenin nefsinin hevesi çağrışım yapmasın, namaz niyaz, farzlar düşmez, kebair kebair olmaktan çıkmaz!)
Bu yol aynı zamanda sınanmadır, potadan geçmedir. adeta "eskilerin geçtiklerinden geçmek" kapsamında ele alınabilecek özel bir sınanmadır.... zira sözde işte davranışta kalıp, şekil, yaşayan usül (ya ahval ve şerait, ya kendileri, ya da her ikisi nedeniyle) netice vermeyecek hale gelmiştir, "önemi olan şeyler ve az şeyler"e odaklanmak teşvik edilmesi gereği belirmiştir; ve şeklinde değilse de "manasında yine sorumluluklar aslında sürer" de denebilir; sadece "mecbur olarak var olmaz" denir. zira bunların "kat'i mecbur" sözü ile teşviki, zaten bir düşünün, sorunların zamanla kanserleşmesine, aptalca, düşüncesizce bölünüp ayrışmalara ve karşıtlaşmalara neden olur.
emin olun dünyada bunun en önemli örneklerini ortadoğuda ve başka yerlerdeki müslüman adı altındaki aşırı gruplarda gözlemliyoruz! emin olun, siz şeriati ilan ederseniz, örneği içinizden akp sp hatta chp birileri emin adımlarla bir şekilde şeriat için ilerlerse o aşırı gruplara benzeyişten başka çare yoktur!....... Aslında bunlar, ve şimdi söyleyeceğim şu ile herşeyin yerli yerine oturduğu yerdeyiz: bazı kurancılar murancı dedikleri tarikatlara ve cemaatciliklere kapalı olanlar neden "mecburi konuları azaltmaya", veya "indirgemeye" çalışıyorlar? hatta vahhabiler, tüm sapkınlıklarına rağmen, halklarının "fasıl fusul fazlalıklarla akıllı fikirli kalacak şekilde başedemeyeceğini" seziyorlar? akıl ve kalpleriyle olmasa bile davranışları taş hükmünde görerek bir anlamlandırma yapmak mümkündür. belki o taşlara veya onlara allah sezdiriyor; bildiğiniz gibi cansız cisim kitapta hadiste konuşturulur ve mecaz olmaktan ötedir(örneklerin çokluğu ve niteliği kapsamı böyle gösteriyor). adeta eşyaya ilham ediyor ki "burada bu klasik şekil şukulde anlatımda nehiy nefiy ve teşviklerde bir arıza var! bilmem nasıl ama ben feryad ettim" dedittiriyor? ,işte nasılı keşfetmek ve halife olmak akıl sahibi müminlerin görevidir.
mevzular mana ve öz itibari ile hakikidir, veya hakikatlidir. daha doğrusu dikkatle yaklaşılmaları iktiza eder.!Biz fikir veya öğüt alacaklar için, akleden muhsinler için, ayrılmaların ve birleşmenin gerekçelerinin bir kısmını ortaya serdik! Onlara kendi bildiklerinden medet ummak ve yerinde saymak VEYAHUT düşünüp taşınmak, izleyeceği yolu ve yapacağı iyi işlere karar vermek düşer!
son olarak tekrar edelim: "iyilik kötülükten nehyedip bahsetmenin sorumluluğunun azalması, mecburiyetinin kalkması" aslında çetrefilli bir bahistir. Ve forumluk morumluk bir konu değil, "ilim meclisilik" veya akıllı olanların biraraya gelerek konuşabilecekleri bir konudur, çünkü laf salatasına veye indirgem genelleme canavarlarına, içinde kötülük olanlara sündürme malzeme olmaması gereken saf, hatta ham bir konudur. fakat ihtiyaç olduğu için, ve zaman geçtiği için; "kış yaklaşmasına rağmen mevzu tam olgunlaşmadığına rağmen, gelecekte tohumlarını kullanmak üzere" bahsini etmek luzumu görüldü...