Câbir bin Abdullah -radiyallahu anh-den rivayet edilen bir Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyuruyorlar:
"Ümmetimden bir taife, kıyamet gününe kadar hak için muzaffer bir şekilde mücadeleye devam edecektir.
O zaman Meryem oğlu İsa da iner. Müslümanların emiri 'Gel bize namaz kıldır!' der. Fakat o: 'Hayır! Allah-u Teâlâ'nın bu ümmete bir ikramı olarak siz birbirinize emirsiniz.' buyurur." (Müslim: 155)
Yani Allah-u Teâlâ'nın ona verdiği lütfu tebeyyün ediyor. "Siz Allah-u Teâlâ'nın Resulü'nün nurunu taşıyorsunuz." mânâsına gelir.
İsa Aleyhisselâm dahi onu kabul edecek ve Allah-u Teâlâ'nın tayini olduğu için öne geçmeyecek.
İsa Aleyhisselâm ki önüne geçmiyor, onun önüne kim geçebilir? Veya karşı gelebilir? Geçtiği zaman durumu ne olur?
Onun nurunu, onun vekâletini taşıdığı için ulül-azm bir peygamber dahi öne geçemiyor.
•
Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-den rivayet edilen bir Hadis-i şerif'lerinde Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
"İnsanlar arasında Meryem oğlu İsa'ya dünyada ve ahirette en yakın olan benim. Bütün peygamberler kardeştir, bir babanın ayrı kadınlardan doğmuş evlatları gibidir. Dinleri birdir." (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 1403)
Peygamberlerin dinlerinin bir olması, asıl itibariyle aynı olmasını ifade eder. Bu asıl "Tevhid"dir. Aralarındaki ayrılık, gelişen şartlara tâbi olarak ortaya çıkan bazı fürû meselelerindedir.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde:
"O'nun peygamberlerinden hiçbirini ayırmayız." buyuruyor. (Bakara: 285)
Onları birbirinden ayırmak emr-i ilâhiye muhalefet etmek demektir.
Onlar gerçek dinde kardeştir, muteber olan da dinde kardeş olmaktır, karında değil. Eğer karında kardeşlik muteber olsaydı Nuh Aleyhisselâm'ın oğlu da dahil olurdu.
Aynı zincir, son bakla...
Yalnız şu var ki, Allah-u Teâlâ Resulullah Aleyhisselâm'ın nurunu Âdem Aleyhisselâm'a taktı. Onun şeref bulması, o nur sayesindedir. O nur bütün peygamberan-ı izam hazeratına geçti. Nur nura gelince bütün âlemleri kapladı. Sonra o nur hangi vekile geçtiyse, yine o aynı âlemlerin nurunu taşıyordu.
•
Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz İsa Aleyhisselâm'ın hacc yapacağını Hadis-i şerif'lerinde haber vermişlerdir:
"Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki Meryemoğlu, Hacc veya umre yahut her ikisini birden yapmak için mutlaka Fecc-i Ravhâ'da telbiye getirecektir." (Müslim: 1252)
Bu Hadis-i şerif de İsa Aleyhisselâm'ın sağ olduğuna delildir. Âhir zamanda yeryüzüne inecektir.
•
Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-den rivayet edilen bir Hadis-i şerif'lerinde Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Benimle İsa Aleyhisselâm arasında bir peygamber yoktur. O inecektir. Gördüğünüz vakit, onu tanıyın:
Orta boylu, pembeye mâil beyaz tenli, üzerinde iki parçadan ibaret bir takım elbisesi olan bir kimsedir. Islaklık yoksa da, sanki başından su damlar. İslâm üzerine insanlarla savaş edecek, haçı kıracak, domuzu öldürecek ve cizyeyi kaldıracaktır. Onun zamanında Allah, İslâm'dan başka bütün milletleri helâk edecek, Mesih Deccal'i de helâk edecektir.
Sonra, yeryüzünde sükunet, emniyet meydana gelecektir. O kadar ki arslanlar develerle, panterler ineklerle ve kurtlar kuzularla serbestçe otlayıp geçinecekler, çocuklar da yılanlarla oynayacaklardır.
İsa Aleyhisselâm kırk yıl yeryüzünde yaşayacak, sonra ölecek, cenazesini de müslümanlar kılacaktır." (Ebu Dâvud - Hâkim - Ahmed bin Hanbel)
"Allah'ın düşmanı Deccal, İsa'yı görünce, tıpkı tuzun suda erimesi gibi erir." (Müslim)
Zülmaniyet nur ile eriyecek, yok olacak!