Hazreti İBRAHİM aleyhisselam VE HAC

Alper...

MarmaranınKralı
Katılım
10 Eki 2006
Mesajlar
9,574
Tepkime puanı
452
Puanları
0
Konum
İsLamBol
Web sitesi
cennetsarayi.blogcu.com
Hazreti İBRAHİM aleyhisselam VE HAC

Bismillah.Elhamdülillah.Bizleri bu güzel günlere kavuşturan Zülcelale binlerce hamd olsun.Ve selam tüm peygamberlerin üzerine ve ehli beytlerine olsun.

Enbiya suresindeki bir ayetle başlamak istiyorum makaleme.Allahu Teala hazretleri buyuruyor ki;" Ey ateş İbrahime karşı serinlik ve selamet ol ." İşte bu ayet hazreti ibrahim aleyhisselam için bir devrin başlangıcı olmuştur.Çünkü bu ayet ,kendisini Allah yolunda feda eden bir insana bahşedilmiş bir lütuftur.

Bu ayette nice mucizeler barınmaktadır. Kim hayatını islami çerçevede yaşarsa (yaşamaya çabalarsa), biz (Allahu Teala) , onu ( kulumuzu) kendisi hakkında (dini yaşamasından ötürü münafık ve fasıklar tarafından ) tutuşturulan fitne fesattan da işte böyle (Halilimizi ateşten kurtardığımız gibi o kulumuzu da o şerden) kurtarırız.Yüce mevlam şu mukaddes hac mevsimlerinde, müslüman alemi için beraatler yazsın.Ve inşaAllah başımızdaki bela ve musibetler tez zamanda hayra dönüşsün.amin

Hazreti İbrahim aleyhisselamın hazreti Hacer annemizden bir oğlu olmuştu.İsmi İsmail’di.Hazreti sara annemiz ise bu durumu (yani kendisinin kısırlığından ötürü çocuk sahibi olamayışını ve cariyesinin ise çocuk sahibi oluşunu) kıskanınca, Hazreti İbrahim aleyhisselama hazreti Hacer annemizi ve oğlu ismaili (başka diyarlara götürmesini istedi.Hal böyle olunca Hazreti İbrahim de ikisini )mekkeye götürdü.O devirde Mekke ıssızdı.Mekke kuraktı.Mekke kimsenin yaşamadığı bir yerdi.

Hazreti İbrahim aleyhisselam mekkeden ayrılırken Allaha yalvardı ,yakardı.”Rabbim, aileme yardım et.”Bir zaman sonra hazreti Hacer su aramaya başladı Bu uğurda Merve ve Sefa tepelerinin arasında koşuşturdu durdu.Lakin etrafta ne bir su ne de bir kervan vardı.Bu sırada ismail aleyhisselam ise topuğuyla kuma vuruyordu.Bunu gören Hazreti Hacer, eşelenmiş olan kumu elleriyle kazdı,Zemzem suyunun önüne sed çekti.Zemzem o günden bu güne kadar devam edecek olan bir mucizeydi.O mucize şu an bile duran ve hiç bir zaman debisi azalsa dahi tükenmeyen zemzem suyudur.İşte o zemzem ki , o devirde bağrı yanık ananın ,evladı için çölde tek başına koşuşturan ananın imdadına yetişmişti.Ve gelecek olan nimetlerin habercisi olmuştu.

Hazreti İbrahimin aleyhisselam duasının bereketiyle Mekke bereketlenmişti.Hazreti Muhammed’in Sallallahu aleyhi vessellem teşrifleriyle ise Medine bereketlenmişti.Bir zaman sonra hazreti ibrahim aleyhisselama rüyasında oğlu ismail’i aleyhisselam kurban etmesi vahiy edildi.Hazreti Allah ,peygamberlere rüya yoluyla da vahyederdi. Buna bir örnek olarak fetih suresinin sondan iki ayet evvelini verebiliriz. " Lekad sadakallahu resulehür rüya bil hakk..."Bu ayetin tefsirinde, hazreti Muhammed’e Sallallahu aleyhi vessellem mekkenin fethi rüyasında müjdelendiği bildirilmektedir.

Peygamberlere rüyalarında vahiy geldiğini bizlere en güzel örneklerle kur’an’ı kerim ayetlerle anlatmakta,açıklamaktadır.Buna rağmen rüya yoluyla gelen vahyi inkar etmek kafir eder adamı, Allah bizleri hidayete erdikten sonra dalalete dalmaktan muhafaza eylesin.

Hazreti İbrahim aleyhisselama rüyasında oğlu İsmail’i kesmesi emredildi. Tabi bu durum karşısında hazreti İbrahim aleyhisselam babalık iç güdüsüyle evvel terettüt etti.Ama üç gece aynı rüyayı üst üste görünce anladı ki, bu rüya şeytani değil,rahmanidir.İşte o an oğlu İsmail’e dedi ki;”oğulcuğum! Bir ip ve büyük bir bıçak al. Sonra şu vadiye gidelim de ev halkına odun toplayalım”.ve koyuldular yola.

Şeytan ,insan kılığına girip evvela hazret, İbrahim aleyhisselama göründü.Şeytan Allahın dostunu yoldan çıkarmak istiyordu.Ama buna muvaffak olamadı.Hiç vakit kaybetmeden hemen hazreti ibrahimin aleyhisselam arkasında yürümekte olan İsmail aleyhisselama geldi.Ve dedi ki;”Ey çocuk! Baban seni nereye götürüyor biliyor musun?ismail aleyhisselam da “ev halkımıza odun toplayacağız”dedi. Şeytan İsmail aleyhisselam ile konuştuktan sonra baktı ki İsmail aleyhisselamda babası hazreti İbrahim aleyhisselam gibi verilen emri tutuyor.O zaman çareyi hazreti Hacer anamıza gitmekte buldu.

Şeytan hazreti Hacer anamıza sordu;”Ey ismailin annesi, İbrahim ismaili nereye götürdüğünü biliyor musun?” Hacer anamızda diğerler gibi cevap verdi dedi ki “şu vadiden odun toplayacaklar.”Şeytan bu seferde hazreti Hacer anamızla tartışmaya başladı ve evden kızgın bir halde ayrıldı.

Hazreti İbrahim aleyhisselam dediği vadiye geldiklerinde oğlu İsmail aleyhisselama durumu anlattı ve dedi ki; “ Oğulcuğum, ben seni rüyamda boğazlıyor gördüm” ismail aleyhisselam da” Babacığım sana emrolunanı yap” dedi.ve devam etti sözlerine “ Babacığım, boğazlamak istediğin zaman,beni iple sıkıca bağla ki;benden sana karşı,bir şey isabet edip de ecrim eksilmesin.Çünkü ölüm çok zor ve çetindir.Bıçağın,tenime dokunduğunu hissedince,çırpınmayacağımdan emin değilim.Bıçağını iyice bileyleyip keskinleştir. Ve boğazıma hemen çalıver ki,beni çabuk öldürsün.Rahata kavuştursun .Hem sen beni boğazlamak için yatıracağın zaman,yüzü koyun yatır,alnımı yere getir.Yanımın üzerine yatırma.Çünkü yüzüme bakınca,rıkkata gelip de benim hakkımda Allahın sana emrettiği şeyi yerine getirmene engel olabileceğinden korkarım…”

İşte bu sözler hazreti İsmail aleyhisselama aittir.Şu sözlerdeki cesarete bakın.Hangi biriniz bu sözü söyleyebilecek kadar cesursunuz?Hazreti İbrahim aleyhisselam bütün hazırlıkları yaptı ve bıçağı hazreti İsmail aleyhisselamın boğazına bastırdı.Sanki bıçak o an bakır bir levha ile karşılaştı.Büyük bıçağın ağzı hazreti İsmail aleyhisselamın boğazını kesmedi.Hazreti İbrahim aleyhisselam bıçağı yeniden ve defalarca bileyledi.Ama sonuç hep aynıydı.”Her halde bu iş Allahtandır “dedi hazreti İbrahim aleyhisselam.

O sırada yüce Allah buyurdu ki;” Ey İbrahim,rüyana sadakat gösterdin.İşte sana oğlunun yerine boğazlayacağın kurbanlık, boğazla onu buyurdu.”

Hazreti Allah celle celaluhu hazreti İbrahim aleyhisselama hazreti İsmail aleyhisselamın yerine boğazlasın diye gönderdiği koçun,bir rivayette hazreti Adem aleyhisselamın oğullarından habilin Allaha sunduğu kurbanını ,Allah kabul etmiş ve cennetinde bu tarihe kadar bekletmişti.Hazreti İbrahim aleyhisselama kesmesi için o kurbanı gönderdi. Hazreti İbrahim aleyhisselam o kurbanı mina da kesti.O zamandan bugüne kadar her yıl hacılar mekke de bu yukarıda anlatmaya çalıştığım hadiseyi tatbik ederler yani kurban keserler.

Tabi burada biraz da hac dan söz etmekte yarar var.Hac Zilhicce ayında ihrama girerek Arefe günü arafatta vakfe yapmak, sonra kabeyi tavaf etmekten ibarettir.Ve ömürde bir defaya mahsustur. Tabi dileyen nafile cihetinden istediği kadar yapabilir (zengin olanlar).Haccın farz olması için. altı şart var. Bunlar sırasıyla; Müslüman olmak,ergenlik çağına erişmiş olmak,akıllı olmak,hür olmak,asli ihtiyaçlarına ve evine dönünceye kadar aile ferdlerine yetecek,yol ve vasıta masraflarını karşılayacak kadar paraya sahip olmak.,ve son şart; İslam memleketi olmayan yerde Müslüman olan kişi,haccın farz olduğunu bilmek.

Haccın edasının farz olma şartları da beş tanedir:Bunlar;vucudun sıhhatte olması,yol emniyetinin bulunması,kadının kocası veya mahreminin yanında bulunması.kocası ölen veya boşanmış olan kadının iddetinin bitmiş olması,hapislik gibi bir engelin bulunmaması.

Son olarak da haccın sıhhatinin şartlarını nakledeyim.bunlarda dört tanedir.;ihram, (hac niyeti ile ihrama girmek) zaman(zilhicce ayı),mekan(kabe ve Arafat) ,İslam(Müslüman olmak).

19 kasım 2007
9 zilkade 1428
pazartesi
Alper...
 

_Berceste_

bir tutam delilik...
Katılım
21 Eyl 2010
Mesajlar
6,798
Tepkime puanı
1,525
Puanları
0
o yasta ki cocugun teslimiyeti....bu hadiseyi her dinledigimde hüzünlenmisimdir.ALLAH razi olsun okumamiza vesile oldunuz..
Rabbim kurban kesecek olanlara da hakkiyla kesmeyi nasip etsin,amin...
 

Alper...

MarmaranınKralı
Katılım
10 Eki 2006
Mesajlar
9,574
Tepkime puanı
452
Puanları
0
Konum
İsLamBol
Web sitesi
cennetsarayi.blogcu.com
Evet,Biz daha namaz,oruç gibi emirlerde sıkıntı çekerken bir de can vermek olsa heralde, toplu kaçış olurdu.Allah kaldıramayacağınız yükü yüklemezin sırrını şimdi daha iyi anlıyorum.
 
Üst