Hakîkî âlimlere hürmet...

bulut_bey79

Kıdemli Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
12,118
Tepkime puanı
324
Puanları
0
Konum
istanbul
Web sitesi
3422unitedstates.spaces.live.com
Kötü huylu, dini istismar eden din adamları dün de bugün de dine büyük zarar vermişlerdir. Bir hadîs-i şerifte buyuruldu ki: “Bir zaman gelir ki, insanlar din adamından, sokakta rastladıkları eşek ölüsünden kaçar gibi kaçarlar.”
Bu hâl, insanların hâllerinin bozuk, pis olacaklarını haber vermektedir. Çünkü, ilme Allahü teâlâ kıymet vermektedir. Fakat dünyaya tapınan ahmaklar, çocuk iken ana-baba terbiyesi almamış, okula gitmemiş, büyük yaşında iken de, hakîkî din âliminin sohbetinde bulunmakla veya bunların kitaplarını okumakla şereflenememişlerdir. Dinlerinin noksan olması tehlikesinden korkmazlar ve hakîkî din âlimlerinin kitaplarından okuyup öğrenmezler.
Bunların tek düşünceleri, para, mal toplamak ve mevki elde etmektir. Helâlden mi, haramdan mı geldiğini hiç ayırt etmezler. Hakkı bâtıldan ayırmazlar. İlmin ve hakîkî din âlimlerinin kıymetini bilmezler.
Hakîkî din adamlarının vaazları, kitapları, bunların nazarında, hayvan pazarında güzel kokular satan attâr ve körlere ayna satan kimse gibidir. Sokak serserisinin cebine inci, mercan doldurmak ve bir köre sürme hediye etmek, akıllı kimsenin yapacağı şey değildir. Allahü teâlâ, böyle boş kafalı kimselere “Bunlar hayvan gibidir, hatta daha aşağıdırlar” buyurdu.
Enes bin Mâlik’in haber verdiği hadîs-i şerifte, “Âlime haksız olarak hakâret eden kimseyi, Allahü teâlâ, bütün insanlar arasında hakîr, rezîl eder. Âlime hürmet eden kimseyi, Allahü teâlâ, Peygamberler gibi azîz eder, şereflendirir” buyuruldu.
Bir hadîs-i şerifte, “Bir kimse, âlimin sesinden yüksek sesle konuşursa, Allahü teâlâ, onu dünyada ve âhirette hakîr eder. Eğer pişman olur, tevbe ederse af olur.” Görülüyor ki, hakîkî âlimlere hürmet etmek lâzımdır.
İnsanı dalâletten, kötü yoldan ilim ve âlimler kurtarır. Rehber olmadan doğru yola kavuşulamaz. Bunun için, Ehl-i sünnet âlimlerini ve bunların yazdığı doğru din kitaplarını arayıp, bulmak lâzımdır.
Yüce Peygamber Mûsâ aleyhisselâm, ilmin en yüksek derecesinde olduğu ve Allahü teâlâ ile konuşmak şerefine kavuşduğu ve Allahü teâlânın muhabbet şerbetinden içtiği halde, ilim edinmek için, Hızır aleyhisselâmın talebesi olan Yûşa aleyhisselâma geldiği, (Kehf) sûresinde bildirilmektedir.

Hikmetler
Mehmet Oruç
 

bulut_bey79

Kıdemli Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
12,118
Tepkime puanı
324
Puanları
0
Konum
istanbul
Web sitesi
3422unitedstates.spaces.live.com
“Âlimin ölümü âlemin ölümü”

Faydasız, boş işlerle, oyun ile vakit öldürmek de kötü huylardandır. Kıymetli ömrünü ilim ile, hakiki âlimlerin kitapları ile geçirmelidir. Dînimiz ilme kıymet vermeyi ve âlimlere hürmet etmeyi ve Allah yolunda olanlarla berâber bulunmayı emretmektedir. Bunun için, kıymetli ömrünü faydasız şeylerle geçirmemelidir. Hadîs-i şerifte, “Doğru ilim sâhibi olan ve ilmi ile amel eden bir âlim ile Peygamberler arasında bir derece fark vardır. Bu bir derece, peygamberlik makâmıdır” buyuruldu. Bu saadete kavuşmak için, ilim öğrenmeye çalışmak lâzımdır.
İmâm-ı Ebû Yûsüf hazretlerinin onbeş yaşında oğlu vardı. Oğlunu çok seviyordu. Ansızın vefât etti. Talebesine “Defin işini size bıraktım. Ben üstâdımın dersine gidiyorum. Bugünkü dersi kaçırmayayım” dedi.
İmâmı vefâtından sonra rüyâda gördüler. Cennette, büyük bir köşkün karşısında duruyordu. Köşkün yüksekliği Arş’a varmıştı. Bu köşk kimindir, denilince, benimdir buyurdu. Buna nasıl kavuştun denilince, “İlme ve ilim öğrenmeye ve öğretmeye olan muhabbetim ile” buyurdu.
Muhammed Hadimi hazretleri anlatır: Hocamın çocuklarının en büyüğü takvâ sâhibi idi ve çok âlim idi. Vefât ederken, babası yastığı başında idi. Vefât edince, üstünü örttü. Medreseye gelip, bir cüz hadîs dersi verdi. Sonra medreseden çıkıp defin işine başladı. Dağlardan, her yerden gelen bir ses, “Oğlumun eceli geldi. Vefât etti. Bu iş, Allahü teâlânın rızâsı ile olduğu için, ben de râzı oldum. Başka bir çare bilmiyorum. Allahü teâlânın kazası ve emri böyle oldu” diyordu.
Hassân bin Atıyye’nin rivâyet ettiği hadîs-i şerifte, “Âlimin ölümüne üzülmeyen, münâfıktır. İnsanlar için, bir âlimin ölümünden daha büyük musîbet yoktur. Bir âlim ölünce, gökler ve göklerde olanlar, yetmiş gün ağlar” buyuruldu.
Hakîkî âlim vefât edince dinde bir yara açılır ki, kıyâmete kadar kapanmaz. Diğer bir hadîs-i şerifte, “Bir insan, yâ âlimdir, yahut ilim öğrenmekte olan talebedir. Yahut bunları sevmektedir. Bu üçünden başkaları ahırlarda uçan sinekler gibidir” buyuruldu. Bu dördüncü dereceden olmamaya çalışmalıyız! Faydası olan ilim, Resûlullahtan gelen ilimdir. Bu ilimler, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında yazılıdır.



 
Üst