Hadisi şerife dair önemli bir husus

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
10514693_481588288652469_5480244677860840697_n.jpg


Şeyh Abdulfettah Ebu Ğudde

Abdulfettah Ebu Gudde:

Bir kişi, "Kadri yüce âlimler bu hadisleri eserlerinde rivayet etmektedirler. Bu hadisleri onlara dayandırmak yeter." derse, biz de bu konuda, "Asla! Güvenilir olsa bile senetle rivayet etmedikçe o hadis kabul edilmez. Özellikle de nakli yapan kişi hadisçilerden değilse. Kişinin ilimde derecesinin yüce olması, onun her naklettiğini kabul etmeyi gerektirmez. Sen İhyâu Ulûmiddin sahibi Gazzalî'yi görmüyor musun? Kadri yüce olmasına rağmen, Irâkî'nin Tahrîc'ini dikkatlice okuyanın gözünden kaçmayacağı gibi, eserinde aslı olmayan hadisler nakletmiştir. İşte sana Hanefilerin büyük imamlarından Hidâye sahibi Merğinânî. Büyük mezheb imamı olmasına rağmen o, eserinde kendilerine güvenilmeyen, tuhaf ve mevzu haberlere yer vermiştir. Onun bu eseri üzerine yapılan Zeylaî'nin Tahrîcu Ehâdîsi'l-Hidâye isimli kitabı inceleyen kişi bütün bunları görür." deriz.

Abdulhayy el-Leknevî, el-Ecvibetu'l-fâdıle, 33, dipnot.
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya

10350353_812606268799084_7618867915593286635_n.jpg




Hocam, diyorlar ki Sünnete uymak gerekir ama Sünneti Kur’an’a arz etmemiz gerekir. Çünkü müstakil olarak Sünnet tek başına bir hüküm koyamaz. Ancak ayetleri teyid ederse amel edilir. Mesela recm meselesinde bekarken zina edenlerin cezasına dair ayeti öne sürerek recmi inkar ediyorlar. Bu konuda neler söylersiniz?


Hocaefendi: Kur’an-ı Kerim’deki Rasulullah’a -sallallahu aleyhi ve sellem- itaat etme emri mutlaktır, mukayyed değildir. Kur’an’daki ayetler Rasulullah’a mutlak itaatin farz olduğunu ifade ediyor. Çünkü bunu takyid edecek bir şey yoktur. Onu tahsis edecek bir şey olmadığı zaman umum üzere kalıyor.

Bu dille ilgili meselelerdir. Yani bu ifade şekilleri sadece Arap dilinde değil, bütün dillerde vardır. Rasulullah’a itaat emrinde takyid yani sınırlandırma yoktur. Ona itaat emri vardır, onu örnek alma emri vardır ve bunları takyid eden herhangi bir başka emir yoktur. Eğer takyid edilirse bu kendimizden yaptığımız bir takyid olurdu. Bu da geçersizdir. Ancak Allah Teâlâ takyid etseydi o zaman mukayyed olurdu.

Hadis Kur’an-ı Kerim’e arz edilir ve Kur’an’a ters ise alınmaz. Ters olmak ayrı bir şeydir, Kur’an’da olmayan bir şeyi koymak ayrı bir şeydir. Kur’an’daki hükme başka bir şey getiriyor veya açıklamasını yapıyor. Yahut tahsis ediyor veya takyid ediyor. Veya da Kur’an’da bulunmayan bir hüküm getiriyor. Hiçbirisi de Kur’an’a ters düşmüyor. Ama eğer tezad oluyorsa ayetle hadisi cem etmek mümkün değilse o zaman hadis reddedilir.

Zaten usul-i hadisin kaidelerinden biri de budur. Mevzû hadisin alametlerinden birisi Kur’an-ı Kerim’e ters düşmesidir. Kur’an’da olmayan bir hükmü Sünnet getirdiği zaman Sünneti reddetmek gerekir diyen hiçbir muteber alim gelmemiştir. Birçok mesele Sünnetle teşri kılınmıştır.

Mesela Peygamber aleyhissalatü vesselam, Medine-i Münevvere’ye hicret ettikten sonra Beytü’l Makdis’e yöneldi ve namaz kıldı. Kur’an-ı Kerim’de “Beytü’l Makdis’e yönel” diye bir emir yoktur. Kur’an-ı Kerim’de onun neshi vardır. Kendisi hüküm olarak yoktur. Madem nesh vardır, demek ki hüküm var idi. Hüküm de Kur’an-ı Kerim’le ispatlanmamış, Sünnetle ispatlanmıştır. Görüyoruz ki Kur’an bizzat Sünnetin kendi başına müstakil hüküm koyacağını ispatlıyor.

Başka bir ayet-i kerimede “O peygamber size güzel şeyleri helalleştirir kötü şeyleri de haramlaştırır” buyruluyor. Görülüyor ki Cenab-ı Hak Efendimize teşri yetkisi vermiştir. Onlarca meseleler vardır hükmü Sünnetle sübut bulan, bu meseleler Kur’an’da da yoktur.

Mesela Kur’an-ı Kerim’de iki kız kardeşle aynı anda evlenmenin yasaklığı vardır. Ama bir kızla teyzesini aynı anda evlenmenin haramlığı yoktur. Bu mesele Sünnet ve icma ile sabit olmuştur. Ve bunu inkar eden kimse de çıkmamıştır.

[Muhammed Salih Ekinci Hoca İle Başbaşa, Osman Akyıldız, Guraba Mecmuası, 4. Sayı]
 
Üst