Bir caminin duvarında, elinde tablasıyla,
Mendil ve ciklet satıyor, elde sigarasıyla.
Sırtında bin yıllık ceket, devrilmemiş bir çınar,
Hayata sıkı tutunmuş, kurumamış bir pınar.
Boynunda tespih ipiyle, göğsünde bir cevşen,
Pamuk ipliğinden öte, umutlu ve sevecen.
Önünden çokları geçer, zengin ama umutsuz,
Ömür bu böyle de geçer, gözler ama umursuz.
Kara dünyasında renkler, ufuklar hep beyazdır,
Kırmızı gülleri görür, gönül bahçesi yazdır.
Heyhat her şeyi görürüz, gönül gözü kapalı,
Bir amadan fazla körüz, gönülü kör yapalı.
GÜLİSTAN
Mendil ve ciklet satıyor, elde sigarasıyla.
Sırtında bin yıllık ceket, devrilmemiş bir çınar,
Hayata sıkı tutunmuş, kurumamış bir pınar.
Boynunda tespih ipiyle, göğsünde bir cevşen,
Pamuk ipliğinden öte, umutlu ve sevecen.
Önünden çokları geçer, zengin ama umutsuz,
Ömür bu böyle de geçer, gözler ama umursuz.
Kara dünyasında renkler, ufuklar hep beyazdır,
Kırmızı gülleri görür, gönül bahçesi yazdır.
Heyhat her şeyi görürüz, gönül gözü kapalı,
Bir amadan fazla körüz, gönülü kör yapalı.
GÜLİSTAN