Felsefe gerçekten nedir(sizin hayat felsefeniz nedir)
- Konbuyu başlatan melde
- Başlangıç tarihi
Sofuoglu
Ordinaryus
- Katılım
- 29 Tem 2006
- Mesajlar
- 4,603
- Tepkime puanı
- 254
- Puanları
- 83
FELSEFENİN ÖZÜ HAKKINDA
Bir ilimdeki fesad ve bozukluğu ancak, o ilme derinliği ile vakıf olanlar anlayabilirler. Bu mezhebi hakikatına vakıf olmadan bunu reddetmek kendini karanlığa itmek gibidir.
Felsefecilerin eskileri ile en eskileri, sonrakilerle öncüleri arasında hakka uzaklık ve yakınlık bakımından büyük farklılıklar olmakla beraber hepsi de küfür ve dinsizlik özelliği taşırlar.
FELSEFECİLERİN SIRLARI
Felsefeciler üç kısma ayrılırlar:
a-) Dehliler: Kudret ve ilim sahibi herşeyi idare eden yaratıcıyı inkar ederler. Alemin ezelden yaratıcısı vasıtası olmadan, şimdiki haliyle kendiliğinden olduğunu kabul ederler, zındıktırlar.
b-) Tabiiler: En çok tabiat aleminden, hayvan ve bitkilerin şaşırtıcı hallerinden bahsederler. Bu alemdeki mükemmel düzenden dolayı Allah’ı kabul etmek zorunda kalırlar. Ancak bunlar hayvandaki mizacın itidal üzere olmasını, hayvandaki güçlere etkisi olduğuna kanaat etmişlerdir. İtikadlarına göre yok olduktan sonra bir daha geri dönme olmayacağından, ahireti, cenneti ve cehennemi inkar ederler.
c-) İlahiyyun: Sokrat Eflatun’un hocasıdır. Eflatun ise Aristo’nun hocasıdır. Bu grup dehliler ve tabiilerin fikirlerini çirkinliklerini ortaya koyarak reddettiler. Sonra Aristo kendinden önce gelen bütün ilahiyyum felsefecilerini reddetti. Fakat bunların çirkin küfründen ve bidatlerından kendi fikirleri arasında kırıntılar kalmıştır. Bundan dolayı gerek bu ilahiyatçı felsefecilerin, gerekse bunların peşinden giden İbn’i Sina ve Farabi’nin kafir olduğunu hükmetmek vacib oldu.
FELSEFENİN BÖLÜMLERİ
1-Riyaziye: Riyaziye, matematik, geometri, astronomi ilimlerinden ibarettir. Müsbet veya menfi bu ilimlerin din ile ilişkisi yoktur. Kesin delille sabit olmuş şeylerdir. Anlayıp öğrenildikten sonra inkara mahal kalmaz. Bu ilimlerde iki bel ve musibet doğmuştur:
Birinci musibet: Bu ilim erbabı, onlarda gördüğü incelik ve açık delilleri felsefenin tüm bilgilerinde var zanneder. Felsefe hakkında güzel bir inanca sahip olur. Matematikçilerin şeriatı küçümsediğine dair görüşe aldanıp dinden uzaklaşabilir.
İkinci musibet: Bu musibet dinde samimi fakat cahil olan kimselerden doğmuştur. Bunlar felsefeciler tarafından ortaya atılan her türlü bilginin reddedilmesini ve felsefecilerin cahil olduklarını iddia etmeyi İslam’a hizmet sandılar. Güneş-Ay tutulması hakkındaki kesin delile dayanan iddiaları dahi şeriata aykırı addettiler. Fakat bu hususta kesin delile dayananlar bilgilerinde şüpheye düşmediler. İslam’dan uzaklaşıp felsefeye olan muhabbetleri arttı.
Şeriatta bu ilimlerle ilgili müsbet ya da menfi bir hüküm yoktur.
2-Mantık: Mantık ilmi, deliller ile kıyasların şartlarını, burhanı, mukaddimelerin şartlarını ve birleşme şartlarını ‘haddi-sahih’ denilen doğru tanımın meydana gelmesini ve bunların birleştirme keyfiyetini araştırır. Dinle bir ilgisi yoktur. Kelamcılara oranla daha fazla detayla ilgilenmişlerdir. Mantığı iyi bilenlerin fesefenin küfre varan meselelerinin açık delil ile takviye edildiği zannına kapılma tehlikesi vardır.
3-Tabiat İlimleri: Tabiattan ve buradaki tahavvülattan bahseden ilimdir. Bilinmesi gereken tabiat Allah’u Teala’nın emrindedir. Kendi hareket edemez. Ancak Allah yaptırtır.
4-İlahiyyat: Felsefeciler ilahiyyat bahsinde yirmi yerde hataya düşmüşlerdir. Üç hatalarında onlara kafir diyenleri de bidatçı saymak gerekir. Küfre düştükleri hatalar:
- İnsanlar öldükten sonra tekrar cesetleriyle dirilerek haşredilmez. Mükafat ve mücazat yalnız ruh içindir.
- Allah külliyatı bilir, cüzziyatı bilmez.
- Alem ezeli ve ebedidir.
5-Siyasiyat: Felsefecilerin, kaynağını ilahi kitaplardan ve velilerden aldıkları devlet adamlarına dünya işleri ile ilgili söyledikleri sözlerden ibarettir.
6-Ahlak: Bu ilmi sufilerden almışlardır. Sufilerin güzel sözleri ile kendi batıl düşüncelerini kabul ettirmeye çalışmışlardır. Onlara göre ahlak, nefsin sıfatlarını saymak, huyların nevilerini belirtmek, nefis terbiyesinin ve onunla mücadele keyfiyetini ortaya koymaktır.
Felsefecilerin peygamberlerin ve sufilerin sözlerini kendi sözleri arasına koymaları iki afeti doğurmuştur.
Birinci afet: Bazı cahiller bu sözleri ilk defa felsefe kitaplarında gördüklerinden zayıf akıllarıyla batıl olduklarını zannettiler.
İkinci afet: Bu sözlerle birlikte felsefenin diğer batıl düşüncelerini de kabul etme tehlikesidir.
kaynak=İMAM-I GAZALİ (R.a.n)> El Munkizu Mined Dalal
Bir ilimdeki fesad ve bozukluğu ancak, o ilme derinliği ile vakıf olanlar anlayabilirler. Bu mezhebi hakikatına vakıf olmadan bunu reddetmek kendini karanlığa itmek gibidir.
Felsefecilerin eskileri ile en eskileri, sonrakilerle öncüleri arasında hakka uzaklık ve yakınlık bakımından büyük farklılıklar olmakla beraber hepsi de küfür ve dinsizlik özelliği taşırlar.
FELSEFECİLERİN SIRLARI
Felsefeciler üç kısma ayrılırlar:
a-) Dehliler: Kudret ve ilim sahibi herşeyi idare eden yaratıcıyı inkar ederler. Alemin ezelden yaratıcısı vasıtası olmadan, şimdiki haliyle kendiliğinden olduğunu kabul ederler, zındıktırlar.
b-) Tabiiler: En çok tabiat aleminden, hayvan ve bitkilerin şaşırtıcı hallerinden bahsederler. Bu alemdeki mükemmel düzenden dolayı Allah’ı kabul etmek zorunda kalırlar. Ancak bunlar hayvandaki mizacın itidal üzere olmasını, hayvandaki güçlere etkisi olduğuna kanaat etmişlerdir. İtikadlarına göre yok olduktan sonra bir daha geri dönme olmayacağından, ahireti, cenneti ve cehennemi inkar ederler.
c-) İlahiyyun: Sokrat Eflatun’un hocasıdır. Eflatun ise Aristo’nun hocasıdır. Bu grup dehliler ve tabiilerin fikirlerini çirkinliklerini ortaya koyarak reddettiler. Sonra Aristo kendinden önce gelen bütün ilahiyyum felsefecilerini reddetti. Fakat bunların çirkin küfründen ve bidatlerından kendi fikirleri arasında kırıntılar kalmıştır. Bundan dolayı gerek bu ilahiyatçı felsefecilerin, gerekse bunların peşinden giden İbn’i Sina ve Farabi’nin kafir olduğunu hükmetmek vacib oldu.
FELSEFENİN BÖLÜMLERİ
1-Riyaziye: Riyaziye, matematik, geometri, astronomi ilimlerinden ibarettir. Müsbet veya menfi bu ilimlerin din ile ilişkisi yoktur. Kesin delille sabit olmuş şeylerdir. Anlayıp öğrenildikten sonra inkara mahal kalmaz. Bu ilimlerde iki bel ve musibet doğmuştur:
Birinci musibet: Bu ilim erbabı, onlarda gördüğü incelik ve açık delilleri felsefenin tüm bilgilerinde var zanneder. Felsefe hakkında güzel bir inanca sahip olur. Matematikçilerin şeriatı küçümsediğine dair görüşe aldanıp dinden uzaklaşabilir.
İkinci musibet: Bu musibet dinde samimi fakat cahil olan kimselerden doğmuştur. Bunlar felsefeciler tarafından ortaya atılan her türlü bilginin reddedilmesini ve felsefecilerin cahil olduklarını iddia etmeyi İslam’a hizmet sandılar. Güneş-Ay tutulması hakkındaki kesin delile dayanan iddiaları dahi şeriata aykırı addettiler. Fakat bu hususta kesin delile dayananlar bilgilerinde şüpheye düşmediler. İslam’dan uzaklaşıp felsefeye olan muhabbetleri arttı.
Şeriatta bu ilimlerle ilgili müsbet ya da menfi bir hüküm yoktur.
2-Mantık: Mantık ilmi, deliller ile kıyasların şartlarını, burhanı, mukaddimelerin şartlarını ve birleşme şartlarını ‘haddi-sahih’ denilen doğru tanımın meydana gelmesini ve bunların birleştirme keyfiyetini araştırır. Dinle bir ilgisi yoktur. Kelamcılara oranla daha fazla detayla ilgilenmişlerdir. Mantığı iyi bilenlerin fesefenin küfre varan meselelerinin açık delil ile takviye edildiği zannına kapılma tehlikesi vardır.
3-Tabiat İlimleri: Tabiattan ve buradaki tahavvülattan bahseden ilimdir. Bilinmesi gereken tabiat Allah’u Teala’nın emrindedir. Kendi hareket edemez. Ancak Allah yaptırtır.
4-İlahiyyat: Felsefeciler ilahiyyat bahsinde yirmi yerde hataya düşmüşlerdir. Üç hatalarında onlara kafir diyenleri de bidatçı saymak gerekir. Küfre düştükleri hatalar:
- İnsanlar öldükten sonra tekrar cesetleriyle dirilerek haşredilmez. Mükafat ve mücazat yalnız ruh içindir.
- Allah külliyatı bilir, cüzziyatı bilmez.
- Alem ezeli ve ebedidir.
5-Siyasiyat: Felsefecilerin, kaynağını ilahi kitaplardan ve velilerden aldıkları devlet adamlarına dünya işleri ile ilgili söyledikleri sözlerden ibarettir.
6-Ahlak: Bu ilmi sufilerden almışlardır. Sufilerin güzel sözleri ile kendi batıl düşüncelerini kabul ettirmeye çalışmışlardır. Onlara göre ahlak, nefsin sıfatlarını saymak, huyların nevilerini belirtmek, nefis terbiyesinin ve onunla mücadele keyfiyetini ortaya koymaktır.
Felsefecilerin peygamberlerin ve sufilerin sözlerini kendi sözleri arasına koymaları iki afeti doğurmuştur.
Birinci afet: Bazı cahiller bu sözleri ilk defa felsefe kitaplarında gördüklerinden zayıf akıllarıyla batıl olduklarını zannettiler.
İkinci afet: Bu sözlerle birlikte felsefenin diğer batıl düşüncelerini de kabul etme tehlikesidir.
kaynak=İMAM-I GAZALİ (R.a.n)> El Munkizu Mined Dalal
S
SaLtan
Guest
evet imam gazali felsefe ile bir hayli meşgul olmuştur, kendisi 15 yıl boyunca batıdan islam alemine taşınmış felsefeleri incelemek ve yanıt vermek için kendne öyle bir sorumluluk yüklemiştir. kısmen selçuklu ve ababsideki bozuk akımları ehlileştirmiş ancak batı filozoflarını çürüttüğü söylenemz. bunu kendiside itiraf ediyor.
-benim felsefe ile uğraşmadan önce üzerimde temiz ve beyaz bir libas vardı. işin içinden çıkmaya kalmadan çamurun içinden çıkmış bir hal almaya başladı ve libasım kirlendi der.. zaten ondan sonra hastalanır inzivaya çekilir.. tasavvufla ilgilenir. yani zekasını tasavvufa aktarır..
mesele şu. bizdeki yani müslümanlardaki daha kabaca söylersen doğudaki metafizik, anlayış ve idraki, batı insanınkinden farklıdır. yani biz hayatın amacını gönül enginliğinde ararız. onlar zeka gelişimi, somut başarılar ve ruhsal dinginliklerde. olayın özü budur:
hangisi doğrudur siz karar verim
ama şunu iyi biliyorumki müslümanın yolu gönül yoludur..
-benim felsefe ile uğraşmadan önce üzerimde temiz ve beyaz bir libas vardı. işin içinden çıkmaya kalmadan çamurun içinden çıkmış bir hal almaya başladı ve libasım kirlendi der.. zaten ondan sonra hastalanır inzivaya çekilir.. tasavvufla ilgilenir. yani zekasını tasavvufa aktarır..
mesele şu. bizdeki yani müslümanlardaki daha kabaca söylersen doğudaki metafizik, anlayış ve idraki, batı insanınkinden farklıdır. yani biz hayatın amacını gönül enginliğinde ararız. onlar zeka gelişimi, somut başarılar ve ruhsal dinginliklerde. olayın özü budur:
hangisi doğrudur siz karar verim
ama şunu iyi biliyorumki müslümanın yolu gönül yoludur..
benim hayat felsem İslamdır başka felsefeler aramak kişiyi şirke götürür. ne yazıkki ünlü İslam filozofları itikat yönünden zaafa düşmüşler ve çoğu alimin tespitiyle inkara düşmüşlerdir. İslamda hikmet yani batılı ağızla felsefe vardır. Ama Batının dikte ettiği ve örettiği felsefe menfi felsefe olup İnkarcıların bir silahıdır
^diyar^
susss gönlüm!!!
felsefe: ruhun, derinliklerinden gelen, fikirleri ve gerçekleri yansıtma sanatıdır...
Gözlerin kavrayamayacağı olayları, aklı ile görme sanatı....
Felsefe tarihinin zor sorularından ve güzel sorularından biridir.Verilecek her cevap yeni bir yorumu getirecek ve yeni açılımları sağlayacak kadar geniştir.ama en kısa cevap bence,felsefe yolda olmaktır,yani bir arayış içinde olma halidirözlerin kavrayamayacağı olayları, aklı ile görme sanatı....
size bir kitap tavsiye edebilirim:
Nıetzche: Böyle buyurdu zerdüşt
bu kitapta;
zerdüşt, gerçeği bulmuş biridir ama daha öğreneceği çok şey vardır öğrenmek ve insanlara anlatmak için yola çıkar,insanlara söylev verir.
ikiyüzlülüğe korkaklığa ve dayatmalara karşı gelir.
Gözlerin kavrayamayacağı olayları, aklı ile görme sanatı....
Felsefe tarihinin zor sorularından ve güzel sorularından biridir.Verilecek her cevap yeni bir yorumu getirecek ve yeni açılımları sağlayacak kadar geniştir.ama en kısa cevap bence,felsefe yolda olmaktır,yani bir arayış içinde olma halidirözlerin kavrayamayacağı olayları, aklı ile görme sanatı....
size bir kitap tavsiye edebilirim:
Nıetzche: Böyle buyurdu zerdüşt
bu kitapta;
zerdüşt, gerçeği bulmuş biridir ama daha öğreneceği çok şey vardır öğrenmek ve insanlara anlatmak için yola çıkar,insanlara söylev verir.
ikiyüzlülüğe korkaklığa ve dayatmalara karşı gelir.
mahmud enes
Doçent
- Katılım
- 24 Nis 2010
- Mesajlar
- 708
- Tepkime puanı
- 42
- Puanları
- 0
felsefeyi icad eden yahudilerdir. islamın vahiy dini oldugu bir gerçek oldugu için felsefeyi islam dini ve hükümlerine karşı kullanmak için uydurulmuş bir sistemdir. herşeyi sorgulama biçimi akıl ile özleştirme ve akıla uymayan şeyleri atma gibi meseleri kapsayan çürük bir ideoloji. insanların haşa maymunlardan geldiklerini savunan darwin gibi kafirlerin (ki buna kendileri bile inanmıyorlardı) sigmun frud gibi aşırı kafir olanların (dünyada herşey se.. tir demesi gibi af buyurun) uydurdukları sistem. bu sistemi çıkaranların çogu atesitlik davası peşinde koşan aşırı yahudilerdir. bundan şiddetle kaçmak gerekir. halen liselerde bu çürük sistemin okutulması ise tam bir aptallık. tez zamanda bu ders kaldırılıp yerine arapça gelmelidir. ögrencilerin kafası saçma sapan ateizm küfürleri ile dolduruluyor ve bunu destekleyen duman gibi grupalrın sayısı giderek artıyor Allah muhafaza buyursun. tez zamanda bu sistem çökmelidir
K
Kaçak
Guest
Lİse mezunu iseniz zaten size ugramamış Felsefe ki buradan çıkan sonuç kaldırmasakta insanlara ugramıyor zararsızdır Felsefe dersleri ..
Yok lise mezunu degilseniz , keşke bir liseli kadar felsefeyi tanısaydınız ...
Yahudi uydurması filan degildir ...
Bilakis Filazoflarıyla ünlü antik yunan medeniyeti ne Yahudiliği bilir ne İslamı ...
Darwine ragmen Darwincilik yapmanız ise enteresan dogrusu ...
Kendisinin bile inanmadıgına varmı bir deliliniz , böyle bir laf edebiliyorsunuz ?
En azından Adam ortaya bir şey koyuyor ve bunun için emek harcıyor , zaman ayırıyor , ölçüyor biçiyor tartıyor konuşuyor ...
Daha hala dogrumu yanlışmı insanlar bunu konuşuyor ...
En azından amcam sallamamış, inanmış çalışmış ortaya koymuş ...
Nihayetinde felsefe bir ideoloji degildir ...
Kolay gelsin ..
mahmud enes
Doçent
- Katılım
- 24 Nis 2010
- Mesajlar
- 708
- Tepkime puanı
- 42
- Puanları
- 0
ben lise mezunuyum ve biz felsefe dersi gördük kardesım. aptalca seylerle doludur kitap. Allaha şükür bu derslere biz girmedik cogu zaman. darwin onun için söylemedi o sözü kabala denen şahsın 5700 küsür sene önce yazdığı ve su an bile hala ellerinde oldukları kitapta yazan şey asıl insan yahudidir gayrisi maymundan gelmedir ve bize hizmet etmeleri gerekir gibi sapık ve kur'ana uymayan sözlerden dolayıdır. darwin sadece bir ek yapmış ve bütün insanlar maymundan gelmiştir demiştir. siz nasıl bunu destekliyorsunuz veya bu bir görüştür diyebiliyorsunuz hayret !!!!! dogrusu
K
Kaçak
Guest
Kabalanın kökeni Eski Yunan Felsefesine dayanır görüşünü hatırlıyor gibiyim ...
Felsefe derslerine girseydiniz , Felsefenin yahudi uydurması oldugu görüşünü savunmazdnız en azından ...
Kaldıki Yahudi tekeline bırakılmayacak kadar büyük bir ilimdir Felsefe ...
Neyse sözün kısası ...
Hayret etmeye devam edin ...
Felsefe derslerine girseydiniz , Felsefenin yahudi uydurması oldugu görüşünü savunmazdnız en azından ...
Kaldıki Yahudi tekeline bırakılmayacak kadar büyük bir ilimdir Felsefe ...
Neyse sözün kısası ...
Hayret etmeye devam edin ...
cahid
Kıdemli Üye
Felsefe ve ilim sözcüklerini yan yana kullanıyorsunuz hocam.. İlginç... Yorumsuz..
mahmud enes
Doçent
- Katılım
- 24 Nis 2010
- Mesajlar
- 708
- Tepkime puanı
- 42
- Puanları
- 0
kabala mısırda yazılmış sihir kitabıdır ve suan bütün yahudiler bu kitap ile güya amel etmektedirler. felsefe hakkındakş yazılmış görüşlerin cogu islam'a aykırıdır bir kez daha söylüyorum bu konuda olumsuz bir şey söylememenizi istirham ederim kardesım. yahudiler bunu icad etti dedik evet ama o an yahudi değil ki dünyayı ifsad etmek için en büyük sinsi oyunlarından bir olan gizlenmeyi secerek kendilerini güya yunan göstemişlerdir.
son söz yahudilerin temel inanış ve gayelerini bir de tarihlerini bilmeden bunları anlamanız mümkün değildir. haa ben biliyormuyum bunların hepsini ? en azından bu konu hakkında malumatım var ve bu tuzaklara düşmüyorum elhamdülillah. felsefe hendese bunları gecin şeriata uygun olmayan herşeyi kendi hayatınız ve içi aleminizden cıkarıp çöpe atın derim kardeısm..
K
Kaçak
Guest
Felsefenin içini neyle doldurdugunuza bakar hocam ...
Felsefe deyince darwinizm veya yahudi dogması anlıyorsanız şaşırmakta haklısınız ...
Felsefe deyince darwinizm veya yahudi dogması anlıyorsanız şaşırmakta haklısınız ...
Yitik Lale
“Men dakka dukka”
- Katılım
- 3 May 2010
- Mesajlar
- 3,282
- Tepkime puanı
- 810
- Puanları
- 0
Felsefe dipsiz, karanlık bir kuyudur...
Ayağın takılıpta o kuyuya düştükten sonra aşağıya doğru yuvarlanıp durursun ancak İman ve Kuran gibi Nurlu bir kurtarıcı seni o dipsiz ve karanlık kuyudan kurtarabilir...
Benim hayat felsefem demiyelimde hayat görüşüm ne olursa olsun her ortamda ve her koşulda saygı saygı ve yine saygıdır...
Ayağın takılıpta o kuyuya düştükten sonra aşağıya doğru yuvarlanıp durursun ancak İman ve Kuran gibi Nurlu bir kurtarıcı seni o dipsiz ve karanlık kuyudan kurtarabilir...
Benim hayat felsefem demiyelimde hayat görüşüm ne olursa olsun her ortamda ve her koşulda saygı saygı ve yine saygıdır...
mahmud enes
Doçent
- Katılım
- 24 Nis 2010
- Mesajlar
- 708
- Tepkime puanı
- 42
- Puanları
- 0
İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki:
(Felsefe, doğru gibi görünen, fakat çoğu bozuk olan sözlerdir. Tecrübeye, hesaba dayanmayan şahsi düşüncelerdir.) [R.Muhtar]
İmam-ı Gazali hazretleri, metafiziği de incelemiş, El-münkız ve Tehafüt-ül-felasife kitaplarında, felsefecilerin yalnız akla dayandıklarını, çok yanıldıklarını bildirmiştir. 72 bid'at ehli, Yunan filozoflarının etkisi altında kalarak, felsefeyi dine karıştırıp İslamiyet’i yaralamışlardır. Bir taraftan, eski yunan felsefesini din bilgilerine karıştırmışlar, bir yandan da, kendi görüşlerine, düşünüşlerine göre din bilgilerini değiştirmişlerdir
Tasavvuf ehli, felsefeye bulaşmadı. (Kur’an-ı kerimi tam anlayabilmek ve hakiki Müslüman olmak için Peygamber efendimizin yalnız emir ve yasaklarına değil, ahlakına ve her hâline uymalıdır) derlerdi.
İmam-ı Gazali hazretleri, “Akıl daha kendisinden bile habersizdir. Her şey peygamberlik gerçeğindedir. Bu gerçeğe yapışarak kurtuldum” demiştir. Hazret-i Mevlana; “Hocamı bulunca aklımı bıraktım ve kurtuldum” demiştir. Felsefede kuru akılcılığı yıkan Bergson’a, “Akılcılığı yine akıl ile yıktın” denildiğinde, “İşte aklın atacağı en son adım kendi aczini ve hiçliğini anlamasıdır” demiştir.
Her çağda gelen filozoflar, öncekilerin yanlışlarını göstererek kısmen veya tamamen reddettiler. Eski Yunan filozoflarından Eflatun ve Aristo’nun, daha sonra gelen filozoflar üstündeki tesirleri daha uzun sürdü. Bugünkü felsefeyi İngiliz filozofu Bacon ile Fransız filozofu Descartes’in kurduğu kabul edilir. Filozoflar içinde Sokrat, Aristo, Eflatun, Epikuros, Farabi, İbni Rüşd, Bacon, Dekart, Spinoza, Kant, Hegel, Karl Marx, August Compte, Bergson meşhurlarıdır. Bunların hiçbiri, yanlışsız bir sistem kuramamıştır.
Filozoflar, iman bakımından üçe ayrılır:
1- Dehriyyun: “Bu âlem böyle gelmiş, böyle gider. Bu âlemin yaratıcısı yoktur” derler.
2- Tabiiyyeciler: Bir yaratıcıya inanırlar; ama ahireti inkâr ederler.
3- İlahiyyun: Bunlar ilk iki görüşü red ederlerse de, Peygamberlere ve bedenen dirilmeye inanmazlar.
Yunan felsefecileri, (Kâinat, Allah gibi, ezeli ve ebedidir, Allah cüzi olan şeyleri bilmez, bedeni bir dirilme yoktur) diyorlar. İslam âlimleri, kâinatı ezeli ve ebedi bilen böyle felsefecilere kâfir demiştir.
(Felsefe, doğru gibi görünen, fakat çoğu bozuk olan sözlerdir. Tecrübeye, hesaba dayanmayan şahsi düşüncelerdir.) [R.Muhtar]
İmam-ı Gazali hazretleri, metafiziği de incelemiş, El-münkız ve Tehafüt-ül-felasife kitaplarında, felsefecilerin yalnız akla dayandıklarını, çok yanıldıklarını bildirmiştir. 72 bid'at ehli, Yunan filozoflarının etkisi altında kalarak, felsefeyi dine karıştırıp İslamiyet’i yaralamışlardır. Bir taraftan, eski yunan felsefesini din bilgilerine karıştırmışlar, bir yandan da, kendi görüşlerine, düşünüşlerine göre din bilgilerini değiştirmişlerdir
Tasavvuf ehli, felsefeye bulaşmadı. (Kur’an-ı kerimi tam anlayabilmek ve hakiki Müslüman olmak için Peygamber efendimizin yalnız emir ve yasaklarına değil, ahlakına ve her hâline uymalıdır) derlerdi.
İmam-ı Gazali hazretleri, “Akıl daha kendisinden bile habersizdir. Her şey peygamberlik gerçeğindedir. Bu gerçeğe yapışarak kurtuldum” demiştir. Hazret-i Mevlana; “Hocamı bulunca aklımı bıraktım ve kurtuldum” demiştir. Felsefede kuru akılcılığı yıkan Bergson’a, “Akılcılığı yine akıl ile yıktın” denildiğinde, “İşte aklın atacağı en son adım kendi aczini ve hiçliğini anlamasıdır” demiştir.
Her çağda gelen filozoflar, öncekilerin yanlışlarını göstererek kısmen veya tamamen reddettiler. Eski Yunan filozoflarından Eflatun ve Aristo’nun, daha sonra gelen filozoflar üstündeki tesirleri daha uzun sürdü. Bugünkü felsefeyi İngiliz filozofu Bacon ile Fransız filozofu Descartes’in kurduğu kabul edilir. Filozoflar içinde Sokrat, Aristo, Eflatun, Epikuros, Farabi, İbni Rüşd, Bacon, Dekart, Spinoza, Kant, Hegel, Karl Marx, August Compte, Bergson meşhurlarıdır. Bunların hiçbiri, yanlışsız bir sistem kuramamıştır.
Filozoflar, iman bakımından üçe ayrılır:
1- Dehriyyun: “Bu âlem böyle gelmiş, böyle gider. Bu âlemin yaratıcısı yoktur” derler.
2- Tabiiyyeciler: Bir yaratıcıya inanırlar; ama ahireti inkâr ederler.
3- İlahiyyun: Bunlar ilk iki görüşü red ederlerse de, Peygamberlere ve bedenen dirilmeye inanmazlar.
Yunan felsefecileri, (Kâinat, Allah gibi, ezeli ve ebedidir, Allah cüzi olan şeyleri bilmez, bedeni bir dirilme yoktur) diyorlar. İslam âlimleri, kâinatı ezeli ve ebedi bilen böyle felsefecilere kâfir demiştir.
feridun41
Asistan
- Katılım
- 21 Ara 2006
- Mesajlar
- 341
- Tepkime puanı
- 9
- Puanları
- 0
- Konum
- kocaeli
- Web sitesi
- www.turaneli.net
felsefe, havand a su dövmektir.
şu gökkubbe altında söylenmedik söz kalmamış.
hani derler ya aklın yolu biridr. değil... felsefe tarihi aklın yolunun bir olmadığını gösterir.
felsfe şüphedir, kemirirr yer bitirir. önemli olan imandır. şüphesiz inanmaktır. bizde düşünme, tefekkür var felsefe yok, imam gazali de böylece noktayı koymuştur.
şu gökkubbe altında söylenmedik söz kalmamış.
hani derler ya aklın yolu biridr. değil... felsefe tarihi aklın yolunun bir olmadığını gösterir.
felsfe şüphedir, kemirirr yer bitirir. önemli olan imandır. şüphesiz inanmaktır. bizde düşünme, tefekkür var felsefe yok, imam gazali de böylece noktayı koymuştur.
Verda
Gales
- Katılım
- 9 Nis 2010
- Mesajlar
- 10,917
- Tepkime puanı
- 1,010
- Puanları
- 0
Eski bir konuya denk geldim ve yorumları görünce güncellemek istedim =)
Darul_Beka
Profesör
- Katılım
- 17 Kas 2013
- Mesajlar
- 2,220
- Tepkime puanı
- 175
- Puanları
- 63
hiç bir alakası yok
adams77
Kanalizasyoncu
neden yok? Kitabın her yerinde düşünmezmisiniz akletmezmisiniz diyor. Ayrıca görmüyormusunuz nasıl yarattık nasıl şekil verdik vs vs
Sürekli olarak bir OLUŞ 'un takip edilerek incelenerek üzerinde derin derin düşünülerek yol alınması isteniyor.
Görüyorsun ve duyuyorsun artık sonrası senin felsefene kalmış
istediğin kadar alakası yok diye bilirsin bu seni sadece kendi bedeninde haklı kılar.