Benim şahsıma olan tenkidini, itirazını başım üstüne kabûl ediyorum. Sizler de, o zâtı ve onun gibileri münakaşaya ve münazaraya sevketmeyiniz. Hattâ tecavüz edilse de, beddua ile de mukabele etmeyiniz. Kim olursa olsun madem îmanı var, o noktada kardeşimizdir.
Bize düşmanlık da etse, mesleğimizce mukabele edemeyiz… Elimizde nur var; topuz yok! Nur incitmez, ışığıyla okşar. Ve bilhassa ehl-i ilim olsa, ilimden gelen enâniyeti de varsa, enâniyetlerini tahrik etmeyiniz. Mümkün olduğu kadar “Boş söz ve işlere rastladıklarında vakarla oradan geçip giderler.” (Furkân, 72) düsturunu rehber ediniz… O’nun fikren bir yanlışı varsa da affediniz.
Değil onlar gibi ehl-i diyânet ve tarikata mensup Müslümanlar, şimdi bu acip zamanda îmânı bulunan ve fırka-i dâlleden bile olsa onlarla uğraşmamakta ve Allah’ı tanıyan ve âhireti tasdik eden Hıristiyan bile olsa onlarla medar-ı niza noktaları, medar-ı münakaşa etmemeyi; hem bu acaip zaman, hem mesleğimiz, hem kudsî hizmetimiz iktiza ediyor.” (Hizmet R., s.184-185)
Kavacıklı artık meydan senin buyur hem çal hem oyna kendi kendine eylen nefsini tatmin et.....