Ne peygamber ne de başka hiç bir kimse geleceği göremez, gelecek hakkında kafasından birşey söyleyemez, lakin Allah teâla'nın bildirdikleri müstesna.
-----------------------------
Mucize: Sözlükte aciz bırakan güçsüz kılan, karşı konulmaz, harika olay, kudretsizlik ve takatsızlık veren iş anlamlarına gelen mucize, dini bir terim olarak, insanların benzerini meydana getirmekten aciz kalacakları ve meydan okuma şeklinde, peygamberlik iddiasında bulunan zattan adetin hilafına ve tabiat kanunlarının aksine olarak zuhur eden harikulade olaylara denir. Asıl maksadı, peygamberin nübüvvet davasını ispat ve doğrulamaktır. Herhangi bir olayın mucize olabilmesi için onun nübüvvet görevi verilmiş kişilerin elinde ortaya çıkması gerekir. Mucize gerçekte Allah’ın fiilidir, “peygamber mucizesi” denilmesi mecazîdir. Bu nedenle olayın onun aracılığıyla olması, tabiat kanunlarının çok üstünde ve onlara aykırı olması, iddiaya uygun olarak ortaya konulması, bir yalanlama ya da inkârdan sonra meydana gelmesi ve insanoğlunun aciz kaldığı bir olay türünden gerçekleşmesi gerekir.
Keramet: Velîde zuhur eden bir harikulâdedir ki, dolayısıyla peygamberin mucizelerini ve onun peygamberliğini teyit eder.
Keramet, peygamberlik iddia etmeyen hak dostlarının eliyle ortaya konan İlâhî bir armağandır ve bunu da ancak insanı anlayanlar anlayabilirler.
-----------------------------------
Eğer bu olağanüstü durum peygamer elinde tecelli etmişse buna mucize, veli elinde zuhur etmişse buna da keramet diyoruz. Görülen durumun ne olduğu mühim değildir. Çünkü Fail-i Hakiki Allah Teâla'dır.