hirahos
Kıdemli Üye
- Katılım
- 9 Kas 2006
- Mesajlar
- 35,948
- Tepkime puanı
- 483
- Puanları
- 0
- Yaş
- 55
Dâvûd-i Tâî Hazretleri'nin hizmetine bakan mürîdi birgün ona:
"Biraz et pişirdim; buyurmaz mısınız?" dedi ve üstâdının sükût etmesi üzerine eti getirdi. Ancak Dâvûd-i Tâî Hazretleri, önüne konan ete bakarak:
"Falanca yetimlerden ne haber var evlâdım?" diye sordu. Mürîd, durumlarının yerinde olmadığını izhâr sadedinde içini çekip:
"Bildiğiniz gibi efendim!" dedi. O büyük Hak dostu:
"O hâlde bu eti onlara götürüver!" dedi.
Hazırladığı ikrâmı üstâdının yemesini arzu eden samîmî mürîd:
"Efendim, siz de uzun zamandır et yemediniz!.." diye ısrar edecek oldu. Fakat Dâvûd-i Tâî Hazretleri kabul etmeyip şöyle buyurdu:
"Evlâdım! Bu eti ben yersem neticede dışarı çıkar, fakat o yetimler yerse, arş-ı a'lâya çıkar!.."
(Alıntıdır)
"Biraz et pişirdim; buyurmaz mısınız?" dedi ve üstâdının sükût etmesi üzerine eti getirdi. Ancak Dâvûd-i Tâî Hazretleri, önüne konan ete bakarak:
"Falanca yetimlerden ne haber var evlâdım?" diye sordu. Mürîd, durumlarının yerinde olmadığını izhâr sadedinde içini çekip:
"Bildiğiniz gibi efendim!" dedi. O büyük Hak dostu:
"O hâlde bu eti onlara götürüver!" dedi.
Hazırladığı ikrâmı üstâdının yemesini arzu eden samîmî mürîd:
"Efendim, siz de uzun zamandır et yemediniz!.." diye ısrar edecek oldu. Fakat Dâvûd-i Tâî Hazretleri kabul etmeyip şöyle buyurdu:
"Evlâdım! Bu eti ben yersem neticede dışarı çıkar, fakat o yetimler yerse, arş-ı a'lâya çıkar!.."
(Alıntıdır)