Ergenlik Psikolojisi ve Gelişimi,Sınav Kaygısı

HaZiRuN

Revizyonda
Katılım
15 Ara 2010
Mesajlar
2,591
Tepkime puanı
354
Puanları
0
ERGENLİK PSİKOLOJİSİ VE GELİŞİMİ,SINAV KAYGISI

-Ergenlik dönemi çocuklukla yetişkinlik arasındaki bir geçiş dönemini ifade eder.
-Olgunlaşma ise bireyin toplumsal, zihinsel, duygusal ve fiziksel olarak tam anlamıyla yetişkin özelikleri kazanması anlamına gelmektedir. On iki yaşlarında fiziksel özellikleri gelişmiş bir çocuğun olgunlaşmamış yönleri olacaktır.

ERGENLİK DÖNEMİ GELİŞİMSEL GÖREVLERİ

-Bu dönemde toplumsal ve bireysel gereksinimler gelişim görevlerini oluşturmaktadır.
-Her bir gelişim döneminde kazanılan bu görevler daha sonra üstlenilecek görevler için hazırlık oluşturacaktır. Bu sayede de olgunlaşma zaman içinde gerçekleşecektir.

ERGENLİK DÖNEMİNDE TAMAMLANMASI GEREKEN PSİKOSOSYAL GÖREVLER

-Fiziksel yapıyı kabul etmek ve vücudu etkili bir şekilde kullanabilmek.
-Anne babadan ve diğer yetişkinlerden duygusal olarak bağımsızlaşma
-Kadın veya erkek cinsiyet rolünü kazanma
-Her iki cinsten yaşıtlarla yeni ve uygun ilişkiler geliştirme
-Toplumsal sorumluluklar isteme ve kazanma
-Davranışları yönlendirecek bir ahlak sistemine ve değerler sistemine sahip olma
-Bir mesleğe hazırlanma
-Aile kurmaya hazırlanma
-Ergenlerin büyük bir bölümü yaşamdaki amaçlarını belirlemek, meslek seçmek ve o mesleğe hazırlanmak için bu dönemde önemli çaba sarfederler. Bu yolla gelecekte üretken, başarılı, kendi kendine yeten ve topluma katkı sağlayan bireyler olacaklardır. Kuşkusuz bunun yolu eğitimlerini sürdürmekten ve sağlıklı bir şekilde yönlendirilmelerinden geçmektedir.
-Ergenler yaşamlarının sonraki dönemlerinde evlenmek, aile kurmak isterler ve bunu amaç olarak belirlerler. Ancak evliliklerini yürütebilmeleri için gerekli olan toplumsal becerileri, olumlu tutumları, duygusal olgunluğu ve gerekli bilgiyi kazanmış olmaları gereklidir.
-Yetişkinliğe geçişteki bu dönem hızlı bir değişim sürecidir.Tüm bu değişimler karşısında ergen bilgilendirilmeli ve desteklenmelidir.

ERGENLİK DÖNEMİ ÖZELLİKLERİ

-Ergenler duygu ve düşüncelerinde, davranışlarında değişkendir.
-Otoriteye karşıdır ancak kendisine model olacak yetişkinlere de ihtiyacı vardır.
-Arkadaşları çok önemlidir. Çünkü onlar da kendisi gibi ergendir.
-Dağınık, unutkan ya da aldırmaz görünen davranışlar sergileyebilir.
-Beklenenden fazla tepkisel davranabilir.
-Beklenenden daha hassas ve kırılgandır.
-Hayat görüşü sizinkinden farklıdır ve zaman içinde değişebilir.
-Çocuk ve yetişkinden daha çok yanlış yapabilir ve risk altındadır.
-Kendisine ve düşüncelerine saygı duyulmasını,ona çocuk gibi değil yetişkin gibi davranılmasını bekler.
-Emir değil açıklama ister.
-Kısıtlama değil,özgürlük(sınırları çizilmiş)ister.
-Dinlenilmek ve duyulmak,tartışma içinde yer almak ister.
-Yanlışlarının yüzüne vurulmasını istemez çünkü o kendisi dersini alacak akıl ve bilince sahiptir.
-Kimse ile kıyaslanmak istemez,çünkü o kendisidir.
-Şevkat,sevgi,anlayış ve taktir bekler.

YETİŞKİNLERİN SORUMLULUKLARI

-Öfke,kızgınlık,korku,sevinç gibi olumlu ve olumsuz duyguların paylaşılması gerekir.Gençlerin de konuşmaya,dinlenilmeye ve anlaşılmaya ihtiyaçları vardır.
-Gençlerimizin kendilerine ait yetenekleri ortaya çıkarılmalı ve kendini gerçekleştirmesi konusunda desteklenmelidir.
-Çalışkan ve üretken olmak konusunda gençlerimiz desteklenmelidir.
-Ortaya çıkacak sorunlarda,sorunu birlikte çözmek en geçerli yoldur.
-Gelişme çağındaki gençlerimizin beslenmesi konusunda gerekli hassasiyet gösterilmelidir.
-Ergenin kendini tanıması yolunda her türlü yardım ve desteğe ihtiyacı vardır.
-Ergenlerimizi zararlı alışkanlıklar konusunda bilinçli olarak bilgilendirmek gerekmektedir.Onları zararlı alışkanlıklardan korumalıyız.
-Bilinçli fiziki aktivite için yönlendirilmelidirler.(Spor,folklör vb.)

UNUTMAYALIM!

-Onlarla geçireceğimiz zaman,boşa harcanan zaman değildir.Bizlerin onlara onların da bizlere ihtiyacı vardır.
-Geleceğimizin teminatı olan ergenlerimize yapılacak her türlü yardım ve destek,geleceğe yönelik yapılan en iyi yatırımdır.
-Unutmayalım ki onlar için en güvenilir destek kaynağı ailelerdir.
-Ergenin;evine ve sevdiklerine bağlılığını sürdürerek bağımsızlığını kazanması en güzel yoldur.
-Sorunlar;karşılıklı birbirini dinlemeyle,kızgınlığa ve kırgınlığa izin vermeden hoşgörülü ve yapıcı tartışmalarla çözülebilir.

KAYGI

-Kaynağı belirsiz korkuya kaygı denir.Kaygı durumunda duygusal tepkinin şiddeti hem tehditle orantılı değildir hem de tehditin varlığından bağımsız olarak devam eder.Bu durumda da insan bedensel ve zihinsel güçlerini korku yaratan tehdidi ortadan kaldırma amacına yönelik olarak kullanamaz.
-Kaygılı olduğunu söyleyen bir insandaki ortak bedensel tepkiler;hızlı kalp atışları,titreme (özellikle bacaklarda), ağız kuruluğu,kısık ses, aşırı terleme vb.dir.
-Öte yandan kaygılı bir kişinin dış görünüşü,aynı anda her tarafa yetişmek isteyen ama bir türlü seçimini yapamayan haldedir.Yüz ifadesi acil yardıma ihtiyacı olan panik halindeki bir insanı yansıtır.
-Sınav kaygısı Türkiye’de toplumun çok geniş bir bölümünü ilgilendirmektedir. Öğrenmenin ne olduğunu bilmeden, sınavın neden kaygı doğurduğunu anlamak pek mümkün değildir.
-Öğrenme soyut bir olay veya durum değildir. Öğrenme,beyindeki sinir hücreleri arasında kurulan protein zincirleriyle meydana gelir.Sinir hücresi,sahip olduğu özellikler gereği kas hücresinden bütünüyle farklıdır.Bilimsel adı ‘’cevapsızlık süresi’’olan bu farktan ötürü,koşan bir atletin veya ağır yük taşıyan birinin kaslarında meydana gelen yorulmaya benzeyen bir yorgunluğun ‘’çok çalışmak’’sonucu beyinde meydana gelmesi söz konusu değildir.

Sınavdan korkmak-sınav korkusu

-Sınavdan korkmakla,sınav korkusu arasında büyük fark vardır.Sınavdan korkan bir öğrenci yaklaşan sınava göre zamanını programlayarak çalışır ve zaman geçtikçe de korkusu azalır.Hiç şüphesiz öğrenci sınavdan hemen önce bir heyecan duyar,ancak bu heyecan onu başarıya götürecek,canlı ve diri tutacak ölçüde olan olumlu ve gerekli bir duygudur.
-Sınav korkusu duyan bir öğrencinin ise sınav yaklaştıkça korkusu ve telaşı artar.Bu korku öğrencinin çalışmasına ve öğrenmesine engel olur.
-Öğrenmek için stres gerekli
-Gerçekte sağlıklılığın korunması ve aşama yapılması için belirli bir düzeyi aşmayan stres vericilere ihtiyaç vardır.
-Kaygı,temelde kişiye rahatsızlık veren olayın kendisinden değil,olayın kişi için taşıdığı anlamdan kaynaklanmaktadır. Birçok öğrenci sınavla birlikte,kendi kişiliğinin ve varlığının değerlendirildiğini düşünür.Böyle bir değerlendirmenin doğurduğu kaygı sırasında, beden kimyasında meydana gelen değişiklikler, beyinde öğrenme için gerekli olan protein zincirlerinin oluşumunu engeller.Kaygı akıl yürütme ve soyut düşünme yönündeki zihinsel faaliyeti bozar.Bu sebeple yüksek sınav kaygısı,öğrenci başarısızlığına yol açan en önemli faktörlerden biridir.
-Üzerinde durulması gereken en önemli nokta,yüksek stresi doğuranın sınava hazırlanmak,yoğun eğitim programları içinde bulunmak olmadığıdır.İlkokul çocukları için stresi doğuran ana-babaların ve eğitimcilerin davranışlarıyla şekillenen bakış;üniversite adayları için yukarıdakilere ek olarak,öğrencinin olayı algılayış ve yorumlayış biçimidir.

Üniversite sınavlarına hazırlanan öğrencilerin kaygılarını azaltmak için ne yapılabilir?

-Başarı için belirli bir düzeyde kaygıya gerek vardır.Üniversite sınavları hazırlığı içindeki bir genç öğrenme ve başarı için gerekli olan düzeyde kaygıya sahiptir. Ancak çevrenin,ister teşvik,ister tehdit amacıyla olsun,gençteki kaygıyı çok daha yükseltici yaklaşım ve tavırları benimsemesi,öğrenciyi yüksek kaygı sebebiyle ‘’kıpırdayamaz’’duruma getirmektedir.
-Hayatın amacı kendine yeten bir insan olmak,yaşadığından memnun olmak ve bu memnuniyeti yakın çevresindeki insanlara da yaymaktır.
-Sınav kazanmak,diploma sahibi olmak bu temel amaca yönelik araçlardır. ’’Okumak’’, ’’yüksek eğitim görmek’’ hayatın seçeneklerinden sadece biridir.
-Ve hayat tek seçenekten ibaret değildir.
-‘’Başarı’’sadece bir tek faktöre,hayatta ilerlenecek bir tek yöne bağlı değildir.
-Herkesin gönlünde kendince değişik bir ‘’başarı’’kavramı olmalıdır.
-Bu sebeple başarıyı bütün toplum için tek bir seçeneğe indirgemek gerçekten mutsuzluk getirmektedir.
-İnsanların güçlü ve zayıf yönleri vardır.Bu yüzden sınavda sınananın insanın bütün kişiliği,bütün varlığı,kimliği değil,belirli alanlardaki bilgisi olduğunu iyice kabullenmemiz ve içimize sindirmemiz gerekir.

Pskg.A.Şahin

 

boritta

Üye
Katılım
12 Kas 2012
Mesajlar
4
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Sınav Kaygısı ve sınavda stres konusunda Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzm. Dr. Gökçe Küçükyazıcı'nın bir makalesini buldum:

Sınav kaygısı, öğrencinin sınavla ilişkili çoğu gerçekçi olmayan olumsuz beklentilerinin yarattığı yoğun sıkıntı hissidir. Sorumluluk sahibi olan, bir hedefi olan ve bunun gerçekleşmesi için çaba gösteren her öğrencinin, bilgisinin değerlendirildiği bu tip sınavlardan önce kısmen kaygı duyması doğal ve gereklidir.

Sınav kaygısı az miktarda ise kişi üzerinde motivasyon ve performansı arttırıcı etki gösterir. Ancak sınav kaygısı istenen düzeyin üzerine çıktığında kişinin dikkat, öğrenme, bellek fonksiyonlarını olumsuz etkiler ve başarıyı ve motivasyonu düşürür. Stresin artmasıyla birlikte olumsuz düşünceler öğrencinin zihnini kaplamaya başlar.

Sınav stresi ve kaygı durumunda vücutta birtakım hormonal değişiklikler meydana gelmektedir. Bunun sonucu olarak kaygı ve stresin derecesine göre kişide sınavdan günler öncesinde bile kendisini göstermeye başlayan huzursuzluk, sinirlilik, konsantrasyon güçlüğü, uykusuzluk, karın ağrısı, bulantı, kusma, baş dönmesi, titreme, çarpıntı, terleme gibi belirtiler ortaya çıkar. Sınav yaklaştıkça, sınav kaygısı belirtileri daha çok artar ve sıkıntının şiddetine göre kimi zaman öğrencinin sınavı terk etmesine, hatta sınava giremeyecek duruma gelmesine neden olur.

Sonuç olarak sınav kaygısı, tedavi edilmediği takdirde akademik olarak çok başarılı olabilecek bir öğrencinin başarısızlığına sebep olabilir.

Kaynak Makale: http://cocukvegenc.com/icerikdetay-126/sinav-kaygisi-nedir.html
 
Üst