mostar
Profesör
- Katılım
- 6 Ara 2009
- Mesajlar
- 1,011
- Tepkime puanı
- 244
- Puanları
- 0
Bir kardeşimiz mail atmış, kendisini üzen gaflet sahibi kimselerden bahsetmiş. İslam düşmanlarından da bahsetmiş. Genel Yayın Yönetmenimiz Asım Gültekin; Dünyabizim'in derdi, kaygısı nedir, bunu anlatan bir cevap yazdı bu kardeşimize.
Seni üzen şeyler ne de güzelmiş ama daha güzelini söyleyeyim mi? Ve kendimi adadım ben o güzel olana, o da şu:
Kötülüğü anlatmak, kötülerden şikâyet bir yere kadar gereklidir.
Ama ben kötüleri zikretmekten iyileri, müminleri, muvahhidleri, öncüleri, dünyanın en güzellerini anlatmaya vakit kalmayacak diye korkuyorum.
Ömrümüz kısa...
Ümmetin çocukları, gavurların ise kendileri de, çocukları da, ümmetin bu güzellerini tanımıyor; isimlerini bile duymamışlar. Bunu dehşetle, bunu acıyla görüyorum, fark ediyorum.
Ve bu nedenle canhıraş bir şekilde ümmetin güzel bildiğim, gördüğüm adamlarını, insanlarını, gençlere anlatmaya ve anlattırmaya çalışıyorum.
İşim gücüm vazifem görevim budur.
Başkasını bilmem.
Size de bunu öneririm kardeşim, haddim midir bilmem.
Gel kardeşim!
Kötüler, hatalılar, yanlış yapanlar bizi hem yoruyor, hem üzüyor hem de bitmiyorlar. Onlardan şikayetle bir yere varacağımız yok. Bir şeyin düzeleceği yok. Bir de eleştirdiğinizde, yanlışlarını söylediğinizde hatalarına daha da bir yapışıyorlar, sahipleniyorlar hatalarını, düşünsene!
Bu nedenle; gel kardeşim, kötüyü, yanlışı zikretmekle yorulmayalım. Ömrümüzü israf etmeyelim. Yapılacak asıl işi keşfedelim: Dünyada sevdiğimiz güzel müslümanları anlatalım.
dunyabizim.com'u bir ayda 150 bin insan ziyaret ediyor. Biz onlara Müslümanların güzelliğini yeterince iyi anlatamazsak, bunu en yakışır şekilde yapamazsak mes'ulüz biliyor musun!
Gel bu kavgaya, bu mücadeleye sen de katıl kardeşim!
Duymaya ve okumaya ihtiyacımız var!
Hasan el Benna'nın ismini hiç duymayan gencimiz kalmasın, Ömer Karaoğlu'nun o muhteşem bestelerini dilinde terennüm etmeyen kalmasın. Rasim Özdenören'in o muhteşem "İslam ilerlemeci, akılcı, bilimsel bir dindir, diyen biri İslamı övmüyor; çağın hastalıklı söylemlerinin tesirinde kalarak pozitivist, rasyonalist, darvinist anlayışlara İslam’ı yamamaya çalıştığını fark edemiyor bile" tesbitini taşıyalım insanlara.
Said Nursi Hazretlerinin neden 10 yıl soyadı almamaya direndiğini fısıldayalım insanlara. Malcolm'un haccda ümmeti fark edişini görüp tekbirler getirelim coşkuyla.
Başörtüsü sorunu çözülsün artık diyen birine; “Öyle bir sorun yok, o sorunun adı başörtüsü yasağı sorunudur.” diyelim.
“Gökhan Özcan'ın kitapları neden kitapçılarda yok kardeşim?” diyelim.
“Mürsel Sönmez'in kitabı neden yok her yerde?” diyelim.
Sen Esad Coşan'ın hadis anlatışını bilir misin kardeşim, diyelim;
Mustafa Demirci nasıl da güzel “lâl” der bilir misin, diyelim. Sezai Karakoç bu çağda nasıl da onurla duruyor kardeşim, diyelim.
İlhan Kutluer ne de güzel işler yapıyor, diyelim, hiç ortalara çıkmadan.
Hadi kardeşim, bir Hakan Albayrak deyiver, içinin enerji dolduğunu göreceksin. Bir N. Ahmet Özalp de, nasıl da derinleşeceksin diyelim yanımızda yöremizdeki gençlere!
İbrahim Demirci'nin dil bilincine 80 yıllık Türk Dil Kurumunun alayını toplasanız ulaşamazsınız hey laikler, diyelim.
Bizim artist adamımız Dücane Cündioğlu bile tek başına sizi mahveder isterse, diyelim.
İsmail Kara ile “Gel de bir o küçümsediğin geleneksel hacı amcalarda ne güzellikler yatar, bir fark et, kardeşim!” diyelim.
İsmet Özel'in hala bu yaşında belediye otobüsü kullanıyor oluşunun ne güzel bir şey olduğunu sana nasıl anlatabilirim kardeşim.
Hüseyin Rahmi Göktaş'ı bile fark edemediniz, yazıklar olsun sizin televizyonlarınıza, kitap dergilerinize, dil dergilerinize, akademinize, üniversitelerinize! Yuh yani yuh! Bir İz yayınlarının binde biri olamıyorsunuz.
Bir Cihan Aktaş'ın duyarlığını, enerjisini; bir Akif Emre'nin titizliğini, hakkaniyeti gözeten tavrını; bir Hüseyin Su'nun tek başına sessiz bir ordu gibi Hece kozasını örmesini dahi görmekten çok uzakta duran nesillere bu güzel adamları anlatmalıyız kardeşlerim.
Bir Halid Meşal'i, bir "Kayıp İmam" Musa Sadr'ı, bir İmam Abdullah Harun'u, bir Ahmed el-Alavi eş-Şazeli'yi, bir Beheşti'yi, bir Ali Şeriati'yi, bir Şehbenderzade Ahmet Hilmi'yi, bir Babanzade Ahmed Naim gibi mübarek bir adamı, bir Nuri Pakdil'i, bir Ebubekir Eroğlu'nu, bir Sebahattin Aydın'ı, bir Mustafa Özel'i, bir İhsan Fazlıoğlu'nu... bir, bir, bir... binlerce, onbinlerce ümmetin güzel adamını anlatmalıyız kardeşlerimize.
Ömründe daha hiç secde etmenin güzelliğini tadamamış gençlerimize, anlatmalıyız bu güzel isimleri, onların kavgalarını, mücadelelerini, dertlerini...
Düşünsene kardeşim!
Düşünsene bir genç ilk defa secde ederken ne kadar da güzeldir!
Düşünsene babası için Yasin okumaya oturan bir genç gibisi var mıdır?
Düşünsene bir, bu albenili çağda başını örtmeyi tercih eden bir kız kadar hicabın güzelleştirdiği kim vardır?
Düşünsene artık ümmetin mazlumları için üzülmeye başlayan, onlar için bir şeyler yapmaya başlayan, sınıfındaki arkadaşlarından Filistin için minik bağışlar toplayan liseli genç aslında Mavi Marmara'daki güzelimiz Furkan'a ne kadar da yakın duruyor!
Düşünsene Abdurrahman Arslan'ın konuşmasına katıldıktan sonra kafasındaki konformist kalıpları yıkmaya karar veren genç nasıl da zorlu bir yolculuğun eri olmayı tercih etmiştir!
Düşünsene, bütün kız arkadaşlarını bırakıp bir şeyh efendinin elinde nefsinin kayalarını parçalayan genç nasıl da eli öpülesi bir gençtir!
Düşünsene o güzel genci...
Allah'ım bundan güzeli herhalde Afgan dağlarında şehid olan Bilal Yaldızcı’dır, o teheccüde kalkan gencin güzelliğini o şehidlerin nurundan başka ne geçebilir?!!
Boş ver edepsizi, nasipsizi...
Demiyorum ki, zalimleri, kafirleri, tağutu, bel'am'ı, Karunları bilmiyorum.
Demiyorum ki işbirlikçi ılımlı bir İslam oluşturalım.
Demiyorum ki muhafazakarlaşalım... Tepkisizleşelim. Dindar olanın hatalarını, yanlışlarını görmezden görelim...
Dilimizin zikri haline dönüşmesin tek, onu diyorum da anlatamıyorum hasta kalplere... Anlatamıyorum mü'min kardeşine kin ve nefret dolu olanlara... Eksiklikleri görmeyi settaruluyub olmaktan daha matah bir şey zannedenlere... Edebiyat dedikodusunu olmazsa olmaz bir ihtiyaç zannedenlere... Hatta yapmaya çalıştığımız işi edebiyat magazinciliği zanneden nabekârlara, edepsizlere, nasipsizlere...
Boş ver gitsin onları...
Biz işimize bakalım...
Haydi Bismillah...
Düşün ve Bismillah de, ko bırak, gitsin eksiklikler, hatalılar, kötüler dilimizden...
Habire kusurluların kusurları ile, kötülerin kötülükleri ile dilimizi kirletmeyelim.
Dili kirlenenin kalbi de kirlenir.
Kalbi kirlenene nasıl Allah dedirteceksin? Nasip mi olur? Öyle kolay mı kardeşim!
Haydi bismillah!
Gel beraber vuralım harfleri yanyana!
Dizelim şu cümleyi alnımızın akıyla:
Müslümandan daha güzeli kimdir!
Onu güzelleştiren secdesidir!
A canım!
Asım Gültekin
Seni üzen şeyler ne de güzelmiş ama daha güzelini söyleyeyim mi? Ve kendimi adadım ben o güzel olana, o da şu:
Kötülüğü anlatmak, kötülerden şikâyet bir yere kadar gereklidir.
Ama ben kötüleri zikretmekten iyileri, müminleri, muvahhidleri, öncüleri, dünyanın en güzellerini anlatmaya vakit kalmayacak diye korkuyorum.
Ömrümüz kısa...
Ümmetin çocukları, gavurların ise kendileri de, çocukları da, ümmetin bu güzellerini tanımıyor; isimlerini bile duymamışlar. Bunu dehşetle, bunu acıyla görüyorum, fark ediyorum.
Ve bu nedenle canhıraş bir şekilde ümmetin güzel bildiğim, gördüğüm adamlarını, insanlarını, gençlere anlatmaya ve anlattırmaya çalışıyorum.
İşim gücüm vazifem görevim budur.
Başkasını bilmem.
Size de bunu öneririm kardeşim, haddim midir bilmem.
Gel kardeşim!
Kötüler, hatalılar, yanlış yapanlar bizi hem yoruyor, hem üzüyor hem de bitmiyorlar. Onlardan şikayetle bir yere varacağımız yok. Bir şeyin düzeleceği yok. Bir de eleştirdiğinizde, yanlışlarını söylediğinizde hatalarına daha da bir yapışıyorlar, sahipleniyorlar hatalarını, düşünsene!
Bu nedenle; gel kardeşim, kötüyü, yanlışı zikretmekle yorulmayalım. Ömrümüzü israf etmeyelim. Yapılacak asıl işi keşfedelim: Dünyada sevdiğimiz güzel müslümanları anlatalım.
dunyabizim.com'u bir ayda 150 bin insan ziyaret ediyor. Biz onlara Müslümanların güzelliğini yeterince iyi anlatamazsak, bunu en yakışır şekilde yapamazsak mes'ulüz biliyor musun!
Gel bu kavgaya, bu mücadeleye sen de katıl kardeşim!
Hasan el Benna'nın ismini hiç duymayan gencimiz kalmasın, Ömer Karaoğlu'nun o muhteşem bestelerini dilinde terennüm etmeyen kalmasın. Rasim Özdenören'in o muhteşem "İslam ilerlemeci, akılcı, bilimsel bir dindir, diyen biri İslamı övmüyor; çağın hastalıklı söylemlerinin tesirinde kalarak pozitivist, rasyonalist, darvinist anlayışlara İslam’ı yamamaya çalıştığını fark edemiyor bile" tesbitini taşıyalım insanlara.
Başörtüsü sorunu çözülsün artık diyen birine; “Öyle bir sorun yok, o sorunun adı başörtüsü yasağı sorunudur.” diyelim.
“Gökhan Özcan'ın kitapları neden kitapçılarda yok kardeşim?” diyelim.
“Mürsel Sönmez'in kitabı neden yok her yerde?” diyelim.
Sen Esad Coşan'ın hadis anlatışını bilir misin kardeşim, diyelim;
İlhan Kutluer ne de güzel işler yapıyor, diyelim, hiç ortalara çıkmadan.
Hadi kardeşim, bir Hakan Albayrak deyiver, içinin enerji dolduğunu göreceksin. Bir N. Ahmet Özalp de, nasıl da derinleşeceksin diyelim yanımızda yöremizdeki gençlere!
Bizim artist adamımız Dücane Cündioğlu bile tek başına sizi mahveder isterse, diyelim.
İsmail Kara ile “Gel de bir o küçümsediğin geleneksel hacı amcalarda ne güzellikler yatar, bir fark et, kardeşim!” diyelim.
İsmet Özel'in hala bu yaşında belediye otobüsü kullanıyor oluşunun ne güzel bir şey olduğunu sana nasıl anlatabilirim kardeşim.
Hüseyin Rahmi Göktaş'ı bile fark edemediniz, yazıklar olsun sizin televizyonlarınıza, kitap dergilerinize, dil dergilerinize, akademinize, üniversitelerinize! Yuh yani yuh! Bir İz yayınlarının binde biri olamıyorsunuz.
Bir Halid Meşal'i, bir "Kayıp İmam" Musa Sadr'ı, bir İmam Abdullah Harun'u, bir Ahmed el-Alavi eş-Şazeli'yi, bir Beheşti'yi, bir Ali Şeriati'yi, bir Şehbenderzade Ahmet Hilmi'yi, bir Babanzade Ahmed Naim gibi mübarek bir adamı, bir Nuri Pakdil'i, bir Ebubekir Eroğlu'nu, bir Sebahattin Aydın'ı, bir Mustafa Özel'i, bir İhsan Fazlıoğlu'nu... bir, bir, bir... binlerce, onbinlerce ümmetin güzel adamını anlatmalıyız kardeşlerimize.
Ömründe daha hiç secde etmenin güzelliğini tadamamış gençlerimize, anlatmalıyız bu güzel isimleri, onların kavgalarını, mücadelelerini, dertlerini...
Düşünsene kardeşim!
Düşünsene bir genç ilk defa secde ederken ne kadar da güzeldir!
Düşünsene bir, bu albenili çağda başını örtmeyi tercih eden bir kız kadar hicabın güzelleştirdiği kim vardır?
Düşünsene artık ümmetin mazlumları için üzülmeye başlayan, onlar için bir şeyler yapmaya başlayan, sınıfındaki arkadaşlarından Filistin için minik bağışlar toplayan liseli genç aslında Mavi Marmara'daki güzelimiz Furkan'a ne kadar da yakın duruyor!
Düşünsene Abdurrahman Arslan'ın konuşmasına katıldıktan sonra kafasındaki konformist kalıpları yıkmaya karar veren genç nasıl da zorlu bir yolculuğun eri olmayı tercih etmiştir!
Düşünsene, bütün kız arkadaşlarını bırakıp bir şeyh efendinin elinde nefsinin kayalarını parçalayan genç nasıl da eli öpülesi bir gençtir!
Düşünsene o güzel genci...
Allah'ım bundan güzeli herhalde Afgan dağlarında şehid olan Bilal Yaldızcı’dır, o teheccüde kalkan gencin güzelliğini o şehidlerin nurundan başka ne geçebilir?!!
Boş ver edepsizi, nasipsizi...
Demiyorum ki, zalimleri, kafirleri, tağutu, bel'am'ı, Karunları bilmiyorum.
Demiyorum ki işbirlikçi ılımlı bir İslam oluşturalım.
Demiyorum ki muhafazakarlaşalım... Tepkisizleşelim. Dindar olanın hatalarını, yanlışlarını görmezden görelim...
Dilimizin zikri haline dönüşmesin tek, onu diyorum da anlatamıyorum hasta kalplere... Anlatamıyorum mü'min kardeşine kin ve nefret dolu olanlara... Eksiklikleri görmeyi settaruluyub olmaktan daha matah bir şey zannedenlere... Edebiyat dedikodusunu olmazsa olmaz bir ihtiyaç zannedenlere... Hatta yapmaya çalıştığımız işi edebiyat magazinciliği zanneden nabekârlara, edepsizlere, nasipsizlere...
Boş ver gitsin onları...
Biz işimize bakalım...
Haydi Bismillah...
Düşün ve Bismillah de, ko bırak, gitsin eksiklikler, hatalılar, kötüler dilimizden...
Habire kusurluların kusurları ile, kötülerin kötülükleri ile dilimizi kirletmeyelim.
Dili kirlenenin kalbi de kirlenir.
Kalbi kirlenene nasıl Allah dedirteceksin? Nasip mi olur? Öyle kolay mı kardeşim!
Haydi bismillah!
Gel beraber vuralım harfleri yanyana!
Dizelim şu cümleyi alnımızın akıyla:
Müslümandan daha güzeli kimdir!
Onu güzelleştiren secdesidir!
A canım!
Asım Gültekin