hakiki tarikatlerde böyle defli zikir çekildiğini inanmiyorum tasavvuf kitaplarinda böyle saçmalik yok saldirmayin yada saldirmasinlar sadece yorumumu yazdim
İşin tuhafı, kendilerine "Kadirî" diyen bazı kişilerin böyle şeylere bulaşmasıdır. Çünkü, İmam-ı Abdülkadir-i Geylani hazretleri diyor ki:
"Ebu Hüreyre radıyallahü anh anlatır: Resulullahın sallallahü aleyhi ve sellem huzuruna bir kimse gelip, ya Resulallah ses çok hoşuma gidiyor. Ondan çok haz alıyorum. Cennette güzel ses var mıdır? sordu. Cevabında: (Allahü Teâlâya yemin ederim ki, Cennette bir ağaca, dünyada bana ibadet eden, beni zikredip, çalgı ve oyun aletlerinin sesine kulak vermeyen kullarıma işittirmek için, nağmeye başla diye vahy ve işaret olunur. Bu anda o ağaç, insanların bir benzerini duymadığı güzel bir ses ile, Cenab-ı Hakkı tesbih ve takdis eder. Onlara duyurup, sürur ve neşeye müstağrak eder) buyurdu." [9]
"Ancak davete icabet lazımdır dediğimiz davet yeri, günah işlenmekten uzak olan yerdir. Orada davul, zurna, ney, keman, saz ve tanbur gibi çalgılar, genç kadınlar, şarkıcılar, okuyucular gibi günah ve yasak olan şeyler varsa, davet olunan kimse böyle yerde oturmamalıdır. Zira bunların hepsi haramdır. Düğünde def için cevaz vardır. Düdük ve raks ile söylenen sözü dinlemek mekruhtur. Bazı müfessirler (lehvel hadis) ayet-i kerimesini teganni ve şiir diye tefsir eylemişlerdir. Bazı hadis-i şeriflerde bildirildi ki, Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem: (Teganni, yani okuyucunun nağme ile terennüm ettiği şeyler, suyun bakla, hububat, ve sebzeleri büyüttüğü gibi kalbde nifak büyütür) buyurmuştur." [10]
"Çalgı hariç, nağmeyle okunan şiirler iki kısımdır: Biri mübah, diğeri haramdır. Mübah olan dini ve aklı zayıflatmayan, haram olan ise bunun aksidir. Oyun ve eğlencede kullanılan böyle olsa da, olmasa da yasak ve haramdır. Kötü ve saçma sapan sözlerden ibaret olan şiirler, şarkılar iki yönden yasak ve haram olur. Kur’an-ı kerimi çalgıcıların tegannisine benzer şekilde okumak çok kötü ve yasaktır. Zira böyle okumakta, ekseriya tecvid ve usüle uymaz." [11]
"Biz sema, nağme ve raksı caiz görmüyoruz." [12]
Kaynaklar şurada yazılı:
http://muratyazici.blogspot.com.tr/2007/09/risale-i-birgivide-kulaklarn-afeti-bal.html
İmam-ı Rabbani hazretleri rahimehullah diyor ki:
"Kıymetli ömrü, lüzûmsuz mubâhlara bile harcamamalıdır. Harâm ile geçirmemek, elbette lâzımdır. Tegannî ve şarkı ile meşgûl olmamalı, bunların nefse verecekleri lezzete aldanmamalıdır. Bunlar bal karışdırılmış, şekerle kaplanmış zehrdir." [4]
Yine İmam-ı Rabbanî rahmetullahi teâlâ aleyh diyor ki:
Mûsikînin harâm olduğunu bildiren, âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîfler ve fıkh âlimlerinin yazıları o kadar çokdur ki, saymak güçdür. Tegannînin câiz olduğunu gösteren, mensûh bir hadîs veyâ bir fetvâ görülürse, ehemmiyyet vermemelidir. Çünki hiçbir âlim, hiçbir zamanda, tegannînin mubâh olduğuna fetvâ vermemiş, raks [dans] etmeğe izn verilmemişdir. İmâm-ı Zıyâeddîn-i Şâmî "rahmetullahi aleyh", (Mültekıt) adındaki kitâbında böyle bildirmekdedir. Tesavvufcuların birşeyi yapıp yapmaması, halâl veyâ harâm olmasını göstermez. Onlara bakılmaz. Yapdıklarına da birşey demeyiz. Ma'zûr görürüz. Onların hâlini, Allahü teâlâ bilir ve bildiği gibi karşılar. Birşeyin halâl veyâ harâm olduğunu anlamak için, imâm-ı a'zam Ebû Hanîfenin, imâm-ı Ebû Yûsüf Ensârînin ve imâm-ı Muhammed Şeybânînin sözlerine bakılır. ... İslâmiyyetden ve tarîkatden haberi olmıyan, ham sofular, pîrimiz böyle yapdı diye, behâne ederek, hayhuy etmeği, tegannî ve dans etmeği, din ve ibâdet hâline sokmuşlar. Bunlarla sevâb kazanıyoruz sanmışlar. En'âm sûresinin yetmişinci ve A'râf sûresinin ellinci âyetinde meâlen, (Ey sevgili Peygamberim "sallallahü aleyhi ve sellem"! Dinlerini, ibâdetlerini, [şarkı ile, mûsikî ile] oyun ve eğlence hâline sokanlardan uzak ol! Onlar Cehenneme gideceklerdir) buyurulmuşdur. (Mektubat, c.1, m. 266)
Kendilerini tasavvufa nisbet edenlerin 266. mektubdaki bu yazıları dikkatle okumaları gerekir. İslâm âlimlerine itibar etmeyenlere bir sözüm yoktur.