DİLİNİZ YALAN, VİCDANINIZ YANDAŞ - Ahmet Alp HAN

ahze21

Yasaklı
Katılım
3 Kas 2006
Mesajlar
550
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
46
Enteresan olaylar vuku bulmakta. İnsanlar artık neyin doğru neyin yanlış olduğuna değil de, sözün kimden çıktığına bakmaktalar.



Hz. Ali'ye (ra) atfedilen şu sözü çok severim: "Doğru söz nereden gelirse gelsin alınız. Söyleyene değil söylenene bakınız."



Maalesef toplumumuzda fikirler değil kişiler, şahıslar "doğru" ve "Hak" olarak mülahaza edilmekte.



Bu "şaşı fikrin" son örneğine, şu olayla bir daha canlı bir şekilde şahit olduk:





ON İKİ "HVZ" YAZARINDAN DİLİNİZ KABA VİCDANINIZ TAŞ" ŞAŞI FİKİR" BİRLİĞİ



Yeni Şafak, Star, Sabah, Türkiye ve Yeni Akit gazetesinden, hepi topu on iki, keskin sirke yazar "Diliniz KABA vicdanınız TAŞ" dil birliği başlıklarıyla okurlarının karşısına çıktı.



Star'dan Ahmet Kekeç, Ardan Zentürk, Halime Kökçe, Murat Çiçek, Saadet Oruç, Sabah'tan Mahmut Övür, Yeni Şafak'tan Abdülkadir Selvi, Yasin Aktay, Kemal Öztürk, Türkiye gazetesinden Fuat Uğur, Yeni Akit'ten Ersoy Dede, Kenan Alpay aynı başlık altında eleştirilere yanıtlar vermeye de çalıştılar.



Kir-pas tutmayan(!) ap-AK köşelerini tamamen bu konuya ayıran yazarlar, topluma kin ve tahrik tohumları ekmekle suçlanan ve provokasyon yapmakla eleştirilen iki isme sahip çıkarak kendilerince vifak ve ittifak örneği gösterdiler.



Gezi eylemlerinde sözlü ve fiili tacize uğradığını söyleyen o kadın ile yalan olduğu söylenen olaya aracılık eden gazeteci Elif Çakır yeniden gündeme, sırtüstü düştü. Tacize uğradığı iddia edilen o kadının yalancılıkla suçlanması ve bu iddiayı medyada ilk haber yapan yazar Elif Çakır'ın yargılanması talebi tartışma konusu olmuştu.



HAKİKATTE OLAN



Gezi Olayları esnasında Kabataş'ta, başörtülü bir kadına, belden yukarıları çıplak, ellerinde deri eldivenler, başlarında siyah bandanalar bulunan 50-100 kişilik grubun, genç kadını dövdüğü ve üzerlerine küçük abdestlerini yaptığı iddiasının zirvedeki savunucularından olan Elif Çakır'ın o dönemdeki avukatlarından Fidel Okan, Kabataş'ta iddia edildiği gibi bir hadisenin vuku bulmadığını söyledi ve ekledi:



"Peki olayın aslı neydi? Şöyleydi; Genç kadın Kabataş İskelesi'nde bebeği ile birlikte eşini bekliyordu. O sırada Gezi'ye destek veren bir grup, genç kadının yanından geçerken aralarında bir kaç saniyelik sözlü sataşma olur.. Kadın ürker...Bu arada beklediği kocası gecikir. Geldiğinde de kadın, kendisini bekleten sorumsuz kocasına, öfkesini kusarken yaşadığı olayıda bire bin katarak anlatır. Kadının belki de amacı kocasına sorumluluğunu hatırlatmaktır. Olayı duyan koca panik ve tabiki suçluluk duygusu ile konuyu İlçe Belediye Başkanı olan babasına hikayeyi daha da abartarak anlatır. Ak Partili Belediye Başkanı, kendisine anlatılan ve iki kez abartılmış olan hikayeyi daha da abartarak durumu parti yöneticilerine bildirir.Gezinin sıkıntılı döneminde parti yöneticilerine gerçekmiş gibi aktarılan hikaye basına bildirilir. Hemen kadınla röportaj yapılır. Birbirinden bağımsız olarak üç kez abartılmış bu olay gazete manşetine dahada vurucu cümlelerle geçirilir. Şu gerçek ki; o ana kadar olaya herkes inanmıştır. Olayın gerçek olmadığını sadece gelin bilmektedir. Olayı ilk abartan yalanlarla süsleyen gelindir. Diğerleri ise yalanlara ekleme yapmıştır."





NİHAYİ KELAM:



Ne diyelim; Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine...



Ahmet Alp HAN

Twitter: @ahze22
 
Üst