Dilerseniz Seçmece, Dilerseniz Kesmece

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Müslümanlar(ama MÜSLÜMANLAR); geçmişten bugüne KAFİRLE savaşmaktan hiç korkmadılar.
Haçlı Sömürgeciler, özellikle Hilafetin kaldırılmasından sonra yeni bir yöntem geliştirdi.

Sömürgeciliğin ilk yıllarında ORDUSU ile işgal ettikleri yerlerde, ordularının ihtiyaçlarına çok para harcamak zorunda kaldıkları için ordunun bütçeye yükünden kurtulmak adına , Sömürülecek ülkelerin içinde, azınlıklarla anlaşıp, Diktatörlük veya Demokratik yöntemle onları İKTİDARA taşıdılar ve onları KUKLALARI haline getirdiler.
İktidara gelen kuklalar da, Millî ordusunun silah gücünü sınırları dışına hiç çevirmedi. Diktatörya veya Demokrasi, HAÇLILARA yetiyordu. Ya Beşar ESED ve babası gibi zorbalarla, ya da kendi seçtiklerini halka seçtirerek, İktidarda hep HAÇLILAR varoluyordu.İsteneni yapmayanı DARBE veya TEHDİT’le hatta suikastla gönderiyorlardı.
Nitekim her bir İslam ülkesindeki hizmetkar AZINLIK DA (genel itibarı ile) Ehl-i Şia’dan meydana getirildi. Haçlıların bulduğu bu çözüm öyle etkili idi ki, KENDİ ORDULARINA neredeyse hiç ihtiyaç kalmıyordu.Hem Her ülkenin içine Milliyetçilik ve Mezhepçilik tohumu ekiyorlar, hem de BİRLİK ve VAHDET çığırtkanları ve VATAN SEVGİSİ üzerinden medya yolu ile halk tabakasına telkinler veriyorlardı.Küreselleşen dünyada, KAFİR ordusu ve onlarla savaşma imkanı kalmadığı için, Ehl-i Sünnet Müslümanlar, Müslüman olduğu zann’ı ile, hep iktidar olabilen işbirlikçi ŞİA ve gizli Sabetaist’ler ile mücadele edemedi.
Dolayısı ile, Hilafet’in kaldırılışı ile, inanç temelleri dejenere edilen Müslümanlar, gerek Diktatörlük, gerekse Demokrasi yönetiminde yürüttükleri küçük, anlamsız ve İslamsız siyasi mücadelelerine CİHAD gözü ile baktı.
Bugün bile hala herkesin, örneğin GEZİ PARKI eylemlerinin ALEVİ DEVRİMİ olduğunu, bu devrimi körükleyenin İRAN olduğunu açıkça bilmelerine rağmen hem de.
Bugün (sömürge) DİKTATÖRLÜK VEYA DEMOKRATİK bir ülkenin silahlı gücü, VATAN KORUMASI için değil,(zira artık direk haçlı müdahalesi değil, örgütsel terörizm vardır) İKTİDAR VE REJİM KORUMASI için vardır. İktidardaki ismin BATI için bir önemi yoktur.
Yine bugün; Rejim değişikliğine gitmeyen ve hizmette kusur etmeyen her mezhep’ten isimle çalışabilirler.İşte bu yöntemle halk içerisinde “Kafir işgale gelmediğine göre CİHAD’ta bitmiştir” algısı oluşturuldu..
Dikkat edin,Milliyetçilik gibi bir tohum yüreklerde yeşerdiği halde, İKTİDAR SAVAŞLARINDA milliyetin bir önemi yoktur.Örneğin Türkiye’de, halkın %50’si diğer %50’nin VATAN HAİNİ olduğunu düşünmektedir..İdeoloji AKİDE’ye galebe çalıyor.
Ehl-i Sünnet içinde AKİDE’nin bozulması, zaman içinde bir de, DİN’de (İDEOLOJİYMİŞ GİBİ) fikir ayrılıklarını ve ayrışmayı doğurdu.Milletlere-Cemaatlere-Tarikatlere (Mezheblere demiyorum) ayrıştıktan sonra fikir birliğinin sağlanması da imkansız halde geldi.
ARTIK HAÇLI SADECE TOHUM EKİYORDU.
Irak’lılar- Iraklılarla, Suriye’liler-Suriye’lilerle, Mısır’lılar-Mısırlılarla, Tunus’lular-Tunus’lularla, Cezayir’liler-Cezayir’lilerle, yani DİN için değil, sağ-sol denilen İDEOLOJİ uğruna herkes birbiriyle savaşmaya başladı.(ANCAK DİKKAT EDİNİZ.MÜSLÜMAN-MÜSLÜMAN İLE DEMİYORUZ.)
Şia’yla VAHDET ümidi ile uyutulan ve kendinin Ehl-i sünnet olduğuna inanan Müslümanların çoğu, çoğunluk oldukları halde “NEDEN İKTİDARA GELEMEDİKLERİNİ, GELDİKLERİNDE DE HİÇ KALAMADIKLARINI uzun bir süre çözemedi.

Milyonlarca müslüman katl’edilirken sesini hiç yükseltemeyen KUKLA YÖNETİMLER, Resulüllaha hakaret eden 12 kişi için yollara düşüyordu.Ve bir türlü Müslüman olamayanlar ERMENİ, hatta CHARLİ HEBDO bile olabiliyor.
Yine İran, Ehl-i Sünnetle öyle büyük bir savaşa girdi ki, yakın geçmişte AMBARGO uygulandığı yalanı ile hem ticarette, hem film sektöründe ABD ve Batı ile işbirliği içinde idi. Ve bugün de İslam aleminin Truva atı olarak ABD ve BATI ile anlaşmalar yapıyor, Ehli Sünnet Müslümanlarla savaşan herkese önceleri gizliden, şimdi ise açıktan desteğini sunuyor.
İran’ın Batı ve ABD ile bu işbirliği, Haçlılara sadakati, Batıda İRAN’a karşı bir sempati oluşturdu. Zira tarih boyunca BATI ile savaşmayan tek “İSLAM ÜLKESİ” İran’dı.İslam ülkeleri ile komşuluğu da istihbarat ve işbirliği açısından İRAN’ın önemini arttırıyordu.
BATI’ya ve haçlılara Şirin görünmek uğruna, “İSLAM BU DEĞİL” diyen KUKLA İKTİDARLAR ve iktidarlara şirin görünmek için susan CEMAATLER, o Cemaatlerin HocaEfendileri, Hilafet’in Sancağı altından koparılmış tüm İslam Ülkelerinin içinde Bel’am’lık vazifelerini bihakkın yerine getirmektedirler.Mısır müftüsü’nün (korku ile bile olsa) Darbe ve İdam fetvaları, Suriye’de Ramazan el Buti, Türkiye’de Diyanet ve Cemaat hocaEfendileri, aynı örneklerden bir kaçıdır.
Ancak; İşte Allah’ın murâdı olan ve ACI gibi görünse de büyük bir hayr ile Suriye savaşı, ümmetin gözünü açtı.Cemaat ve Tarikat’ler, zilletten ve sessizlikten usanıp yorulmuş, Cihad gönüllü gençliğine, ellerinden uçup giderken çare üretemiyor ve on yıllardır ümmetin izzetini sırtlanmış Cihad Erlerine, sadece SAPIK dediği ama ne olduğunu anlatamadığı, Vehhabi/ Selefi gibi isimlerle iftira ederek korkutmaya çalışıyor.
CİHAD DEĞİL AMA , ARTIK DİKTATÖRLÜK-DEMOKRASİ VE RUHBANİ SALTANAT BİTMİŞTİR.
EY DÜZENİN SUNDUĞU SALTANATIN HOCAEFENDİLERİ:
Ne ilginçtir ki, Bugüne kadar ŞERİAT olmadığı halde, Partilerin-Cemaatlerin-Tarikatlerin İslamsız fıkıh ve hükmü vardı. Ancak; işte HAKİKAT varken gerçeğin hükmü yoktur. Resulüllah’ın hanımları bizim annelerimiz değil mi?(AHZAB SURESİ:6)Hz. Aişe annemize söven İRAN annenize sövse de susar mıydınız? ALLAH (s.w.t.) her sahabeden razı olduğunu söylemiş değil midir?(TEVBE:100)

Bu ümmete, Diktatörlüğe, Demokrasiye ve ŞİA ile Vahdet’e hükm veren FIKH’ınızı açıklama günü geldi çattı. Bugün Müslümanlardan veya Kafirlerden bir tarafı seçme günü geldi çattı.Bugün izzet veya zilletten birini seçmenin de günü geldi çattı.
Ümmetin gençleri İSLAM’a ve İzzete koşuyor. Mısır veya Suriye fark etmez, iki örnek de gözünüzün önünde;
DİLERSENİZ SEÇMECE-DİLERSENİZ KESMECE.
Selam ve dua ile.
Murad Oduncu(hattab) / Küresel Analiz
 
Üst