çünkü insanız

durmuş göktekin

Paylaşımcı
Katılım
16 Ağu 2009
Mesajlar
185
Tepkime puanı
7
Puanları
0
Yaş
88
ÇÜNKÜ İNSANIZ!..

Bundan önceki yazımda buğdayın ekmeğe dönüş serüvenini yazacağımı söylemiştim. Şimdi onu yazıyorum.

Geçmişte, elle serpilerek, kara sabanla ekilen tahıllarımızdan, harmandan ambara taşıdığımız buğday, hangi işlemlerden geçtikten sonra soframıza ekmek olarak geliyor. Bakalım…
Buğdayı, ambardan çuvala koyduk. Yükledik eşeğin sırtına. Düştük su değirmenin yoluna. Değirmen köyün dışındadır.
Benim çocukluğumda köyümüzde su değirmenleri vardı. Dağların sarp yamaçlarından çıkan kaynak suları derede toplanır. Şimşirleşmiş taşlardan atlayarak köye ulaşır. Köyün girişine yakın bir yerde yapılan su değirmenine yetecek miktarda su kanala alınır. 80 derecelik bir açı ile konuşlandırılan, ağzı 8-10 cm. çapında daraltılmış, tahta bir oluktan geçirilir. Altına yerleştirilen çarka çarptırılarak çarka bağlı değirmen taşı döndürülür. Taşın üstüne monte edilen tekneye buğday doldurulur. Teknenin alt kenarına açılan bir ağızdan taşın merkezindeki deliğe buğdayın akışı sağlanır. Buğday taşın merkezinden akmaya devam eder. İki taş arasında kalan buğday öğütülür. Kalınlık ve incelik ayarları yapılarak un haline getirilir. O su ile bahçelerimiz sulanır, meyve ve sebzelerimiz bereketlenir.
Bereket harmanda başlar, bağ ve bahçede devam eder. Doğal hayat, sağlıktır, berekettir, iyilik ve güzelliktir. Gözümüzün önünde, harmandan gelen buğdayın, doğal yöntemlerle una dönüştürülmesi sonrasında yine çuvala giren, buğday un olmuştur. Un eve getirilir. Tahtadan yapılmış ambara dökülür. Ekmek yapılacağı zaman oradan alınan un, yine tahtadan yapılmış tekne içinde hamur haline getirilir. Hamur mayalansın diye bir müddet bekletilir. Sonra özel bezlerin içinde, özleştirilinceye kadar evirilir-çevriler, yumruklanır, işlenecek duruma getirilir. 250-300 gr.lık parçalar halinde alınır. Ekmek tahtası üstünde unlanarak oklava ile 60-70 cm. çapında yufka açılır. Yer tandırı üzerindeki oval sac üzerinde pişirilir. Ekmek, mevsime göre 4-5 ay yetecek kadar yapılır. (Kışın uzun sürdüğü Anadolu’da, işin zorluğu sebebiyle böyle planlanır.) Pişirilen yufkalar üst üste, evin, kiler olarak kullanılan odasına yığın halinde konur.
Yenecek ekmek oradan alınır sofra bezi üzerinde elle sulanır. Sulanan yufkalar yumuşar. Bohça şeklinde katlanan yufkalar yemek için hazırdır. Kıra gidenlerin yanına da azık olarak, konur. Bu yufkalardan çok güzel kavurmalı, yumurtalı, peynirli, pırasalı, domatesli dürümler yapılır.
Beni çok düşündüren bir başka mesele de şudur: Buğdayı biçiyor, öldürüyoruz. Öğütüp bir daha öldürüyoruz. Pişirip yine öldürüyoruz. Yetmiyor, ağzımızda çiğneyerek son kez öldürüyoruz. Böylece ölü gıdalar yiyip, canlı canlı dolaşıyoruz.
Çok düşündürücü olan bu mesele, sizi de düşündürüyordur sanırım. Öyleyse düşünmeye devam edelim! Çünkü insanız!...

04. 12. 2010
Durmuş Göktekin
 
Üst