Çıkageldi bir gözleri sürmeli...

Dut_agaci

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
7,219
Tepkime puanı
330
Puanları
0
Web sitesi
www.Menzil.Net
ÇIKAGELDİ BİR GÖZLERİ SÜRMELİ

"Gözleri sürmeli"lerden kasıt Cenab-ı Hakk'ın veli kullarıdır, mürşid-i kamillerdir.
Kamil mürşitler böyle vasfedilerek onların bazı hususiyetlerine dikkat çekilmek istenir...

Aşık Agahi'nin "Seher vakti çaldım yarin kapısın" diye başlayan şiirini çoğumuz türkülerden herhangi bir türkü bilir öyle dinler. Oysa takikatlerdeki seyr ü sülük erkanını anlatan tasavvufi bir metindir bu. Biraz bizim dikkatsizliğimiz, biraz okuyanların metnin bir bölümünü, çok zaman aslına uymayan değişiklekler ve eklemerle okuması şiirin bu özelliği pek fark edilmez.

Halbuki şairin "yar" dediği, tek ve gerçek sevgili olan Allah'tır. Seher vakti sevgilinin kapısını çalmış, sabah namazına durmuş ama, "kapıların sürgülü" olduğunu, yani açılmadığını görmüştür. "Feth-i bab", yani "kapı açmak", sülukta makamları aşmak yahut bazı ruh müşküllerini halletmek anlamı yanında, Miraç'taki bir hadiseyle bağlantılı olarak daha ziyade "namaz"dır. Nitekim namaz müminin miracıdır ve her rekatta "feth" (açmak) kökünden "Fatiha" okunur. Kapının sürgülü olması, açılmaması, namazdan feyz alınamadığına, huşu'a ulaşılamadığına işarettir. Kalbin değil, cesedin namazı olduğu için huzur-ı ilahiye varalamamıştır.

İşte kul bu elem ve çaresizlik içindeyken, "bir gözleri sürmeli" çıkagelir. Şiirin devamında onun yardımıyla "kapıyı açtırıp içeri giren" salikin bundan sonraki macerası anlatılır. Biz meselenin o tarafını bırakıp, kapıyı açtıran "gözleri sürmeli"nin kim olduğuna bakalım.

"Gözleri sürmeli"lerden kasıt Cenab-ı Hakk'ın veli kullarıdır, mürşid-i kamillerdir. Kamil mürşitler böyle vasfedilerek onların bazı hususiyetlerine dikkat çekilmek istenir. Birincisi; göze sürme çekmek Efendimiz s.a.v.'in sünnetidir. Sünnetlere titizlikle ittiba, mürşid-i kamil'in en önemli vasfıdır. "Gözleri sürmeli" denmekle onların sünnete uygun yaşama titizliklerinin belirginliği vurgulanmış olur. İkincisi; sürme, gözün görüş kuvvetini artıran bir maddedir. Kamil mürşitler de basiret sahibidir; Diğer insanların göremediği sırları, hakikatleri, güzellikleri, incelikleri, uzaklıkları görebilirler.

Sürme, bir çeşit toz, ince bir topraktır. Göze sürüldüğü için türkçe'de "sürme" dediğimiz bu madde, "kuhl" yahut "tutya" isimleriylede bilinir. Sürmenin aslında toz veya toprak olmasından hareketle eskiler çok zarif hayaller geliştirmişlerdir. Mesela sürmenin "hak-i pay", yani sevgilinin ayağının tozu yahut sevgilinin ayağının bastığı toprak olduğu ve bu yüzden aşığın onu yüzüne gözüne sürdüğü düşünülür. "Hak-i pay" aynı zamanda toprağa bırakılmış ayak izi demektir. Bunun gözde olması, aşığın sürekli o izleri takip ettiği anlamına gelir. Başka bir deyişle "gözleri sürmeli" olan birisi, ya sevgilinin ayağının tozunu toprağını gözüne sürerek aşkının şiddetini, yada hep onun izlerini gözeterek sevgilinin peşinde yol aldığını böylece göstermektedir.

Sevgili Allah Teala olunca. "hak-i pay" bize bahşedilen ve Mutlak Sevgili'ye ulaşma yolunda istikametimizi bulmamıza yarayan işaret ve alametlerdir ki bu Kur'an-ı Kerim'dir. Nitekim "ayet"in kelime anlamı "iz, işaret, belirti" demektir. Bütün bunları toplayacak olursak, mürşid-i kamil Cenab-ı Hakk'ın ayetlerini adeta gözüne sürme yaparak onlarla gören, herşeye bu çerçeveden nazar kılan, her işinde sadece ayetleri gözeten bir insandır. Yahut hem vuslat'a giden yolda en doğru istikamet üzere sürekli yürüdüğü, hem de arkasından gelenler için emin bir kılavuz olduğu için "gözleri sürmeli"dir mürşid-i kamil'in.

Emani mahlaslı bir şairimiz, sürme ile mürşid-i kamil münasebetine getirdiği farklı fakat yine son derece ince ve zarif yorumda şöyle diyor:

Erbab-ı nazar hak-i rehin sildi süpürdü
Ey bad-ı saba yar eşiğine yelerek gel.

Yani, "nazar sahibi veli kullar sevgiliye giden yoldaki bütün tozu toprağı sildi süpürdü;
bu yüzden ey saba rüzgarı, yarin eşiğine hiç zahmetsiz, koşarak gidebilirsin"
Bu beyitte açıkça zikredilmese de "hak" (toprak) ve "nazar" kelimeleri "sürme" anlamını verir. Allah'a giden yoldaki tozları gözüne sürme yaptığı için basiret ve nazarla nimetlendirilen mürşid-i kamil, Asl'ınayönelenlerin yolunu böyle açmış, işlerini kolaylaştırmıştır.

Bugün "yar"in eşiğine giden yolda yelerek mesafe alanlar bu yürüyüşlerini "gözleri sürmeli"lere borçlu.

Çok şükür ki, Cenab-ı Hak otağının yapısını "gözleri sürmeli"lerden hali bırakmıyor...


Çıkageldi bir gözleri sürmeli

Seher vakti çaldım yarin kapısın
Baktım yarin kapıları sürmeli
Boş bulmadım otağının yapısın
Çıkageldi bir gözleri sürmeli


Açtırdım kapıyı girdim içeri
Aklımı başımdan aldı o peri
Dedim sende buldum halis gevheri
Dedi yok yok, bir mihenge sürmeli


Şu kevn ü mekanı tuttu ışığın
Nöbeti bekleyen alır keşiğin
Beklemeli O SULTANIN eşiğin
Günde yüz bin kere yüzler sürmeli


Agahi karıştır kanı yaş ile
Dost bulunmaz hayal ile düş ile
Yetilmez menzile bu gidiş ile
Hemen aşk atına binip sürmeli


Şair: Aşık Agahi...

 
Üst