Cevheri közdür aşkin ...

cicek demeti

Sükut
Katılım
7 Ocak 2011
Mesajlar
11,683
Tepkime puanı
3,778
Puanları
0


Cevheri közdür aşkin ...

n36203371676_1428904_4603.jpg



Bir sevdaya tutulup bir deryaya atılmışsak bu derya ateş ummanıdır bilesin ey nefis!! Gafletin koynunda har vurup harman savurmak da neymiş? Çile kazanlarında yanmaya geldik.


Gâh mecnun gibi çöller olur vatanımız, sürgünlerden sürgünlere… Gâh Yunus gibi hicret olur kârımız ilden ile… Gâh kuytu bir mağaradır mekânımız, inziva inziva ağırlar bizi… Belki bir kara zindandır uğruna Sevgili'nin, yıllarca katlandığımız. Kim bilir, belki boylu boyunca bir şehadettir aşk maratonunda mükâfatımız.


Düşün ey nefis! Sen yoktun; adın sanın yoktu; varlık dahi yoktu. Sonra ALLAH (cc) varlığı yarattı ve aşkı nakşetti varlığa. Varlık ceset oldu; aşk ise o cesedin ruhu…

Ve sonra Âdem(as)'i yarattı; ruh ile ceset destanını okusun diye… O da isim isim okudu aşkı; tüm melekler aşka gelip secdeye dursun diye.

Hani ya işte, yazgımız aşktır bizim Âdem(as)'den bu yana. Hz. Vedud(cc)'un kendi kudret eliyle yarattığı Âdem(as)'in çocuklarıyız biz. O'nun için mayamız aşktır bizim; mazimiz aşktır, istikbalimiz aşk; feryadımız aşktır, suskunluğumuz aşk; seyr-u seferimiz aşktır, pervane pervane dönüşümüz aşk; bizi yataklara düşüren yaramız aşktır, her derdin dermanı merhemimiz aşk. Ve işte tüm sözümüz aşktır, baştan sona yazımız aşk.
Aşk demek sevgili demektir. Aşk meydanında zafer kazanmak demek sevgiliyi kendine razı etmek demektir.

Ama bu meydan er meydanıdır ey nefis! Uyuklayarak ayakta kalamazsın bu meydanın handikaplarında. Çünkü en amansız düşmanlar seni tarumar etmek için diş bilemektedirler bu meydanın köşe-bucaklarında.
Sen bu meydana atılalı, aşkını ispat ile mükellef kılındın ey nefis! Sevgili'ye olan sadakatini göstermek boynunun borcudur bilesin!
Biz biliriz ki bu imtihan dünyasında aşk, bela demektir aslında. Azgın dalgaları arasında boğuştuğumuz deniz, bela denizidir aşk yolculuğunda.
Âşık, kendini İbrahimi ateşlerin, Yusufi zindanların, Eyyubi belaların ortasında bulur. Sonra bütün yolları cennetle kesişen Hüseyni bir sülûk tutar aşığı, sevgili uğruna.

Sevgilin aşk sarayına konuk olmak öyle kolay değildir ey nefis! Evlad u iyalden geçmelisin bu uğurda… Mal-u mülkten geçmelisin, hanumandan geçmeli ve daha kendi varlığından geçmeli, öyle varmalısın Sevgili'nin dergâhına.

Sevgili'nin dışında bir şeye bağlanırsan eğer; kalbin masivaya meylederse ey nefis! O zaman ruhunu da bedenini de yakar Nemrudi ateşler. Ama aşk yeminine sadık kalırsan, İbrahimi cennetlerde rahmet rüzgârları okşar, ruhunu da bedenini de Sevgili'nin yanı başında.
Ezeli aşka tutulmanın bedelini oku, âşıkların bin bir türlü belaya düçar olmuş alın kırışıklıklarında…


Yangına düşmüş kelebekler gibi çırpınışlarını seyredersin cezbe dolu çilehanelerde. Zaten aşk ateştir ve âşık da o ateşe koşan kelebek.
Cevheri közdür aşkın; içine düşeni yaktıkça yakar; ama bu yakma ona zarar vermez. Aksine madeni yakan ateş gibi yaktıkça arındırır, saflaştırır. Onun için safidir âşık; yani arıdır, durudur. Çünkü kor alevde yanmış ve bütün kirlerinden arınıp saflaşmıştır.

İşte aşkın piri Mevlana'dan aşkın esrarını çözen marifet desturu: "Bütün ömrüm şu üç söz; hamdım, piştim, yandım."
Ve yangınında aşkın bir ömür boyu yananlar bela, dert ve çileyi bir ab-ı hayat gibi yudumladılar. Zaman geldi, günlerce aç kalmayı en mükellef leziz sofralar gibi zevkle karşıladılar. Zaman geldi, şa'şaalı sarayları yalın ayak terk edip çöllere düştüler sevgili uğruna. Zaman geldi aşk kervanının mestane yolcuları dünyada kendilerine verilen ev-bar, mal, çocuk, vatan ne varsa her şeyi sevgili uğruna terk edip kendilerini aşk nehrinin akıntısına bıraktılar.
Ve zaman geldi canan için canı hiçe saydılar; aşkın kutsal alevlerine pervasız daldılar ve tertemiz ruhlarını rahmet meleklerinin avuçlarında Sevgili'ye sundular.

Aşkın dünya serüveni budur ey nefis! Her zaman gerçek âşıklar, imtihan dünyasını aşkın doruğuna ulaşmak için ve zamanın büyük bir bölümünde de uzlethaneleri, zindanları, sürgünleri, hicretleri yalınayak, bağrı açık ve yanık; ama şen ve şadan bir eda ile karşılamışlardır.
Çünkü âşık, sevgilinin yangınını da bengisu asudeliğiyle karşılar ve bilir ki cevheri közdür aşkın…

alinti
ALINTI​
 
Üst