ismail
Yeni
- Katılım
- 3 Mar 2007
- Mesajlar
- 20,475
- Tepkime puanı
- 2,063
- Puanları
- 0
- Yaş
- 45
CEMİYET ADAMI OLARAK HZ. PEYGAMBER (SAV)
Müslümanlar olarak hepimiz inanırız ki Hz. Muhammed (s.a.s.), Allah’ın kulu ve elçisidir. “Kul” ve “elçi” kavramları ayrılmaz bir bütün halinde hep bir arada zikredilir. Ne kul olması elçi olmasına engeldir, ne de elçi olması kul olmasına. Elçilik ve kulluk kavramlarının yansımasını toplum hayatında da görmekteyiz. O, Allah’ın kullarından birisi olduğu gibi yaşadığı toplumun da fertlerinden birisidir. Aynı zamanda o, seçilmiş bir kuldur. Dolayısıyla toplum içinde de seçkin bir konuma sahiptir; toplumun lideridir. Bu sebeple “Cemiyet Adamı Olarak Hz. Peygamber” konusunu ele alırken “cemiyetin bir ferdi” ve “cemiyetin lideri” olmak üzere Hz. Peygamber’in cemiyet içinde iki farklı konumunu tespit etmek gerekmektedir. Konuyu zihinlerde netleştirebilmek için bölümlere ayırmakla beraber tıpkı “kul” ve “elçi” kavramları gibi “fert” ve “lider” kavramlarının da birbirinden tamamen ayrılamayacağı gözden uzak tutulmamalıdır.
Peygamberimiz, varlık yönüyle herkes gibi bir insandı. Normal bir şekilde anne babadan dünyaya gelmiş, normal bir insan olarak büyümüş, gelişmiş, evlenmiş, çocukları olmuş ve eceli geldiğinde bu dünyadan göçmüştür. Peygamberimizin bu yönüne onun 'insani yönü' denir. Peygamberimiz canlı bir varlık olarak insan olmasının yanında, aynı zamanda bir peygamberdi. Yani Allah'ın insanlara öncü olarak seçtiği bir insandı. Peygamberimizin bu yönüne de onun 'peygamberlik yönü' denir.
Peygamberimiz, bir melek veya manevi varlıklardan biri değildi. O bir insandı. Herkes gibi yorulduğunda dinlenir, uyur, acıktığında yemek yer, bazen neşeli bazen üzüntülü olurdu.
Peygamberimiz, onu insanüstü bir varlık olarak yüceltme tehlikesine karşı, sıkça uyarılarda bulunmuş, "geçmişte insanların kendi peygamberlerine yaptığı gibi siz de beni ilahlaştırmayın" şeklinde uyarılarda bulunmuştur. Peygamberimizin en büyük endişelerinden birisi, Hıristiyanların Hz. İsa'yı ilahlaştırmaları gibi Müslümanların da kendisini olağanüstü bir varlık haline getirip ilahlaştırmaları tehlikesiydi.
Kur'anıkerim de bu konuda uyarılarda bulunmuştur: Örneğin:
"De ki: Ben de sizin gibi bir beşerim. Farklılık yalnızca, 'ilahınız tek bir ilahtır' şeklinde bana vahiy gelmesidir." (Kehf Suresi 110. ayet)
Cemiyetin Bir Ferdi Olarak Hz. Peygamber:
“Sizin için, Allah’ı ve âhiret gününü arzu eden ve Allah’ı çok zikreden kimseler için, Allah’ın Rasûlü’nde güzel bir örnek vardır.” (33/Ahzâb, 21)
Ey örtüsüne bürünen “Kalk ve uyar, Rabbini yücelt, Elbiseni temiz tut, Pis şeylerden uzak dur, Yaptığın iyilikleri çok bularak başa kakma, Rabbin için sabret.” (74/Müddesir,1-7)
Araplarda yalan söyleyen, sözünde durmayan kimseye elbisesini kirletti derler. Bunun tersi olana da elbisesi temiz derler. Türkçede alnı açık olmakla yüzü ak olmak aynı anlama gelir. Her türlü ahlaksızlıktan, fuhuştan, yalandan, faizden, kötü şeylerden, yüz kızartıcı diğer her türlü davranıştan uzak durma.
Yanlışlıklar içerisinde olduklarını kabul edemedikleri için tepki gösteren; putperestlere, kötülere, yanlış gidişatı hayat tarzı edinmişlere, zalimlere, zorbalara, baştan çıkarıcı istek ve arzuları nedeniyle nefsine karşı diren, davanı geriletecek ve saptıracak adımlar atma. Zorluklara teslim olma, bıkkınlık gösterme dirençli ol. Kararlı ol. Tam kararlılık içerisinde, vahiyle bildirilen yol üzere, verilen ilahi talimatların gereğini aynen yerine getir ve tüm bunları yaparken sadece Allah’a güven.
Recep Dönmez
Müslümanlar olarak hepimiz inanırız ki Hz. Muhammed (s.a.s.), Allah’ın kulu ve elçisidir. “Kul” ve “elçi” kavramları ayrılmaz bir bütün halinde hep bir arada zikredilir. Ne kul olması elçi olmasına engeldir, ne de elçi olması kul olmasına. Elçilik ve kulluk kavramlarının yansımasını toplum hayatında da görmekteyiz. O, Allah’ın kullarından birisi olduğu gibi yaşadığı toplumun da fertlerinden birisidir. Aynı zamanda o, seçilmiş bir kuldur. Dolayısıyla toplum içinde de seçkin bir konuma sahiptir; toplumun lideridir. Bu sebeple “Cemiyet Adamı Olarak Hz. Peygamber” konusunu ele alırken “cemiyetin bir ferdi” ve “cemiyetin lideri” olmak üzere Hz. Peygamber’in cemiyet içinde iki farklı konumunu tespit etmek gerekmektedir. Konuyu zihinlerde netleştirebilmek için bölümlere ayırmakla beraber tıpkı “kul” ve “elçi” kavramları gibi “fert” ve “lider” kavramlarının da birbirinden tamamen ayrılamayacağı gözden uzak tutulmamalıdır.
Peygamberimiz, varlık yönüyle herkes gibi bir insandı. Normal bir şekilde anne babadan dünyaya gelmiş, normal bir insan olarak büyümüş, gelişmiş, evlenmiş, çocukları olmuş ve eceli geldiğinde bu dünyadan göçmüştür. Peygamberimizin bu yönüne onun 'insani yönü' denir. Peygamberimiz canlı bir varlık olarak insan olmasının yanında, aynı zamanda bir peygamberdi. Yani Allah'ın insanlara öncü olarak seçtiği bir insandı. Peygamberimizin bu yönüne de onun 'peygamberlik yönü' denir.
Peygamberimiz, bir melek veya manevi varlıklardan biri değildi. O bir insandı. Herkes gibi yorulduğunda dinlenir, uyur, acıktığında yemek yer, bazen neşeli bazen üzüntülü olurdu.
Peygamberimiz, onu insanüstü bir varlık olarak yüceltme tehlikesine karşı, sıkça uyarılarda bulunmuş, "geçmişte insanların kendi peygamberlerine yaptığı gibi siz de beni ilahlaştırmayın" şeklinde uyarılarda bulunmuştur. Peygamberimizin en büyük endişelerinden birisi, Hıristiyanların Hz. İsa'yı ilahlaştırmaları gibi Müslümanların da kendisini olağanüstü bir varlık haline getirip ilahlaştırmaları tehlikesiydi.
Kur'anıkerim de bu konuda uyarılarda bulunmuştur: Örneğin:
"De ki: Ben de sizin gibi bir beşerim. Farklılık yalnızca, 'ilahınız tek bir ilahtır' şeklinde bana vahiy gelmesidir." (Kehf Suresi 110. ayet)
Cemiyetin Bir Ferdi Olarak Hz. Peygamber:
“Sizin için, Allah’ı ve âhiret gününü arzu eden ve Allah’ı çok zikreden kimseler için, Allah’ın Rasûlü’nde güzel bir örnek vardır.” (33/Ahzâb, 21)
Ey örtüsüne bürünen “Kalk ve uyar, Rabbini yücelt, Elbiseni temiz tut, Pis şeylerden uzak dur, Yaptığın iyilikleri çok bularak başa kakma, Rabbin için sabret.” (74/Müddesir,1-7)
Araplarda yalan söyleyen, sözünde durmayan kimseye elbisesini kirletti derler. Bunun tersi olana da elbisesi temiz derler. Türkçede alnı açık olmakla yüzü ak olmak aynı anlama gelir. Her türlü ahlaksızlıktan, fuhuştan, yalandan, faizden, kötü şeylerden, yüz kızartıcı diğer her türlü davranıştan uzak durma.
Yanlışlıklar içerisinde olduklarını kabul edemedikleri için tepki gösteren; putperestlere, kötülere, yanlış gidişatı hayat tarzı edinmişlere, zalimlere, zorbalara, baştan çıkarıcı istek ve arzuları nedeniyle nefsine karşı diren, davanı geriletecek ve saptıracak adımlar atma. Zorluklara teslim olma, bıkkınlık gösterme dirençli ol. Kararlı ol. Tam kararlılık içerisinde, vahiyle bildirilen yol üzere, verilen ilahi talimatların gereğini aynen yerine getir ve tüm bunları yaparken sadece Allah’a güven.
Recep Dönmez