Dünyanin neresine gidilirse gidilsin, insanlarda mevcut olan isteklerden birisinin,
genç kalmak ve ebedi yasamak arzusu oldugu görülür.
Dünyalar ona verilse ebedi hayat arzusunun yerini dolduramaz. Iste bu hissin dünyada tatmini mümkün degildir.
Merhametli olan Rabbimiz bu siddetli ihtiyaci karsiliksiz birakmamis ve biz kullari için
ebedi bir hayat olan ahiret alemini yaratmistir.
Diger taraftan Rabbimizin “Adl” ism-i serifi, mutlak adaletli olan Allah’in izzet-i celaline uygun bir ceza yeri ve
bir de mükafat yeri olmasini icap ettirir
Bir ilâhi adalet gerektir ki, zalim cezasini, mazlum da hakkini alabilsin.
Iste bütün bunlar ahiret alemini gerektirir.
Muhakkak ki nihayetsiz adil ve merhametli olan Rabbimiz’in
zalimlere layik olduklari cezayi verecegi daimi bir cehennemi ve iman edenleri,
mazlumlari mükâfatlandiracagi ebedi bir cenneti olacaktir.
Ahiret hayatina inaniyor olmanin insan hayati üzerinde çok büyük ve derin etkileri vardir.
Dünya hayatinin hakikatini anlamak, ancak bu iman sayesinde mümkündür. Dünya ile ahiret birbirine baglidir.
Dünya ahiretin tarlasi ve ahiret için oldugu gibi, ahiret de dünya için, bu dünyanin nizam ve düzeni içindir.
Bunun içindir ki ahirete iman, dünyanin islahi ile ahiretin kazanilmasini bir arada saglar.
Rabbimizin tevfik ve inayeti ile.