Bülent Orakoğlu: 27 Mayıs darbesinin arefesi gibi

manifesto

Yasaklı
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
0
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Konum
Kocaeli
340567204.jpg
spacer.gif

spacer.gif
ÖMER ÇAKKAL'ın röportajı...
Danıştay, Malatya, Trabzon, Şemdinli, Cumhuriyet Gazetesi saldırıları, Ümraniye bombaları, Dink cinayeti... Ve şimdi de üniversite olayları. Ankara, İstanbul ve Antalya.
Olayların ardı arkası kesilmiyor. Her yeni gün yeni bir oyun tezgahlanıyor.
Niye tüm bunlar? Türkiye'nin üzerindeki bu korku bulutu ne zaman bizi terkedecek?
Her yeni olay, bambaşka soruları beraberinde getiriyor. Bilgi bölünüyor; zihinler parçalanıyor! Öyle bile olsa Antalya'da kameraların önünde poz vere vere silahına sarılan şahsın kimliği olayları ele veriyor. Maske düşüyor! Şahsın sakalı, alnındaki dövme ve kimliği provokasyonun ne denli korkuç boyutta olduğunu anlamaya yetiyor.
Ancak algımızın yetmediği noktalar var. Bunun için bir bilenle konuşmanın zamanıdır. 28 Şubat karanlığının, her yeni gün bir provokasyonun tezgahlandığı günlerin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu, iyibilgi'nin sorularını yanıtladı.

Önce Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi, ardından İstanbul ve şimdi de Antalya üniversitesi. Bu olaylar, bir kaos planının parçası olabilir mi?

Ankara, Bolu, Bursa, İstanbul ve Antalya’daki olayların hepsi ortak bir master planın parçası. İstikrarsızlık ve kaosun ardından 27 Mayıs türü bir darbenin ön hazırlıkları yapılıyor.
Hadiseye bu açıdan baktığınızda resim ortaya çıkıyor. 27 Mayıs darbesinin öncesinde de böyle öğrenci olaylarına tanık olduk. Bu master planını en son hedefi aydınların, gençlerin destek verdiği bir darbe.
Öğrenci olayları bu master planın küçük bir parçası. Resme geniş bakalım. Hilmi özkök paşa zamanında genç subaylar ortaya atılmıştı. Bunları ortaya çıkaranlar belliydi.

Akdeniz üniversitesinde silah sıkan şahsın tetikçi profili oldukça ilginç. Alnında Zülfikar, yüzünde sakal var. MHP’nin çeşitli toplantılarına katılmış. Hem dindarlar, hem Aleviler, hem milliyetçiler bir provokasyona mı maruz kaldı?

O şahıs kendini çok belli ediyor. Eskiden provokatörler bu kadar ön plana çıkıp poz vermezlerdi. Alındaki dövmeler falan yeni yapılmış. Mesaj veriliyor.
Bu söylediğime MHP’liler kızacak ama ak parti ile birlikte MHP’nin de hedef alındığı görünüyor. Şahıs çıktı ateş etti. Kimseyi vurmadı, öldürmedi. Oldukça profesyonel.

Neden üniversiteler hedef alındı?

Çünkü toplumun en aktif kesimi üniversite kesimi. Buradan bir kaos planının başlaması oldukça muhtemel. Bunu toplumsal olaylar ve siyasi cinayetler izleyebilir! Bu bir senaryo. 28 Şubat sonrası darbe planları ve çeşitli çeteler ile başlayan sürecin son ayağı.
Artık oyun o kadar açık oynanıyor ki. Eskiden bu işler gizli gizli yapılırdı. Darbe ortamlarına öyle giderdik. Örneğin Ergenekon operasyonu çerçevesinde gözaltına alınmış ve sonra serbest bırakılmış bazı isimlerin de 27 Mayıs’ta öğrenci olaylarında en aktif isimler olduğunu biliyoruz.

Bu işlerin bu kadar sesli ve göz önünde yapılıyor olması karşı cephenin küstahlığından mı, yoksa işin içinde başka bir iş mi var?

Bütün bu olaylar Türkiye’deki çok ciddi kutuplaşmaların eseri. Siyasi cinayetler laik-anti laik kamplaşmasına neden oldu. Türk-Kürt, sağcı-solcu ve Sünni-alevi bölünmeleri onu izledi.
Tabi burada Türkiye’yi idare edenler, rektörler ve bazı anayasal kurumların da gençlere çok iyi örnek olamadığını düşünüyorum. Bazı rektörler maalesef bu çatışmalarda taraf olma hatasına düştüler. Siz en tepede kavgaya tutuşursanız aşağıdaki tez canlı gençlerin çatışmasının da önüne geçemezseniz.

Bahsettiğiniz master planın bir yurtdışı ayağı olabilir mi?

Kesinlikle bir dış ayağı var! Bu iş, Büyük Ortadoğu Projesi ile irtibatlı.

Tüm bu olayların gerçek nedeni ne olabilir?

Mahir Kaynak da söylemişti. Türkiye’de Kürt sorununu ve türban meselesini çözmek isterseniz başınıza gelmeyen iş kalmaz. Türkiye’de iki konu ciddi şekilde maniple edilmiştir. İktidar partisi bu iki konuya birden el attı ve olanlar oldu.

Anlaşılan ortada bir oyun var. Bu oyunu bozmak için ne yapmak lazım?

Bakın, iktidar partisi kapatma davası ile güçsüzleştirildi. Şimdi herkesin elbirliğiyle birlik beraberlik olması gerekiyor. Evvela rökterlerin kampuslarına hakim olmaları lazım. Onlara büyük görev düşüyor. Tahrik edici demeçlere ve ayrılığa artık son verilmeli. Uzlaşma için atılacak adımlar bir siyasi parti yaranına değil, ülke yararına olacak.

http://www.cafesiyaset.com/haber/20080409/Orakoglu-27-Mayisin-arefesi-gibi.php

spacer.gif
 

real.ist

Doçent
Katılım
13 Ara 2006
Mesajlar
500
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Malesef darbe günleri yaşıyoruz.
 

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
Şu anda hükümetin en zayıf zamanları...

Aylardır o vuruyordu Ergenekon'a, şimdi karşı taraf saldırıya geçti.

AKP'nin kapatılması, üniversite olayları, Fethullah Gülen davası gibi muhafazakar kesimle ilgili tüm hassas konularda elden gelen herşey yapılacaktır.Çünkü hükümet yorgun ve zorda gözükmektedir...

Bu saldırı dönemini akıllıca taktiklerle iyi savuşturmak lazım, Allah basiret nasip etsin.
 

oguz

Yeni
Katılım
29 Eki 2006
Mesajlar
1,560
Tepkime puanı
36
Puanları
0
MHP ve ülkücüleri çatışmanın içerisine çekme operasyonu

Provokatör yeniden sahnede.
Daha önce ‘darp’, ‘tehdit’, ‘ateşli silahlara muhalefet’, ‘sarkıntılık’ ve ‘uyuşturucu bulundurma’ iddialarından dolayı tam beş defa gözaltına alındığı ortaya çıkan provokatör, bu kez oldukça dikkat çekici bir takım özelliklere sahip.
‘İri kıyım’ vücut yapısı, ‘kendine has’ hareketleri, ‘mafyavari’ bakışları anlaşılan kafi gelmemiş.
Daha da ilgi çekebilmek için kafatasını ‘usturaya’ vurdurmuş, ‘çok acayip’ bir sakal bırakmış.
Yetmemiş, alnına bir de ‘kılıç dövmesi’ yaptırmış.
Yüzüne baktığınızda, ‘psikolojik dengesinin’ yerinde olmadığını çok rahatlıkla anlayabilirsiniz.
Milyonlarca kişiden müteşekkil bir kalabalığın içerisine dahi koysanız, yüzlerce metre uzaktan bakıp anında tanıyabilirsiniz.
Adeta “Ben buyum, buradayım” diyor.
Önüne konulan ‘yol haritası’ gereği, MHP ve Ülkü Ocakları teşkilatlarına girip çıkmaya başlıyor, ülkücülerin katıldığı her toplantıda ‘ön planda’ gözükmeye gayret ediyor, bazı isimler ile ‘aynı fotoğraf karesinde’ yer almaya çalışıyor.
‘35 yıllık’ geçmişe sahip bir hareketin içerisinde, alnına ‘kılıç dövmesi’ yaptırıp, ‘garip hareketler’ içerisine giren bu kişiye, ne yazık ki hiç kimse çıkıp ta, “Kimsin sen?” diye sormuyor?
“Öğrenciler neden harekete geçmiyor?” komutlarının verildiği müsait ilk ortamda, ‘laik/antilaik’ gerginliğine öncülek eden bir zatın rektörlük yaptığı üniversitenin kampüsüne dalıp, kameraların karşısında ‘şarjör’ değiştirme gösterisi yapıyor.
Anlaşılan o ki, birileri ülkücüleri ‘olayların’ tam merkezine çekmek istiyor.

* * *

Türkiye’deki ‘milli direnç’ kalelerini tamamen çökertmeyi amaçlayan operasyon, ‘Ergenekon’ ismi üzerinden başladı.
‘ABD/AB/İsrail’ üçgenindeki emperyalist dayatmalara karşı ‘bilgiler’ ve ‘belgelere’ dayalı ‘etkin bir muhalefet’ ortaya ortaya koyup kamuoyu oluşturmaya çalışanlara gözdağı vermek için, bir takım insanlar gözaltına alınması, ihanet çevrelerinin eline büyük bir fırsat verdi.
Hakkında açılan kapatma davası yüzünden, tamamen ‘teslimiyet’ bayrağını çeken iktidar partisi, önüne konulan ‘yeni AB uyum yasalarını’ çıkarmanın hazırlığını yapıyor.
Ancak, ortada hala ‘milli devlete’ sahip çıkıp ‘milli direnç’ ortaya koyabilecek iki kurum var:
MHP ve Ülkü Ocakları.
İhanet odakları, ‘MHP’yi ve ‘Ülkü Ocakları’nı da ‘gözetim’ kapsamına alıp, ‘etkisiz’ hale getirebilmek için, ‘medya destekli’ yeni bir ‘psikolojik operasyon’ başlattılar.
Tam da MHP’nin toplumsal muhalefet ekseninde ‘inisiyatifi’ ele almaya hazırlandığı bir ortamda, Türk milleti tarafından hiç de hoş karşılanmayacak bir görüntü veren malum ‘provokatörü’ tedavüle soktular.
Belli ki bir taşla üç kuş birden vurmak istiyorlar:
1-) Ülkücüleri, planlanmış çatışmanın tarafı haline getirmek.
2-) Toplumda ‘ülkücü’ imajının farklı algılanmasını sağlamak.
2-) Gençlerin Ülkü Ocaklarına yönelmesininin önünü kesmek.

* * *

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, hedefi açıkça belli olan psikolojik harekatın ardından kameraların karşısına geçerek şöyle dedi:
- “Milliyetçi, ülkücü hareket, başka başkentlerde yazılmış parçalanma senaryolarının figuranı olmayacaktır. Hiç kimse, Türkiye’de ülkücülük-Kürtçülük kavgasının başladığını söyleyemeyecektir.”
Bahçeli’nin, provokatör ve arkasındakilerin ortaya çıkarılması için net bir tavır ortaya koyması takdire şayan bir harekettir.
Peki, bu fotoğrafın asıl sorumlusu kimlerdir?
Toplumda sevilen, sayılan, hareketi her noktada en iyi şekilde temsil edebilecek olan, ideolojik yeterliliğe sahip ‘gerçek’ ülkücüler bir kenarda dururken, psikolojik vakıa olduklarını ‘alınlarına kılıç dövmesi’ yaparak ortaya koyan kişileri, teşkilatlara ‘üye’ olarak kaydetmek hangi aklın ve mantığın ürünüdür?
Eğer, ‘gerçek’ ülkücüler, teşkilatlara hakim olmuş olsalardı, bu tip insanların içeriye ‘sızmaları’ zaten mümkün olmayacaktı.
Çünkü ‘gerçek’ ülkücüler, ‘okuyan’, ‘düşünen’, ‘sorgulayan, ‘araştıran’, gördükleri her ‘tuzun’ arkasından koşmayan, ‘fikri’ hür, ‘vicdanı’ hür bir kişilik yapısına sahiptirler.
Ama ne yazık ki “Küçük olsun benim olsun” zihniyeti ile hareket edenler, ‘davalarının’ adamı olan ‘gerçek’ ülkücülerden asla hoşlanmazlar.
Onların partiye üye yapmak için esas aldıkları tek ölçüt, ‘mutlak’ biat ve ‘verdikleri talimatların’ gözü kapalı bir şekilde yerine getirilmesidir.
Ki, bu kişileri yeri geldiğinde, kendilerine eleştiri yönelten ‘dava’ adamlarına karşı da ‘kurşun asker’ olarak kullanmaktan çekinmezler.

* * *


MHP’de ‘gerçek’ ülkücüleri dışlayıp, ‘provatörlere’ kucak açan daha kaç tane teşkilat vardır?
Belki ‘alnında kılıç’ olmayan, ama ‘kullanılmak’ üzere zamanını bekleyen daha kaç üye vardır?
Kurtuşulun yolu, ‘baştan aşağıya’ kadar köklü bir ‘hijyenik’ temizten geçiyor.
Teşkilatlar, ‘Türk-İslam Ülküsü’ ideolojisi esas alınarak yeniden yapılandırılmalı, ülkücülüğü ‘şekilcilik’ ile karıştıran ‘sorunlu’ tipler ayıklanmalı, bayrağı devralmak üzere ‘gerçek ülkücüler’ göreve davet edilmelidir.
Zaman yeniden ‘gönül seferberliği’ zamanıdır./İsrafil kumbasar
 

manifesto

Yasaklı
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
0
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Konum
Kocaeli
İlginç bir not

12 Mart Muhtırasına sebep,Ortalık hareketli

ODTÜ kaynıyor yapılan aramalarda otomatik silahlar el bombaları askeri kıyafetler bulunuyor ODTÜ den diğerleri de aynı, DENİZ Gezmiş ve arkadaşları silaha sarılmış anarşi diz boyu
Demirel Başbakan
Derken Genelkurmay Başkanı ve 4Kuvvet Komutanı hükümete bir muhtıra veriyorlar

Muhtıra metni TRT 13:00 haberlerinde okunuyor

Metin Aynen şu ;


"1. Parlamento ve hukumet suregelen tutum, gorus ve icraati ile yurdumuzu, anarsi, kardes kavgasi, sosyal ve ekonomik huzursuzluklar icine sokmus, Ataturk'un bize hedef verdigi cagdas uygarlik seviyesine ulasmak umidini kamuoyunda yitirmis ve Anayasa'nin ongordugu reformlari tahakkuk ettirememis olup, Turkiye Cumhuriyeti'nin gelecegi agir bir tehlike icine dusurulmustur.
2. Turk milletinin ve sinesinden cikan Turk Silahli Kuvvetleri'nin bu vahim ortam hakkinda duydugu uzuntu ve umitsizligi giderecek carelerin partilerustu bir anlayisla meclislerimizce degerlendirilerek mevcut anarsik durumu giderecek ve Anayasa'nin ongordugu reformlari Ataturkcu bir gorusle ele alacak ve inkilap kanunlarini uygulayacak, kuvvetli ve inandirici bir hukumetin demokratik kurallar icinde teskili zaruridir.

3. Bu husus suratle tahakkuk ettirilmedigi takdirde, Turk Silahli Kuvvetleri, kanunlarin kendisine vermis oldugu Turkiye Cumhuriyeti'ni korumak ve kollamak gorevini yerine getirerek idareyi dogrudan dogruya uzerine almaya kararlidir."

Ne ilginç ki bu muhtıradan sonra Demirel istifa ediyor.Muhtırasa SAĞIR İsmet büyük destel veriyor ve iktidardaki AP yerine CHP den bir Başbakanın seçilmesini asker istiyor ve Deniz gezmiş ve arkadaşları da muhtıradan hemen sonra 16 Martta ne hikmet ise yakalanıveriyor

Çünkü onların da konu mankeni olduğu mesele hallolduğu için ihtiyaç kalmadı.

Hep aynı şeyleri yaşayıp duruyoruz,İstanbul Ünivesitasinin önünde bomba bulunmuş Allahtan polis imha etmiş
 

sim

Üye
Katılım
29 Ağu 2007
Mesajlar
15
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
bursa
Ergenekon operasyonu kapsamında deşifre edilen telefon konuşmalarında, tüm bu sürecin an be an planlandığını görmüştük zaten önce iktidar partisi en kolay bahane olan laiklik karşıtlığıyla yıpratılıp kapatma davası açılacak, sonra ekonomik kriz tetiklenecek ardından da toplumsal çatışmalar çıkarılıp darbeye ortam hazırlanacak denmiyor muydu o konuşmalarda? şaşırmamak lazım kirli süreçleri işliyor işte
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Ergenekonun deşifre edilen plan ve telefon konuşmaları tamda bu ortamı öngörüyordu.

Alisi velisi içerde, demekki pes etmemişler ve kendileri için tehlike görmüyor ve son hızla devam ediyorlar eylemlerine.

Ama bazılarıda bu eylemlerin can çekişen örgütün son çırpınışları olduğunu söylüyor, umarım ve dilerimki öyledir.
 
Üst