Buhari,Müslim ve Hanbel'de uydurma hadisler....

Katılım
7 Haz 2014
Mesajlar
84
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Bir insan bukadar cesur olabilir cahil cesareti ulan hadise inanmazlar sahih buhari müslime inanmazlar gider amarikanın googlesine inanırlar Abdullah ibni Mesudu eleştirecek kadar sapık sen kim oluyorsunda sahabe ile edip yükseli kıyaslıyorsun bilip bilmeden googleye yazmışda sen dinini googledenmi öğrendin biz o sahabenin atının burnundaki toz bile olamayız peygamberimizin sahabesine utanmadan dil uzatıyor kur an onların zamanında mushaf haline geldi tek bir harf dahi değişmedi edip yükseli babasıda tekfir etti sen önce haddini bil burda google mollalığı yapma
 

Yetim

Kısıtlı Erişim
Katılım
20 Tem 2007
Mesajlar
2,702
Tepkime puanı
22
Puanları
0
Yaş
45
İslam dininden kasıt kuran sünnetin tamamıdır.



Genelde hadisi şerifleri İnkar edenler ayeti kerimelerede edepleri yok ve ayet inkarcılığına kolayca sapabiliyorlar ve sapıtıyorlar
 

Son.Fedai

Kıdemli Üye
Katılım
12 Şub 2007
Mesajlar
6,367
Tepkime puanı
136
Puanları
63
Yaş
54
Konum
Gaziantep
Web sitesi
www.elibolyazilim.com
neden Abdullah Ibn-i mes'ud yaptığı çalışmalara dayanarak muavvizeteyn yani Felak ve Nas süreleri Kur'andan değildir, dua mahiyetindedir demiş mushafına almamıştır.

İddia: Muavvizeteyn surelerinin Allah’ın Kitabı’nda İbn Mesud’un Mushaf’ı nda yer almadığı rivayetleri vardır.

Cevap:
İbn Mesud’un kıraatinin, Mushaf’taki bu kıraat olduğu delillerle sahih olmuştur.

Bu konudaki rivayetler, onun kıraatinin Mushaf’taki kıraate ters düştüğüne delalet etmemektedir.

Bilakis Hz. Peygamber’in hüsn-i kıraati tahsis ettiği kişilerden birisi de İbn Mesud’dur ve İbn Mesud’un kıraatine uymak gerekmektedir.

İbn Mesud ise, Muavvizeteyn’i unutmaktan emin olduğu için yazmamıştır.

Bunun sebebi, Muavvizeteyn’in şüyu bulması, sihir ve büyü gibi hususlar dolayısıyla indirilmesidir. Fatiha suresini yazmaması ise, bu surenin namazlarda okunması sebebiyledir.

Çünkü namaz baki kaldığı sürece Fatiha suresinin unutulması mümkün değildir.

Bazı ilim ehlince şöyle de yorumlanmıştır:

Şayet bu rivayetler sahih ise, o zaman bunun anlamı , İbn Mesud’un bizzat Hz. Peygamber’den aldıklarını Mushaf’ı na cem’etmesidir.

Muavvizeteyn hakkında; Hz. Peygamber’in Hasan ile Hüseyin için Muavvizeteyn ile Allah’a sığındığı, uyuyacağı zaman onu okuduğu ve bunun bütün Müslümanlarca bilindiği bir gerçektir. O halde İbn Mesud, bunların unutulmayacağından emindir.

Sonra sabah akşam Hz. Peygamber’in arkasında namaz kılan ve Hz. Peygamber’i Fatiha okurken duyan ve onun “Fatihasız namaz olmaz” hadisini işiten İbn Mesud’un Fatihayı bilmemesi nasıl mümkün olur? Kur’ân’dan her âyetin nerede indiğini bilecek bir ilme sahip olan İbn Mesud, Allah’ın kitabı konusunda kendinden daha bilgili kişinin ayağına gideceğini dahi söylemektedir. İlmi bu derece yüksek olan İbn Mesud’un Kur’ân’ı n en meşhur ve en fazla şüyu bulmuş surelerini inkar ettiği nasıl vehmedilebilir? 111

111 Kitâbu’l-Mebânî, s.93-97.

http://ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01535/2008_20/2008_20_BULUTA.pdf

İbn Mes'ud'un, özel mushafında Fatiha ve Muavvizeteyn surelerinin yer almadığı, Ubey b. Ka'b'ın özel mushafında da Kunut dualarının bulunduğu haberlerine (44) gelince, bu rivayetlerin aslı olmayabilir. Nevevî, 'Şerhu'l Mühezzeb'de bu rivayetlerin batıl olduğunu söylemiştir, İbn Hazm'da "Bu İbn Mes'ud'a iftiradır" (45) demiştir. Nitekim İbnu'n-Nedim, İbn Mes'ud mushafından bir nüsha gördüğünü ve onda Fâtiha'nın yer aldığını bildirir (46).

Zira Fâtihasız namaz olmaz. Müslim'de Ahmed bin Hanbel ve İbn Hibban'da Muavvizeteyn'in namazda okunduğuna dâir hadisler vardır. Asım'ın kıraati, Irak'tan yâni İbn Mes'ud'dan gelmiştir. Onda Muavvizeteyn ve Fatiha sureleri vardır (47). Yahut da Fatiha ve Muavvizeteyn'in Kur'ân'dan olduğunu herkes bildiği için, unutmayacağına güvenerek mushafına yazmamıştır. Sonradan gelen bazıları onun, bunları (hâşâ) Kur'ân'dan saymadığını zannetmişlerdir (48). Ubey bin Ka'b (r.a), Kunut dualarını mushafının arkasına yazmıştı; fakat bunların Kur'ân'dan olduğunu iddia etmemiştir. Duâ kabîlinden yazmıştır. Kendisi istinsah heyetine yardım ediyordu. Eğer bunlar Kur'ân'dandır diye iddia etseydi bunun münakaşası yapılırdı (49). Böyle bir şey yoktur.


http://www.yeniumit.com.tr/konular/detay/kur-an-in-muhafazasi-ve-yakilma-hadisesi-3


İbn Mesûd’dan (ra) mütevatir olarak rivayet edilen kıraatlar, onun Kûfede’ki öğrencileri tarafından nakledilmiştir. Âsım bunları, Zir b. Hubeyş’ten naklen almıştır. Ebûbekir b. Ayyâş da Âsım’dan almıştır ki, bu rivayetlerin tevatür dereceleri tartışma getirmeyecek şekilde oldukça güçlüdür. Ve bu rivayetler de asla şaz kıraatlar yoktur. Her kim İbn Mesûd’un (ra) Mushafında Fatiha ve Muavvizetan sûrelerinin olmadığını veya onun Muavvizetân surelerini sildiğini bilerek iddia ederse, bu kimse yalancının tâ kendisidir. Şayet bilmeden böyle bir iddiada bulunursa, o zaman da şüphecinin tekidir. İbn Mesûd’dan talebelerinin mütevatir olarak rivayet ettikleri kıraata göre, Muavvizetân sûreleri onun kıratında mevcuttur. Aynı şekilde Fâtiha sûresi de mevcuttur. Zaten dünyanın doğusunda ve batısında, Müslümanların öteden beri okudukları her zamanki ve her tabakadaki kıraatları, Âsım’ın mütevatir olarak İbn Mesûd’dan aldığı kıraattır. O zaman âhad olan bir rivayet, mütevatir olan bir rivayeti nasıl ortadan kaldırabilir ki! Bir de İbn Mesûd’un zamanında büyük küçük herkes, gerek Fâtiha’yı, gerekse Muevvizeteyn’i, hem namazlarında hem de dua niyetiyle zaten ezbere rahatça okuyorlardı. İşte herkes tarafından rahatça ezbere bilinen bu surelerin, unutulma endişesi olmadığından, Mushaf’ına almamasına da bir engel yoktu. Ya da indirilen Kurân'ın bizzat kendisinden olmayan aşr işaretleri, sûre isimleri ve âyet sayıları gibi işaretleri, tamamen Kurân’dan uzaklaştırmak maksadıyla, bilindiği şekliyle surelerin kendilerini değil de surelerin isimlerini silmesinde aynı şekilde hiçbir engel yoktu. Zaten İbn Hazm, bu konuyla ilgili ileri geri konuşanlara, değişik eserlerinde oldukça doyurucu cevaplar sunmuştur.


[Muhammed Zâhid el-Kevserî, Makâlât s. 101-114]

http://muhammedzahid.com/tag/abdullah-b-mesud/
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Bir insan bukadar cesur olabilir cahil cesareti ulan hadise inanmazlar sahih buhari müslime inanmazlar gider amarikanın googlesine inanırlar Abdullah ibni Mesudu eleştirecek kadar sapık sen kim oluyorsunda sahabe ile edip yükseli kıyaslıyorsun bilip bilmeden googleye yazmışda sen dinini googledenmi öğrendin biz o sahabenin atının burnundaki toz bile olamayız peygamberimizin sahabesine utanmadan dil uzatıyor kur an onların zamanında mushaf haline geldi tek bir harf dahi değişmedi edip yükseli babasıda tekfir etti sen önce haddini bil burda google mollalığı yapma
Oo EfendiBaba biraz efendilikten kimseye zarar gelmez.
Tamam sen Google'dan araştırma, ve bize anlat o zaman.

Abdullah İbn-i Mes'ud Muavizeteyn'i mushafa almışmı, namazda okunabileceğini söylemiş mi, ya da tam tersini mi söylemiş bizi aydınlatın buyrun.
Biz slogan atmayız, bilgiye dayalı konuşur, huccet ile karar veririz, mukallitçilik ve kör teslimiyetçilik yapmıyoruz.
Aydınlatın bizi doğrumise dediğiniz amenna
 
Katılım
7 Haz 2014
Mesajlar
84
Tepkime puanı
3
Puanları
0
siz burda edip yükseli savunun İbni mesud Radıyallahu Anh'ı eleştirin Aklı olan biri doğru yolu bulacaktır yazık size ne günlere kaldık.
 

ubeyd_el_turki

Doçent
Katılım
28 Mar 2007
Mesajlar
720
Tepkime puanı
16
Puanları
0
Günümüzden bahsediyor isek eğer, tasavvuf ve hak yol asla birbiri ile yanyana gelemeyecek unsurlar olduğunu, uydurma, heva, heves yolu ve bid'at bahçesi olduklarını, defalarca konuştuk burada, tekrarına gerek yok.

Bu söz çok değersiz bir sözdür.Bu söz ufak bir çalışma herkes için her grup için her yol için kolaylıkla söylenebilir.İlmi bir değeri olmaz.3-5 kötü örnek bütünü bozmaz.İnsan elma ya da armut değildir.Benzerdir ancak bir değildir.Bunu başka görmek Allah Teala'nın Burhan'ını ve Hadi sıfatını küçük görmeye benzer.

Eğer islamın önce Allah'ın kalp bizim gönül dediğimiz insanın özünde kabul edilmesi yani iman ile başladığını, amelin imandan sonra geldiğini kabul ediyor isek eğer, böyle mermer gibi bir kafa ile bunu insanlara anlatamayacığınızı bilmeniz gerekir
Bu söylediğiniz İMAN için doğru ise de, sadece İMAN edip KAFİR gibi yaşamak kabul edilemez.Bu nedenle Emri bil maruf FARZDIR.İslam hristıyanlık değildir,seküler değildir, hayata her daim her zaman müdahale eder.Hz.Ömer RA nasıl sabah namazına gelmeyen adamı soruyorsa, müslümana CEBİR vardır.İman ettim ama gavur gibi yaşarım serbestliği yoktur.O zaman HADD cezalarının hepsi gereksizdir, şeriat gereksizdir manası çıkar ki küfürdür.

İmanı ve ameli hakkında bilgi sahibi olmadığımız müslüman bir şahısa MERMER KAFA demek tahkir ve gıybet olur.O şahsın böyle imanı tam ve amelide makbul ise o söz size ve hal size ait olur.Böyle konuşmaya gerek yoktur.
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
İddia: Muavvizeteyn surelerinin Allah’ın Kitabı’nda İbn Mesud’un Mushaf’ı nda yer almadığı rivayetleri vardır.

Cevap:
İbn Mesud’un kıraatinin, Mushaf’taki bu kıraat olduğu delillerle sahih olmuştur.

Bu konudaki rivayetler, onun kıraatinin Mushaf’taki kıraate ters düştüğüne delalet etmemektedir.

Bilakis Hz. Peygamber’in hüsn-i kıraati tahsis ettiği kişilerden birisi de İbn Mesud’dur ve İbn Mesud’un kıraatine uymak gerekmektedir.

İbn Mesud ise, Muavvizeteyn’i unutmaktan emin olduğu için yazmamıştır.

Bunun sebebi, Muavvizeteyn’in şüyu bulması, sihir ve büyü gibi hususlar dolayısıyla indirilmesidir. Fatiha suresini yazmaması ise, bu surenin namazlarda okunması sebebiyledir.

Çünkü namaz baki kaldığı sürece Fatiha suresinin unutulması mümkün değildir.

Bazı ilim ehlince şöyle de yorumlanmıştır:

Şayet bu rivayetler sahih ise, o zaman bunun anlamı , İbn Mesud’un bizzat Hz. Peygamber’den aldıklarını Mushaf’ı na cem’etmesidir.

Muavvizeteyn hakkında; Hz. Peygamber’in Hasan ile Hüseyin için Muavvizeteyn ile Allah’a sığındığı, uyuyacağı zaman onu okuduğu ve bunun bütün Müslümanlarca bilindiği bir gerçektir. O halde İbn Mesud, bunların unutulmayacağından emindir.

Sonra sabah akşam Hz. Peygamber’in arkasında namaz kılan ve Hz. Peygamber’i Fatiha okurken duyan ve onun “Fatihasız namaz olmaz” hadisini işiten İbn Mesud’un Fatihayı bilmemesi nasıl mümkün olur? Kur’ân’dan her âyetin nerede indiğini bilecek bir ilme sahip olan İbn Mesud, Allah’ın kitabı konusunda kendinden daha bilgili kişinin ayağına gideceğini dahi söylemektedir. İlmi bu derece yüksek olan İbn Mesud’un Kur’ân’ı n en meşhur ve en fazla şüyu bulmuş surelerini inkar ettiği nasıl vehmedilebilir? 111

111 Kitâbu’l-Mebânî, s.93-97.

http://ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D01535/2008_20/2008_20_BULUTA.pdf

İbn Mes'ud'un, özel mushafında Fatiha ve Muavvizeteyn surelerinin yer almadığı, Ubey b. Ka'b'ın özel mushafında da Kunut dualarının bulunduğu haberlerine (44) gelince, bu rivayetlerin aslı olmayabilir. Nevevî, 'Şerhu'l Mühezzeb'de bu rivayetlerin batıl olduğunu söylemiştir, İbn Hazm'da "Bu İbn Mes'ud'a iftiradır" (45) demiştir. Nitekim İbnu'n-Nedim, İbn Mes'ud mushafından bir nüsha gördüğünü ve onda Fâtiha'nın yer aldığını bildirir (46).

Zira Fâtihasız namaz olmaz. Müslim'de Ahmed bin Hanbel ve İbn Hibban'da Muavvizeteyn'in namazda okunduğuna dâir hadisler vardır. Asım'ın kıraati, Irak'tan yâni İbn Mes'ud'dan gelmiştir. Onda Muavvizeteyn ve Fatiha sureleri vardır (47). Yahut da Fatiha ve Muavvizeteyn'in Kur'ân'dan olduğunu herkes bildiği için, unutmayacağına güvenerek mushafına yazmamıştır. Sonradan gelen bazıları onun, bunları (hâşâ) Kur'ân'dan saymadığını zannetmişlerdir (48). Ubey bin Ka'b (r.a), Kunut dualarını mushafının arkasına yazmıştı; fakat bunların Kur'ân'dan olduğunu iddia etmemiştir. Duâ kabîlinden yazmıştır. Kendisi istinsah heyetine yardım ediyordu. Eğer bunlar Kur'ân'dandır diye iddia etseydi bunun münakaşası yapılırdı (49). Böyle bir şey yoktur.


http://www.yeniumit.com.tr/konular/detay/kur-an-in-muhafazasi-ve-yakilma-hadisesi-3


İbn Mesûd’dan (ra) mütevatir olarak rivayet edilen kıraatlar, onun Kûfede’ki öğrencileri tarafından nakledilmiştir. Âsım bunları, Zir b. Hubeyş’ten naklen almıştır. Ebûbekir b. Ayyâş da Âsım’dan almıştır ki, bu rivayetlerin tevatür dereceleri tartışma getirmeyecek şekilde oldukça güçlüdür. Ve bu rivayetler de asla şaz kıraatlar yoktur. Her kim İbn Mesûd’un (ra) Mushafında Fatiha ve Muavvizetan sûrelerinin olmadığını veya onun Muavvizetân surelerini sildiğini bilerek iddia ederse, bu kimse yalancının tâ kendisidir. Şayet bilmeden böyle bir iddiada bulunursa, o zaman da şüphecinin tekidir. İbn Mesûd’dan talebelerinin mütevatir olarak rivayet ettikleri kıraata göre, Muavvizetân sûreleri onun kıratında mevcuttur. Aynı şekilde Fâtiha sûresi de mevcuttur. Zaten dünyanın doğusunda ve batısında, Müslümanların öteden beri okudukları her zamanki ve her tabakadaki kıraatları, Âsım’ın mütevatir olarak İbn Mesûd’dan aldığı kıraattır. O zaman âhad olan bir rivayet, mütevatir olan bir rivayeti nasıl ortadan kaldırabilir ki! Bir de İbn Mesûd’un zamanında büyük küçük herkes, gerek Fâtiha’yı, gerekse Muevvizeteyn’i, hem namazlarında hem de dua niyetiyle zaten ezbere rahatça okuyorlardı. İşte herkes tarafından rahatça ezbere bilinen bu surelerin, unutulma endişesi olmadığından, Mushaf’ına almamasına da bir engel yoktu. Ya da indirilen Kurân'ın bizzat kendisinden olmayan aşr işaretleri, sûre isimleri ve âyet sayıları gibi işaretleri, tamamen Kurân’dan uzaklaştırmak maksadıyla, bilindiği şekliyle surelerin kendilerini değil de surelerin isimlerini silmesinde aynı şekilde hiçbir engel yoktu. Zaten İbn Hazm, bu konuyla ilgili ileri geri konuşanlara, değişik eserlerinde oldukça doyurucu cevaplar sunmuştur.


[Muhammed Zâhid el-Kevserî, Makâlât s. 101-114]

http://muhammedzahid.com/tag/abdullah-b-mesud/
@Yahayy için güncelleyelim.
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Copy Paste yaptığınız cevabı kendiniz okudunuz mu Allah aşkına, mukallitçiliğin bu kadarına da pes
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
siz burda edip yükseli savunun İbni mesud Radıyallahu Anh'ı eleştirin Aklı olan biri doğru yolu bulacaktır yazık size ne günlere kaldık.
Güzel kardeşim sen daha yazılıp çizileni anlamamışsın ki.
Abdullah İbn-i Mesudu eleştiren var mı burda?
Kim eleştirmiş, bir tespitten yola çıkarak bir saptama yapılıyor.
Aynı fiili yapan iki şahıstan biri kafir, Zındık, ebu cehil damgası yerken biri neden yemiyor malum şahıslar tarafından konuştuğumuz şey bu.
Bu sıfatlamalar bana ait değil bazı arkadaşlara ait
 

Son.Fedai

Kıdemli Üye
Katılım
12 Şub 2007
Mesajlar
6,367
Tepkime puanı
136
Puanları
63
Yaş
54
Konum
Gaziantep
Web sitesi
www.elibolyazilim.com
Aynı fiili yapan iki şahıstan biri kafir, Zındık, ebu cehil damgası yerken biri neden yemiyor

Bu iki kişi aynı fiili yapmıyor

Çünkü rivayete göre İbni Mesud RA muavvezeteyn surelerinin kuranda olduğunu inkar etmiyor. Sadece unutma endişesi olmadığından mushafına almadı deniyor

Diğer kişi ise bir ayetin kuranda olduğunu reddediyor

Farkı farkedebildiniz mi?
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Bu iki kişi aynı fiili yapmıyor

Çünkü rivayete göre İbni Mesud RA muavvezeteyn surelerinin kuranda olduğunu inkar etmiyor. Sadece unutma endişesi olmadığından mushafına almadı deniyor

Diğer kişi ise bir ayetin kuranda olduğunu reddediyor

Farkı farkedebildiniz mi?

Bak güzel kardeşim, burada mes'ele Felak ve Nas surelerinin Kur'andan olup olmadığı değil.
Hepimiz iman ediyoruz ki Felak ve Nas Kur'andandır.
Mes'ele bunu çözmek değil konu buraya gitmesin lütfen.
Mes'ele canlı canlı örneği gösterilen bir ikiyüzlülük.
Aynı fiili yapan iki insan, bizim ekolümüzden geliyosa başımızın üzerinde yeri var,
yok azılı düşman gördüğümüz biri ise, zındık Ebu Cehil.

Aynı fiil değil diyorsunuz.
Bu kanıya yine sadece kendi kaynaklarınızı okuyarak varmışsınız,
akıllı, zeki bir insan tartıştığı konu üzerinde önce karşı tezi tam olarak anlar ve delillerini araştırır,
tabi amacı gerçeğe dayanmak ve delilli konuşmak ise.
Yok mukalliklik yapıp, taraftar piskolojisi ile hareket edecekse, tabiki kendi kaynağından ilk bulduğunu bak işte böyle böyle diye hemen gözüne sokmaya çalışır.

İçtihad gerektiren, ya da tartışma unsuru hasıl olan bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da,
hasır altı etme, halının altına süpürme, yokmuş gibi yapma yolu ile basit, özensiz ve zorlama Te'viller üreterek, hatta insanları aptal yerine koyarcasına yapılan Te'viller ile konular güya açıklanmış ve çözüme kavuşturulmuş oluyor, bu tür Te'viller bizim külliyatımızın ayrılmaz methodlarından biri zaten.
Bunu sürekli gözüyoruz, okuyoruz, idrak ediyoruz.Yani kısaca ortada bir tezat var ve açamıyorsan, uydur bişey gitsin, bunun onlarca örneğini bulursunuz Külliyatta,
bunun en baskın örneklerinden biri mesela Said Nursi'dir açamadığı tüm çıkmazlarda, bu uydurma te'vil, yani hayal dünyasını çalıştırmış resmen senaryo yazmıştır.
Diğerlerininde ondan pek aşağı kalır yanı yok.

Sizin verdiğiniz Te'vilin babı böyle bir bab.
Yani nasıl açıklarız bunu diye söylenmiş bir söz.
Ama baktınız mı gerçekten Abdullah İbn-i Mesud bu konuda ne diyor.
Siz o konunun başkaları hakkındaki yorumlarından bahsediyorsunuz.

Buyrun tarihsel delilleri,

et-Taberâni'nin (v. 369/970) verdiği bilgiye göre,
Ebû Abdirrahmân Abdullah b. Hubeyb es-Sulemî, İbn Mesûd'tan şunu nakletmiştir: "Kur'an'dan

olmayanı ona karıştırmayın; Felak ve Nâs sureleri Muavvizetândır; Hz.Peygamber
onlarla taavvuzda bulunuyordu." Daha sonra râvî, İbn Mesûd'un

onları mushaftan sildiğini kaydetmektedir.

Bk, el-Mâverdî, VI/373; el-Arnaût, XXXV/117

İbn Hacer (v. 852/1448) de, İbn Mesûd'un bu iki surenin Kur'an'dan
olmadığını söylediği yönündeki rivayetlerin sabit olduğuna işaret ederek, sahih
rivayetlerle gelen bu haberlerin inkâr edilemeyeceğini belirtmektedir.

İbn Hacer, Fethul-Bârî, 11/2194; es-Suyûtî, el4tkân, 1/264.

İbn Kuteybe (v. 276/889) de, İbn Mesûd'un Muavvizeteyni diğer bazı
dualar gibi kendileriyle taavvuzda bulunulan dualar olarak değerlendirdiğini,
Hz. Peygamberi, Hasan ve Hüseyin'e onları okuyarak taavvuzda bulunurken
gördüğünü, bu yüzden de onları mushafma yazmadığını belirtmiştir

El-Bezzar, El Ya'La, Et-Taberani, Alkame b.Kays Abdullah İbn-i Mesud'un
Muavvizeteyni Mushafına almadıklarını ve Resulullah'ın bunlarla tavvuzda bulunmakla emrolunduğunu söylediğini nakletmişlerdir.,

Aynı görüşte olan alimler ve Referansları,

Bkz. İbn Kesîr, , VII1/531; İbn Hacer, Fethul-Bârî, 11/2190
Celaluddin es-Suyûtî (v.911/1505), ed-Durrul-Mensûrfll-Tefsîr bfl-Me'sûr, (Tash. N.Necib),
Kannûcî el-Buhârî (v. 1307/1889), Fethu'l-Beyân fı Makasidfl-Kur'ân, (Vad\ İ.Şemsuddîn)
Kadîr el-Câmi' Beyne Fenneyfr-Rivâyeti ve^d-Dirâyeti min İlmft-Tefsîr,


İstanbul Üniversitesinin bu konuda bir araştırması var.
Bu alimlerden hiçbiri unutulmaz nasıl olsa onun için Mushafa almamıştır demiyor,
bilakis Bunlar Kur'andan değildir, Resulullah'ın münacaat etmek için kullandığı lafızlardır,
bu amaçla Hz Hasan ve Hüseyine okuyup öğretmiştir," konusunda hepsi ittifak halinde.

Tekrar söylüyorum mes'ele Felak ve Nas'ın Kurandan olup olmadığı değil,
sahabe icma edip o kanıya varmasalar mushafa dahil edilmez, Allah buna izin vermezdi.
Ama ben burada insanların iki yüzlülüğüne vurgu yapmak istiyorum.

Bana göre Abdullah İbn-i Mesud yanılmış, içtihadında hata etmiş, hatta bazı kaynaklarda okuduğum kadarı ile
bu tezinde ısrarcı olmuş ve bu nedenle Kur'an çalışmasına davet edilmeyince Resulullah'ın çok değer verdiği bir sahabesi olması hasebiyle içerlemiştir bile.
Ben şimdi bu nedenden dolayı, Abdullah İbn-i Mesud haşa zındık oldu, bir kelimeyi inkar etsen kızıl kafir olursun, koskoca iki sureyi inkar etmiş, inkara düşmüş diyebilirmiyim, kesinlikle diyemem ve demem.

Siz de diyemezsiniz, şimdi bakın bunda delile rağmen yine yokmuş gibi yapacaksınız, taberi bir nakilci değil tarihçidir aslında,
bu tarihi delilleri değil, birnin durumu kurtarma adına yaptığı uydurma te'vili dikkate alıp bak öyle değil böyle diyeceksiniz.
Abdullah İbn-i Mesud'a bunu söyleyemeyeceğinizi bildiğiniz için te'vil yoluna gidiyor da, konu bir garip kendi halinde bir
Edip Yüksele gelince neden kafir zındık diyebiliyorsunuz.

Kusura bakmayın bu resmen, alenen, zahiren bir ikiyüzlülük.
 
Katılım
7 Haz 2014
Mesajlar
84
Tepkime puanı
3
Puanları
0
hala diyorsunki edip yüksele iki yüzlülük yapılıyor edip yükselin ne olduğu belli ne iş yaptığı belli ona yapılan reddiyeleri okuyabilirsin sen savunmaya devam Hala ısrarla söylüyorum Peygamberimizin Ashabını eleşirip bozuk fikirli bir adamı aklamaya çalışma burda herkezin tarafı belli.
 

Havas

Kısıtlı Erişim
Katılım
19 Ocak 2012
Mesajlar
4,432
Tepkime puanı
71
Puanları
0
hala diyorsunki edip yüksele iki yüzlülük yapılıyor edip yükselin ne olduğu belli ne iş yaptığı belli ona yapılan reddiyeleri okuyabilirsin sen savunmaya devam Hala ısrarla söylüyorum Peygamberimizin Ashabını eleşirip bozuk fikirli bir adamı aklamaya çalışma burda herkezin tarafı belli.
peygmaberler haric her insan hatada yapar eleştrilirde!

hakaret başka !

eleştri başka!

hakaret ile eleştiriyi karıştırmayalım.....

edip yuksel'in bilidğin bir şeyi varsa koyarsın ortaya bizde görürürüz..

baksana sizinkiilerin elinden düşürmediği mektubatta, rabbani efendinin düştüğü sapıklığı görüyorsundur.
gelen bir rivayetle muvazeteyn sürelerini red etmiş!
olacak işmi bu?


İmam Rabbanî nin “Ben, İbn Mesud’dan, Muavvizeteyn’in Kur’ân’dan olmadığına dair rivayeti görünce, bu sûreleri farz namazlarımda okumamayı tercih ettim. Ne zaman ki, Efendimiz’den onların Kur’ân’dan olduğuna dair ihtar aldım, ancak o zaman bu sûreleri farz namazlarımda da okumaya başladım.”


sonra şiddetle uyarılmışda kurana dahil etmiş!!!!!

yani küfre girmiş ,iman tazelemiş!!




ibni mesudun kuranında bu sürelerin olmaması onun bu süreleri red ettği anlamına gelmez!

fakat rabbanin yaptığı tam bir densizliktir.
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
hala diyorsunki edip yüksele iki yüzlülük yapılıyor edip yükselin ne olduğu belli ne iş yaptığı belli ona yapılan reddiyeleri okuyabilirsin sen savunmaya devam Hala ısrarla söylüyorum Peygamberimizin Ashabını eleşirip bozuk fikirli bir adamı aklamaya çalışma burda herkezin tarafı belli.
Senin efendibaban aklını satın almış kardeş,
Mücadele ver de geri almaya çalış, çünkü ne yazılanları anlıyorsun, ne de bir tasavvurun var.
Anca hede hödö, bu işler böyle olmaz. Azıcık anlamaya çalış bişeyleri.
 
Üst