Bu beklediğin yerde.......!

okan3922

Yasaklı
Katılım
14 Kas 2010
Mesajlar
13
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
EDİRNE
19679.jpg


Burda, bu bekletildiğin yerde. Yaralarının çokluğundan ve hakikatinden o kadar eminsin ki. Uçuruma yürüyen vahiysiz dönem geliyor aklına. Çekip giden Balık Sahibi. Bitti mi peki göklerin sarsması; nehri aşıp kavmiyle, Geçen’i? Dağdan inmiş olsan bile tanrılık tahtındaki bir buzağıyla bekliyor seni kardeşlerin. Üstelik hiç birini yakasından tutup sorgulayamayacaksın da. Kırk yıl çölde şaşkınlık içinde bekletiliyorsun. Gök sofrasından inen yemişlerin hemen ardındadır yurdundan sürülmek. Elinde hiç sevmediğin kılıçla, okla beklemek.
Burda, bu bekletildiğin yerde. Kurgulardan, yanılsamalardan kurtulduğunu düşünüyorsun. Kenti terketme zamanı geldiğinde arkana bakmayacak kadar çelikleşti mi gözlerindeki iman? Sana verilen sarayda, sarayın en mahrem odasında, kendine aşk diyen Züleyha, seni arzuların en kızılıyla davet ettiğinde ‘maazallah’ diyebilecek misin?
Burda, bu bekletildiğin yerde. Atıldığın bu çağ ateşinde. “Serin ve selamet ol!” nidasından sonra sevdiklerini bilinmez bir çoraklığa bırakıp gidebilecek misin? Vakt erişip geldiğinde o keskin bıçağı en sevdiğinin nazlı boynuna vurabilecek misin?
Burda, bu bekletildiğin yerde. Ölüm diye ışıldayan bir keskin bıçağın altında mısın? Kıpırtısız, iniltisiz, isyansız ve razı olarak beklemedikten sonra iki kanadıyla kurtuluş nasıl gelsin ki?


Öyle bir inlesin ki kalbin…Burda, bu bekletildiğin yerde. On günlerin bitimsiz susuzluğunda. Yetmişiki kez kılıçlardan geçirileceğin bu bela diyarında. “Kevser’den gayrı su kandırmaz beni.” diyenlerden misin?
Burda, bu bekletildiğin yerde. Hani meydanda çarmıha gerildiğin. Hani dostun gülünden incindiğin. Bütün sözlerini dürüp ‘Ene’l-Hak’ kılıcına dönüştürenin feryad u figanı mı olurmuş?
Burda, bu bekletildiğin yerde. Gizlendiğin bu kovukta. Felsefenin, toplumbilimin, nefsbilimin, şiirin, edebiyatın, tarihin yamulmuş, körelmiş testereleriyle kendini doğramaktasın.
Burda, bu bekletildiğin yerde. Perdenin bu tarafında. Sesini fazla yükseltirsen ‘son ses’i duyamazsın. Duysan bile anlayamazsın. Gerçek değil perde çünkü. Huzurdasın. Sus ve bekle. Sus ve dinle. Sus. Ta ki varlığın bilinmesin.
Burda, bu bekletildiğin yerde. Yediğin her ‘meyve’den sonra indirildiğin yerde. Öyle bir konuşsun, öyle bir inlesin ki kalbin. Bütün yağmurlar anlasın, sıfatı ‘saf’ olanın çocuğusun.
Burda, bu bekletildiğin yerde. Bu eşikte, bu kapıda, bu arada, bu berzahta. Bu zorluk, bu meşakkat, bu sıkıntı, bu yokluk diyarında. Yokluk toprağına gömülmezsen var kabul edilmeyeceksin. Görülmeyeceksin. Mutlak güzelliğin aydınlığından uzakta, seni düşürenin yanında, ebedî bir sürgün olarak yaftalanacaksın.
19681.jpg



ALINTIDIR:
 
Üst