AşK_€r
arabeskçi
Böyle bir lider zor yetişir.. Demokrat Mareşal Beşir..
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
Şahsen Sudan lideri Ömer Hasan El Beşir’in memleketimize gelip gitmesiyle ilgili olarak med ya ile aynı görüşte değilim.. Ben Sayın El Beşir’in ciddi bir özgürlük fedaisi olduğuna ve Batı tarafından yanlış anlaşıldığına inanıyorum.. Hiçbir ticaretim de yok..
Başımıza bir de Mareşal Ömer Hasan El Beşir meselesi çıktı..
Zırt pırt bizim memlekete geliyor ya! Gelmesi bir dert, ağırlaması bir dert, uğurlaması bir dert.. Her seferinde bir patırtı bir kıyamet kopuyor..
Oysa bunda kızacak, büyütecek bir şey yok..
Adam bir kere, Sudan adındaki koca bir ülkenin seçilmiş devlet başkanı..
Devlet başkanlığına kendi kendini seçtiği için batı dünyasının demokratik yönetimlerince pek sevilmiyor..
Bu da bana anormal gelmiyor..
Birinin devlet başkanlığına kendisini seçmesi suç mu? Besbelli Sudan halkı Beşir Bey’i seçmeyi akıl edememiş.. O da kendi işini kendi görmüş..
Kurda “Boynun neden kalın” demişler.. “Kendi işimi kendim görürüm de ondan..” cevabını vermiş..
Mareşal Beşir’in boynunun kalınlığı, batı dünyasının o boyuna diş geçirememesi bu sebepten..
***
“Mareşalliği” nerede hak ettiğine dair tevatür çeşitli.. Ancak Ömer El Beşir’in askeri okula adım attığı günden beri kendini Sudan halkının özgürlüğüne adadığı kesin..
Özgürlüğe bu kadar meraklı olmasaydı gizli olarak kurulan “Sudan Halk Özgürlüğü Ordusu”na gizlice aza olmazdı..
Gidip bir kooperatife girer, Hartum’un mesirelik bir yerinden devre mülk sahibi olmaya bakardı..
O halkını özgürleştirmeyi seçti..
1989’da seçimle iş başına gelen Sadık El Mehdi’yi devirmeleri de bu sebeptendir..
Halk oyuna dayalı demokratik sistemler o oyları veren halkları tam olarak özgürleştiremiyordu.. General Beşir bu gerçeği kendi başına keşfetti..
MAREŞAL BEŞİR
Sudan’ın daha fazlasına, daha ileri adımlara ihtiyacı vardı.. Acaba bu adım ne olmalıydı ki Sudan halkı daha çok özgürleşsin..
General Beşir’in de aralarında bulunduğu Sudan İhtilal Konseyi tam dört yıl bu meseleye kafa patlattı..
Sudan’ın iklimi sıcak olduğundan, insanların gevşemesine müsait olduğundan “İhtilal Konseyi” olarak ne zaman toplansalar, bir iki satır üst üste koyunca gevşiyorlardı..
General Beşir baktı ki böyle olmayacak, İhtilal Konseyi’ni de devirip 1993’de kendini devlet başkanı ilan etti..
Aynı zamanda tek başına ihtilal konseyi oldu.. Böylesi Sudan için daha hayırlıydı..
Kendi başına konsey olup da devletin tepesine konunca sıra yeniden yapılanmaya geldi.. Önce kendine sıkı bir unvan bulması lazımdı..
General Beşir onu kesmiyordu..
Afrika dediğin kıtada onlarca ülke, her ülkenin de bir yığın generali vardı..
Üstelik bu generallerin tamamının üniforması Avrupa’nın beş yıldızlı otellerinin kapıcılarından bile şıktı..
Onlar üniformalarında iki çile sırma kullanıyorsa Afrikalı generaller dört beş çile kullanıyordu.. O zaman da göğüslerine taktıkları kırk elli madalyanın tamamı sırma püsküllerin altında kaldığından otoritelerini askere geçiremiyorlardı..
General sayısı o kadar artmıştı ki kimi Afrika ordularında çavuş kıymete binmiş, baş çavuşlar yaver olarak general kullanmaya başlamışlardı..
***
General Beşir’in aklına 1974 Arap-İsrail savaşında Mısır Ordusu saflarında görev yaptığı geldi..
Mısır’ın yenildiği o savaşta genç zabit Beşir, kaçışan Mısırlı subaylardan bile önce karargahına intikal etmişti..
Bu başarısını dikkate alarak kendini mareşal ilan etti.. Kendisini ilk kutlayan da Ankara’ya yaptığı son ziyarette Anıtkabir defterini başındaki kapüşon ile imzalayan sözcüsü Fadıl Bedri oldu:
- “Çok iyi ettiniz sahip.. Mareşallik size çok yakıştı..” dedi..
Ancak mareşalliği hak etmesi için de bir “meydan savaşı” kazanması icap ediyordu..
Onun da sırası gelecekti..
Önce “özgürlük” vaat ettiği Sudan halkına karşı görevlerini yerine getirmeliydi..
HER ŞEY YASAK
İlk ağızda parlamento dağıtıldı.. Siyasi partilerin tamamı feshedildi.. Sendikalar da kapatıldı.. Derneklerden muzır olanlar telef edildi..
Sudan’a bir huzur bir rahatlık geldi ki anlatılmaz..
“İfade özgürlüğü..” eskisinden çok daha rahat ve güçlü olarak kullanılıyordu..
Gerçi bu özgürlüğü şimdilik halkı temsilen sadece Mareşal Beşir kullanıyordu ama varsın olsun, bir gün sıra diğer Sudanlılar’a da gelecekti..
Tekkeyi bekleyen çorbayı içerdi..
Çok geçmeden “mareşalliği hak etmek için” beklenen fırsat da ayağına geldi..
Sudan’ın Darfur diye bilinen bölgesinde kimi istemezler isyan edip, memleketin büyüklerine asi oldular..
Bunlar özgürlük düşmanıydı ve Mareşal Beşir’in özgürlüğünü hazmedemiyorlardı..
Mareşal Beşir ordusunu bu bölgeye yolladı.. Ayrıca kendi yandaşı ahaliden kimilerini de “Cancavit Milisleri” olarak silahlandırdı..
“Cancavit” ismi ilk duyana gofret markasını çağrıştırıyor ama gayet sert bir kuvvetti.. İki yılda mı desem üç yılda mı bilemem artık..
Üç yüz bin gözü dönmüş muhalif Sudanlı telef oldu.. İki buçuk milyonu da başka yerlere göç ettirildi.. “Özgürlük” bir kez daha kazanılmıştı..
***
Batı dünyası gavur olduğundan, gavurlar da Doğu’ya ait her meseleyi ***larından anladıklarından Mareşal Beşir’e haksızlık ettiler.. Onu “Uluslararası Ceza Mahkemesi” ne sevk ettiler, yargıladılar..
Yalancı şahit kullanmış bir de hakimlere para yedirmiş olmalılar ki Mareşal Beşir gibi halkının özgürlüğünden başka bir amacı olmayan lideri mahkum ettiler..
Mareşal Beşir’in başka ülkelere gidemeyip, seyahat hevesini zırt pırt bizim memlekete gelerek gidermesi bu sebeptendir..
Kendisi iktidardayken mahkum olmuş ilk devlet başkanıdır.. Haklıyken mağdur durumuna düşmüş bir insandır..
Bizimkileri, en başta da seyrek bıyıklı asabi şahsiyeti; bu zor günlerinde Mareşal Beşir’e kucak açtıkları için yürekten kutluyorum..
Sudan’ın özgürlük savaşçısı Mareşal Beşir canı ne zaman isterse gelsin özgür memleketimize.. Hoş gelip, sefalar getirsin..
Kurban olurum ben ona!
SELAHATTİN DUMAN
[/FONT]
Şahsen Sudan lideri Ömer Hasan El Beşir’in memleketimize gelip gitmesiyle ilgili olarak med ya ile aynı görüşte değilim.. Ben Sayın El Beşir’in ciddi bir özgürlük fedaisi olduğuna ve Batı tarafından yanlış anlaşıldığına inanıyorum.. Hiçbir ticaretim de yok..
Başımıza bir de Mareşal Ömer Hasan El Beşir meselesi çıktı..
Zırt pırt bizim memlekete geliyor ya! Gelmesi bir dert, ağırlaması bir dert, uğurlaması bir dert.. Her seferinde bir patırtı bir kıyamet kopuyor..
Oysa bunda kızacak, büyütecek bir şey yok..
Adam bir kere, Sudan adındaki koca bir ülkenin seçilmiş devlet başkanı..
Devlet başkanlığına kendi kendini seçtiği için batı dünyasının demokratik yönetimlerince pek sevilmiyor..
Bu da bana anormal gelmiyor..
Birinin devlet başkanlığına kendisini seçmesi suç mu? Besbelli Sudan halkı Beşir Bey’i seçmeyi akıl edememiş.. O da kendi işini kendi görmüş..
Kurda “Boynun neden kalın” demişler.. “Kendi işimi kendim görürüm de ondan..” cevabını vermiş..
Mareşal Beşir’in boynunun kalınlığı, batı dünyasının o boyuna diş geçirememesi bu sebepten..
***
“Mareşalliği” nerede hak ettiğine dair tevatür çeşitli.. Ancak Ömer El Beşir’in askeri okula adım attığı günden beri kendini Sudan halkının özgürlüğüne adadığı kesin..
Özgürlüğe bu kadar meraklı olmasaydı gizli olarak kurulan “Sudan Halk Özgürlüğü Ordusu”na gizlice aza olmazdı..
Gidip bir kooperatife girer, Hartum’un mesirelik bir yerinden devre mülk sahibi olmaya bakardı..
O halkını özgürleştirmeyi seçti..
1989’da seçimle iş başına gelen Sadık El Mehdi’yi devirmeleri de bu sebeptendir..
Halk oyuna dayalı demokratik sistemler o oyları veren halkları tam olarak özgürleştiremiyordu.. General Beşir bu gerçeği kendi başına keşfetti..
MAREŞAL BEŞİR
Sudan’ın daha fazlasına, daha ileri adımlara ihtiyacı vardı.. Acaba bu adım ne olmalıydı ki Sudan halkı daha çok özgürleşsin..
General Beşir’in de aralarında bulunduğu Sudan İhtilal Konseyi tam dört yıl bu meseleye kafa patlattı..
Sudan’ın iklimi sıcak olduğundan, insanların gevşemesine müsait olduğundan “İhtilal Konseyi” olarak ne zaman toplansalar, bir iki satır üst üste koyunca gevşiyorlardı..
General Beşir baktı ki böyle olmayacak, İhtilal Konseyi’ni de devirip 1993’de kendini devlet başkanı ilan etti..
Aynı zamanda tek başına ihtilal konseyi oldu.. Böylesi Sudan için daha hayırlıydı..
Kendi başına konsey olup da devletin tepesine konunca sıra yeniden yapılanmaya geldi.. Önce kendine sıkı bir unvan bulması lazımdı..
General Beşir onu kesmiyordu..
Afrika dediğin kıtada onlarca ülke, her ülkenin de bir yığın generali vardı..
Üstelik bu generallerin tamamının üniforması Avrupa’nın beş yıldızlı otellerinin kapıcılarından bile şıktı..
Onlar üniformalarında iki çile sırma kullanıyorsa Afrikalı generaller dört beş çile kullanıyordu.. O zaman da göğüslerine taktıkları kırk elli madalyanın tamamı sırma püsküllerin altında kaldığından otoritelerini askere geçiremiyorlardı..
General sayısı o kadar artmıştı ki kimi Afrika ordularında çavuş kıymete binmiş, baş çavuşlar yaver olarak general kullanmaya başlamışlardı..
***
General Beşir’in aklına 1974 Arap-İsrail savaşında Mısır Ordusu saflarında görev yaptığı geldi..
Mısır’ın yenildiği o savaşta genç zabit Beşir, kaçışan Mısırlı subaylardan bile önce karargahına intikal etmişti..
Bu başarısını dikkate alarak kendini mareşal ilan etti.. Kendisini ilk kutlayan da Ankara’ya yaptığı son ziyarette Anıtkabir defterini başındaki kapüşon ile imzalayan sözcüsü Fadıl Bedri oldu:
- “Çok iyi ettiniz sahip.. Mareşallik size çok yakıştı..” dedi..
Ancak mareşalliği hak etmesi için de bir “meydan savaşı” kazanması icap ediyordu..
Onun da sırası gelecekti..
Önce “özgürlük” vaat ettiği Sudan halkına karşı görevlerini yerine getirmeliydi..
HER ŞEY YASAK
İlk ağızda parlamento dağıtıldı.. Siyasi partilerin tamamı feshedildi.. Sendikalar da kapatıldı.. Derneklerden muzır olanlar telef edildi..
Sudan’a bir huzur bir rahatlık geldi ki anlatılmaz..
“İfade özgürlüğü..” eskisinden çok daha rahat ve güçlü olarak kullanılıyordu..
Gerçi bu özgürlüğü şimdilik halkı temsilen sadece Mareşal Beşir kullanıyordu ama varsın olsun, bir gün sıra diğer Sudanlılar’a da gelecekti..
Tekkeyi bekleyen çorbayı içerdi..
Çok geçmeden “mareşalliği hak etmek için” beklenen fırsat da ayağına geldi..
Sudan’ın Darfur diye bilinen bölgesinde kimi istemezler isyan edip, memleketin büyüklerine asi oldular..
Bunlar özgürlük düşmanıydı ve Mareşal Beşir’in özgürlüğünü hazmedemiyorlardı..
Mareşal Beşir ordusunu bu bölgeye yolladı.. Ayrıca kendi yandaşı ahaliden kimilerini de “Cancavit Milisleri” olarak silahlandırdı..
“Cancavit” ismi ilk duyana gofret markasını çağrıştırıyor ama gayet sert bir kuvvetti.. İki yılda mı desem üç yılda mı bilemem artık..
Üç yüz bin gözü dönmüş muhalif Sudanlı telef oldu.. İki buçuk milyonu da başka yerlere göç ettirildi.. “Özgürlük” bir kez daha kazanılmıştı..
***
Batı dünyası gavur olduğundan, gavurlar da Doğu’ya ait her meseleyi ***larından anladıklarından Mareşal Beşir’e haksızlık ettiler.. Onu “Uluslararası Ceza Mahkemesi” ne sevk ettiler, yargıladılar..
Yalancı şahit kullanmış bir de hakimlere para yedirmiş olmalılar ki Mareşal Beşir gibi halkının özgürlüğünden başka bir amacı olmayan lideri mahkum ettiler..
Mareşal Beşir’in başka ülkelere gidemeyip, seyahat hevesini zırt pırt bizim memlekete gelerek gidermesi bu sebeptendir..
Kendisi iktidardayken mahkum olmuş ilk devlet başkanıdır.. Haklıyken mağdur durumuna düşmüş bir insandır..
Bizimkileri, en başta da seyrek bıyıklı asabi şahsiyeti; bu zor günlerinde Mareşal Beşir’e kucak açtıkları için yürekten kutluyorum..
Sudan’ın özgürlük savaşçısı Mareşal Beşir canı ne zaman isterse gelsin özgür memleketimize.. Hoş gelip, sefalar getirsin..
Kurban olurum ben ona!
SELAHATTİN DUMAN
[/FONT]