bizler ne idik simdi ne olduk

berraksu

Aşafatlı
Katılım
2 Eyl 2006
Mesajlar
3,652
Tepkime puanı
85
Puanları
0
Yaş
36
Faziletliydik: Kimsenin malina, mülküne göz dikmezdik. Kimsenin
namusuna yan bakmazdik. Hirsizlik nedir bilmez, dilenciligi meslek edinmez,
kimseyi de küçümsemezdik.

Dürüsttük: Bir zamanlar Londra Ticaret Odasi'nin en görünür yerinde su
mealde bir tavsiye levhasi asiliydi: "Türklerle alisveris et, yanilmazsin. "

Itibarliydik: Bir zamanlar Hollanda Ticaret Odasi'nin toplantilarinda oylar
esit çikinca Osmanlilarla alisverisi olan tüccarin oyu iki sayilir, onun dedigi
olurdu.

Temizdik: Yere bile tükürmezdik. Hatta, Osmanli askeri teskilatini
Avrupa'ya tanitmasiyla meshur Comte de Marsigil, yere tükürmedikleri için
atalarimizi söyle elestiriyor: "Türkler hiç bir zaman yere tükürmezler. Daima
yutkunurlar. Bunun için de saçlarinda sakallarinda bir hararet olur ve zamanla
saçlari, kaslari, sakallari dökülür."

Çevreciydik: Kurak günlerde ücretle adamlar tutup sokaktaki ulu agaçlari
sulatir, göçmen kuslarin yorgunluk atmasi için saçak altlarina kus saraylari
yapardik. Bunlara öyle çok örnek var ki, saymakla bitmez.

Harama el sürmezdik: Fransiz muellif Motray, 1700'lerdeki halimizi söyle
anlatiyor: "Türk dükkânlarinda hiç bir zaman tek meteligim kaybolmamistir. Ne
zaman bir sey unutsam, hiç tanimadigim dükkâncilar arkamdan Adam
kosturmuslar, hatta bir kaç kere Beyoglu'ndaki ikametgâhima kadar gelmislerdir."

Medeni idik: Ingiliz sefiri Sor James Porter ise, 1740'larin Türkiye'si için
sunlari söylüyor: "Gerek Istanbul'da, gerekse imparatorlugun diger sehirlerinde
hüküm süren emniyet ve asayis, hiç bir tereddüde imkân birakmayacak sekilde
isbat etmektedir ki, Türkler çok medeni insanlardir. "

Dosdogruyduk: Fransiz generallerden Comte de Bonneval ise, su hükmü
veriyor: "Haksizlik, tefecilik, tekelcilik ve hirsizlik gibi suçlar, Türkler arasinda
meçhuldur. Öyle bir dürüstlük gösterirler ki, insan çok defa Türklerin
dogruluklarina hayran kalir."

Hirsizlik nedir bilmezdik
: Fransiz muellif Dr. Brayer,1830' larin Istanbul'unu
getiriyor önümüze: "Evlerin kapisinin söyle böyle kapatildigi ve dükkânlarin
çogunlukla umumî ahlâka itimaden açik birakildigi Istanbul'da her sene azami
bes-alti hirsizlik vak'asi görülür."
Ubicini Dr. Brayer'i söyle dogruluyor: "Bu muazzam payitahtta dükkâncilar,
namaz saatlerinde dükkânlarini açik birakip camiye gittikleri ve geceleri evlerin
kapisi basit bir mandalla kapatildigi halde, senede dört hirsizlik vakasi bile
olmaz.
Ahalisi sirf Hiristiyan olan Galata ile Beyoglu'nda ise hirsizlik ve cinayet vak'alari
olmadan gün geçmez."

Naziktik: Edmondo de Amicis isimli Italyan gezgini, yine 1880'lerin "biz"
ini anlatiyor bize: "Istanbul Türk halki Avrupa'nin en nazik ve en kibar
insanlaridir. Sokakta kavga enderdir. Kahkaha sesi nadirattan isitilir. O kadar
müsamahakârdirlar ki; ibadet saatlerinde bile camilerini gezebilir, bizim
kiliselerde gördügünüz kolayligin çok fazlasini görürsünüz."

Cihana örnektik: Türkiye Seyahatnâmesi' yle meshur Du Loir'un
1650'lerdeki hükmü söyle: "Hiç süphesiz ki, ahlâk bakimindan Türk siyasetiyle
medeni hayati bütün cihana örnek olabilecek vaziyettedir. " Sefkatimiz yalnizca
insana yönelik degildi, hayvanlari, hatta bitkileri bile kapsiyordu. Hayata karsi

saygiliydik: Bu konuda dilerseniz Elisee Recus'u dinleyelim, bize
1880'lerdeki halimizi anlatsin: "Türklerdeki iyilik duygusu hayvanlari dahi
kucaklamistir. Bir çok köyde esekler haftada iki gün izinli sayilir.... Türklerle
Rumlarin karisik olarak yasadigi köylerde ise bir evin hangi tarafa ait oldugunu
kolaylikla anlayabilirsiniz. Eger evin bacasinda leylekler yuva yapmissa, bilin ki O
ev bir Türk evidir." (Küçük Asya, c. 9)

Hayirseverdik: Comte de Marsigli'yi tekrar dinleyelim: "Yazin Istanbul'dan
Sofya'ya giderken daglardan anayol üzerine inmis köylülerin yolculara bedava
ayran dagittiklarina sahit oldum." Ayni muellif, ceddimizin hayirseverlikte fazla
ileri gittikleri kanaatindedir. Söyle diyor:
"Fakat sunu DA itiraf etmeliyim ki, bu dindarane hareketlerinde biraz fazla ileri
gitmektedirler. Iyiliklerini yalniz insan cinsine hasretmekle kalmayip, hayvanlara
ve hatta bitkilere bile tesmil ederler." Bu tespiti, Islâm ve Türk düsmani avukat
Guer misallendiriyor: "Türk sefkati hayvanlara bile samildir" dedikten sonra su
örnegi veriyor: "Hayvanlari beslemek için vakiflar ve ücretli adamlari vardir. Bu
adamlar sokak baslarinda sahipsiz köpeklere ve kedilere et dagitirlar. Sokaktaki
agaçlarin kurakliktan kurumasini önlemek için bir fakire para verip sulatacak
kadar kaçik müslümanlara bile rastlamak mümkündür..." "Kaçik" ligin kaynagini
DA veriyor Adam: "Bir çoklari DA sirf azad etmek için kusbazlardan kus satin
alirlar. Bunu yapan bir Türk'e bir gün yaptigi isin neye yaradigini sordum.
Küçümseyerek bakti ve su cevabi Verdi: "Allah'in rizasini tahsile yarar."

Galiba geçmisimizden uzaklasmak bize çok pahaliya patladi. Ne dersiniz dostlar...
 

arşivist

Profesör
Katılım
17 Ocak 2007
Mesajlar
1,361
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
www.smf123.net
çünkü o zamanki millet kanunlara uyuyordu beğense de beğenmese de.

ayrıca kanun koyucular kanunların uygulanması için denetim mekanizmaları ve güçleri vardı.
 

merdo

Paylaşımcı
Katılım
21 Ocak 2007
Mesajlar
110
Tepkime puanı
0
Puanları
0
altın kafesten inciler...
 
Üst