Bİz Kİmle EvleneceĞİz

musstafa

Asistan
Katılım
11 Şub 2007
Mesajlar
257
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
istanbul
Web sitesi
islamiyazivemakaleler.blogcu.com
Evlenmeyin kardeşim.
Bekarlık ne güzel.Anneciğim değerini çok daha iyi anlıyorum.
Ev,nişan,düğün,takı v.s.
İstekleri bitmiyor ya Hu.
Annem sağolsun sıfır masraf : )
çok haklsındsa napacaksın bulaşmadan önce çok uyarırlar dinlemezsin bulaşıncada elini verip kolunu kaptıranın durumuna düşersin herşey nasip ... ;)
 

serair

Asistan
Katılım
20 Eki 2007
Mesajlar
498
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Bazılarımız, bütün hayatımızın bizler dahah yaratılmazdan önce ezel-i ervahta yazılı olduğunu ve bizlerin bu yazılı olan senaryonun gerçekleşmesi için dünyaya gönderilmiş birer oyuncu olduğunu unutmuş görünüyorlar.
Yazmiyim diyorum ama yazmadan duramıyorum. Nasıl bir düşünce yapısıdır bu...

Boşuna uğraşmiyin demek bu, hiç çaba harcamiyin nasılsa herşey yazılmış, armut pişer ağzınızada düşer.

İstediğiniz kadar sevap yada günah işliyin, siz işlemiyorsunuzki, bunlar bir senaryo ve sizlerde bir oyuncusunuz, hiçbirşey elinizde değil demek bu... Ne zalimler gerçekte zalim, nede alimler gerçekte alim bunların hepsi yazıldığı için öyle oluyor demektir.

İmtihanın anlamını bilmeyenin düşünce şeklidir bu...


Hiç kimsenin şüphesi olmasın herkes için nasıl bir hayat tayin ve tesbit edilmişse o hayatını bu dünyada yaşacaktır.

Herkes elinden geldiği kadar ilim öğrensin, iyi bir iş tutunsun Allah'a güvensin sonra Allah onlara dilediklerini nasip eder. Sen ne ilim öğren, nede iyi bir işe tutun sonra gel gönlümün istediği neden olmuyor de...

Gerçekten bu tür düşünce yapısına sahip olanlar yüzünden dünya bu halde... Bakın müslümanların haline... Birde diğerlerinin... Onlar neden ilerde?

Dünyada müslümanım diye geçinen o zengin arap şeyleri var ya aylak aylak para harcamaktan başka birşey bilmeyen, garajında yüzlerce son model arabaları olan nefsinin peşinde köpek olan... Birileri azimle insanlığa faydalı olalım diye ilim öğrenip hayat kurtarmaya, dünyaya faydalı olmaya çalışırken...

İnsanlar ellerinden geleni yapsınlar, Allah'a güvensinler, dua etsinler o zaman olmuyor mu... işte o zaman Allah'ın takdiridir. Olmamasında bir hayır vardır. Yazılan odur.


Ne bir fazla ve ne de bir noksan ameliye ile ...

İbretle ve hayretle temaşa edici olalım.

Şöyle düşünün bir bilgisayar oyunu oynuyorsunuz, ne kadar çok puan alırsanız o kadar çok ilerler ve o kadar çok istediğinizi alırsınız... Yani ne kadar çok çalışır ne kadar çok sevap kazanırsanız Allah'ta sizi o kadar çabuk dilediğinize kavuşturur, kavuşturmuyor mu o zaman şöyle düşünün, kavuştursa idi birden bir canavar çıkıp sizi yutuverecekti... Yutmadan oyunun tam iyi yerinde bilgisayar çöküverdi...

Gelelim bu yakınan kızların haline... Allah herkese hakettiğini fazlası ile verir. Yakınanların aklındanda, kalbindende şüphe ederim. Tesettürlü kızmışmış... ruhlara' nında dediği gibi para avcısı hepsi... Paran olsun git hepsini bir seferde satın al.

Geleyim erkeklere, ilim sahibi olmadan, güzel bir iş sahibi olmadan, kadının maddi ve manevi tüm ihtiyacını karşılayacak hale gelmeden evlenemezler elbette, oturmak ve ağlamak yerine gayret, azim, sonra hepsi kalbe, emeğe göre olur elbette...
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Yazmiyim diyorum ama yazmadan duramıyorum. Nasıl bir düşünce yapısıdır bu...

Boşuna uğraşmiyin demek bu, hiç çaba harcamiyin nasılsa herşey yazılmış, armut pişer ağzınızada düşer.

İstediğiniz kadar sevap yada günah işliyin, siz işlemiyorsunuzki, bunlar bir senaryo ve sizlerde bir oyuncusunuz, hiçbirşey elinizde değil demek bu... Ne zalimler gerçekte zalim, nede alimler gerçekte alim bunların hepsi yazıldığı için öyle oluyor demektir.

İmtihanın anlamını bilmeyenin düşünce şeklidir bu...



Herkes elinden geldiği kadar ilim öğrensin, iyi bir iş tutunsun Allah'a güvensin sonra Allah onlara dilediklerini nasip eder. Sen ne ilim öğren, nede iyi bir işe tutun sonra gel gönlümün istediği neden olmuyor de...

Gerçekten bu tür düşünce yapısına sahip olanlar yüzünden dünya bu halde... Bakın müslümanların haline... Birde diğerlerinin... Onlar neden ilerde?

Dünyada müslümanım diye geçinen o zengin arap şeyleri var ya aylak aylak para harcamaktan başka birşey bilmeyen, garajında yüzlerce son model arabaları olan nefsinin peşinde köpek olan... Birileri azimle insanlığa faydalı olalım diye ilim öğrenip hayat kurtarmaya, dünyaya faydalı olmaya çalışırken...

İnsanlar ellerinden geleni yapsınlar, Allah'a güvensinler, dua etsinler o zaman olmuyor mu... işte o zaman Allah'ın takdiridir. Olmamasında bir hayır vardır. Yazılan odur.



Şöyle düşünün bir bilgisayar oyunu oynuyorsunuz, ne kadar çok puan alırsanız o kadar çok ilerler ve o kadar çok istediğinizi alırsınız... Yani ne kadar çok çalışır ne kadar çok sevap kazanırsanız Allah'ta sizi o kadar çabuk dilediğinize kavuşturur, kavuşturmuyor mu o zaman şöyle düşünün, kavuştursa idi birden bir canavar çıkıp sizi yutuverecekti... Yutmadan oyunun tam iyi yerinde bilgisayar çöküverdi...

Gelelim bu yakınan kızların haline... Allah herkese hakettiğini fazlası ile verir. Yakınanların aklındanda, kalbindende şüphe ederim. Tesettürlü kızmışmış... ruhlara' nında dediği gibi para avcısı hepsi... Paran olsun git hepsini bir seferde satın al.

Geleyim erkeklere, ilim sahibi olmadan, güzel bir iş sahibi olmadan, kadının maddi ve manevi tüm ihtiyacını karşılayacak hale gelmeden evlenemezler elbette, oturmak ve ağlamak yerine gayret, azim, sonra hepsi kalbe, emeğe göre olur elbette...


Yok ya ! Demek öyle !
Yukarıdaki saçmalıkklardan seçmeler sunarak hazırladığın cümleler dolayısıyla kim bilir ne kadar da kasılmışsındır ? Sana akıl-almaz bu cümlelerinin ve örneklerinin tek tek cevabını vermek aklıma zaid görünüyor. Onun için sadece bir hadis-i şerifin nakli ile yetineceğim.

Rasul-ü Ekrem (sallallahu aleyhi vesellem) efendimiz buyurmuslardır ki ; “ Hiçbir kimse
yoktur ki, onun kitabına ehl-i cennetten, ya da ehl-i cehennemden oldugu yazılı olmasın. Kisinin said, ya da saki olduğu yazılmıstır.” Bunun üzerine Sahâbe-i Kiram (aleyhim murrıdvan) ; “O halde ey Allah (Azze ve Celle) 'ın Rasulü ! Madem ki her sey yazılı, amel etmeyi bırakıp isi kadere havâle etsek olmaz mı ?” diye sorunca Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) ;
“Amel işleyiniz. Zira, herkes ne için yaratılmışsa o, ona kolaylastırılır. Şekâvet ehline şakilerin amelleri kolaylaştırılırken, saâdet ehline de saidlerin amelleri kolaylaştırılır.” buyurmuşlardır.

Geçenlerde sana çocuk konusunda da anlarsın diye adam gibi bir izahat yapmıştım. Bakıyorum da FEHİM denilen hassan hiç gelişmemiş ! İşte bu konuda da bir başka hadis-i şerif yazayım da, bundan böyle artık belki jetonun düşer de böyle forumlara tuhaf tuhaf yazılar asmazsın…


Ebu Said radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'la birlikte Beni'I-Müstalik gazvesine çıktık. Arap esirlerinden çokça esir ele geçirdik. Kadınlara karşı arzu duyduk. Çünkü üzerimizde bekarlık şiddet kesbetmişti. Hep azil yapmak istiyorduk ve: "Aramızda Resûllullah aleyhissalâtu vesselâm varken, ona sormadan azil yapmak olur mu?" dedik ve sorduk.
"Hayır! buyurdular. Bunu yapmamanız gerekir. Kıyamete kadar geleceği takdir edilen her canlı mutIaka yaratılacaktır (siz tedbirinizle önüne geçemezsiniz)."
 

serair

Asistan
Katılım
20 Eki 2007
Mesajlar
498
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Geçenlerde sana çocuk konusunda da anlarsın diye adam gibi bir izahat yapmıştım. Bakıyorum da FEHİM denilen hassan hiç gelişmemiş ! İşte bu konuda da bir başka hadis-i şerif yazayım da, bundan böyle artık belki jetonun düşer de böyle forumlara tuhaf tuhaf yazılar asmazsın…

Söz (asmam)
 

hanne-sare

Üye
Katılım
19 Şub 2007
Mesajlar
12
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Web sitesi
www.muallime.net
neyin kavgasındasınız anlamıyorum...serair de doğru söylüyor...ama serair de abdal21i yanlış mı anladı acaba...biz kimseye çalışmadan oturup kaderinin tecellisini beklesin demedik...her şey takdir edilmiş...bize düşen Rabbimizin ve Peygamberimizin tavsiyeleri doğrultusunda bir hayat yaşamak..gerisini de Allaha havale etmek...Rabbimizi ayetinde buyur muyor mu: SİZ ALLAHIN DİNİNE YARDIM EDİN, ALLAH DA SİZE YARDIM EDER, diye...gösterilen yollara göre tabii ki çalışıp çabalayacaz...

ortak söylemlerinizde kırıcı olmanın ne anlamı var ki...
 

OsmanGazi

Asistan
Katılım
5 Mar 2007
Mesajlar
292
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
birOsmanl şehri
bence olayları tek taraflı düşünmeyelim ,örnekler vercek olursak sonu gelmez bende bir çok baş örtülü hanımı gördüm kulağında küpesi dikili saçları v.s gençle,yani gerek erkekler olsun gerek bayanlar olsun,bende nedenini bilmediğim evlilikten bir kaçış var,namus kavramı konusunda ise toplumumuzda hala bir çok dindar olsun veya olmasın önemli.
 

ruhlara

Üye
Katılım
13 Şub 2007
Mesajlar
28
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Yok ya ! Demek öyle !
Yukarıdaki saçmalıkklardan seçmeler sunarak hazırladığın cümleler dolayısıyla kim bilir ne kadar da kasılmışsındır ? Sana akıl-almaz bu cümlelerinin ve örneklerinin tek tek cevabını vermek aklıma zaid görünüyor. Onun için sadece bir hadis-i şerifin nakli ile yetineceğim.

Rasul-ü Ekrem (sallallahu aleyhi vesellem) efendimiz buyurmuslardır ki ; “ Hiçbir kimse
yoktur ki, onun kitabına ehl-i cennetten, ya da ehl-i cehennemden oldugu yazılı olmasın. Kisinin said, ya da saki olduğu yazılmıstır.” Bunun üzerine Sahâbe-i Kiram (aleyhim murrıdvan) ; “O halde ey Allah (Azze ve Celle) 'ın Rasulü ! Madem ki her sey yazılı, amel etmeyi bırakıp isi kadere havâle etsek olmaz mı ?” diye sorunca Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) ;
“Amel işleyiniz. Zira, herkes ne için yaratılmışsa o, ona kolaylastırılır. Şekâvet ehline şakilerin amelleri kolaylaştırılırken, saâdet ehline de saidlerin amelleri kolaylaştırılır.” buyurmuşlardır.

Geçenlerde sana çocuk konusunda da anlarsın diye adam gibi bir izahat yapmıştım. Bakıyorum da FEHİM denilen hassan hiç gelişmemiş ! İşte bu konuda da bir başka hadis-i şerif yazayım da, bundan böyle artık belki jetonun düşer de böyle forumlara tuhaf tuhaf yazılar asmazsın…


Ebu Said radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'la birlikte Beni'I-Müstalik gazvesine çıktık. Arap esirlerinden çokça esir ele geçirdik. Kadınlara karşı arzu duyduk. Çünkü üzerimizde bekarlık şiddet kesbetmişti. Hep azil yapmak istiyorduk ve: "Aramızda Resûllullah aleyhissalâtu vesselâm varken, ona sormadan azil yapmak olur mu?" dedik ve sorduk.
"Hayır! buyurdular. Bunu yapmamanız gerekir. Kıyamete kadar geleceği takdir edilen her canlı mutIaka yaratılacaktır (siz tedbirinizle önüne geçemezsiniz)."
kader konusunu daha çözememişsiniz anlayamamışsınız galiba

hayvanın kaderi tek

insanın kaderi çiftdir

hayvana seçme hakkı kalp verilmediği için seçemez

insana seçme hakkı kalp verildiği için seçer

onun içindirki insan hayır yolunu seçerse hayırlı eş bulur

şerli yol seçerse serli eş bulur

bu iki iki dört eder gibidir anla anlımıza yazılmış diye kendimiz kurturamayız

Rasülümüz s.a.v ne buyuruyor deveni kazığa bağla sonra Allaha havale et buyurmuş
 

Bîçâre

Profesör
Katılım
23 Şub 2008
Mesajlar
951
Tepkime puanı
57
Puanları
0
Konum
Simeranya...
Hakkât kim evlenecek bu cahil başörtü takan cüveleklerle?!

Pek hoş bir meseleye temas etmiş İsmail Bey...

Gelelim husus hakkındaki tespitlere; "Başörtüsü ve Milenyum". Hatta "İnternet hanım(cık)ları" irdelerine...

2000'li yıllarda sanki karar alınmışçasına, sanki güç birliği etmişçesine en çok darbeye, zulüme ve kıskaca Müslüman hanımların dinleri gereği saçlarını kapattıkları başörtüsü maruz kaldı. Neden uğraşacak o kadar dini olgu varken başörtüsü hedef alındı... Neden müspet bildiğimiz kimselerin zevceleri dahi başörtüsü takmaktan korktu, neden müspet beyler başörtüsü takan zevce ile evlenmekten korktu?

"Evlenecek birini bulmak zor! mu?" Adlı konuda temas edilmesini düşlediğim lakin düşümün boşa çıktığı hususla paralel hatta aynı yol üzerinde bulunan bir mes'eledir hanımların külterel seviyesi ve manevi seviyelerinin ters orantıda olması..

Fetva vermekten başka bir şey yapmaya zihni el vermeyen, kendini dosdoğru Müslüman addeden kimselerin umurunda mı bu konu? Hakkât kim evlenecek bu cahil başörtü takan cüveleklerle?!

Sosyal hayatta yedikleri darbe ile internete düşen, orada medet bulan başörtülü hanımların akıbeti ne ola ki?

Tövbe estağfirullah, nasıl sözler bunlar böyle, gerçekle ne kadar ilişkisi var, aşağısı sakal yukarısı bıyık, daha yukarısı başörtüsü.

Ah başörtüsü üstüne oturduğun kimseleri önce okullara, sonra iş hayatına girmelerine mani oldun, bir dünya evine girme hülyaları vardı onu da bu moda ile bertaraf ettin; bravo sana!

1"Bir benzerine bir daha rastlayamayacağımı düşündüğüm, hem ilmî, hem imanî hususlarda benden pek ötede olan, ahlâklı, kültürlü, eğitimli bir hanımın izdivacına talip olmak istiyorum, yön ver bu bîçâreye Ya Rabb!" Dolabımın üzerinde asılı kağıda bu yazıyı yazmıştım uzun süre evvel, lakin kırdılar tüm ümitlerimi, başörtü cahilliğe, eğitim kültür seciye bozulmasına yol açıyorsa onlarda evde kalır, biz(benim gibi düşünen)lerde.."

Engin denizlerde yol almak, kayıksız ve küreksiz... Her şeyin ama her şeyin değişmeye uğradığı bir toplumda bu konunun değişmemesi sürpriz olurdu, madem olmadı, o halde kişilerle sürpriz olmalı...

1[dn]"Doğmamış Bir İzdivaçın Meçhul Ortağına..." günlüğünden.[/dn]
 
Katılım
29 Eki 2007
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Herkes önce kendini düzeltse olmaz mı? Yok ben açığı kapatacam yok onun hidayet ermesine vesile olucam. Bunlar hep hikaye önce kendimizi düzelteceğiz kardeşim. İslamı dava olarak yaşamıyoruz ki biz. Bizim kalbimizde Allah'tan başka herşey var. Kimse evlenmeye Allah'ın emri ve Resullah'ın sünneti olarak bakmıyor. Bir kardeşimiz takva bir bayana talip oluyor. Gence ilk sordukları evin var mı şuyun var mı buyun var mı? evlilik böylemi olmalı sizce? Erkek kardeşlerimiz de güzel olsun işte şöyle olsun böyle olsun diyor. Sizce böylemi olmalı evlilik? Hani emir hani sünneti yapmak? Biz nefsimize göre istiyoruz evlenmeyi Allah'ın emirine ve sünnetine göre değil? Herkes kendi büyüklerinin evlendiği zamana bir baksın nasıl evlenmişler? Mal mülk ve güzellik için mi yoksa Allah için mi? Belkide bir çocuğunun malı mülkü yoktu belkide güzel değildi? Ama netice Allah güven dikleri için evlenmişler ve bir ömür yaşamaşlardır? Biz Allah'a güvenmeyi unutmuşuz.? Herşey den önce Allah'a güvenmeyi ve her şeyi ondan istemeyi bilmeliyiz.? Kim ben güveniyorum diyorsa %90 yalan isterse ispatlarım? Ona kime güvendiğini? Demek isteyen yazsın?
 

AynAlı

Kıdemli Üye
Katılım
16 May 2007
Mesajlar
8,728
Tepkime puanı
1,378
Puanları
0
aynalı kardeşim birileri diye hitap şeklini pek yakıştıramadım sana direk İsra demiş diyebilirsin...:lac:
benim dediğim bir temenni illaki nasip kısmet işi bunlar ama yinede tedbiri alıp takdiri Allaha bırakalım...
heç kızma bana :O sende ihvandan birisi değilmisin yani? ne fark edecek,kırılacak bir durum yok..ama kırıldım diyorsan özür dilerim..
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
kader konusunu daha çözememişsiniz anlayamamışsınız galiba
hayvanın kaderi tek
insanın kaderi çiftdir
hayvana seçme hakkı kalp verilmediği için seçemez
insana seçme hakkı kalp verildiği için seçer
onun içindirki insan hayır yolunu seçerse hayırlı eş bulur
şerli yol seçerse serli eş bulur
bu iki iki dört eder gibidir anla anlımıza yazılmış diye kendimiz kurturamayız
Rasülümüz s.a.v ne buyuruyor deveni kazığa bağla sonra Allaha havale et buyurmuş

Alıntı yaptığın yazımda benim şahsi görüşüm yok SEZAÎ !
Orada hadis-i şerifler konuşturulmuş sayın ZEKÂÎ !
Demek ki, bu hadisler sana hiçbir bilgi ve hikmet vermemiş !
O halde seç kaderini de doğruca CENNETE git !
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
kader konusunu daha çözememişsiniz anlayamamışsınız galiba
hayvanın kaderi tek
insanın kaderi çiftdir
hayvana seçme hakkı kalp verilmediği için seçemez
insana seçme hakkı kalp verildiği için seçer
onun içindirki insan hayır yolunu seçerse hayırlı eş bulur
şerli yol seçerse serli eş bulur
bu iki iki dört eder gibidir anla anlımıza yazılmış diye kendimiz kurturamayız
Rasülümüz s.a.v ne buyuruyor deveni kazığa bağla sonra Allaha havale et buyurmuş

Görüldüğü gibi hadis-i şerif asıyoruz, halâ ağzı olan konuşuyor ! Üstelik te kendilerine alim süsü vermeleri bir hayli gülünç oluyor ama, onlar herhalde bu durumlarıyla iftihar ediyorlar ! Şimdi bu zekâiye ne söylesek te insanların henüz daha nefisleri yaratılmadan önce mukadderatlarının Levh-i Mahfuz'da yazılmış olduğuna inandırsak ? Neyse bir ilmihalden bir nakil daha yapalım belki burada yazılanlarda bir noksanlık bulmazlar...

Olmuş ve olacak şeylerin hepsi Allah’ın kaza ve kaderi iledir. Hiçbir yaratılmış varlık için, Levh-i Mahfûz’da yazılmış olan ilâhî takdir ve kaderden kaçma imkânı yoktur. Bu duruma göre, insanlar Allah’ın takdiri olmadıkça, topluca birine yardım etmeye çalışsalar bunu yapmaya muvaffak olamazlar. Yine topluca birisine zarar vermeye kalkışsalar, Allah dilemedikçe buna güçleri yetmez. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur: “Eğer Allah sana bir hastalık ve üzüntü dokundurursa, onu yine Allah’tan başka giderip kaldıran bulunmaz. Eğer sana bir hayır dokunursa, şüphesiz O, herşeye gücü yetendir.”179
Rasulullah (s.a.s), insanın yaratılışını ve kaderini insan hayatına olan etkisini şöyle açıklamıştır: “Sizden birinizin yaratılması şöyledir: Kırk gün meni olarak anne rahminde bekler. Sonra, uyuşmuş kan olarak kırk gün durur. Sonra bir et parçası olarak kırk gün daha durur. Sonra Allahü Teâlâ dört kelime ile bir melek gönderir. O melek onun; a) ömrünü, b) rızkını, c) amelinin şakî (kötü) veya,d) Saîd (iyi) olduğunu Levh-i Mahfûz’a yazar. Saîd yazdığı kimse, önce cehenneme gidenlerin amelini işlemiş olabilir. Hatta kendisi ile cehennem arası çok yakın olur. Bu durumda iken kitabın hükmü o kimse üzerine üstün gelir. Cennete girenlerin amelini işlemeye başlar ve böylece cennete girer. Başka bir kimse de cennete girenlerin amelini işler, o kadar ki, onunla cennetin arası çok yakın olur. Bu durumda iken kitabın hükmü onun üzerine üstün olur. Cehenneme gidenlerin amelini işler. Böylece de cehenneme gider.” 180
İnsanoğlu bu dünyada, kaderde belirlenen ölçüler içinde işler yapmağa muvaffak olur. Bu, gerçekte bir irade zorlaması değildir. Yani, insanın iradesine baskı yapılarak, cebrî ameller söz konusu olmaz. Ameller yine insanın irade sınırları içinde gerçekleşmiş olur. Ancak yüce Allah’ın dilemesi, yaratması ve kader yazısı da bu amele uygun cereyan etmiştir. Allah’ın Rasulü şöyle buyurur:
“Sizden hiç bir insan yoktur ki, Allah onun cennetteki veya cehennemdeki yerini yazmış olmasın. Onun şakî mi, saîd mi olduğu yazılmıştır.” Bir adam sordu: “Ey Allah’ın Rasulü, durum böyle olunca, ezelî yazımıza dayanarak ameli bıraksak olur mu?” Buyurdu ki: “Saadet ehli olan, saadet ehlinin amelini yapar. Şaki olan da şekâvet ehlinin amelini yapar. Siz amel işleyiniz. Herkes ne için yaratılmış ise ona muvaffak edilir. Saîd olana, saadet ehlinin ameli kolaylaştırılır” Sonra Allah’ın Rasulü, “Kim (Allah için mal) verir, korunur ve en güzel sözü doğrularsa, onu kolay olana muvaffak ederiz. Kim cimrilik eder, kendini zengin görüp böbürlenir ve en güzel sözü yalanlarsa onu da zor olana muvaffak ederiz” ayetini okudu.” 181
 

ruhlara

Üye
Katılım
13 Şub 2007
Mesajlar
28
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Görüldüğü gibi hadis-i şerif asıyoruz, halâ ağzı olan konuşuyor ! Üstelik te kendilerine alim süsü vermeleri bir hayli gülünç oluyor ama, onlar herhalde bu durumlarıyla iftihar ediyorlar ! Şimdi bu zekâiye ne söylesek te insanların henüz daha nefisleri yaratılmadan önce mukadderatlarının Levh-i Mahfuz'da yazılmış olduğuna inandırsak ? Neyse bir ilmihalden bir nakil daha yapalım belki burada yazılanlarda bir noksanlık bulmazlar...

Olmuş ve olacak şeylerin hepsi Allah’ın kaza ve kaderi iledir. Hiçbir yaratılmış varlık için, Levh-i Mahfûz’da yazılmış olan ilâhî takdir ve kaderden kaçma imkânı yoktur. Bu duruma göre, insanlar Allah’ın takdiri olmadıkça, topluca birine yardım etmeye çalışsalar bunu yapmaya muvaffak olamazlar. Yine topluca birisine zarar vermeye kalkışsalar, Allah dilemedikçe buna güçleri yetmez. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur: “Eğer Allah sana bir hastalık ve üzüntü dokundurursa, onu yine Allah’tan başka giderip kaldıran bulunmaz. Eğer sana bir hayır dokunursa, şüphesiz O, herşeye gücü yetendir.”179
Rasulullah (s.a.s), insanın yaratılışını ve kaderini insan hayatına olan etkisini şöyle açıklamıştır: “Sizden birinizin yaratılması şöyledir: Kırk gün meni olarak anne rahminde bekler. Sonra, uyuşmuş kan olarak kırk gün durur. Sonra bir et parçası olarak kırk gün daha durur. Sonra Allahü Teâlâ dört kelime ile bir melek gönderir. O melek onun; a) ömrünü, b) rızkını, c) amelinin şakî (kötü) veya,d) Saîd (iyi) olduğunu Levh-i Mahfûz’a yazar. Saîd yazdığı kimse, önce cehenneme gidenlerin amelini işlemiş olabilir. Hatta kendisi ile cehennem arası çok yakın olur. Bu durumda iken kitabın hükmü o kimse üzerine üstün gelir. Cennete girenlerin amelini işlemeye başlar ve böylece cennete girer. Başka bir kimse de cennete girenlerin amelini işler, o kadar ki, onunla cennetin arası çok yakın olur. Bu durumda iken kitabın hükmü onun üzerine üstün olur. Cehenneme gidenlerin amelini işler. Böylece de cehenneme gider.” 180
İnsanoğlu bu dünyada, kaderde belirlenen ölçüler içinde işler yapmağa muvaffak olur. Bu, gerçekte bir irade zorlaması değildir. Yani, insanın iradesine baskı yapılarak, cebrî ameller söz konusu olmaz. Ameller yine insanın irade sınırları içinde gerçekleşmiş olur. Ancak yüce Allah’ın dilemesi, yaratması ve kader yazısı da bu amele uygun cereyan etmiştir. Allah’ın Rasulü şöyle buyurur:
“Sizden hiç bir insan yoktur ki, Allah onun cennetteki veya cehennemdeki yerini yazmış olmasın. Onun şakî mi, saîd mi olduğu yazılmıştır.” Bir adam sordu: “Ey Allah’ın Rasulü, durum böyle olunca, ezelî yazımıza dayanarak ameli bıraksak olur mu?” Buyurdu ki: “Saadet ehli olan, saadet ehlinin amelini yapar. Şaki olan da şekâvet ehlinin amelini yapar. Siz amel işleyiniz. Herkes ne için yaratılmış ise ona muvaffak edilir. Saîd olana, saadet ehlinin ameli kolaylaştırılır” Sonra Allah’ın Rasulü, “Kim (Allah için mal) verir, korunur ve en güzel sözü doğrularsa, onu kolay olana muvaffak ederiz. Kim cimrilik eder, kendini zengin görüp böbürlenir ve en güzel sözü yalanlarsa onu da zor olana muvaffak ederiz” ayetini okudu.” 181


Allah’ın Rasulü şöyle buyurur:
“Sizden hiç bir insan yoktur ki, Allah onun cennetteki veya cehennemdeki yerini yazmış olmasın. Onun şakî mi, saîd mi olduğu yazılmıştır.” Bir adam sordu: “Ey Allah’
ın Rasulü, durum böyle olunca, ezelî yazımıza dayanarak ameli bıraksak olur mu?” Buyurdu ki: “Saadet ehli olan, saadet ehlinin amelini yapar. Şaki olan da şekâvet ehlinin amelini yapar. Siz amel işleyiniz. Herkes ne için yaratılmış ise ona muvaffak edilir. Saîd olana, saadet ehlinin ameli kolaylaştırılır” Sonra Allah’ın Rasulü, “Kim (Allah için mal) verir, korunur ve en güzel sözü doğrularsa, onu kolay olana muvaffak ederiz. Kim cimrilik eder, kendini zengin görüp böbürlenir ve en güzel sözü yalanlarsa onu da zor olana muvaffak ederiz” ayetini okudu.” 181

Allahın rasülü s.a.v böyle bir hadisi şerif söylediğine inanamam çünki rasülümüzün fıtratına ters
bu uydurma hadisi şeriflerden kaynağınıda vermemişsin zaten
bizde hadisi şerif astık üste sen görmek istemedin galba
ve birde alta asalımda gör

Rasülümüz s.a.v ne buyuruyor deveni kazığa bağla sonra Allaha havale et buyurmuş

Allah sanal olarak insanın cennetdeki yerinide cehennemdeki yerinide hazırlamıştır
bu iki yol üzerindeki yapacağı iyilikleri ve kötülükleride sanal olarak pilanlamıştır
bize sadece hangi iki yoldan birisini seçmek kalmış oluyor artık
ama hayvanların yolu tek sen seçme hakkı verilmemiş dersen insanı hayvan yapmış olursun islam mantık dinidir bu mantık yatıyormu beynine
 

yıldız_y

Üye
Katılım
18 Eki 2007
Mesajlar
72
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
38
Rasülümüz s.a.v ne buyuruyor deveni kazığa bağla sonra Allaha havale et buyurmuş

Allah sanal olarak insanın cennetdeki yerinide cehennemdeki yerinide hazırlamıştır
bu iki yol üzerindeki yapacağı iyilikleri ve kötülükleride sanal olarak pilanlamıştır
bize sadece hangi iki yoldan birisini seçmek kalmış oluyor artık
ama hayvanların yolu tek sen seçme hakkı verilmemiş dersen insanı hayvan yapmış olursun islam mantık dinidir bu mantık yatıyormu beynine


biz sonuçları yaratamayız ve -dua etmek dışında- sonuçta bir değişiklik yapamayız.tevekkülün tanımını iyi ezberlemişsiniz ama,evlenemeyen arkadaşlarında evlenmeme sebeplerini tevekkülle açıklayamıyorsunuz.sui zanda bulunuyorsunuz.gerçekten birlikte dinimizi yaşayabileceği genç bulamadığı için evlenemeyen,bu şekilde imtihan edilen arkadaşlarımıza haksızlık yapıyorsunuz.

rabbimiz bize cüz-i irade vermiştir.iyi ile kötü arasında ki tercihi yapma hakkıdır bu.ancak bizim ne tercih yapacağımız,sonucun ne olacağıda rabbimiz tarafından bilinmektedir.yani sonuç bellidir aslında.biz süreci yaşarız ve süreçten sorumluyuz.sonuç bellidir!!!!

ayrıca islam mantık dini demişsiniz.eğer sadece mantığınızla hareket ederseniz açıklayamayacağınız çok şey olur.iman,ahiret,huşu...dilimizden düşmeyen kavramlar.mantıkla açıklayabilirmisiniz??islam akıl ve vahiy dinidir.ikisinden biri olmadan dini açıklayamazsınız..

selametle...
 
Üst