Bırakıp Gidemediğim Kariyer / Gonca Anıl

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Bir bardak su vardı elinde…Doyasıya içmişti aslında, midesini dolduran kadarı çok da eksiltememişti bardağı… Ne de olsa küçücük midesi vardı ve minicik dudakları… Yine de su içen serçeler gibi, yudumluyordu azar azar… Sıcakta dudaklarını ıslatmayı sevmişti belki de ya da suyun serinliğini hissetmekten vazgeçememişti.“Yürürken su içilmez anneciğim, duralım da öyle iç.” dediğimde durmak istemedi. Ama içmeyi bıraktı. Yürüdükçe sallanıyordu küçük avucundaki bardak ve sarsıntıyla dökülen sular ıslatıyordu kollarını…En sonunda kontrolünü sağlayamadığı bardağı yük olarak yanında taşımak yerine dayanamayıp, yere boşaltıverdi suyun hepsini… Hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam ederken,“Aaa neden öyle yaptın, ben kalanını içecektim.” deyiverdiğimde çoktan olan olmuştu ve bastırmıştım onun en doğal halini.“Ama unutmuşum öyle yapmayacağımı.” dedi. Belki de baskı altında “unutmak” en geçerli kurtuluştu.Neden kurtulmak istemişti yavrum benden? Bir bardak suya muhtaçlığımın çok daha ötesinde o daha çok muhtaçtı benim anlayışlı gözlerime.Ama kendisini savunmak zorunda bırakmıştım, peki ama NEDEN? Neden “Ama”lar arkasına saklamak zorunda kaldı çocukluğunu? Neden “İşte yapmak istedim, yaptım.” diyemedi? Neden, neden, neden…Acaba çok mu büyük göründüm, aşağıdan yukarıya yüzüme bakarken? Acaba ondan çok daha güçlü müydü kelimelerim, kendisininkilerin duyulmayacağından mı korktuğu için söyleyemedi…Yeniden o ana dönebilsem ve susuzluğumu, hoşgörüsüzlüğü bastırabilsem…Yeniden zaman dün olsa ve dört yıldır var olan küçük elleriyle yere döktüğü bir bardak suya “Karıncalara yağmur yağdı, serinlemişlerdir.” diyebilsem… Ve gülsek birlikte…O zamanküçük güzel yüzü hâlâ neşeyle bakıyor olurdu belki yüzüme ve canım bu kadar acımazdı…
 

Dut_agaci

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
7,219
Tepkime puanı
330
Puanları
0
Web sitesi
www.Menzil.Net
Çocuk ölmüş, ablam bir şekilde hatılarlarla "keşkeler" içinde gibi geldi.

ama güzeldi

akşam elemana su verem de, kalanını ben içem
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Bırakıp Gidemediğim Kariyer

Aslında ne kadar kolaydı kapıyı çekip çıkmak… Çalışan kadın olmak…Şıkır şıkır giyinip süslenip; işi gücü, ne var ne yoksa evde bırakmak…Evde sadece işler değildi kalan; kadınlığımı bıraktım yıllarca, yeteneklerimi ve huzurumu da. Fıtratım evde beni bekledi ve ben ise ondan bihaber dışarıda huzuru aradım. Onsuz olamadı, fıtratıma rağmen bulamadım mutlu olmanın yolunu…Kadın olmanın en ayrıcalıklı hissini tatmıştım ilk defa; anne olduğumda…Kapıyı çekip gittiğimde ardımda bırakacağım şey, daha büyüktü bu sefer… Bir yavru emanet etmişti Yaradan. Ben gidersem kim kalırdı yanında, kim “emanetim” diyebilirdi ona? Ben canımın parçasına arkamı dönebilirsem, kim canı gibi bakabilirdi?Bir minik canlının en güvenli yurdu olmuştu, vücudum… Minik gözlerini açtığı dünyadan korkan çaresiz varlığı yanımda sükûn bulmuştu. İlahî gıdayı Yaratıcı’sı daha o gelmeden bende hazırlamışken, ben nerelere götürebilirdim bedenimi, ondan uzakta? Ben varsam tok, ben yoksam aç ve aciz; kalabalıklar içinde bile kimsesiz kalacağını bile bile; gidemedim.Karnını herşey doyururdu belki, ona herkes “yavrum” diyebilirdi. Ama onun “annem” diyeceği tek kişiydim hayatta.Varlığım ona huzurdu, yokluğum derinden bir ölüm acısı; onun canının yanacağını bile bile; gidemedim.Şu fani hayat üç günlük bir ağaç gölgesiydi… Bizler ise gelip geçiyorduk dünyadan.İlahî bir şefkatle bağlandığım yavruma hangi mal mülk, para pulu miras bırakabilirdim? Ne kadar yaşayacağımı, onun ne kadar daha hayatta kalacağını bilmeden?O büyürken yanında olmadığımda, hangi varlığa “senin içindi hepsi” diyebilirdim? Yıllar sonra “Seni, senin için bensiz bıraktım.” dediğimde geçer miydi yüreğindeki acılar, söner miydi içini kavuran yangınlar?Anladım ki ona bırakacağım en büyük zenginlik, içinden çıkmayacak bir “anne duygusu”ydu. Ben öğrendikçe bir annenin bir çocuk için ne demek olduğunu, esirgeyemezdim kendimi ondan… Bu bir tercih değil, Allah tarafından verilmiş bir görevdi; nasıl karşı gelebilirdim?Fıtratıma uygun davranarak çoğuna göre “Özgür kadın” olmaktan vazgeçtim, tembellik zannetti bunu kimileri; kimileri “Boşa mı okudun yıllarca?” dedi.Okuduklarım boşa gitmesin, diye mi emanetimi bırakacaktım? Ona ve fıtratıma yaşatacağı zararları bile bile… Diplomalarıma yazık olmasın, diye mi yazık edecektim savunmasız yavruya?Çalışan kadın olmanın kattığı prestije ve “Çocuk da yapıyor kariyer de.” diyenlerin dünyevi methiyelerine mazhar olamayacağımı bile bile… Belki de hayatımda ilk defa “Elalem ne der?” diye umuruma katmadan, “mühendis hanım” asaletinden vazgeçtim. Maaş kartımdan, çantalarıma uygun çizmelerden, kıyafetlerime yakışan kolyelerden, 15 dakikada kapı teslim yemek siparişlerinden vazgeçtim.Uğraştığım şey çoktu, ama etrafımca “boş” algılandım, pek çok ortamda “neler yapıyorsun” diye sorulmaması pahasına, varlığımın kabul görmemesine rağmen de olsa gidemedim.Tembel ve çağdışı anılacağımı bile bile; “çalışkan, üretken, modern, çağdaş” sayılmaktan vazgeçtim.Vazgeçince anladım ki şu albenili dünyada üretmek sadece evin dışında değilmiş, kadının en büyük üretkenliği evindeki annelikmiş…Yıllarca aradığım huzuru onda bulmuşken, yavrumu bırakıp gidişim onunla birlikte kendimi de çıkmazlara itmekmiş…Bir canlının kalbindeki tahta hiç inmemek üzere yerleşip, en büyük kariyere sahip olmuşken; işte bu sefer fıtratımı çiğneyip gidemedim ve bütün kariyerlerden vazgeçtim…

Gonca Anıl
 

Dut_agaci

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
7,219
Tepkime puanı
330
Puanları
0
Web sitesi
www.Menzil.Net
Bir yakinimin hanımı, yukarıdaki abla gibi ikilemde.

Hem dostuma, hem özüne çile çektirmekte...

Dostuma diyeyim, zevcesine okutsun.

Amma velakin, dehşet bir yazı olmuş, yazıdan ziyade yaşanmışlık...

Yüreğine sağlık.
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Para gerçekten huzurun yerini alamıyor...
Ve çocuklar öz güvenlerini kaybediyor...
 

Ebu Computer

Kıdemli Üye
Katılım
11 Haz 2013
Mesajlar
25,030
Tepkime puanı
1,507
Puanları
113
kariyer.jpg
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Biz tek başımıza yemiyoruz..
Her çocuk için maaş bile hak ediyoruz..
Ebu Computer ya çok hırslanıyorum bilesin...
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Dua ediyoruz, dost zevcesinin bunu anlaması / idrâk edebilmesi için.

Hayır olur inşallah.

Şöyle bir durumda var
Bayanlar çok hassas olabiliyor, bazıları eşlerinden para istemeye utanıyorlar
eğer eşte bu durumu anlayamıyorsa ihtiyacını bilemiyor kadın çalışmak istiyor
Her insanın yapısı farklı yoksa çoğu kadın çalışmaktan şikayetçi iki kat enerji sarfı çünki
Bazıları da keyiflerinden vaz geçemiyor tabi...
Önce neden bulunmalı,çalışmaya iten neden ?
 

Dut_agaci

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
7,219
Tepkime puanı
330
Puanları
0
Web sitesi
www.Menzil.Net


Şöyle bir durumda var
Bayanlar çok hassas olabiliyor, bazıları eşlerinden para istemeye utanıyorlar
eğer eşte bu durumu anlayamıyorsa ihtiyacını bilemiyor kadın çalışmak istiyor
Her insanın yapısı farklı yoksa çoğu kadın çalışmaktan şikayetçi iki kat enerji sarfı çünki
Bazıları da keyiflerinden vaz geçemiyor tabi...
Önce neden bulunmalı,çalışmaya iten neden ?

Konular ve kişiler nâmahrem olunca, insan yetebildiği kadarıyla nasihat yada tavsiye de bulunabiliyor.

Temelin kendimizdeki dini eğitimsizliğin getirmiş olduğu noksanlıklardan kaynaklandığını bilmek gerekli.

"Ben muhafazakar bir insanım" diyerek herşeye, herkese perdeleri indirmemek lazım, bir bilene sormak lazımdır, farz olan ilme talib olmak lazımdır.

Bu eksikliklerimizi tamamlamadığımız zaman, kadın, kocasından para istemeye, kocası da kadının ihtiyaçlarını gözardı etmeğe başlar.

Hani biz birbirimizi örten örtü idik ? Örtü birbirinden bi haber olur mu ? Örtünün biri bi yerde, biri bir yerde sabahtan akşama kadar yıpranınca, kendilerini nasıl ısıtacaklar ?

dert çok, dermanın adresi belli

imdat Yâ Rabbî
 
Üst