Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
geride kalanlar yetimliğinden bihaber kalmışlar; iç acılarının yetimliklerinden olduğunu bilememişler...
Geride kalanlar sol taraflarının, aşka olan özlemden sızladığını anlayamamışlar.
Onlar..
Aşk ın dileyen e, özleyen e vefasını anlayamamışlar.
geceleri yetim; bir boyun eğişe şahitlik etmez; bir yorgunluğun ahirinde gelir ve geçer
günleri yetim;
halleri aşkı örmez;
günlük telaşların gölgesinde kalır; aik ın güneş olması bir şey ifade etmez onlar için.
ey aşk!...
ey vefanın sadık dostu;
inşirahın hirası
geride kalanların yetimliğini hatırla; vefasızlıklarını cehaletlerine ver...
sen bir yüreği dahi bıraksan orası artık talan olur; bir çorak toprak misali
bir çöl misali
oysa bir yürek değil binlerce yürek gerilerde kaldı.
ey aşk...
bilir misin buralara yetimlik çok dokundu; özlediğimizin sen olduğunu hissettir de gel artık&
sana vefa yakışır; bize acziyetin yakıştığı kadar.
sana cömertlik yakışır; bize "dileyen" vasfının yakıştığı kadar.
sana dönmek yakışır; dönmek ve geride kalanların yüreğine inşirahı yaşatmak
ey aşk;
gel ! .
günümüze, gecemize, sükutumuza, kelamımıza mana kat
“ne hasta bekler sabahi
ne taze oluyu mezar
ne de seytan bir gunahi
seni bekledigim kadar…”
kim bu beklenen? Kim bu kadar bekleten? Bir sevgili… kadın için erkek, erkek için bir kadın… yar…
“aşk bir uçurumdan düşmek gibidir..
o yüzden sevgiliye yâr denilir..”
Peki aşk?
Üç harfli bir kelime… ama henüz bir kitabın içine sığdırabilen olamamış bu üç harfli kelimeyi… şiirler biz anlatabiliriz demişler, ya anlayan çıkmamış ya da gücü yetmemiş kelimelerin…
“her ne var dünyada şerh eyler kalem;
Aşkı anlat derseniz çatlar o dem.
Aşkı tefsir et desek aciz beşer;
Aşkı tefsir etse ancak aşk eder.”
Ahir zamanda yaşamanın en çetin sınavlarından birisi de hiç şüphesiz kadın-erkek ilişkileri. Bu konuda verilen fetvalar gayet açık. Haram helal dairesi net çizgilerle belirlenmiş. Fakat şeytan ve nefis adeta kendi aralarında yarışırcasına, bizlerin bu kalın hatlarla çizilmiş çizgileri görmememiz için ellerinden geleni yapıyorlar.
Ahir zamanda genç olmak; bardağın boş tarafıyla bakıldığında zulum, dolu tarafıyla bakıldığında rahmet…
Nefis sevilmeyi istiyor,ilgi görmeyi bekliyor, şeytan nefsin bu arzularını gerçekleştirmek için fırsatlar çıkarıyor karşısına… ve insan aldanıyor… aldanalım…aldanmalıyız ama aldandığımızın farkında olmalıyız ve tövbe kapılarına koşmalıyız. Farkına varmalıyız ardından; yirmi dört saat hangi sevgiliye ulaşabilirim? Hangi sevgili istediğim anda bana benden daha yakın olabilir? Hangi sevgili beni benden daha çok sevip düşünebilir? Hangi sevgili bana istediğim her şeyi ama her şeyi verebilir? Hangi sevgiliden kaybettiğim ayakkabı bağımı isteyebilirim?
Hiçbir beşer size bunları verebileceğinin bu imkanları sağlayabileceğinin garantisini veremez. Bir yerde tıkanır kalır,yetemez. Beşer size sadece yoldaş olabilir,sevgili değil.
Ve insan aldandığının farkındadır. Kays iken mecnun olur.
Belki mecnun olamayacağız,belki bu kadar derinden hissedemeyeceğiz ilahi aşkı, ama en azından düşmüşsek bu aşk(!) a ; Şirin’e kavuşmak için,Ferhat olup dağları delip sulara kavuşturalım susuz yerleri… temizleyelim içinden irin akan çeşmeleri… pervasızca harcamayalım,tüketmeyelim ilahı aşkın bir parçası olan beşeri aşkı… hakkını verebilelim, Allah için sevebilelim…
Aşkın sırrı ölmeden önce ölmektir..
Aşkın sırrı Rahmanî nefesin parçası olmaktır..
Aşkın sırrı âlemlere Rahmet olan Sultânımız Efendimiz’in (sav) güzelliğini görmek ve hissetmektir.
Aşkın sırrı Hâlık-ı Zü’l-celâl’imizin her zerre ve hücreyi ihata eden sınırsız Kudreti karşısında acziyet ve muhtaciyeti ilân etmektir! .